Andımızın Kaldırılması

  Ben de konuyu mizahi hale getireyim bari, izninizle, kırgınlık olmasın.

  ''Andımızın Kaldırılması'' tartışmasının sonuçları açıklandı:
  1) Lehte ve aleyhte yazanların tamamı -ben de dahil olmak üzere- köşe yazarlığı ile ödüllendirilecektir.
  2) Yapılan yorumlar siyasi, sosyal ve ekonomik çevreler tarafından dikkatle incelenmekte ve not alınmaktadır. Ülkemizin geleceğini bu yorumlar şekillendirecektir.
  3) Yorumları okuyan öğretmen sendikalarının temsilcileri eğitim konularıyla bu şekilde ve yeterince ilgilenmediklerini düşünüp çok üzülmüşlerdir.
   ............

Bakalım kaç kişi düşüncesini dile getirecek ve kaç sayfa açılacak bilmiyorum. Bildiğim düşünceler değişmeyecek değiştiremeyeceğiz herkesin haklı olduğu ve ve  herkesin hakkının yenildiğini düşündüğü bir ülkede yaşıyoruz. Konuştukça karşımızdakinin açığını arıyoruz açtıkça ortak paydada buluşamıyoruz ve sanırım hiç buluşamayacağız da umutsuz olmayı pek sevmem ama hep birlikte güzel bir güne uyanamayacağız...

bir konuda da cozutmadan tartışabilsek be var sanki herkes kendine göre haklı olacak ama hala bu konuyu kapatmayan moderatörlere ne demeli illaki şikayetmi olması lazım yani

Aynen hocam moderatörler kapatsa iyi olacak

İnsanım; dili, inanışı, rengi farklı.
Doğrularım var, yanlışlarımı da düzeltirim.
Çalışırım, çalıştığımın hakkını almak için de çalışırım.
İlkem, eşitlik, kardeşlik ve barışı savunmak, yurdumda tüm insanların özgürce yaşaması için çırpınmaktır.
Ülküm; demokrasi ve insan haklarıdır. Dahasını da isterim...
Ey bu ülkenin tüm insanları!
Geçmişten aldığımız mirası sahiplenip, acıları yok edeceğime, yaraları saracağıma, inkarlarla yüzleşeceğime and içerim.
Varlığım, tüm insanlığın varlığına katkı olsun.
Ne mutlu insanım diyene.

  Kaldırılmasını destekleyen yorumları üzüntüyle okuyorum. Bize yeter ki biri bağırsın,azarlasın ki biz doğru yolu o zannedelim.Çünkü kendimiz düşünmeyelim yönlendirsinler bizi.Bugün çıksalar deseler ki "Andımız" tabi ki söylenmeli milli bilinç böyle uyanır "şuan kaldırılmasını isteyenler hemen vazgeçer.
 Allah sonumuzu hayır etsin diyelim.

ANDIMIZ
Türküm doğruyum çalışkanım
İlkem; küçüklerimi korumak büyüklerimi saymak yurdumu milletimi özümden çok sevmektir.

Ülküm; yükselmek ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!

Açtığın yolda gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!

Benim en çok merak ettiğim konu yarından itibaren Eğitim Bir Sen li erkek öğretmenlerin kıravat takıp takmayacağı.
Normalde takmamaları gerekir.Öyle ya kıravat istemiyorlar.AMaçları sadece türban özgürlüğü ise hedefe ulaşıldı o halde...

Tartışma konusunda biraz mola verme zamanı geldi arkadaşlar konu yine farklı yönlere gidiyor...

Arif'in Manchester'e attığı golü ararken,

Pardon

Tostoyevski Hocamın 1. Sınıf Yıllık planını ararken nereye gelmişim yav

Ben de planları yüklerken yanlışlıkla bu sayfaya gelmşim demeyi isterdim amma planları yüklemedim öğretmenim. Hazır planları kullandığımız için net ortamında yok maalesef planlarım.

