7 yıllık meslek hayatımda, okul boyadım, tuvalet temizledim, bozuk sıralara vida alıp tamir ettim, Hizmetli göndermedikleri zamanda cebimizden ortak para toplayıp hizmetli tuttuk, cam kırıldı cam taktık, soba yaktık, sıraları yerleştirdik, tırnağımı kırdım 3 gün acısından uyuyamadım, eğitim öğretim ödeneğinden her zaman okula para verdik, kağıt aldık, yazıcı aldık...... Bundan sonra tayinim çıksın çıkmasın bulunduğum okula 1 kuruş para harcarsam namertim. Ne gerekiyorsa sayın Ömer Dinçer yapsın.
Sadece okula değil öğrenciye de çok harcadım, yıllarca gönüllü kurs verdim, ev ev dolaştım, soğukta üşüyen öğrencime elbise aldım,kitap aldım. Ramazan aylarında fitremi,zekatımı öğrencilere harcadım. Bunları her zaman yapmaya devam edeceğim. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer değil DECCAL olsa yine yaparım. Öğrenci benim namusum şerefim.
Ama okul benim değil, Ömer Dinçer'in. Bundan sonra okul için kılımı kıpırdatmam.
Sizi çok iyi anlıyorum ,çünkü ben de uzun yıllar doğunun ücra bir yerinde benzer çalışmaları isteyerek yaptım .
Söylediklerinize can ı gönülden katılmakla beraber eklemek istediğim bir nokta var öğretmenim.
Bu çalışmaları yaparken birçok öğretmenimiz hiçbir karşılık beklemeden yaparken en azından desteklenmek,onure edilmek o öğretmenlerimizin daha çok çalışmasını,işini severek yapmasını,daha başarılı olmasını sağlıyor.
Ancak meslekte belirsizlikler çok yaşanıyorsa,öğretmene gereken moral verilmiyorsa,şevkini kıracak birçok olay yaşanıyorsa o insandan artık verim almak imkansız hale geliyor.