böyle bir günde öğretmen hastalıklarından da bahsedelim.....
Öğretmenler bu hastalıklardan muzdarip
24 Kasım 2009 14:11
Meslek gereği sesini fazla kullanan öğretmenlerde ses kısıklığı, ses tellerinde ödem, nodül ve polip gibi sorunlar daha sık görülüyor.
- Öğretmenlik çok fazla çaba ve emek sarf edilen kutsal mesleklerden biri. Bu koşulsuz ve sınır tanımaz çaba, beraberinde vücutta olumsuz yansımaları da getirebiliyor
Acıbadem Bursa Hastanesi uzmanları öğretmenlerin meslek hayatları boyunca ses ve göğüs sorunları, ortopedik rahatsızlıklar ve varis gibi birçok sağlık sorunu ile karşı karşıya kaldıklarını belirterek, bu hastalıklara karşı çeşitli önerilerde bulundu.
MENTOLLÜ NEFES AÇICILAR SES TELLERİNİ KURUTUR
Acıbadem Bursa Hastanesi KBB Bölüm Sorumlusu Prof. Dr. Levent Erişen, öğretmenlerde sıklıkla ses kısıklığı, ses tellerinde ödem, nodül ve polip gibi hastalıklara rastlandığını söylüyor. Bu hastalıkların önüne geçmek için ilk adım olarak sigaranın bırakılması ve pasif içicilik söz konusu olduğu için sigara içilen yerlerden uzak durulması gerektiğini vurgulayan Prof. Erişen, diğer önerilerini şöyle sıralıyor:
Sık sık boğaz temizleme alışkanlığı varsa, bu alışkanlıktan vazgeçilmeli. Bu gereksinim hissedildiğinde bunun yerine birkaç yudum su içilmeli.
Günlük su tüketimi en az 2,5 litre (on su bardağı) olmalı.
Ses tellerinde kurumaya yol açabilen mentollü nefes açıcı, şeker ve pastillerden, kurumayla birlikte ses tellerinde salgı artışına da neden olan kafeinli, baharatlı ve asitli yiyecek ve içeceklerden uzak durulmalı. Ayrıca bazı ilaçlar ses telleriyle beraber boğazda da kurumaya neden olduğu için ilaç kullanımından önce uzman hekime danışılmalı.
Ses tellerinde kurumaya neden olabilen bir diğer tehdit unsuru olan kuru ortamlarda bulunmamaya özen gösterilmeli; bulunulan ortam nemlendirilmeli.
Düzenli uykuya özen göstermeli; gün içinde zorunlu olarak uzun süre konuşarak ses yorulduysa mutlaka bir süre konuşmayarak ses dinlendirmeli.
UZUN SÜRE AYAKTA DURMAK TEHLİKELİ
Toplumda öğretmen hastalığı olarak da anılan “varis” ile ilgili bilgi veren Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Sorumlusu Prof. Dr. Hayati Özkan da, öğretmenleri devamlı ayakta durmamaları veya hareketsiz oturmamaları yönünde uyarıyor. Kişinin devamlı ayakta durma veya hareketsiz olarak oturma halinde ise, ayaklarını müzikle ritim tutar gibi hareket ettirmesini önererek bu hareketlerin hem varisi hem de toplardamarlarda pıhtı oluşumu engellemekte etkili olacağı belirtiyor. Prof. Özkan’ın bir başka önerisi de fırsat bulunduğunda bacakları baş seviyesinden yukarı olacak şekilde kaldırıp dinlenmek.
YUMUŞAK TABANLI AYAKKABI TERCİH EDİLMELİ
Öğretmenleri uzun süre ayakta kalmamaları konusunda uyaran Ortopedi Bölüm Sorumlusu Doç. Dr. Nadir Şener de, uzun süre ayakta durmanın bel ağrısı ve ayak ağrılarını da beraberinde getireceğini ifade ediyor. Doç. Dr. Şener öğretmenlerin uygun ayakkabı seçimine de dikkat etmeleri gerektiğini belirterek, “Öğretmenlerimiz topuklu ayakkabıdan kaçınmalı, ön kısmı geniş, yumuşak tabanlı ayakkabıları tercih etmeliler.” diye konuşuyor.
TAHTADA YAZI YAZARKEN OMUZLARA DİKKAT
Öğretmenlerde diğer sık görülen bir sorun da omuz ağrıları. Tahtaya uzun süre yazı yazanlarda omuz çevresinde adale sıkışması sorunları görülebiliyor. Doç. Şener bu sorun için ise, olabildiğince baş üstü seviyesinde yazı yazmamayı, tahtanın silinmesinde öğrencilerden yardım almayı ve ağır taşımamayı çözüm olarak gösteriyor.
SINIFLAR SIKLIKLA HAVALANDIRILMALI
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Beril Bahadır Erdoğan ise, öğretmenlerin sık yaşabileceği sorunlardan biri olan solunum yollarında gelişen enfeksiyonlar ve alerjiye dikkat çekiyor. Dr. Erdoğan şunları belirtiyor:
“Kış aylarında kapalı ortamlarda toplu yaşam, solunum sistemi hastalıkları açısından önemli bir risk. Ortamda bulaşıcı bir hastalığı olan kişinin varlığı, o havayı soluyan herkesi hastalık açısından riskli konuma getiriyor. Vücut direnci düşük olanlar ya da alerjik bünyesi olanlar daha çabuk etkilenebiliyor. Özellikle kış aylarında, teneffüslerde öğrencilerin üşümemesi için sınıfların havalandırılmaması durumunda, kirli hava büyük bir tehdit unsuru olarak karşımıza çıkıyor.
Ayrıca kapalı ortamlardaki tebeşir tozu, kokulu kalemler, yapıştırıcılardan çıkan kimyasal kokular da alerjik bünyeli kişilerde ve astım hastalarında nefes darlığı ve öksürük yakınmalarının başlamasına neden olabiliyor. Tüm bu nedenlerle, kapalı ortamların sık havalandırılması riskleri en az seviyeye indirmek açısından önemli ve gerekli.”
Milliyet