ANDIMIZ SANDIĞIMIZ

   1933 yılında dönemin Milli Eğitim bakanı Reşit GALİP tarafından kaleme alınmış 1972 ve 1997 yıllarında iki defa düzenlenmiş.,öğrencilerin her sabah derse girmeden okuduğu bir metin. Bakınız son hali;

Türküm, doğruyum, çalışkanım.
İlkem; küçüklerimi korumak,
büyüklerimi saymak,
yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, hiç durmadan yürüyeceğime and içerim.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!
Bu metnin içeriğine bugüne kadar çeşitli itirazlar edilmiş olsa da yaklaşık 80 yıldır ilkokul kademesinde okuyan her öğrenci okul gününe bu andı içerek başladı. Biz de bu andı içerek büyüdük. Yani şu an güzel ülkemde yaşayan yaklaşık yetmiş beş milyon insan bu andı hem de defalarca tekrar etmek suretiyle vatanına olan bağlılığını ifade etti. Hemen her sabah, gümbür gümbür seslerle.. Normal olarak ne olması beklenir bu şeklide ilerleyen bu sürecin ardından? Bu andla büyüyen nesillerin; ‘doğruluktan’, ‘çalışkanlıktan’, ‘küçüklerine sevgisi, büyüklerine saygısından’, ‘yurdunu ve milletini özünden dahi çok sevmesinden’, ‘yükselmeyi ve ileri gitmeyi en yüksek ülkü edinmesinden’, ‘Atatürk’ün yolundan durmaksızın yürüyeceğinden’, ‘varlığını Türk varlığına sorgusuzca armağan edeceğinden’, ‘mutluluğu Türk olmasına bağlayacağından’ taviz vermesi beklenebilir mi? Hemen her sabah yüzlerce defa yemin edip ettiği yemine bağlı kalmayan insanların çoğunlukta olduğu bir toplum beklenebilir mi? En azından ele güne karşı ayıp olmaz mı?
Yukarıdaki soruların cevabını az çok tahmin edebiliyoruz. Türk’tük, doğruyduk, çalışkandık lakin binlerce yolsuzluk dosyası tarihin tozlu raflarında yerini aldı. Çalışkandık, yüzlerce defa yemin etmiştik bunu kanıtlamak için ama ülkemizin içinde bulunduğu hal ve koşulların değişmesi bir türlü hızlanamadı.
Küçüklerimizi koruyacak, büyüklerimizi sayacaktık, yüzlerce defa yemin ettik ama bir türlü istediğimiz seviyeye gelemedik ahlaki olarak. Yaşlılarımıza huzurevleri yapmak suretiyle haydi büyüklerimizi saydığımızı gösterebildik(!) bir nebze ama mendil satıp ayakkabı boyayan çocuklarımızı bir türlü sevemedik.
Yurdumuzu ve milletimizi özümüzden çok sevecektik. Bunu kanıtlamak için her okul gününde yemin de ettik. Ve sonra ne mi yaptık? Öğretmen olup uzak diyarlara atandık. Baktık ki çalışma koşullarımız biraz ağırca, anında dayımızı arayıp vatanımızın güzel bir köşesini seçtik yurdumuzu ve milletimizi çok seviyorduk(!) çünkü. Bizim bıraktığımız okulu da varsın bir başkası çok sevsindi canım. Öğretmen olmak yetmez vatanı daha çok sevelim deyip asker olduk. Vatanın en ücra köşelerinde görevimizi en iyi şekilde yapıp görevimizde yükseldikçe yükseldik. Çocuklarımız oldu, onlar asker olamadı ama askere alındı. Ve hemen hepsinin asker toplanma alanlarında adları okundu. Çünkü biz yeteri kadar sevdik vatanı, evlatlarımızın daha fazla bir şey yapmasına gerek yoktu. Onlar nöbetçi subay odalarında vatani görevlerini(!) icra ederken diğer vatan evlatları ne yaparsa yapsındı..
Şehit olan; asker, polis ve öğretmenlerin fotoğraflarını inceleyin. Gözlerinde o çağa nasıl geldiklerini anlatan binlerce acı göreceksiniz. Sadece onlar andımıza olan bağlılıklarını yerine getirmiş olmalılar ki hiçbir zorluktan gocunmadan varlıklarını Türk varlığına armağan etmekten kaçınmamışlar. Onlar canları pahasına ettikleri yemine sadık kalırken diğerleri de hiç gocunmadan vatan millet edebiyatı yapmaya devam ediyor.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda gittiğini söyleyerek insanların duygularıyla oynayanların yaptıklarını da irdeleyelim. Her şeyi Atatürkçülük kisvesine saklayarak insanlara zulmetmiş zihniyetler bunu yıllarca ettikleri yemine mi bağlayacaklar? Bir ülkenin kalkınması için tüm toplumun  Atatürkçü Düşünce Derneği çatısı altında mı toplanması gerekir? Atatürk ilkeleriyle büyüyen bir nesil nasıl olur da kalkınamaz? Korunması kanuna bağlanabilen bir uygulama olabilir mi? Kanun olmasa korunmayacak mı? Ya da madem üst düzey bir anlayış korunmasına neden ihtiyaç var?
Kimden ve neden korkuluyor da korunuyor?
   Ve son cümle, ‘Ne mutlu Türküm diyene!’ cümlesi.. Türküm demiyeni dışlamayı alenen kast eden cümle. İnsanı dışlamayı kafasına koymuş bir anlayış nasıl olur da büyüğüne saygı küçüğüne sevgi gösterir? Sen bu cümleyi zikretmiyorsun o halde sen ne biçim adamsın diyen bir anlayış olabilir mi? Türklüğümüzle övündüğümüz kadar insan olmanın erdemlerine sahip çıkarak yükselmeyi denesek daha mutlu olmaz mıyız? Türklüğü mutluluk sebebi saymak Allah’ın yarattıkları arasında ayrım yapmış olmak anlamına gelmez mi? Nasıl oluyor da Türk olmadıkları halde başka insanlar mutlu olabiliyor? Türklükleriyle övünmeyen onlarca millet nasıl oluyor da bizden ileri refah seviyelerinde yaşayabiliyorlar?
   Sonuç olarak, insan olmanın erdemlerini kazandırmak için andımız 80 yıldır başarı gösterememiştir. Sadece vatan millet edebiyatı yapmak için güzel bir malzeme olmuş ve kullanılmıştır. Hiçbir icraat sergilemeden oturulan yerden bir 80 yıl daha andımız okumanın bu ülkeye zerre faydası olmayacaktır..
   Kaldırılsın ya da kaldırılmasın bu konuda benim yapabileceğim hiçbir şey yok. Ama bilinsin ki faydası yok..
   İnsan olmanın erdemini bilerek hayatımızı buna göre şekillendirebildiğimiz günler görmek duasıyla..

