Mahkemeler son dönemlerde aksi kararlar verebilmekte. Fakat bunların delil olarak sayılabilmesi için ani veya tesadüfi olarak kaydedilmesi lazım. Yani planlı önceden tasarlanmış bir durum söz konusu ise delil olarak kabul edilmez. Ayrıca eğer suçu ortaya çıkarmanın başka yolu yok ise mahkemeler delil olarak kabul edebiliyorlar. buna örnek de mobbing vaka kararları vardı sanırım.
Bilgilendirme için teşekkürler.
Türk Ceza Kanunu'nun 133. maddesinin birinci fıkrasında şu ifadeler yer alıyor: "(1) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, (Değişik ibare: 02/07/2012- 6352 S.K./80.md.) iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
İstisnai ictihat ve Yargıtay kararları tabii ki var.
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin bir kararında; “Eylemi başka türlü ispat etmesinin mümkün olmadığı, bu savunmayı doğrulayan bilir kişi raporuna göre, sanığın başkaca şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içerisinde iken, toplantıda kendisine yönelik hakaret içerikli konuşmayı kayda almasını, sanığın eyleminin hukuka aykırı olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığı” yani, “aleni olmayan toplantıda kendisine hakaret edenin konuşmasını telefonuna kaydetmek suç oluşturmaz”, yönünde bir karar vermiştir.
Sizinde örneklendirdiğiniz gibi bazı istisnai hallerde bu durumun hukuka uygunluğu söz konusu olabilse de haklı iken bir suçun tarafı olmamak adına kimsenin izinsiz olarak görüntü veya ses kaydının alınmaması
en doğru hareket olacaktır diye düşünüyorum.