Hako hocanın görünürdeki rahatsızlığının derinlerindeki sebeplerine bir türlü inemiyoruz. En başta bu öğrenciler evden kaynaklı kendi kişiliğine, başarısına engel olacak olumsuz alışkanlıklara sahip. Jan Locke'un ’’İnsan zihni doğuştan boş bir levha gibidir.'' sözünü de göz önünde tutarsak bu boş levhayı evlerin baş köşelerine oturtulan, beyinlerin içini şekillerdiren çağın baş belası makinesi televizyonlardaki programlar (diziler, filmler v.s.) dolduruyorsa ve bu ayarda cicili bicili ders ortamı oluşturamıyorsak daha söylenilen disiplinsizlik davranışları var hızıyla sürecek. Öğrenci sınıftada tv karşısında sanıyor kendini. Her şeyi hazırca tüketelim, o Türkçe ders kitabı ilk 'Okuyan İnsan' metninde geçen 'kafa yormak' deyiminin anlamını beyinlere kazımak gerek. Dersi özel gündemine alıp da kafa yoran yok veya kafayı yormaya yarayacak protein ve enerji yok. Öğrenciyi televizyondan soyutlayan bir çalışma ortamı evde yok. Veli eski kafa, derste dersi dinlemekle iş bitiyor sanıyor eğer öğrencinin ruhu sınıftaysa o da. Öğretmen olarak söylüyorum hiçbir diziyi izlemiyorum, tanımıyorum. Bir sektöre dönen futbol geyiklerini de takip ederek levhamı kirletmek, meşgul etmek istemiyorum. Bence bu televizyonlar evde uzun müddet kapalı kalmalı, kendimizi buna alıştırmalı, televizyonsuz nasıl yaşandığını görüp onun yerini yararlı eylemlerle doldurmalı derim. Var mı evde bir baba yorgun işten dönmüş ve çocuğuna zaman ayırarak okulda ne yaptıklarını soruyor. Anne fiziksel ihtiyaçlarının ötesinde çocuğun ruhunu doyuracak kendi programıyla çocuğuna yaklaşıyor. Evde çocuk merkezli, çocuğun ayrı bir birey olarak şımartılmadan yaşadığı aileler görmek istiyorum.
hocam güzel bir özet, tv kalksa yerini katap alsa, şimdi ülkemiz bambaşka bir konumda olurdu. ama bunu önce dediğiniz gibi kendimiz uygulamalıyız. millet olarak kafamız çok çalışıyor ama hep boş işlerde birinciyiz..beynimizi yararlı olab,lecek şeylereyormuyoruz,eksiğimiz bu ve çook büyük bir eksiklik..