21. Yüzyıl Ödev Anlayışı Nasıl Olmalıdır?

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
30 Oca 2016 13:26:37
21. yüzyıl ödev anlayışı nasıl olmalıdır?

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

"Ödev Verene Soruşturma" başlığıyla açılmış konuya yazılmış mesajların çok az bir kısmını okudum.

Bakanlığın  / Bakanın amacını anlamaya çalışmadan yazılmış mesajlar kanaatini edindim.

Liseden 1979 - 1980 yılında mezun olmuş biri olarak o yıllardaki "Ödev" uygulamalarını örneklendirmek istiyorum.

O yıllarda, günlük ödevler haricinde dönem ödevi ismi altında her dersten bir konu ile ilgili ödevler yapardık.
Dönem ödevleri teslim tarihinden önceki hafta sonunda yapılırdı.
Ödevlerin, o zamanki adıyla çizgisiz dosya kağıdına, bugünkü adıyla fotokopi kağıdına yazılması zorunluydu.
Çizgisiz dosya kağıtlarının altına, satır çizgilieri koyulaştırılmış çizgili kağıt konularak satırların düzgün olmasına özen gösterilirdi.
Bir yandan televizyon izlenirken, ansiklopedideki bilgiler bazen aynen, bazen bazı paragraflar atlanarak kağıda geçirilirdi.
Saklanmış olan, önceki yıl ders kitaplarından veya muhtelif kaynaklardan temin edilmiş resimlerin, haritaların yapıştırılacağı bölümler boş bırakılırdı.
Ödevin en önemli kısmı kapak dediğimiz ön sayfaydı.
Bu sayfada, Ders, konu, öğretmen adı, sınıf bilgisi, yararlanılan kaynaklar gibi bilgiler bulunurdu.
Bu sayfasının "HAT SANATININ" en güzel örnekleri ile hazırlanması çok önemliydi. 
Kapak sayfasının gazlı veya keçeli olarak isimlendirilen renkli kalemlerle yapılması kuraldı.
Özellikle ders öğretmenin isminin mümkün olan en büyük boyutta ve güzel olması gerekirdi.

Hiç kimse ödev içeriğine önem vermezdi bilirdik ki öğretmenlerin ödevleri okuması mümkün değil.
Notlar görselliğe bağlı olarak verilecektir. Yüksek not için kapağın ve yazının güzel olması çok önemliydi.

Günümüzde ödev anlayışında bir değişiklik olmuş mudur?
Bu anlayışla yapılan ödevden VERİM almak mümkün müdür?

VERİM alınmayacak bir uygulamanın yapılması ile yapılmaması arasında bir fark yoktur.
Bakanlığın  / Bakanın amacının mevcut uygulanmanın sorgulanmasını sağlamak olduğu kanaatindeyim.

Haydi sorgulayalım...

  • Ödev kimlere verilir / verilmelidir?
  • Ödevin tüm öğrencilere verilmesi faydalı mıdır?
  • Klasik ödev yönteminden VERİM alınmakta mıdır?
  • Ödev verilmediğinde bir kayıp olmakta mıdır?
  • VERİMLİ bir ödevin temel nitelikleri nelerdir?
  • Ödev yapma süresi ne kadar olmalıdır?
  • Ödevlerin gelir getirici unsurları olmalı mıdır?
  • Ödevler (sadece) not olarak değerlendirilmeli midir?
  • Ödevler hangi zaman dilimlerinde verilmelidir? (Günlük / haftalık / dönemlik vs. )
  • Ödev vermekte amaç ne olmalıdır?
  • 21. yüzyıl ödev anlayışı ile 19 - 20. yüzyıl ödev anlayışı arasında ne gibi farklar olmalıdır?
  • Ödevler kişiye özgü mü yoksa grup halinde yapılacak özellikte mi olmalı?

Not : Toplum idaresinde hiyerarşi asıldır. Ast, üstün kararlarını beğenmese de uygulamak zorundadır. Uygulamayanlar cezalandırılmadığı takdirde, anarşi ortaya çıkar. Toplum içinde anarşistlerin yeri yoktur :)

Çevrimdışı edessa7327

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 122
  • 48
  • 122
  • 48
# 30 Oca 2016 13:46:23
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
21. yüzyıl ödev anlayışı nasıl olmalıdır?

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

"Ödev Verene Soruşturma" başlığıyla açılmış konuya yazılmış mesajların çok az bir kısmını okudum.

Bakanlığın  / Bakanın amacını anlamaya çalışmadan yazılmış mesajlar kanaatini edindim.

Liseden 1979 - 1980 yılında mezun olmuş biri olarak o yıllardaki "Ödev" uygulamalarını örneklendirmek istiyorum.

