Günaydınlar sevgili zümrelerim
Bu günün benim için ayrı bir anlamı var.34 yıl önce bugün 01.03.1979 tarihinde göreve başlamıştım.Acısıyla,tatlısıyla tam 34 yıl.Kaybettirdikleri kazandırdıklarıyla 34 yıl.
Bu 34 yılın tam 16 yılı köy öğretmenliği.O yıllarda elektriği,yolu suyu olmayan köyler.(birinde çalışırken aşırı soğuk yüzünden verem teşhisi kondu.İki yıl tedavi gördüm)
Geriye dönüp bakıyorum, 34 yılın kazandırdıklarına,kaybettirdiklerine çektiğim sıkıntılara,uğradığım sürgünlere.Yaşadığım mutluluklara,sevinçlere. terazinin kazandırdıkları kefesi daha ağır basıyor olmalı ki hala çalışıyorum.Bir kaç yıl daha da ayrılmayı düşünmüyorum.
Ama geçen gün "Eğitimhaneliler: Sevinçlerimizi ve Üzüntülerimizi Paylaşalım" forumuna bir genç arkadaşımın yazdığı cümle beni çok yaraladı.Belki sinirden,stresten,aşırı sıkıntıdan kaynaklanan bir durumda sarf ettiği bir cümleydi ama oldukça ağır bir itham içeriyordu." bu 300 -400 puanlı dinozorlar -evet sözcük aynen buydu- yüzünden daha uzun müddet yerimden kıpırdayamayacağım ."
Kızmadım genç arkadaşıma, düşündüm belki de haklıydı.ama kullandığı sözcük çok yaralayıcı ve onur kırıcıydı.
Ben kendimi dinozor olarak görmüyorum.Hala öğrencilerimi seviyorum.Onlara yardımcı olduğumu düşünüyorum.Merkezi bir okulda çalışıyorum.Hazırbulunuşluk seviyesi yüksek öğrencilerin bulunduğu bir semt.Eğer ben işini savsaklayan,okula maaş alabilmek için giden ,teknolojinin nimetlerinden yararlanmayan bir öğretmen olsam zaten orada bana öğretmenlik yaptırmazlar.Ben de kişiliğim gereği o zorlamanın içinde olmam zaten.Hala verimli olduğumu düşünüyorum.
Hala çalışıyor olmamda maddiyatın da önemi var.Bunu göz ardı etmiyorum.İki oğlum üniversitede okuyor.Aylık her birinin 1000 'er TL masrafı var. 2000 Tl maaş alıyorum. + 500 ders ücreti.Bu gün emekli olsam maaş 1400' e düşüyor. +500 ders ücreti etti 1100 TL . Bir çocuğumun aylık masrafı bu.Emekli olsam da okul okul gezip öğretmen arkadaşlarıma kitap, ne bileyim pekmez,kuru üzüm bal vb. satmaya çalışsam daha mı iyi.(Yapan arkadaşlarımı asla küçümsemiyorum.Mutlaka ihtiyaçları olduğu için yapıyorlardır). Ya da bir dershane veya etüt merkezinde emeğinin karşılığını alamadan didinip dursam daha mı iyi?
Durum böyle zümrelerim.Sabah sabah neşenizi kaçırmadım umarım.Ama sizler benim ailemsiniz.Sıkıntılarımı,üzüntülerimi sizinle paylaşmayıp ta kiminle paylaşacağım ki?
Teşekkür ederim yazdıklarımı sabırla okuduğunuz için.Gününüz yıllarınız Işık Öğretmenimin dediği gibimusssmutlugeçsin.Ama sakın benim çalıştığım kadar uzun çalışmayın.Elinizden akıp gidiyor bazı şeyler.Ve bazı şeylere yeteri kadar zaman ayıramıyorsunuz.En önemlisi de yaşamaya pek vaktiniz kalmıyor.
01/03/1979
Nedim ÖZDEMİR
Kıymetli hocam,
Bu iletinizi defaatle okudum.. Ben de öğretmen bir ailenin hatta sülalenin evladıyım.. Bir gün meslekte 40 yılını aşmış bir yakınıma müfettiş, "Hocam sakın ayrılmayın yeriniz doldurulamaz!!" demiş... Ne yazık ki doğru
Bizler, yeni nesil öğretmenler, nasıl doldurabiliriz sizlerin yerini.. Tuvaletler az diye şikayet ederken, nasıl anlarız, tuvaletsiz, elektriksiz hatta yolsuz okullarda çalışıp, yıllaaaaaaaar sonra yan koltuğumuza oturan değerlerin kıymetini...
Onlar gibi, sizler gibi mesleği "sevdiği için seçenler" o abuk subuk lafları edenler yani bu mesleği "(mecburen)seçtiği için (mecburen) sevmek zorunda kalanlar" tarafından asla anlaşılamaz!!!
Tüm bu övgü dolu sözlerim, bu mesleği sevenlere, sevdirenlere elbet.."Sen gençsin, sen yaz ben imzalarım." "Beni toplantıya katılmış gibi göster, sen sonra bana anlat, kaç yaşına gelmişim, beni uğraştırma! "v.b.yaklaşımlarda bulunan geride bıraktığı yılları yeni nesle örnek olmak için değil, hiç bir şeye el uzatmamak için kullananlar yok mu? Var. Ne yazık ki var..
O çok üzüldüğünüz sözler -çok ağır olsa da, hatta ayıp olsa da- belki de artık her işin kendisine yüklenmesinden bıkan, yorulan birinin düşünmeden söylediği sözlerdir. Lütfen siz ve sizler gibi yaptıklarıyla ve dahi varlıklarıyla bize güç veren tecrübeli öğretmenlerimizi, büyüklerimizi üzmesin!!
Siz ve sizin gibi öğretmenlerimiz küsmesin alınmasın.. Siz "boşluk doldurmak için" devam etmiyorsunuz ki mesleğe..Demiş ya Özdemir Asaf:
"Gerçek değer gelmesi boşluk dolduran değil, gitmesi boşluk yaratandır!" diye..
Saygı ve sevgiyle...