Türküm demek niye bu kadar dokundu ki andımızı kaldıranlara..

okula mini etek veya tayt tarzı pantolonla gelip öğrencilerin karşısına o şekilde çıkan bayan öğretmenlere neden bir şey söylenmiyor da başörtüsü takıp usturuplu bir şekilde dersine giren öğretmen yadırganıyor istenmiyor!!!!!!!!!!

Okula hangi şehirde mini etek ya da taytla derse giren öğretmen kaldı bu devirde arkadaşlar? Daha da muhafazakarlaştığımız şu ülkede siz bence olayı çarpıtıyorsunuz.

Çok Yerinde Bir Karar.
olimpiyatları Kaybettiğimizde Sevinen İnsanlar Andımız Kaldırılınca Aklna Geldi Türklüğü

türküm Doğruyum Çalışkanın , Küçüklerimi Sevmek Büyüklerimi Saymak Bunların Hiçbirini Yapmayan Bir Gençlik Var Şimdi . Türk İnsanı Doğru Değil Çalışkan Hiç Değil

demek And İçmekle Olmuyor.

Evet belki andımız, içeriği ile nesil arasında doğru orantı oluşturmuyor. Yani andımızda verdiğimiz sözleri tutmuyor yerine getirmiyor veya tam anlamıyla uygulamaya koyamıyoruz. Buna itiraz yok. Ancak bu sebepten ötürü bir faydası yok deyip kaldırılmasında da bir sakınca yok diyenlere üzülüyorum. Neresi batıyor ki andımızın? Düz mantıkla bakarsak İstiklal Marşı da tam anlamıyla özümseniyor mu ya da biliniyor mu her birey tarafından? O zaman o da kaldırılsın denecek ilerleyen süreçte. Her zamanki gibi yavaş yavaş temel taşlar yerinden oynatılıyor..yazık ki ne yazık.. Evet ben de burdaki pek çok arkadaş gibi her sabah andımızı okuyarak büyüdüm. Biz de anlamadan okuduk ama burda suç andımızda değil, bize onu anlatamayan öğretmenlerimizde.. En önemli nokta da bu zaten. Andımızın anlattıklarını, İstiklal Marşımızın anlamını ve önemini, Atamızın bize gösterdiği yolu biz de öğrencilerimize kavratabilirsek o zaman gelişecek ve büyüyeceğiz,ne kadar ütopik dursa da...

Okula hangi şehirde mini etek ya da taytla derse giren öğretmen kaldı bu devirde arkadaşlar? Daha da muhafazakarlaştığımız şu ülkede siz bence olayı çarpıtıyorsunuz.

ÇOK kapalı giyinen de vardı eski okulumda mini etekli taytlıda
bu gibi uç tarzda giyinenler illa ki olacaktır. herkes kendien yakışanı giysin. zaten bayanlar çoğu kılık kıyafet yönetmeliğini takmıyordu. umrunda değiildi.

olan yine erkeklere oldu