O yıllarda, günlük ödevler haricinde dönem ödevi ismi altında her dersten bir konu ile ilgili ödevler yapardık.
Dönem ödevleri teslim tarihinden önceki hafta sonunda yapılırdı.
Ödevlerin, o zamanki adıyla çizgisiz dosya kağıdına, bugünkü adıyla fotokopi kağıdına yazılması zorunluydu.
Çizgisiz dosya kağıtlarının altına, satır çizgilieri koyulaştırılmış çizgili kağıt konularak satırların düzgün olmasına özen gösterilirdi.
Bir yandan televizyon izlenirken, ansiklopedideki bilgiler bazen aynen, bazen bazı paragraflar atlanarak kağıda geçirilirdi.
Saklanmış olan, önceki yıl ders kitaplarından veya muhtelif kaynaklardan temin edilmiş resimlerin, haritaların yapıştırılacağı bölümler boş bırakılırdı.
Ödevin en önemli kısmı kapak dediğimiz ön sayfaydı.
Bu sayfada, Ders, konu, öğretmen adı, sınıf bilgisi, yararlanılan kaynaklar gibi bilgiler bulunurdu.
Bu sayfasının "HAT SANATININ" en güzel örnekleri ile hazırlanması çok önemliydi. 
Kapak sayfasının gazlı veya keçeli olarak isimlendirilen renkli kalemlerle yapılması kuraldı.
Özellikle ders öğretmenin isminin mümkün olan en büyük boyutta ve güzel olması gerekirdi.

Hiç kimse ödev içeriğine önem vermezdi bilirdik ki öğretmenlerin ödevleri okuması mümkün değil.
Notlar görselliğe bağlı olarak verilecektir. Yüksek not için kapağın ve yazının güzel olması çok önemliydi.

Günümüzde ödev anlayışında bir değişiklik olmuş mudur?
Bu anlayışla yapılan ödevden VERİM almak mümkün müdür?

VERİM alınmayacak bir uygulamanın yapılması ile yapılmaması arasında bir fark yoktur.
Bakanlığın  / Bakanın amacının mevcut uygulanmanın sorgulanmasını sağlamak olduğu kanaatindeyim.

Haydi sorgulayalım...

  • Ödev kimlere verilir / verilmelidir?
  • Ödevin tüm öğrencilere verilmesi faydalı mıdır?
  • Klasik ödev yönteminden VERİM alınmakta mıdır?
  • Ödev verilmediğinde bir kayıp olmakta mıdır?
  • VERİMLİ bir ödevin temel nitelikleri nelerdir?
  • Ödev yapma süresi ne kadar olmalıdır?
  • Ödevlerin gelir getirici unsurları olmalı mıdır?
  • Ödevler (sadece) not olarak değerlendirilmeli midir?
  • Ödevler hangi zaman dilimlerinde verilmelidir? (Günlük / haftalık / dönemlik vs. )
  • Ödev vermekte amaç ne olmalıdır?
  • 21. yüzyıl ödev anlayışı ile 19 - 20. yüzyıl ödev anlayışı arasında ne gibi farklar olmalıdır?
  • Ödevler kişiye özgü mü yoksa grup halinde yapılacak özellikte mi olmalı?

Not : Toplum idaresinde hiyerarşi asıldır. Ast, üstün kararlarını beğenmese de uygulamak zorundadır. Uygulamayanlar cezalandırılmadığı takdirde, anarşi ortaya çıkar. Toplum içinde anarşistlerin yeri yoktur :)
Ya meb bunu doğrulugunu kanıtlamanız için sizi mi tuttu? Ayrıca üst tabaka dediğiniz kişiler her zaman doğrudur diye bir sey yok. Biraz sorgulayalım lütfen. Sorgulamak size zarar vermez sizi geliştirir.

Çevrimdışı ibrahimkiriş

  • B Grubu
  • 1.831
  • 983
  • 1.831
  • 983
# 30 Oca 2016 13:59:56
Not bölümünüz entellektüel görünen majınıZı yok etmiş.
  Toplum idaresi hiyerarşi içerir. Bu ayrı bir konu. Temel sorun üstün verdiği görevler yasalara uygun olmalıdır.
  Yasaların da evrensel hukuka uygun olması gerekir. Aksi takdirde bahsettiğiniz ve 12 eylülden beri hatta daha öncesinden beri insanları fişlemek ve düşünmeyip itaat etmesine neden olacak anarşi ortaya çıkar.
 

