3. Sınıf Öğretmenlerinin Günlüğü

Çevrimdışı nihal8335

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 336
  • 95
  • 336
  • 95
# 17 Ara 2011 21:15:16
analiz yayınlarının dnemesini nerden temin ediyorsunuz arkadaşlar?

Çevrimdışı b.ilter

  • Yeni Üye
  • 2
  • 1
  • 2
  • 1
# 17 Ara 2011 22:05:58
Zambak veya diğer yayın evlerinin deneme sınavlarını  paylaşırsanız seviniriz

Çevrimdışı kavalci0960

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 233
  • 259
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 233
  • 259
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 17 Ara 2011 22:29:37
Biz zambak sınavlarını yapıyoruz.Amacım çocuk yarıştırmak değil ama Öğrencilerime ve velilerime baştan bunu açıkladım.Değişiklilkeri ilerleme ve gerilemeleri objektif olarak görmek.Örneğin ilk denemede türkçe ile ilgili problemleri keşfedip yoğunlaştım.İkinci denemede fark kapandı.İlçe çapında  kayda değer bir başarı yok Fakat 2.denemede 11 sınava giren öğrenciden 6 tanesi 411 ve üzeri velilere anlatmadım bile.Bu sınıfı yeni aldım neler yapabileceğimizi görmek istiyorum.Öğrencilerime de bu şekilde empoze ediyorum yoksa 9 yaşındaki çocukları yarıştırmak bana mantıklı gelmiyor.

Çevrimdışı melfa

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 795
  • 2.514
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 795
  • 2.514
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 17 Ara 2011 23:09:22
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
bir de sizce sınıfta okuma kültürünün tam olarak oturabilmesi için ne tür bir etkinlik yapmalıyım.benim öğrenciler tam olarak o okuma alışkanlığını kazanamadılar.


Ben sınıf seviyesine uygun 10'lu bir kitap setini tüm öğrencilere aldırdım. Her hafta bir tanesini okuyorlar. Pazartesi günü  on soru ile değerlendiriyorum. Önce zorlandılar, ne tür soru olabileceğini tahmin edemediler. Yedinci kitabı bitirdiler, pazartesi değerlendirmesi var. 
4. kitaptan sonra öğrendiler ve iyi sonuçlar alıyorlar.  "Zorunlu olunca okuyorlar, yoksa okuyormuş gibi yapıyorlardı" diyor veliler. Okuduğunu anlama, yazım ve yazı kurallarını da kontroledebiliyorum. Ben bu uygulamanın çok faydasını gördüm..

Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 18 Ara 2011 00:12:28
ben deneme sinavlarini geldigimiz noktayi gormek icin yapiyorum,kazanimlara  bakiyorum,sinifin tamamini sinava girdiriyorum,onemli olan aldiklari puan veya dereceleri degil,ogrenciyi nereden aldik nereye getirdik.
ayrica sinavlara,kodlamaya hic benimsemesemde bu yarisa alismalilar diye dusunuyorum,bursluluk,sbs,lgs,kpss vb..sinav cok hepimizin hayatininbelirli donemlerinde cok onemliydiler,malesef bu basamaklari asmalilar.artik ogrencilerimiz bizim zamanimizdaki gibi degil,erken yas ve siniflarda etut,dersane,yardimci kaynak,deneme gibi gerceklerle karsi karsiya.istemesemde buna hazirlamaliyimonlari.
iyi geceler arkadaslar.

Çevrimdışı rafy4040

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 313
  • 365
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 313
  • 365
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 18 Ara 2011 00:32:17
Sınıf mevcudu =13
ZAMBAK 2. DENEME SONUCU
1 öğrenci : 0
2 öğrenci : 1
2 öğrenci : 2
1 öğrenci : 3
2 öğrenci : 4
1 öğrenci : 6
1 öğrenci : 9
1 öğrenci : 13
1 öğrenci : 17
1 öğrenci : 19

Çevrimdışı alonewolf

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.298
  • 12.902
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.298
  • 12.902
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 18 Ara 2011 00:33:06
kitaptan söz açılmışken bir nostaljik paylaşım tüm zümreme iyi geceler

AYŞEGÜL ÇOCUK KİTAPLARI:

