Öğretmenlik Nedir?
Okuyacağınız yazı öğretmenlik mesleğinin kutsallığından ya da güzelliklerinden bahsetmez. Aksine bu mesleğin insana neler kaybettirdiğini, nelere mal olduğunu anlatır. Bu yüzden isterseniz bu noktadan ileriye gitmeyin ve okumayı bırakın…
Eğer hala benimleyseniz, bunu siz istediniz demektir. Buyurun o halde. Görelim bakalım öğretmenlik nedir?
* Öğretmenlik, kendi hayatını yaşamamak, gençliğini gençlere adamaktır. Öyle ya da böyle önüne gelmiş, kendisine emanet edilmiş genç nesle bir şeyler verebilme uğruna, kendisine verilen en büyük nimeti, hayatı tüketmektir.
* Öğretmenlik, ilk kez karşılaştığı, bir derslik dolusu yabancıyı, “sınıfım” diye sahiplenebilmektir. Bütün bir yıl, bazen yıllar boyunca, onlara, çoğunlukla kendi ailelerinden bile görmedikleri kadar sevgi ve önem vermeye çalışmak, her dertlerinde yaslanıp ağlayabilecekleri bir omuz olmak, ancak kendisi azıcık üzülüp dertlendiğinde yüzü asılıverse “asık suratlılık”la itham edilmektir.
* Muhatap olduğu her bir öğrencisinin gönlünde taht kurabilmek, onları daha iyi, daha donanımlı, daha saygın bireylere dönüştürebilmek için, gecesini gündüzüne katmak, bin bir türlü yol denemek, fakat ne yazık ki çoğunlukla bunu başaramamaktır. Hatta “Benimle ne kadar uğraşıyor, ne kadar zorluyor. Bana takmış bu adam.” düşünceleriyle “nefret edilen biri” olmaktır.
* Öğretmenlik, gündüzleri tüm vaktini hatta hayallerini, geceleri ise rüyalarını öğrencilerine hasretmek, ama dersi azıcık uzatıp teneffüslerinden bir dakikayı aldığında ömrünü verdiği öğrencilerinden tepki görmektir.
* Öğretmenlik, birkaç haftalık tatilde bile kendi çocuklarına katlanamayan, “Ne zaman açılacak şu okul. Açılsa da kurtulsam.” diyen ailelerin bazen yirmi otuz tanesinin çocuk sayısının toplamı kadar öğrenci ile bir ders saati boyunca, 20 – 30 metrekarelik bir derslikte tek başına kalmak, ama onlara hiç kızmamak, hep şefkat ve saygıyla yaklaşmaya, kalplerini kırmamaya çalışmaktır.
* Öğretmenlik, yıllarca öğrencileri için çabalaması sonucunda, onları kendisine ailesinden bile yakın hissetmeye başlamak, kaderin cilvesi ile bir gün öğrencilerinden ayrılmak zorunda kaldığında bağrına taş basmak, her görev yeri değişiminde ve her mezun ettiği öğrenci grubunda yüreğinin bir parçasını koparıp atmak, öğrencilerini unutamamak, ama onlar tarafından çabucak unutulmaktır.
* Öğretmenlik, mesleğinde ve alanında ne kadar başarılı ve yetkin olursa olsun, öğrencilerinin kalbine girebilmek, saygı görebilmek için devamlı öğrenci olmaktır. Hatta ülkenin en iyi lise ve üniversitelerini bitirmiş, birkaç diploma birden almış, iyi derecede yabancı dil ve çok iyi derecede bilgisayar bilgisi olan, öğretmenler arasında yapılan sınavlarda dereceler elde etmiş bir matematik öğretmeni olsanız da “Bu okulda öğrencilerim benim yeteneklerimi algılayamıyor, benden yeterince yararlanamıyor.” düşüncesi ile, onları kendi özelliklerine uyduracağına, kendisini onlara uydurmak için gayret etmek ve 30 yaşından sonra, daha önce hiç denemediğiniz bir müzik aletini çalmayı öğrenmek için yaşamınızın yoğun temposu içinde vakit bulmaya çalışmaktır.
* Öğretmenlik, düzenlenecek bir Öğretmenler Günü Anma Programı’nda görevli olduğu için gösteriyi izleyememek, sahne arkasında saatlerce bekleyip, ne yaptıklarını göremediği halde öğrencileri ile gurur duymak ve onların başarısı için dua etmektir.
Eğer bunları yaşamaya razı iseniz siz de meslek olarak öğretmenliği tercih edebilirsiniz. Ama azıcık bile tereddüdünüz varsa sakın denemeyin. Hem size hem de size emanet edilen nesle yazık olur.
Serdar GÖKER
Matematik Öğretmeni