Çevrimdışı İSTANBULLL

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.076
  • 17.642
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.076
  • 17.642
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 30 Oca 2016 14:11:15
Bugün okumuştum, bu sayfaya yakıştı sanki :)

Alıntı: eğitimpedia
Eğitim ve psikoloji alanlarında özellikle gelişim dönemlerine ilişkin olarak literatürde yapılan açıklama ve yorumların ortak özelliği, ziyadesiyle genelleme içermesidir. “Ergenler genellikle…”; “sınav kaygısının nedenleri… “; “3-6 yaş arasında çocuklar…” ve benzeri genellemeler bu çerçevede ele alınabilir. Her bir çocuğun parmak izi kadar farklı olduğundan yola çıkan disiplinlerin kuramda ve uygulamada bireyi bu denli bir toptancı yaklaşımla ele almaları dikkat çekicidir. Çocuğun doğuştan getirdiği bireysel farklılıklar, içine doğduğu aileyle olan etkileşimi, sosyal ve fiziksel çevrenin etkileri düşünüldüğünde genelleme yapmanın imkansızlığı ortaya çıkacaktır.

Ev ödevine ilişkin çalışmaların büyük bir kısmı ödevin akademik başarı üzerindeki etkisinin son derece az olduğunu ortaya koyarken, dikkate değer bir kısmı da uygun koşullar sağlandığında ev ödevinin öğrenci başarısında etkili olduğunu ifade ediyor.

Tertemiz 1 (1991) tarafından yapılan bir diğer araştırmada ev ödevine ayrılan farklı sürelere rağmen deney ve kontrol gruplarının unutma puanları benzer bulunmuştur. Ayrıca dünyadaki yaygın uygulamalara ters olarak, Türkiye’de yaş yükseldikçe ev ödevine ayrılan süre azalmaktadır. 2011 TIMSS Fen araştırmasında da ev ödevinin etkisine ilişkin bir bulgu yer almaktadır. Şöyle ki ev ödevine ayrılan süreyle TIMSS’ten alınan puan arasında ters orantı vardır. Yani alınan örneklemde az ödev yapan öğrenciler daha başarılı görünüyor.

Tüm bu araştırma sonuçlarına ince eleyip sık dokuyarak bakmak yararlı olabilir. Çünkü araştırmaların örneklem seçiminden, kontrol değişkenlerine kadar belirsizlik içeren çok husus bulunuyor. Her görüşe göre araştırma sonucu bulmak mümkün. Ödevlerin seviye üstü veya altı olması, öğretmen tutumları, ebeveyn beklentileri, yapılan ödeve geri bildirim verilip verilmemesi, ödevin ne denli yaratıcı olup olmadığı gibi birçok faktör tam olarak açıklığa kavuşmuyor. Daha önemlisi ödevin ne için yapıldığı konusu da net olarak ortaya konulmuş değil. Başlıca nedenler akademik başarının artması, öğrencinin sorumluluk kazanması, ebeveyn ve öğretmen ile öğrenci arasındaki iletişime hizmet etmesi olarak sıralanabilir. Ancak geribildirim temelli sağlam bir ödev politikası oluşmadığında bu üç amaç da hayata geçemiyor. Ödevden bağımsız olarak eğitim sistemimizin çıktı ve ürünleri ulusal ve uluslararası veriler açısından çok zayıf. Bu bağlamda ödevin etkisini konuşmanın işlevselliği büyük bir soru işareti taşıyor.

Tüm bu eleştiriler ışığında eğitim öğretimin geneli için olduğu gibi ödev için de yeni bir paradigmaya gereksinim var. Çok basitçe ifade etmek gerekirse her çocuğun ödevle ilişkisi farklı. Dokuz tip mizaç açısından bakıldığında öğrenciler tiplerine göre; kendini göstermek için, görev olarak algıladığı için, performans kaygısından dolayı, sevgi nesnesi olarak kabul ettiği için, başkalarına tahakküm için, eğlence için, sırf bilme arzusu için ödev yapabilir. Bu bağlamda tüm çocukları tek tip olarak kabullenip, “çocukların ödev yapması için yedi öneri” gibi genellemelerin yararı olmadığı açık. Söz konusu bireyselleştirmeyi sağlayabilecek model, yöntem ve teknolojilere ihtiyaç bulunuyor. Dokuz tip mizaç modeli bu anlamda yeni bir ufuk açabilir.

Çevrimdışı ninova

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 441
  • 246
  • 441
  • 246
# 30 Oca 2016 14:23:12
Kulluk kula yapilmaz

Çevrimdışı keray

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 456
  • 376
  • 456
  • 376
# 30 Oca 2016 15:09:02
Bize isimizi ogretmeyin her gun sinifin nabzini biz tutuyoruz bire bir gozlemliyorux bazi seyler masa basindan olmuyor o akademik sozlerede hic katilmiyorum kusura bakmayin herkes kendi isine bakacak

Çevrimdışı evanescence_161

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.712
  • 36.869
  • 2.712
  • 36.869
# 30 Oca 2016 15:50:36
Sayın Turgut Bey yazdıklarınıza istinaden,

21. yüzyılda ödev anlayışına gelinceye kadar isterseniz diğer alt başlıklarda   n yola çıkarak bu konuya bağlanmak istiyorum.