Fransız yapımı renkli ve resimli A4 ebatlarında, parlak kalın kâğıda baskılı çocuk kitapları vardı. İçindeki çizimler renkli fotoğraf kalitesinde ve güzelliğinde, hemen her türlü detay düşünülerek hazırlanmış, o günler için oldukça lüks sayılabilecek bu kitaplar, ortalama 16 sayfa civarındaydılar. Türkiye baskılarında Ayşegül adı verilmiş hayalî bir Fransız kız çocuğunun; evde, okulda, piknikte, tatilde, uçakta, köyde, tiyatroda, yaşgününde... şeklinde senaryolaştırılmış serî maceralarını anlatmaktaydı. Bu kızın Fındık adında kahverengi bir köpeği ve hiç de Türkiye şartlarıyla benzerlik taşımayan bir yaşam biçimi vardı. Ailecek bahçeli lüks bir köşkte otururlar, kilisenin bahçesinde oynarlar ve sık sık istakoz yiyip, uzak ülkelere tatile çıkarlardı
 

Çevrimdışı rafy4040

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 313
  • 365
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 313
  • 365
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 18 Ara 2011 00:33:55
zambak dışında dört renk-batı akademi ve bahar yayınları denemelerini de kullanıyorum.özellikle dert renk denemelerini şiddetle arkadaşlara tavsiye ederim

Çevrimdışı alonewolf

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.298
  • 12.902
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.298
  • 12.902
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 18 Ara 2011 00:36:09
 CİN ALİ ÇOCUK KİTAPLARI:

1970’lerde revaçta olan ilkokul çocuklarına yönelik “Cin Ali” adlı kare şeklinde 16 sayfadan oluşan, siyah-beyaz çok enteresan kitaplar vardı. Ali adlı çocuğun, belli bir seriyi takiben; okuldaki, piknikteki, denizdeki, müzedeki, törendeki, dişçideki ve hayvanat bahçesindeki müthiş heyecanlı (!) maceralarına yer veren kitaplardaki çizimler çöp çizgilerden oluşmaktaydı. Herşey ama herşey birkaç çizgiden ibaretti; evler, arabalar, insanlar, hayvanlar, eşyalar... Kollar ve bacaklar ve vücutlar çöpten ibaret olup herhangi bir organ ihtiva etmemekteydi. Kafalarsa bir yuvarlaktan müteşekkildi. Okuyan çocuğun resimleri kolayca taklit ederek çizebilmesine imkân vermek amacıyla düşünüldüğü muhtemeldi. Her çocuğun çantasında bu serinin en az 1-2 kitabı mevcuttu. 80’lerden itibaren çocuk kitapları sektöründeki hızlı gelişim, Cin Ali kitaplarının da sonu oldu.
 

Çevrimdışı alonewolf

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.298
  • 12.902
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.298
  • 12.902
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 18 Ara 2011 00:39:29

CUMARTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM:

İlk ve ortaokullar, 1974 yılına kadar Cumartesi günleri de öğrenime devam ettiler. Cumartesileri diğer günler gibi tam değil yarım gün kabul edilirdi. Bu yüzden öğretim iki saatti. İlk ders 1 saat sürer, sonra on dakika teneffüs olur, ardından da 40 dakikalık ikinci ders yapılır ve bahçede hep bir ağızdan İstiklal Marşı okunduktan sonra birbuçuk günlük hafta sonu tatiline girilirdi. Bu uygulama 1974-75 öğretim yılından itibaren kaldırılarak, Cumartesi günü tam gün tatil kabul edildi.
 

Çevrimdışı alonewolf

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.298
  • 12.902
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.298
  • 12.902
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 18 Ara 2011 00:43:28
MANDOLİN:

60’larda ve 70’lerde ilkokul çocuklarına çalmaları için zorla dayattırılan bu İtalyan çalgısı, nedense çocuklar tarafından pek sevilmezdi. Okullarda öğretici kurslar dahi açılır, bütün kırtasiyelerde, kapağında çalgı çalan bir kız ve bir erkek çocuğu resmi olan mandolin metod kitapları satılırdı. Aylarca süren bir kurs dönemi sonunda müzik kulakları pek de gelişmemiş, ancak ebeveynlerinin baskısına karşı gelememiş bu yeni yetmeler, okulun salonunda bir de konser verirlerdi. Repertuarları da, üç ile beş arasında değişen basit okul şarkılarından teşekkül ederdi. Doğru notayı çıkarması oldukça güç ve beceri isteyen, gerili 4 çift telden oluşan, penayla çalınan mandolinlerin bu üçgen penaları, tremolo (seri vuruş) esnasında hep kırılır, görev sağlam olan köşeye devredilir, her üç tarafı da kırılana kadar kullanılırdı. Kurs sona erdiğinde çocuklar tarafından genellikle arkaları çevrilerek darbuka olarak kullanılan (içleri boş olduğundan, vurulduğunda bayağı da güzel de ses çıkaran) ve normal yüzlerinden çalındığında sazla buzuki arası bir ses veren mandolinlerin ses perdeleri de oldukça geniş sayılırdı. 80’lerde okullarda blok flüt modası başgösterince mandolinler de tamamıyla gözden düştüler.
 

