2012-2013 döneminde hayata geçirilen 4+4+4 sistemi daha uygulanmaya başladığı ilk yıldan çöktü. Notlar düştü, beslenme düzeni bozuldu. Derslik yetersizliği had safhaya ulaştı. Üstelik öğrenciler okuldan soğudu.
Eğitimde altyapı oluşturulmadan yapılan sistem değişiklikleri amacına ulaşmıyor. 18 milyon öğrenci, kervan yolda düzülür politikasının ceremesini çekmek zorunda kalıyor. Aceleye getirilen değişikliklerden öğrenciler kadar veliler de şikâyetçi. 2012-2013 eğitim-öğretim döneminde hayata geçirilen ve köklü düzenlemeleri beraberinde getiren 4+4+4 eğitim sistemi, sözü edilen değişikliklerden biri. Kısa vadede görülüyor ki uygulama öğrencilerde maddi ve manevi büyük yaralar açtı. Bu durum bilimsel raporlarla da tescil edilmiş durumda. Eğitim Reformu Girişimi (ERG) ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfının (TEGV) Temel Eğitimin Kademelendirilmesi Sürecinin İzlenmesi başlıklı raporunda vicdanları sızlatan değerlendirmelere yer veriliyor.
Rapora göre sistem değişikliğinde geçiş süreci iyi yönetilmedi. Öğrencilerin akademik başarıları yüzde 10 ile 20 civarı düştü. Derslik ihtiyacı arttı, 127 bin öğretmen açığına 65 bin daha eklendi. Seçmeli dersler genellikle öğrenci ve veliler tarafından değil, okul yönetimince belirlendiği için formaliteden ibaret kaldı. Kuran-ı Kerim, yazarlık, drama, müzik, yabancı dil, spor gibi seçmeli derslerde istikrar sağlanamadı.
Kamuoyunda 4+4+4 olarak da bilinen 6287 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, eğitim kademeleri ve okullar arasında sınıfların dağılımını yeniden düzenledi. Eski sistemin uygulandığı 2012-13 eğitim-öğretim yılında öğrencilerin büyük çoğunluğu sekiz seneyi aynı okulda ve eğitim kademesinde tamamlıyordu. Yeni sistemle öğrencilerin ilk dört seneyi ilkokullarda, ikinci dört seneyi ortaokullarda tamamlaması esası getirildi. Aynı zamanda, 2012-13 eğitim-öğretim yılında 5. sınıf ders çizelgesine, dördü seçilebilecek 15 seçmeli ders eklendi. Dr. Alper Dinçer, Gülşah Gürkan, Fulya Koyuncu, Aytuğ Şaşmaz ve Deniz Akay tarafından hazırlanan rapor, sistemin aksayan yönlerini açıkça ortaya koyuyor. Bilimsel tekniklerle hazırlanan rapor, 33 ilde 2 bine yakın öğrenci üzerinde yapılan araştırmayla oluşturuldu. Raporda kesintisiz 8 yıllık eğitime tabi tutulan ve 4+4+4 sisteminde okuyan 5. sınıf öğrencilerinin not ortalamaları ve okul ortalamaları karşılaştırıldı. Çalışmaya göre dönüşüm dönemine denk gelen öğrencilerin başarılarında düşüş gözlendi. 2011-2012 ve 2012- 2013 eğitim-öğretim yıllarındaki 5. sınıf öğrencilerinin Türkçe, İngilizce, Matematik ve Fen ders notları da karşılaştırıldı.
2011-12 eğitim yılında 5. sınıf öğrencilerinin Türkçe, İngilizce, Matematik ve Fen ders notlarının dağılımı incelendiğinde öğrencilerin yeni sistemde akademik başarıda büyük bir düşüş yaşadıkları gözlendi. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında 5. sınıfların ders işlerken sıkıldıkları, dikkatlerinin dağıldığı, dersleri takip etmekte zorlandıkları, anlamakta zorlandıkları konular bulunduğu ve öğretilenleri kısa sürede unuttukları kanıtlandı. Raporda düşüşe gerekçe olarak, erken ergenlik döneminde yeni sisteme, yeni çevreye uyumda yaşanan sıkıntı gösterildi. Okulların 4er yıllık kademelere ayrılması ve ikili eğitime geçilmesi, bunun sonucu olarak ortaya çıkan derslik sıkıntısı da diğer sebepler arasında yer aldı.