21. YÜZYILDA SINIF VE OKULLAR NASIL OLMALI?

*gerçek hayatla uyumlu eğitim,
* kişisel hayata adapte edilebilen,
* tüm hayata yayılan eğitim,
*proje ve araştırma bazlı eğitim,
* öğrenci merkezli eğitim ve teknoloji ve mültimedyadan yararlanan eğitim.


NOt:Ben de notumu düşüyorum.Bizim okullarımız tepede bir çatı aynı dizayn dört duvar genelde 4 katlı renksiz binalar.Sınıfların büyüklüğü,öğrencilerin sayısı ile orantılı değil.Sınıfta istediğim gbi bir oturma düzeni sağlayamam çünkü o şekilde planlanmamış.Okul bahçeleri beton yeşillik yok,spor alanları hiççççç yok.Siz 80'de liseden mezun olmuşsun ben ise 2011 'de ben de sizin gibi öyle kapaklı çoookkkk dönem ödevi hazırladım şimdi bunların proje ve performanstan ne farkı vardı onlar araştırmaya dayalı da bunlar ezber konularımı içerityordu.İkisi de köken itibariyle ne araştırmaya yönelik özgün bir ürün ortaya koyardık varolanı bulup çıkartırdık ne de zevkle yaptığımız ödevlerde .


21. YÜZYILIN ÖĞRETMENİ NASIL OLMALI?

Milattan Önce yaşamış olan Socrates, sadece yürüyerek ders anlatıyordu ve sadece doğru sorular soruyordu. İnsanları düşünme sürecine davet ediyordu. Şimdiki gibi kuru anlatımlar, ezber sorular yoktu. 21. yüzyıl öğretmeni; her şeyden önce çocuğa öğrenmeyi öğretmeli. Çocuğu başkalarıyla kıyaslayıp rekabetçi bir bakış açısıyla değerlendirmek yerine, çocuğu sadece kendisiyle karşılaştırmalı, onu olduğu gibi değerlendirmeli. Çocuğu kontrol etmek yerine, ona özerklik vermeli. Bilgi aktarımlı bir pedagojiden, öğrenmeye dayalı pedagojiye geçmeli.”


NOT:Ben de sizin gibi notumu düşüyorum yine.Rekabetçi,nota dayalı ,karşılaştırmalı sistem biizm TÜrk Eğitim sistemimizde yok değil mi?:)GEriye kalan kısımlarda meslektaşlarım kendi öz değerlendirmelerini yaparlar ben sistemle ilgili olanı alıyorum.



21. YÜZYILDA VELİ NASIL OLMALI?

21. yüzyılda veli olmak zor çünkü devir eski devir değil maalesef.Teknolojik Gelişmeler sürmekte tüm değişiklikleri takip etmek güncel olaylar , teknoloji ve medya takip kalmak gerekir.Öğretmene saygı gerekir,öğretmenle laf dalışı yapıp çok bilmiş veli olmak gerekir :)

NOt:siz toplum içinde hiyerarşiden söz etmişsiniz ama okuldaki hiyararşide nedense veli öğretmen önce geliyor ve okulda anarşi oluşuyor:)Sonsuz istekleri olan velilerle uğraşmak onların isteklerini yapmak 21. yüzyılın öğretmenin işi değil.

Sözlerimi Bilimde ,kültürde,teknolojide,saygıda ,görgüde,ahlakta Dünya'nın en saygın ülkesi Japonya'daki öğrencilerle bitirmek istiyorum.
Japonya'Da Okulun bitmesiyle ders bitmez öğrencileri boş bırakmamak adına yüklü ev ödemleri ve proje çalışmaları verilir.  Japon okullarında yaz tatili süresi 6 haftadır ve 2'şer haftalık kış ve ilkbahar sömestre tatilleri vardır ki öğrenciler bu tatilleri de ödev ve diğer çalışmaları yaparak geçirirler.

NOT:Ödev verilen disiplin anlayışı oturmuş  bu ülkenin çocukları şimdi Dünya'ya teknoloji satıyor.
bizim gibi 2,5 ay tatil yok bu memlekette.
her daim azimli ve çalışkanlar.
Araştırıyorlar,okuyorlar ,gerekirse ödev yapıyorlar:)
Öğrenciler gerekirse değil gerçektende okulun tuvalaetlerini ,sınıfları temilzer.(21. yüzyılda öğrenci dediğin kirlettiği yeri temizlesin,özgüvenli olur :)



SÖZLERİMİ NOKTALARKEN SAYIN TURGUT BEY BUNLARIN HEPSİ BİTTİ DE BİR ÖDEV Mİ EKSİK KALDI :):)
 

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Oca 2016 15:59:46
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Ya meb bunu doğrulugunu kanıtlamanız için sizi mi tuttu? Ayrıca üst tabaka dediğiniz kişiler her zaman doğrudur diye bir sey yok. Biraz sorgulayalım lütfen. Sorgulamak size zarar vermez sizi geliştirir.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Toplum hiyerarşisinin üst katmanında bulunan kişilerin her zaman doğru olması mümkün değildir görüşünüze katılıyorum.
Karar makamının kararlarının doğruluğunu tartışabilirsiniz, kararın değişmesi için girişimde bulunabilirisiniz.
Hatta bulunacağınız girişimde haklı yönleriniz olduğu kanaatine ulaşırsam kararın değişmesi için elimden gelen herşeyi yaparım.
Bununla birlikte ortaya anarşi çıkmaması için "karar makamının kararlarına" uyulması gerekir.