Çevrimdışı alonewolf

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.298
  • 12.902
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.298
  • 12.902
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 18 Ara 2011 00:48:37
MIZIKALAR:

60’larda ve 70’lerde çocuklara alınan hediyelerin başında –her nedense- mızıka adı verilen müzik aletleri gelmekteydi. İnce uzun dikdörtgenler prizması şeklinde olup, uzun kenarlarından birinde üflendiğinde ses üretmeye yarayan, iki sıralı küçük karelerden oluşan delikleri olan bu acayip aleti hakkıyla çalabilen tek bir çocuğun dahi olmadığı, yapılan ısrarlı gözlemler sonucu görülmüştür. Dudaklar arasında hızla sağa-sola hoyratça çekilirken kuvvetlice deliklerine ileri-geri üflendiğinde, kapı gıcırtısına ya da kuyruğu kapıya sıkışmış kedi sesine benzer baydırıcı nağmeler üreten bu Amerikan kovboy çalgısının hediyelik eşya olma şanssızlığı 80’li yıllardan itibaren sona erdi.

Çevrimdışı alonewolf

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.298
  • 12.902
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.298
  • 12.902
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 18 Ara 2011 00:49:57
 KAĞIT KÜLAH FIRLATMA BORULARI:

Çocukların, nalburlardan ortalama 30 santim uzunlukta kestirerek satın aldıkları gri renkli, sert plastik su boruları, 70’li ve 80’li yıllarda, onların hain emellerine alet olan bir silâh şeklinde kullanıldılar. Cephaneleri, defterlerinden kopardıkları dikdörtgen kâğıtlar olup, çocuklar bunları bellerindeki kemere tomar halinde tuttururlardı. Açık kalmış bir pencere gördüklerinde derhal bu tomardan bir kâğıt koparıp, ucu sivriltilmiş bir külâh haline getirerek borunun ucuna sokarlar ve ardından da nişan aldıkları istikamete doğru üflerlerdi. Külâh ok gibi borunun öbür ucundan fırlar ve pencereden içeriye hızla girerdi. Bu oyun, genelde yaz tatillerinde çocuklara müthiş zevk veren bir eğlence olmakla birlikte, onca işleri arasında misafir odalarını doldurmuş bu davetsiz misafirleri toplayarak imha etmek zorunda kalan ev kadınları için aynı şey söylenemezdi. İstanbul’un otuz dereceyi aşan bunaltıcı günlerinde kamışlı hain veletler uzaklaşana kadar mecburen camlar kapatılırdı. Bazen de çocuklar kendi aralarında gruplar oluşturarak birbirleriyle külâh savaşı yaparlardı. Daha azgınca olanları kâğıt külâhın sivri kısmının ucuna bir de toplu iğne sapladıkları için birtakım istenmeyen kazalar da meydana gelirdi.
 

Çevrimdışı alonewolf

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.298
  • 12.902
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.298
  • 12.902
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 18 Ara 2011 00:54:19
BİT SALGINLARI:
1970’ler ve 80’lerin ortalarına kadar, özellikle ilk ve ortaokul öğrencileri arasında yaygın olarak bit salgını görülürdü. Bir çocukta üreyen bit, çok kısa zamanda sınıftaki diğer çocuklara da sıçrardı. Öğretmenler tarafından periyodik aralıklarla öğrencilerin başlarında bit kontrolü yapılarak, şüpheli olanlar, saçlarının arasında sirke adı verilen bit yumurtasına rastlananlar derhal evlerine gönderilirlerdi. Bitleri yok etmek için tek çare, çocuğun "0" numaraya vurulmuş başının DDT adlı ilâçla iyice yıkanmasıydı. Genellikle kalabalık ve taşralı ailelerde rastlanan bit, bir süre sonra zengin-fakir ayırdetmeksizin tüm çocuklara bulaşırdı

Çevrimdışı tufekcin

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 347
  • 1.522
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 347
  • 1.522
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 18 Ara 2011 01:40:16
eylülada öğretmenim sununuza bayıldım,emeklerinize ellerinize sağlık,ufkunuz daima açık yolunuz aydınlık olsun:)

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK