1. Sınıf Öğretmenlerinin Günlüğü-2

Çevrimdışı böcük06

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 352
  • 866
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 352
  • 866
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 18 Haz 2012 23:29:16
aaaaaaaa mebbis e giremiyorum şifrem kullanıcı adım hata veriyor sürekli

Çevrimdışı BENGİSUKOCA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 578
  • 981
  • 578
  • 981
# 19 Haz 2012 10:59:08
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
%4 Zam Alıp %5 Vergi Verdik
GÜLE GÜLE HARCADIK YANİ

Çevrimdışı fusunhoca

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.378
  • 24.317
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.378
  • 24.317
  • Müdür Yardımcısı
# 19 Haz 2012 23:47:44
elma isteyen var mı?

Çevrimdışı morduman

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.546
  • 2.350
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.546
  • 2.350
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 19 Haz 2012 23:52:10
okulum kapandı. mebbis şifrem kapandı. off

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 Haz 2012 00:57:51
Muallim mi, hoca mı, öğretmen mi?


19 Haziran 2012 Salı 11:53


Merhum Cemil Meriç yıllar yıllar önce isyanını, "Öğretmen ne demek? Ne soğuk, ne haysiyetsiz, ne çirkin kelime" sözleriyle dile getirirken ne çok tepki almıştı.. Aydınların böyle bir özelliği var işte. 30 yıl sonra yaşanacakları öngörüp, teşhisi koyabilmek.
 
Herşey ufak ufak değişti aslında..

Cemil Meriç yazmadan çok önce değişmişti. Önce alim yetiştiren "muallim" ünvanını terkettirdiler. Laik Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde alim yetiştiren muallimler yetişemezdi. Yetişse bile o zehirli fikirleriyle alimler yetiştiremezdi.
 
Yoksa Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin yıkılması an meselesiydi.
 
"Onlara hoca diyelim" dediler.
 
Çok sürmeden bu ünvan da onları rahatsız edecekti. Perran Kutman'ın o meşhur dizide söylediği gibi, "Hoca camideydi.."
 
Hiç camii imamıyla bir öğretmen aynı kefeye konulabilir miydi?

Farkına bile varamadı öğretmenler. Sizi yüceltiyoruz diye sıradanlaştırıldıklarının, ötekileştirildiklerinin farkında bile olamadılar.
 
Camilerdeki hocaları hakir gördüklerinin, aşağıladıklarının farkına bile varmadan, "Evet bu en iyisi" dediler. Dil alışkanlığından ötürü "Hocam" diyen öğrencilerin tokatlandığı bile oldu. Çocuklar zamanla pratik yolunu buldu ve onları olabilecek en anlamsız isimle çağırmaya başladı: "Örtmenim"
 
Oysa öğretmen görevi gereği, mesleği öğretendi. Ama hoca, hayat tarzı aşılayan, yetiştiren, aydınlatan ve adeta dehayı ortaya çıkarandı. Ebediyete kadar saygı duyulandı. Nerede görülürse görülsün, "O benim hocamdır" denilerek baştacı edilen, eli doyasıya öpülendi.
 
Sonra talebe kelimesini aradan kaldırdılar. Modern dünyanın bir parçası oluverince bu talebe sözü çok yavan kalacaktı.

Onlara da "Öğrenci" dediler..
 
Öğrenci; Öğrenen, öğrenecek yaşta veya sıfatta olandı. Oysa talebe talep edendi. İlmi, irfanı talep eden, isteyendi ama bunun da farkına varmadılar.
 
Talebe öğrenci, muallim ve hoca da öğretmen olunca, o yüce değerlerin içi de zemberekten boşalır gibi boşaldı.
 
"Bu benim hocam" diyen talebenin yerine monte edilen medeni öğrenci "Ha o mu. O bizim sosyalci", "bizim matematikçi", "bizim fenci" diyerek öğretmeni maaş karşılığı 45'er dakikalık sınırlar içinde ders veren memur gibi gördüğünü ilan etti.
 
Talebesinin önünde el pençe divan durduğu hocanın yerine, öğrencisinin karşısında elini cebinden çıkarmadığı, ayak ayak üstüne attığı, karıdan kızdan manitadan rahatlıkla bahsettiği öğretmenler gördük acı içinde.
 