Durumu daha net anlatmak için şu örenği vermeyi gerekli görüyorum.

Bakanlık "Yarı tatilde ödev verilmesi" yönünde bir karar alsaydı ve herhangi bir öğretmen karara uymayıp, öğrencilere ödev vermeseydi, bunun üzerine soruşturma açılsaydı,

"Ödev Vermeyene Soruşturma" şeklinde bir tartışma olur muydu?

Bakanlığın normal prosedür gereği yaptığı idari bir işlemi anormal bir uygulama gibi göstermek hatasına düşülüyor.

İkinci bir husus "Kişleri" sorgulamanın sorgulanana da sorgulayana da faydası olmaz.
Düşünceler, duygular, inançlar, davranışlar, durumlar sorgulanırsa faydalı olur.

Çevrimdışı keray

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 456
  • 376
  • 456
  • 376
# 30 Oca 2016 16:04:13
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Sayın Turgut Bey yazdıklarınıza istinaden,

21. yüzyılda ödev anlayışına gelinceye kadar isterseniz diğer alt başlıklarda   n yola çıkarak bu konuya bağlanmak istiyorum.

21. YÜZYILDA SINIF VE OKULLAR NASIL OLMALI?

*gerçek hayatla uyumlu eğitim,
* kişisel hayata adapte edilebilen,
* tüm hayata yayılan eğitim,
*proje ve araştırma bazlı eğitim,
* öğrenci merkezli eğitim ve teknoloji ve mültimedyadan yararlanan eğitim.


NOt:Ben de notumu düşüyorum.Bizim okullarımız tepede bir çatı aynı dizayn dört duvar genelde 4 katlı renksiz binalar.Sınıfların büyüklüğü,öğrencilerin sayısı ile orantılı değil.Sınıfta istediğim gbi bir oturma düzeni sağlayamam çünkü o şekilde planlanmamış.Okul bahçeleri beton yeşillik yok,spor alanları hiççççç yok.Siz 80'de liseden mezun olmuşsun ben ise 2011 'de ben de sizin gibi öyle kapaklı çoookkkk dönem ödevi hazırladım şimdi bunların proje ve performanstan ne farkı vardı onlar araştırmaya dayalı da bunlar ezber konularımı içerityordu.İkisi de köken itibariyle ne araştırmaya yönelik özgün bir ürün ortaya koyardık varolanı bulup çıkartırdık ne de zevkle yaptığımız ödevlerde .


21. YÜZYILIN ÖĞRETMENİ NASIL OLMALI?

Milattan Önce yaşamış olan Socrates, sadece yürüyerek ders anlatıyordu ve sadece doğru sorular soruyordu. İnsanları düşünme sürecine davet ediyordu. Şimdiki gibi kuru anlatımlar, ezber sorular yoktu. 21. yüzyıl öğretmeni; her şeyden önce çocuğa öğrenmeyi öğretmeli. Çocuğu başkalarıyla kıyaslayıp rekabetçi bir bakış açısıyla değerlendirmek yerine, çocuğu sadece kendisiyle karşılaştırmalı, onu olduğu gibi değerlendirmeli. Çocuğu kontrol etmek yerine, ona özerklik vermeli. Bilgi aktarımlı bir pedagojiden, öğrenmeye dayalı pedagojiye geçmeli.”


NOT:Ben de sizin gibi notumu düşüyorum yine.Rekabetçi,nota dayalı ,karşılaştırmalı sistem biizm TÜrk Eğitim sistemimizde yok değil mi?:)GEriye kalan kısımlarda meslektaşlarım kendi öz değerlendirmelerini yaparlar ben sistemle ilgili olanı alıyorum.



21. YÜZYILDA VELİ NASIL OLMALI?

21. yüzyılda veli olmak zor çünkü devir eski devir değil maalesef.Teknolojik Gelişmeler sürmekte tüm değişiklikleri takip etmek güncel olaylar , teknoloji ve medya takip kalmak gerekir.Öğretmene saygı gerekir,öğretmenle laf dalışı yapıp çok bilmiş veli olmak gerekir :)

NOt:siz toplum içinde hiyerarşiden söz etmişsiniz ama okuldaki hiyararşide nedense veli öğretmen önce geliyor ve okulda anarşi oluşuyor:)Sonsuz istekleri olan velilerle uğraşmak onların isteklerini yapmak 21. yüzyılın öğretmenin işi değil.

Sözlerimi Bilimde ,kültürde,teknolojide,saygıda ,görgüde,ahlakta Dünya'nın en saygın ülkesi Japonya'daki öğrencilerle bitirmek istiyorum.
Japonya'Da Okulun bitmesiyle ders bitmez öğrencileri boş bırakmamak adına yüklü ev ödemleri ve proje çalışmaları verilir.  Japon okullarında yaz tatili süresi 6 haftadır ve 2'şer haftalık kış ve ilkbahar sömestre tatilleri vardır ki öğrenciler bu tatilleri de ödev ve diğer çalışmaları yaparak geçirirler.

NOT:Ödev verilen disiplin anlayışı oturmuş  bu ülkenin çocukları şimdi Dünya'ya teknoloji satıyor.
bizim gibi 2,5 ay tatil yok bu memlekette.
her daim azimli ve çalışkanlar.
Araştırıyorlar,okuyorlar ,gerekirse ödev yapıyorlar:)
Öğrenciler gerekirse değil gerçektende okulun tuvalaetlerini ,sınıfları temilzer.(21. yüzyılda öğrenci dediğin kirlettiği yeri temizlesin,özgüvenli olur :)



SÖZLERİMİ NOKTALARKEN SAYIN TURGUT BEY BUNLARIN HEPSİ BİTTİ DE BİR ÖDEV Mİ EKSİK KALDI
[/quote hocam bu kadar guzel anlatilir agziniza saglik

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Oca 2016 16:04:50
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Not bölümünüz entellektüel görünen majınıZı yok etmiş.
  Toplum idaresi hiyerarşi içerir. Bu ayrı bir konu. Temel sorun üstün verdiği görevler yasalara uygun olmalıdır.
  Yasaların da evrensel hukuka uygun olması gerekir. Aksi takdirde bahsettiğiniz ve 12 eylülden beri hatta daha öncesinden beri insanları fişlemek ve düşünmeyip itaat etmesine neden olacak anarşi ortaya çıkar.
 
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Asıl olan imajdır görüşüne katılmıyorum. İmaj oluşturmak için kılımı kıpırdatmam.

Konumuzu ilgilendiren uygulamada üstün verdiği görev yasalara uygundur.
Yasalara uygun olmayan görevler hususu konumuz dışı olduğu için cevap hakkımı saklı tutuyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Oca 2016 16:12:49
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bugün okumuştum, bu sayfaya yakıştı sanki :)

Alıntı: eğitimpedia
...
Tüm bu araştırma sonuçlarına ince eleyip sık dokuyarak bakmak yararlı olabilir.
Çünkü araştırmaların örneklem seçiminden, kontrol değişkenlerine kadar belirsizlik içeren çok husus bulunuyor.
Her görüşe göre araştırma sonucu bulmak mümkün.
Ödevlerin seviye üstü veya altı olması, öğretmen tutumları, ebeveyn beklentileri, yapılan ödeve geri bildirim verilip verilmemesi, ödevin ne denli yaratıcı olup olmadığı gibi birçok faktör tam olarak açıklığa kavuşmuyor.
Daha önemlisi ödevin ne için yapıldığı konusu da net olarak ortaya konulmuş değil.
Başlıca nedenler akademik başarının artması, öğrencinin sorumluluk kazanması, ebeveyn ve öğretmen ile öğrenci arasındaki iletişime hizmet etmesi olarak sıralanabilir.
Ancak geribildirim temelli sağlam bir ödev politikası oluşmadığında bu üç amaç da hayata geçemiyor.
Ödevden bağımsız olarak eğitim sistemimizin çıktı ve ürünleri ulusal ve uluslararası veriler açısından çok zayıf.
Bu bağlamda ödevin etkisini konuşmanın işlevselliği büyük bir soru işareti taşıyor.

Tüm bu eleştiriler ışığında eğitim öğretimin geneli için olduğu gibi ödev için de yeni bir paradigmaya gereksinim var.
Çok basitçe ifade etmek gerekirse her çocuğun ödevle ilişkisi farklı.
Dokuz tip mizaç açısından bakıldığında öğrenciler tiplerine göre;
kendini göstermek için,
görev olarak algıladığı için,
performans kaygısından dolayı,
sevgi nesnesi olarak kabul ettiği için,
başkalarına tahakküm için,
eğlence için,
sırf bilme arzusu için
ödev yapabilir.
Bu bağlamda tüm çocukları tek tip olarak kabullenip, “çocukların ödev yapması için yedi öneri” gibi genellemelerin yararı olmadığı açık.
Söz konusu bireyselleştirmeyi sağlayabilecek model, yöntem ve teknolojilere ihtiyaç bulunuyor. Dokuz tip mizaç modeli bu anlamda yeni bir ufuk açabilir.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Güzel paylaşım için teşekkür ederim.
Yazıdaki tesbitler güzel olmasına rağmen bir çözüm önerisi sunmuyor.
Öğrenci tipine göre ödev hususu tartışılabilecek bir unsur olarak dikkatimi çekti.

