Tanıdığım bir öğretmenimiz var,oğlum mühendis İstanbulda kaldı,kızım öğretmen İstanbulda kaldı diyor.Bu gidişle onları getiremiyoruz bari biz gidelim diyoruz.Adamcağız sırf bu yüzden İstanbula yerleşmeyi düşünüyor.Aynı şekilde yine bir hocamızın oğlu yıllardır İstanbulda o da bir türlü kopamıyor.Taşı toprağı altın denilen bu İstanbulun cazibesi insanları bırakmıyor herhalde.
Anladığım kadarıyla puanınız yeterli olsa İstanbula elveda diyeceksiniz.
6 yaşından beri İstanbuldayım öğretmenim.
ilk 6 yıl Niğde ve Kayseride(üniversite) de bulundum . Ama İstanbul gibi olmuyor. İÇindeyken bunalıyorsunuz bazen. Kalabalık,gürültü....
Ama başka yerde iken de özlüyorsunuz.
Ama bende Anadoluya tayin istemek istiyorum. Bir dağ başında tezek kokulu okullarda öğretmenlik yapmak...
Anadoludaki öğrenciler TV olsada yinede daha saf ve masum geliyor.
İstanbul sınırında köy okulunda çalışmıştım. Orası bile şehir merkezinden farklı idi.
--
CANIM İSTANBUL
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.
İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
İstanbul,
İstanbul...
Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta şaha kalkmış Fatih`ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?..
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...
O manayı bul da bul!
İlle İstanbul`da bul!
İstanbul,
İstanbul...
Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca`da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir "Katibim"i...
Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
İstanbul...
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...
Gecesi sümbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul…
Necip Fazıl Kısakürek