Ne güzeldir dört gözle beklediğiniz bir haberin gelmesi. Ağrının dinmesi yağmurdan sonra, açan güneş... Buz gibi sokaktan sıcacık eve girmek. Yorgunluktan bitmişken yatağa uzanmak. Sabahları kızarmış ekmek kokusuyla uyanmak...
Bir doktor muayenehanesinin kapısından şüpheleri dağıtmış olarak sevinçle çıkmak. Sabah uyanıp o gün tatil olduğunu hatırlamak. “Artık bitti “derken sizi arayıvermesi. Soğuktan titrerken elinize tutuşturulan bir bardak çay...
En önemlisi, nefes almak, konuşmak, duymak, yürümek, görmek, anlamak Ne Güzeldir"
BAKIN BU BANA NEYİ HATIRLATTI ..
''Gül bana,'' dedi ölmekte olan blucinli kız.-Onun öleceğini anlamıştım melek- ''Bana gül ki o dünyanın ışığını bir kere olsun görebileyim yüzünde. Bana karlı kış günlerinde, elimde çantam okuldan dönerken çörek aldığım için girdiğim fırının sıcaklığını hatırlat, bana sıcak yaz gününde iskeleden denize ne neşeyle atladığımı hatırlat; hatırlat bana, ilk öpüşü, ilk kucaklayışı, tek başına taa tepesine çıktığım ceviz ağacını, kendimden öteye geçtiğim yaz akşamını, neşeyle sarhoş olduğum geceyi, yorganımın içini ve bana severek bakan güzel çocuğu hatırlat bana. Hepsi o ülkedeler, ben de gitmek istiyorum oraya, yardım et, yardım et ki, her soluk alışta biraz daha eksilişimi mutlulukla karşılayabileyim.''