Çevrimdışı evanescence_161

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.712
  • 36.869
  • 2.712
  • 36.869
# 30 Oca 2016 16:22:27
Konu başlığını açan biri olarak çözüm Önerileriniz vardır muhakak .

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Oca 2016 16:53:59
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Sayın Turgut Bey yazdıklarınıza istinaden,

21. yüzyılda ödev anlayışına gelinceye kadar isterseniz diğer alt başlıklarda   n yola çıkarak bu konuya bağlanmak istiyorum.

21. YÜZYILDA SINIF VE OKULLAR NASIL OLMALI?

*gerçek hayatla uyumlu eğitim,
* kişisel hayata adapte edilebilen,
* tüm hayata yayılan eğitim,
*proje ve araştırma bazlı eğitim,
* öğrenci merkezli eğitim ve teknoloji ve mültimedyadan yararlanan eğitim.


NOt:Ben de notumu düşüyorum.Bizim okullarımız tepede bir çatı aynı dizayn dört duvar genelde 4 katlı renksiz binalar.
Sınıfların büyüklüğü,öğrencilerin sayısı ile orantılı değil.Sınıfta istediğim gbi bir oturma düzeni sağlayamam çünkü o şekilde planlanmamış.
Okul bahçeleri beton yeşillik yok,spor alanları hiççççç yok.Siz 80'de liseden mezun olmuşsun ben ise 2011 'de ben de sizin gibi öyle kapaklı çoookkkk dönem ödevi hazırladım şimdi bunların proje ve performanstan ne farkı vardı onlar araştırmaya dayalı da bunlar ezber konularımı içerityordu.İkisi de köken itibariyle ne araştırmaya yönelik özgün bir ürün ortaya koyardık varolanı bulup çıkartırdık ne de zevkle yaptığımız ödevlerde .
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Konumuz dışı olmasına rağmen paylaşımınız için teşekkür ederim.
Bahsettiğiniz özelliklere sahip okullar için AZİM ve KARARLILIKLA çalışmalar devam etmektedir.
Bu işler boya küpüne sokup çıkarmakla olmuyor. İyileştirmeler zaman alıyor.
Yeni yapılan (Özellikle halkın yaptırıp bakanlığa hibe ettiği imam hatip okulları) okulları ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
Bu okullar dört duvardan oluşmuyor. Tam anlamıyla birer külliye şeklinde tasarlanıyor. Bu okullarda öğrenci sayıları sınıf büyüklüğüyle orantılı.
Ödevler konusunda öğretmenler İNSİYATİF kullanabilir. Yeterki VERİMLİ bir ödevin nasıl olması gerektiği konusunda bilgi sahibi olsun.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
21. YÜZYILIN ÖĞRETMENİ NASIL OLMALI?
Milattan Önce yaşamış olan Socrates, sadece yürüyerek ders anlatıyordu ve sadece doğru sorular soruyordu. İnsanları düşünme sürecine davet ediyordu.
Şimdiki gibi kuru anlatımlar, ezber sorular yoktu. 21. yüzyıl öğretmeni; her şeyden önce çocuğa öğrenmeyi öğretmeli.
Çocuğu başkalarıyla kıyaslayıp rekabetçi bir bakış açısıyla değerlendirmek yerine, çocuğu sadece kendisiyle karşılaştırmalı, onu olduğu gibi değerlendirmeli.
Çocuğu kontrol etmek yerine, ona özerklik vermeli. Bilgi aktarımlı bir pedagojiden, öğrenmeye dayalı pedagojiye geçmeli.”

NOT:Ben de sizin gibi notumu düşüyorum yine.Rekabetçi,nota dayalı ,karşılaştırmalı sistem biizm TÜrk Eğitim sistemimizde yok değil mi?:)
GEriye kalan kısımlarda meslektaşlarım kendi öz değerlendirmelerini yaparlar ben sistemle ilgili olanı alıyorum.
Bu hususta konumuz dışı olmasına rağmen kısaca cevap yazmayı faydalı buluyorum.

Öğretmenler öğrenmeyi öğretmek için çaba gösteriyorda bakanlık "hayır öğrenmeyi öğretemezsiniz" mi diyor?
Sistemin olumsuz yönlerini MAZERET olarak kullanmak işin kolayına kaçmaktır.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
21. YÜZYILDA VELİ NASIL OLMALI?