Tüm zamanların en büyük fatihi, Fatih sultan Mehmed'in hocası Akşemseddin Hazretleri'nin huzurunda nasıl ve neden iki büklüm durduğunu o çocuklara anlatamadık. Çünkü biz Osmanlı'nın devamı değildik. Biz genç Türkiye Cumhuriyeti'ydik. Öyle utanılası (!) bir tarihle bizim bağımız olamazdı..
 
Şimdi ise kala kala elimizde sırasıyla öğrencinin, velinin, milli eğitim bakanının dövdüğü öğretmenler kaldı..
 
Avrupa ülkelerinin çağ atlatan eğitim paketini Türkiye'ye monte etmeye çalışanlar, kendi kültürünü ve kendi değerlerini o eğitimin içine yerleştiremeyince dip yaptık.

Mimar Sinan'ın Mehmet Akif Ersoy'un, Kanuni Sultan Süleyman'ın, Ali Kuşçu'nun, Harezmi'nin, Piri Reis'in...

Mevlana'nın Yunus Emre'nin ve bugün tüm dünya ülkelerinin halen tedavi yöntemlerini kullandığı İbni Sina'nın..
 
Evliya Çelebi'nin, Pir Sultan Abdal'ın, Akşemseddin Hazretleri'nin, Hacı Bektaşı Veli'nin, Cengiz Han'ın, Alparslan'ın...
 
Sayayım mı daha?..
 
Hazerfen Ahmet Çelebi'nin, lll. Sultan Selim'in, Nasreddin Hoca'nın, Karagöz'ün, Uluğbeyin, Yıldırım Bayazıd'ın, Fuzuli'nin, Şems Tebrizi'nin, Osman Gazi'nin, Barbaros'un, Baki'nin...
 
Necip Fazılları, Nazım Hikmetleri, Cemil Meriçleri ve diğer üstadları saymıyorum..
 
Allahualem saysam 100 tane böyle sayfa daha çıkar..
 
Bir zamanlar dehaların, mucitlerin mantar gibi yetiştiği şu bereketli coğrafyaya şöyle bir dönün bakın..
 
Hadi gelin siz de beni utandırın ve son dönemlerde yetişmiş birkaç adamın ismini alt alta yazın da göreyim..
 
Yazamazsınız.. Yazdıklarınız da kusura bakmayın ama tırışka kalır tırışka..
 
Hiperstar (!) Ajdar bu ülkede makine mühendisliği de yapıyorsa, "Panpişlerim" diyen kadın bu ülkede aynı zamanda sanat icra ediyorsa, alimlerimiz Zekeriya Beyaz, Yaşar Nuri Öztürk ve Adnan Oktar'dan oluşuyorsa...

Ciciş kardeşlerle gurur duyduğumuz bir asırdaysak...
 
Biraz Tarkan, biraz Fazıl Say'la gurur duyabiliyorsak... Nobellerde ödül almayanın dövüldüğü günümüzde bir nobel ödülü alan adamla on yıl gurur duyuyorsak...
 
Varın gerisini siz düşünün...
 
Okullarımızı, öğretmenlerimizi, öğrencilerimizi işte böyle bitirdiler...

Şimdi ise, "Yahu arkadaşlar, bir eğitim sistemi böyle yürümez" diyen öğretmenlerin kıyımına geldi sıra..
 
Bu ülkede 28 Şubat döneminde İmam Hatip Okulları'na ne yapıldıysa, bugün normal okullara da aynısı yapılıyor.

Niyet aynı değil ama kıyım şekli çok benzeşiyor..

Nimet Çubukçu ile başlayan işkence Ömer Dinçer ile zirve yolunda ilerliyor.
 
Anlayacağınız ızdırap aynı, çektirenler farklı...
 
Yazı çok uzadı...
 
Çarşamba günü ölmez de sağ kalırsam eğer, okullarda yaşanan ve hiç dillendirilmeyen rezillikleri... Öğretmenleriminizin en çok şikayet ettiği konuları ele alacağım..

Uğramayı unutmayın lütfen..
 

Süleyman ÖZIŞIK / İNTERNETHABER


[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı denizx

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.099
  • 2.208
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 2.099
  • 2.208
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 20 Haz 2012 17:19:59
arkadaşlar rehberlik dosyası teslim ederken neleri içinde verdiniz sadece raporunu mu yoksa içinde tüm dosyalarla birlikte mi?

Çevrimdışı zeynepgulsu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 23.288
  • 42.288
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 23.288
  • 42.288
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 20 Haz 2012 17:29:29
Tüm dosyayı verdim ben hocam.

Çevrimdışı yeni4242

  • Bilge Üye
  • *****
  • 8.472
  • 119.227
  • 8.472
  • 119.227
# 20 Haz 2012 17:33:50
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
arkadaşlar rehberlik dosyası teslim ederken neleri içinde verdiniz sadece raporunu mu yoksa içinde tüm dosyalarla birlikte mi?
Hocam biz yıl sonu raporunu teslim ettik. tamam. başka ne dosyası var ki rehberlikte? Etkinlik ve çalışmalar bizde kalacak.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 20 Haz 2012 17:57:48
Merhaba arkadaşlar :)
Yıl sonu raporu dışında rehberlikten verdiğimiz, günlük planların altındaki değerlendirme bölümünün doldurulup fotokopisiydi.. Diyelim ki 50 günlük plan var, 50 değerlendirmeyi de her planın sonuna yazıp fotokopisini Veli toplantı tutanakları, öğrenci tanıma fişleriyle teslim ettik.. İyi günler :)

Çevrimdışı handan333

  • Uzman Üye
  • *****
  • 721
  • 2.793
  • 5. Sınıf Öğretmeni
  • 721
  • 2.793
  • 5. Sınıf Öğretmeni
# 20 Haz 2012 18:00:41
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Muallim mi, hoca mı, öğretmen mi?


19 Haziran 2012 Salı 11:53


Merhum Cemil Meriç yıllar yıllar önce isyanını, "Öğretmen ne demek? Ne soğuk, ne haysiyetsiz, ne çirkin kelime" sözleriyle dile getirirken ne çok tepki almıştı.. Aydınların böyle bir özelliği var işte. 30 yıl sonra yaşanacakları öngörüp, teşhisi koyabilmek.
 
Herşey ufak ufak değişti aslında..

Cemil Meriç yazmadan çok önce değişmişti. Önce alim yetiştiren "muallim" ünvanını terkettirdiler. Laik Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde alim yetiştiren muallimler yetişemezdi. Yetişse bile o zehirli fikirleriyle alimler yetiştiremezdi.
 
Yoksa Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin yıkılması an meselesiydi.
 
"Onlara hoca diyelim" dediler.
 
Çok sürmeden bu ünvan da onları rahatsız edecekti. Perran Kutman'ın o meşhur dizide söylediği gibi, "Hoca camideydi.."
 
Hiç camii imamıyla bir öğretmen aynı kefeye konulabilir miydi?

Farkına bile varamadı öğretmenler. Sizi yüceltiyoruz diye sıradanlaştırıldıklarının, ötekileştirildiklerinin farkında bile olamadılar.
 
Camilerdeki hocaları hakir gördüklerinin, aşağıladıklarının farkına bile varmadan, "Evet bu en iyisi" dediler. Dil alışkanlığından ötürü "Hocam" diyen öğrencilerin tokatlandığı bile oldu. Çocuklar zamanla pratik yolunu buldu ve onları olabilecek en anlamsız isimle çağırmaya başladı: "Örtmenim"
 
Oysa öğretmen görevi gereği, mesleği öğretendi. Ama hoca, hayat tarzı aşılayan, yetiştiren, aydınlatan ve adeta dehayı ortaya çıkarandı. Ebediyete kadar saygı duyulandı. Nerede görülürse görülsün, "O benim hocamdır" denilerek baştacı edilen, eli doyasıya öpülendi.
 
Sonra talebe kelimesini aradan kaldırdılar. Modern dünyanın bir parçası oluverince bu talebe sözü çok yavan kalacaktı.

Onlara da "Öğrenci" dediler..
 
Öğrenci; Öğrenen, öğrenecek yaşta veya sıfatta olandı. Oysa talebe talep edendi. İlmi, irfanı talep eden, isteyendi ama bunun da farkına varmadılar.
 
Talebe öğrenci, muallim ve hoca da öğretmen olunca, o yüce değerlerin içi de zemberekten boşalır gibi boşaldı.
 
"Bu benim hocam" diyen talebenin yerine monte edilen medeni öğrenci "Ha o mu. O bizim sosyalci", "bizim matematikçi", "bizim fenci" diyerek öğretmeni maaş karşılığı 45'er dakikalık sınırlar içinde ders veren memur gibi gördüğünü ilan etti.
 
Talebesinin önünde el pençe divan durduğu hocanın yerine, öğrencisinin karşısında elini cebinden çıkarmadığı, ayak ayak üstüne attığı, karıdan kızdan manitadan rahatlıkla bahsettiği öğretmenler gördük acı içinde.
 
Tüm zamanların en büyük fatihi, Fatih sultan Mehmed'in hocası Akşemseddin Hazretleri'nin huzurunda nasıl ve neden iki büklüm durduğunu o çocuklara anlatamadık. Çünkü biz Osmanlı'nın devamı değildik. Biz genç Türkiye Cumhuriyeti'ydik. Öyle utanılası (!) bir tarihle bizim bağımız olamazdı..
 
Şimdi ise kala kala elimizde sırasıyla öğrencinin, velinin, milli eğitim bakanının dövdüğü öğretmenler kaldı..
 
Avrupa ülkelerinin çağ atlatan eğitim paketini Türkiye'ye monte etmeye çalışanlar, kendi kültürünü ve kendi değerlerini o eğitimin içine yerleştiremeyince dip yaptık.

Mimar Sinan'ın Mehmet Akif Ersoy'un, Kanuni Sultan Süleyman'ın, Ali Kuşçu'nun, Harezmi'nin, Piri Reis'in...

Mevlana'nın Yunus Emre'nin ve bugün tüm dünya ülkelerinin halen tedavi yöntemlerini kullandığı İbni Sina'nın..
 
Evliya Çelebi'nin, Pir Sultan Abdal'ın, Akşemseddin Hazretleri'nin, Hacı Bektaşı Veli'nin, Cengiz Han'ın, Alparslan'ın...
 
Sayayım mı daha?..
 
Hazerfen Ahmet Çelebi'nin, lll. Sultan Selim'in, Nasreddin Hoca'nın, Karagöz'ün, Uluğbeyin, Yıldırım Bayazıd'ın, Fuzuli'nin, Şems Tebrizi'nin, Osman Gazi'nin, Barbaros'un, Baki'nin...
 
Necip Fazılları, Nazım Hikmetleri, Cemil Meriçleri ve diğer üstadları saymıyorum..
 
Allahualem saysam 100 tane böyle sayfa daha çıkar..
 
Bir zamanlar dehaların, mucitlerin mantar gibi yetiştiği şu bereketli coğrafyaya şöyle bir dönün bakın..
 
Hadi gelin siz de beni utandırın ve son dönemlerde yetişmiş birkaç adamın ismini alt alta yazın da göreyim..
 
Yazamazsınız.. Yazdıklarınız da kusura bakmayın ama tırışka kalır tırışka..
 
Hiperstar (!) Ajdar bu ülkede makine mühendisliği de yapıyorsa, "Panpişlerim" diyen kadın bu ülkede aynı zamanda sanat icra ediyorsa, alimlerimiz Zekeriya Beyaz, Yaşar Nuri Öztürk ve Adnan Oktar'dan oluşuyorsa...

Ciciş kardeşlerle gurur duyduğumuz bir asırdaysak...
 
Biraz Tarkan, biraz Fazıl Say'la gurur duyabiliyorsak... Nobellerde ödül almayanın dövüldüğü günümüzde bir nobel ödülü alan adamla on yıl gurur duyuyorsak...
 
Varın gerisini siz düşünün...
 
Okullarımızı, öğretmenlerimizi, öğrencilerimizi işte böyle bitirdiler...

Şimdi ise, "Yahu arkadaşlar, bir eğitim sistemi böyle yürümez" diyen öğretmenlerin kıyımına geldi sıra..
 
Bu ülkede 28 Şubat döneminde İmam Hatip Okulları'na ne yapıldıysa, bugün normal okullara da aynısı yapılıyor.

Niyet aynı değil ama kıyım şekli çok benzeşiyor..

Nimet Çubukçu ile başlayan işkence Ömer Dinçer ile zirve yolunda ilerliyor.
 
Anlayacağınız ızdırap aynı, çektirenler farklı...
 
Yazı çok uzadı...
 
Çarşamba günü ölmez de sağ kalırsam eğer, okullarda yaşanan ve hiç dillendirilmeyen rezillikleri... Öğretmenleriminizin en çok şikayet ettiği konuları ele alacağım..

Uğramayı unutmayın lütfen..
 

Süleyman ÖZIŞIK / İNTERNETHABER


[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


 Yazının altına ben de imzamı atıyorum munzeviçığlık Hocam

Çevrimdışı kaannm

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 373
  • 1.096
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 373
  • 1.096
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 20 Haz 2012 21:30:35
seneye okulumda ve daha önemlisi aynı öğrencilerim ile olamayacağımı düşünüyorum.. kaldı sadece hatıralar...

okuma bayramımız babaların kralı
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

okuma bayramımız bayrak şiiri(sonuna bir dörtlük yazdırmıştım özel)
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

okuma bayramımız ront
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

okuma bayramımız çok güzel final gösterimizz
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

okuma bayramımız puzzle gösterisi
çok güzell çeken veli olunca oğluna yakın çalışmış ama :)
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


oğlumun şiirini de ekleyeyimm soldan üçüncü:)
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

babaların kralı öğrencimin için hazırlattığım özel slaytıı
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

vee yayınlayamadıımm bir sürü şey...
inşallahh ne öğrencilerim birbirnden ayrılırr, ne ben onlardann, ne de  ben oğlumun bulunduğu okuldan ayrılırımm :((((
ı

Çevrimdışı ramelfa

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 521
  • 1.166
  • 521
  • 1.166
# 20 Haz 2012 21:55:29
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
arkadaşlar rehberlik dosyası teslim ederken neleri içinde verdiniz sadece raporunu mu yoksa içinde tüm dosyalarla birlikte mi?
sadece yıl sonu çalışma raporunu verdim ,dosya bizde kaldı

Çevrimdışı fusunhoca

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.378
  • 24.317
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.378
  • 24.317
  • Müdür Yardımcısı
# 20 Haz 2012 23:14:24
Hayırlı Grceler Dostlar

Çevrimdışı fusunhoca

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.378
  • 24.317
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.378
  • 24.317
  • Müdür Yardımcısı
# 20 Haz 2012 23:20:13

BUNU OKUMAK 1 DAKİKANIZI ALIR LÜTFENNNN!!!
----------------------
Bir nörolog felç vakalarını inmenin geldiği zamandan üç saat içinde
müdahale edebilse felcin etkilerini tamamen geri çevirebileceğini
söylüyor. Püf noktasının felcin tanımlanması, teşhis edilmesi ve üç
saat içinde hastanın medikal bakımının başlaması olduğunu söylüyor.
Felcin tanımlanmasında üç test: "S.T.R."
Bazen felcin semptomlarının tespit edilmesi zordur. Bilinçsiz olmak
malesef felakettir. Felç hastası, eğer yakınındaki kişiler tarafından
felcin semptomları teşhis edilemezse, ciddi beyin hasarına maruz
kalır.Doktorlar yakında bulunan herhangi birinin üç basit soru sorarak felci
teşhis edebileceğini söylüyor:
S *Gülümsemesini söyleyin (Smile)
T *Basit bir cümle kurmasını söyleyin (Talk) (örn. Bu gün dışarısı güneşli.)
R *Her iki kolunu kaldırmasını söyleyin. (Raise)
Hasta bu görevlerin herhangi birini yapmakta zorlanıyorsa, derhal acil
servis numarasını arayın ve semptomları almaya gelenlere söyleyin.
Felcin yeni işareti: Dilinizi çıkarın!
Dikkat: Felcin birbaşka işareti şudur: Hastaya dilini çıkarmasını
söyleyin. Eğer dil kıvrılmışsa veya bir tarafa doğru yatmışsa bu da
felç işaretlerindendir.
Bir kardiyolog bu mektubu her alanın 10 kişiye iletmesi halinde iletenin en azından bir hayat kurtaracağını söylüyor..

Çevrimdışı whoojer82

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 407
  • 1.004
  • 407
  • 1.004
# 20 Haz 2012 23:31:07
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
arkadaşlar rehberlik dosyası teslim ederken neleri içinde verdiniz sadece raporunu mu yoksa içinde tüm dosyalarla birlikte mi?

Her aya ait aylık faaliyet raporu bir de en sonda yıllık rehberlik faaliyet raporu verilecek. Başka birşey yok ki.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK