Sınırsız kontenjan olmaz, mantıksız olur diye birkaç msj okudum. Yorumum bu msjlara değil. MEB de böyle düşünüyor.
Ne kadar doğru? Ya da doğruysa niçin doğru oldu bu yanlış?
Evet, sınırsız kontenjan olmaz ama, her yıl bir milyon kusur çocuğumuz okula başlıyor. bunların hepsi İzmir, Ankara, İstanbul ve Muğla'da dünyaya gelmiyor.
Yurdun her yerinde sürekli derslik ve öğretmen ihtiyacı doğuyor. Süreklilik ilkesi hayatın doğasında var. Sınırsız yığılma mantıklı değil tabiki. Ancak emeklilik denen bir de kurum var, zamanı gelen emekli olur, dinlenmeye çekilir. Önce, sonra, kıdem, hizmet yılı, çalışma süresi diye kavramlarımız, biriktirdiğimiz bonuslarımız var.
Mezun olup atanmışsın. Zorunlu hizmet bölgeleri oluşturulmuş, boşuna değil. İyi, kötü, orta nedir? biraz da matematik hasbelkader hepimiz biliyoruz az çok.
Özür tayinlerinde kılı kırk yarmazsan, aradabir aflarla sistemde öncelik mantığını bozarsan, ilk kez açılacak bir okula ilk atama yaparsan, revaçta bir yere ilk atamadan da yer ayırırsan, kıdem hizmet ve puana bakmaksızın her yeri sözleşmeli ile doldurup, sonra bunları ne yapacağını şaşırırsan önceliği olanları aradabir es geçersen, il içi, il dışı çalışma zorunluluk süreleri ile 3 ayda bir oynarsan, rotasyon işlemez tabii, kontenjan olsa ne olur, olmazsa ne olur.
Haa! bir de ''kantin önünde sıraya girmek bana uymaz, bir seferlik de kimse görmesin'' ve ''neyse bu sefer de böyle olsun, bir daha olmasın'' gibi duygusal yaklaşımlarımız var. Kim kimin hakkını kime devrediyor belli değil. Toplum ''hepimizin toplamı'' değil miydi?
Kurallarla sürekli oynamanın bedelini kim ödeyecek?
Sınırsız kontenjan olmaz tabi ki de; rotasyonun doğal işleyişine mudahale edersen süreklilik ilkesini bozar, sırası gelen adamı her atama döneminde en arkaya bırakıp şoklara uğratırsan ''yığılma olur'' gerekçesine sarılırsın ama yemezler.
Öğrenciliğimden hatırlıyorum. Yıl 89; sevgili müzik öğretmenim etrafa dert yakınıyor; bu saatten sonra da doğu hizmeti mi yaptırılır canım'' diye. İyi de sen yapmazsan, ben yapmazsam kim yapacak bu hizmeti.
Velhasıl torpile, kıyağa, istismara göz yuman da ona tenezül edende de ortak nokta aynı, ''ben kurtarayımda kendimi, gerisi...''
Kuralları koy, sonra da boz, aflarla delik deşik et, aradabir rotasyon var diye hatırlat, beni olduğum yere çak. ''SINIRSIZ KONTENJAN İSTEMEK MANTIKSIZ'' de ben de yuttum.
YIĞILMA nasıl olur anlatayım; Kurallarla sürekli oynarsan bal gibi yığılma olur. ''Kurunun yanında yaş da yanar'' iyi de İSTESEK YANMAYABİLİR de... dee işte