21. yüzyılda veli olmak zor çünkü devir eski devir değil maalesef.
Teknolojik Gelişmeler sürmekte tüm değişiklikleri takip etmek güncel olaylar , teknoloji ve medya takip kalmak gerekir.
Öğretmene saygı gerekir,öğretmenle laf dalışı yapıp çok bilmiş veli olmak gerekir :)

NOt:siz toplum içinde hiyerarşiden söz etmişsiniz ama okuldaki hiyararşide nedense veli öğretmen önce geliyor ve okulda anarşi oluşuyor:)Sonsuz istekleri olan velilerle uğraşmak onların isteklerini yapmak 21. yüzyılın öğretmenin işi değil.
Yıllardır Egitimhane'de velilere yönelik faaliyetler olması gerektiği görüşünü savunuyorum. Bu konuda ilerleme kaydedebildiğimi söyleyemeyeceğim.
Velilerin bilinçsiz olduğu görüşüne katılıyorum ve Egitimhane üyelerinin bu konuda daha fazla gayret göstermesi gerektiğine inanıyorum.

Okul hiyerarşisinde veli öğretmenden önce gelmez.
Eğer böyle bir durum olan okullar varsa, okul idaresinin bu konuda gerekenleri yapması gerekir.
Öğretmene saygı konusunda muhtelif mesajlarımda açıklamalar yaptım. Kısaca söylemek gerekirse, "Saygı" kazanılan bir şeydir. Öğretmenler, saygı  kazanmak için çaba göstermelidir.
"Laf dalışı" yapma becerisi olan velilere verilecek hazır cevapları olmalıdır.
Öğretmenler velilerin isteklerini değil, öğretmenlik mesleğinin gereklerini yapmalıdır.
Öğretmenlik mesleğinin gereğini yaptığına veli ikna olmalıdır.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Sözlerimi Bilimde ,kültürde,teknolojide,saygıda ,görgüde,ahlakta Dünya'nın en saygın ülkesi Japonya'daki öğrencilerle bitirmek istiyorum.
Japonya'Da Okulun bitmesiyle ders bitmez öğrencileri boş bırakmamak adına yüklü ev ödemleri ve proje çalışmaları verilir. 
Japon okullarında yaz tatili süresi 6 haftadır ve 2'şer haftalık kış ve ilkbahar sömestre tatilleri vardır ki öğrenciler bu tatilleri de ödev ve diğer çalışmaları yaparak geçirirler.

NOT:Ödev verilen disiplin anlayışı oturmuş  bu ülkenin çocukları şimdi Dünya'ya teknoloji satıyor.
bizim gibi 2,5 ay tatil yok bu memlekette.
her daim azimli ve çalışkanlar.
Araştırıyorlar,okuyorlar ,gerekirse ödev yapıyorlar:)
Öğrenciler gerekirse değil gerçektende okulun tuvalaetlerini ,sınıfları temilzer.(21. yüzyılda öğrenci dediğin kirlettiği yeri temizlesin,özgüvenli olur :)
Japonya gibi uzak ülkelerden örnek vermenize gerek yok. Tarihimizde daha güzel örnekler mevcut.
Özümüze dönme yönünde çalışmalar devam ediyor.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
SÖZLERİMİ NOKTALARKEN SAYIN TURGUT BEY BUNLARIN HEPSİ BİTTİ DE BİR ÖDEV Mİ EKSİK KALDI :):)
 
Biten hiç bir şey yok ve hiç bir zaman olmayacak da. Her konuda eksikler var olmayada devam edecektir. Her konudaki eksikliklerimizi gidermek için çabalıyoruz.
Bu konunun açılış amacıda ödev konusudaki eksiklikleri gidermek için yapılacakları tesbit etmektir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Oca 2016 16:58:27
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Konu başlığını açan biri olarak çözüm Önerileriniz vardır muhakak .
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Sıraladığım sorularla ilgili bazı fikirlere sahibim.
Bununla birlikte asıl fikir sahibi olması gereken öğretmenlerin açılayacakları fikirlere istinaden kendi düşüncelerimi açıklamayı daha uygun buluyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Oca 2016 17:03:24
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bize isimizi ogretmeyin her gun sinifin nabzini biz tutuyoruz bire bir gozlemliyorux bazi seyler masa basindan olmuyor o akademik sozlerede hic katilmiyorum kusura bakmayin herkes kendi isine bakacak
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Hangi cümleme istinaden işinizi öğrettiğim düşüncesine kapıldığınızı anlayamadım.
Düşüncelerimde katılmadığınız hususların neler olduğunu belirtirseniz daha detaylı açıklamalar yapmam mümkündür.
Herkes gibi ben de kendi işimi yapıyorum. (Kendi işini yapmayanlar varsa bu konuda bilgim yok.)

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK