Bence meslek yapmayı sevdiğin şeydir diyorum. Elbette her işin zorluğu olacaktır. Eğer seviyorsanız üstesinden gelirsiniz. Korkmayın bence.
Ben sınıf öğretmeniyim. Doğu hizmetim sırasında sosyal bilgiler öğretmeni açığı, sınıf öğretmeni fazlalığı vardı. Dersler boş geçiyordu. Müdür hepimizi toplayıp kim ister diye sordu. Kabul ettim. Hiç de zorlanmadım. Bir yaz boyunca çalıştım. Tarih ve matematiği severim. Bunun da etkisi oldu tabi. Açıkçası o zamanlar bana sıkıcı gelen tarım, nüfus gibi konulardı. Yoksa Osmanlı Tarihi, inkılap falan hep zevklidir. Hatta bence eksik bile bunlar. Batı tarihi de müfredatta daha fazla olmalı diye düşünüyorum. İkinci Dünya Savaşı diye bir olay var mesela. Bence başlı başına bir ders yav
. Belki de değişti konular bilemiyorum uzun zaman oldu. Sıkıcı gelenler de zor değil. Adı üstünde sıkıcı.
Sınıfçılardan o olur mu bu olur mu diyenlere kızıyorum açıkçası. Biz ne veterinerler ne ziraatçiler ne fizikçiler gördük sınıfçı... Çok iyileri de vardı kötüleri de. Ben de yaşayarak öğrendim çoğu şeyi. Burada önemli olan kendini geliştirebilmek, at gözlüğü takmamak, öğrenmek için çabalamak. Diğer uzman arkadaşların da yardımıyla bu iş pekala yapılabilir. Ben bir kimyacı eğittim mesela gayet memnun ve aranan bir sınıfçı şimdi.
İlkokulda ne var demeyin ?
En zoru ilkokuldur. Zaten bilenler bilir şöyle bir laf vardır: " bana dokuz yaşındaki bir çocuğa anlatır gibi anlat." diye
. İşte zaten mesele bu.
Branşa gelince daha akademik takılırlar. Öyle de olmalı zaten. Artık belli alışkanlıklara ulaşmış en azından bir şekilde okul hayatına alışmış öğrencilerle haşır neşir olurlar ki bunun da zevki ayrıdır. Branşçı bence daha arkadaştır, sınıfçı daha anne babadır
.
İşte bu düşüncelerimden dolayı ben de artık tarih öğretmek istiyorum. İkinci üniversiteyi bitireceğim. Sonradan olursa olur ama güzel olur. Yapacağıma eminim. Öyle çok takmıyorum aman pazartesim boş olsun cumam hoş olsun. Sorun değil. Ben zaten sınıfçıyken haftanın beş günü 8-17 çalışmışım hep. Bunların çoğu gönüllüydü öyle paralı etüt metüt de değildi doğuda. Benim meslek hayatımda hep en büyük sıkıntım kaynaştırma öğrencileriydi. Bu politikayı tamamıyla yanlış buluyorum. Çünkü bu öğrencilere verilen eğitim gerçekten ciddi uzmanlık gerektiriyor. Yoksa matematik ya da tarih sevmek, üretmek, öğretmek için üniversite şart değil.