Beslenme alışkanlığı çöktü!
Kötüye gidiş öğrencilerin derslerindeki başarısıyla da sınırlı değil. Eldeki verilere göre öğrencilerin beslenme düzenleri çökmüş durumda. Araştırmanın koordinatörlüğünü yapan Dr. Alper Dinçer, ders saatleri çok erken başlayıp çok geç bittiği için çocuklardaki kahvaltı yapma ve öğle yemeği yeme oranının düştüğünü söylüyor. Sabahçı öğrencilerin okula 7.20de girip 13.00te çıktıklarını, öğlenci öğrencilerin de 13.00te girip 18.00de çıktıklarını belirten Dinçer, Ders saatleri çok erken başlayıp çok geç bittiği için çocuklardaki kahvaltı yapma ve öğle yemeği yeme oranı düştü. diyor.
Raporun sunulduğu toplantıda konuşan ERG Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Üstün Ergüder de eğitimin en büyük sorununun politize edilmesi olduğunu ifade ediyor. Eğitim sisteminde istikrarın bir türlü sağlanmadığını dile getiren Ergüder, Hedefler büyüdükçe durmadan sistem değiştirmenin anlamı yok. Ne yapılırsa yapılsın her şeyden önce ortak akla başvurulsun. uyarısında bulunuyor.
TEGV Yönetim Kurulu Başkanı Oktay Özinci ise araştırma hakkında Türkiye son 10 yılda eğitime çok ciddi bir yatırım yaptı. Özellikle çocukların okula erişimi gibi alanlarda önemli mesafe kaydettik. Ancak maalesef aynı hızlı gelişimi eğitim kalitesi ve öğrenme çıktıları konusunda gösteremedik. Eğitim sistemimiz dünyanın en gelişmiş ekonomileri arasına girme hedefimizle eşzamanlı olarak gelişemiyor. Bir başka sorunumuz da eşitlik konusu. Kaliteli eğitim hakkını ve fırsatlarını sosyal kesimler, bölgeler ve okullar arasında eşit bir şekilde dağıtamıyoruz. diyor.
EĞİTİMLE İLGİLİ POLİTİKA ÖNERİLERİ
Eğitim Reformu Girişimi, araştırma bulgularından hareketle dört ana politika önerisi sunuyor: Öğrencilerin 4. sınıfta ve 5. sınıfta gerçekleştirilecek uyum programlarıyla kendilerini bekleyen değişikliğe (okul değişikliği, branş öğretmenleri ile tanışma ve seçmeli dersler) hazırlanmaları, geçiş döneminde ortaya çıkan sorunların azaltılmasına yardımcı olacaktır. MEBin 2014-15 eğitim-öğretim yılında 5. sınıflar için böyle bir uyum programının pilot çalışmasını gerçekleştirmeyi planlaması çok olumlu bir adımdır. Diğer taraftan benzer bir desteğin branş öğretmenleri için de tasarlanması ve uygulamaya konulması aciliyetini korumaktadır. MEB yatırım bütçesi, tüm okulların tam gün öğretime geçmesini sağlayacak ve bu durumda ortaya çıkan derslik gereksinimini karşılayacak biçimde artırılmalıdır. Mevcut üst politika belgelerinde MEB yatırım bütçesi içinde ayrılan kaynakların, ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin ayrı eğitim-öğretim ortamlarında eğitim almalarını sağlamaktan uzak görünmektedir. Devlet okullarında okul yemeği programı eğitim politikası gündemine alınmalıdır. Kademelendirme sonrasında ortaokullarda haftalık ders saatlerinin artması ve ikili öğretimin yaygınlaşması; daha az öğrencinin sabah kahvaltısı yapabilmesi ve öğle yemeği yiyebilmesi sonucunu doğurmuştur. Ortaokullarda istihdam edilmek üzere en az 26 bin ek kadro tahsis edilmelidir. Ortaokullar için ders saatlerinin yüzde 23 arttığı 2012-13 eğitim-öğretim yılında, ilköğretimde kadrolu öğretmen sayısı sadece yüzde 6 artmıştır. 2013-14 eğitim-öğretim yılı için ders saatlerinin 37den 35e indirildiği dikkate alındığında bile, mevcut kadrolu öğretmen sayısı ders saatlerindeki artışı karşılamaktan uzaktır.