Arada Sırada Düşünüyor Musunuz?

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
23 Oca 2015 19:30:47
Arada sırada düşünüyor musunuz? - 1

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

İnsan, cesedine ruhun üflenmesiyle düşünmeye başlar ve ruhunu sahibine teslim edinceye kadar aralıksız olarak düşünür.
Bu gerçeği dikkate aldığımızda "Arada sırada düşünüyor musunuz?" sorusu anlamsız olur.
Benim sorum, düşünme eyleminin "bilinçli olarak" yapıldığı süreyi kapsamaktadır.

Zaman zaman forumda "klasik" olarak tanımlayabileceğim, üzerinde düşünülmeden yazılmış mesajlarla karşılaşıyorum.
Her seferinde bu sorulara cevaplar yazıp, forumdaşlarımı düşünmeye teşvik etmek zahmetli olduğu için bu konu başlığı altında "klasik" olarak tanımladığım mesajlarla ilgili düşüncelerimi paylaşacağım.
Umarım faydalı olur.

1) Nasıl İslam alimi olunur?

Bir forumdaşımın
Alıntı
Külliyat okumakla kendini İslam alimi sanıyor.
anlamında kullandığı bir cümle yıllar önce yaşadığım bir olayı hatırlamama vesile oldu.

2006 yılında Risale-i Nur külliyatını okumaya başlamıştım. Aynı dönemde külliyat ile ilgili sohbet toplantılarına da  katılmaya başladım.
Toplantılarda tanıştığım biri, zaman zaman külliyatın hangi eserini okuduğumu soruyordu.
2007 yılının sonunda külliyattaki tüm eserleri okumayı bitirmiştim. Okumayı bitirdiğim dönemde aynı arkadaş sorusunu yineleyince külliyatı bitirdiğimi söyleyince :
- Desene sen de alim oldun. Hayırlı olsun.
Söylediklerini pek önemsemedim. Gayretimi takdir etmek için kullanılan abartılı bir cümle olduğunu düşündüm.
- Alim olmak kim, biz kim... Külliyatı bitirdim ama çoğunu anlayabilmiş değilim.
- Olsun üstad, külliyatı okuyan alim olur diyor, anlayarak okuyan alim olur demiyor.
Üstad'dan kastedilen eserin müellifiydi. Bu manaya gelecek bir sözü olup olmadığını bilmiyordum.
Konunun kapanmasını tercih ettim.
Külliyatın tamamını anlayamamıştım ama temel özellikler zihnime kazımıştı.
Hayata bu temel özellikler çerçevesinde bakmaya başlamıştım.
"Bir kitap okudum hayatım değişti" söyleminin benzeri bir durum ortaya çıkmıştı.
Bu değişikliğin etkisi ile, hayata yeni bakış açımla ilgili düşüncelerimi paylaşmaya başladım.
O zaman şu gerçeğin farkına vardım :
- Müslüman olduğunu söyleyen bir çok kişi Kur'an-ı Kerimi aslından okumadığı gibi meal, tefsir gibi eserleri de okumamış.
- Müslüman olduğunu söyleyen bir çok kişi temel ilmihal bilgilerine bile sahip değil.

İslam alimi denilince, İslami ilimlerin herhangi birinde ihtisas sahibi olan kişiyi anlıyoruz.
Bu kriteri değiştirirsek, Kur'an-ı Kerimi aslından okumamış, meal, tefsir gibi eserleri okumamış, temel ilmihal bilgilerine sahip olmayan kişileri kriter olarak kullanırsak,
Kur'an-ı Kerimi aslından okuyan, meal, tefsir gibi eserleri okuyan, temel ilmihal bilgilerine sahip kişiler alim statüsüne kavuşur.
Bu durumda ben de alim sayılabilirim.
Eğer üstadın, "külliyatı okuyan alim olur" anlamında bir sözü varsa, bu duruma işaret etmiş olabilir.

2) Neyi beğendiğimizi, niçin teşekkür ettiğimizi biliyor muyuz?

Yıllar önce bayan bir öğretmen arkadaşın çok sevdiği bir akrabasının bir şiir kitabı yayınlanmıştı.
Kitabın bir nüshasını arkadaşıma hediye etmiş, arkadaşım da okuduktan sonra, okumam için bana vermişti.
Edebiyatın şiir türü ile pek alakam olmasa da, 70 kadar şiirden oluşan kitabı okudum. İlgimi çeken bazı bölümlerini not aldıktan sonra kitabı iade ettim.
Bir kaç ay sonra, arkadaşım akrabasının Ankara'ya geleceğini fakat görüşme ihtimalinin az olduğunu öğrendi.
Bunun üzerine akrabasının Ankara'ya geleceği gün, bir çiçek ve kitap için teşekkür içeren bir not hazırladı.
Çiçek ve not hakkında fikrimi sordu.
Notda şiirlerini çok beğendiğini ve kitap için teşekkür ettiğini belirten "klasik" bir ifade vardı.
Arkadaşıma :
- Sen bu kitabı okudun mu?
diye sordum.
Hemen kitaptaki kısa şiirlerden ezberlediklerini okumaya başladı. Sözünü keserek sorumu tekrarladım :
- Sen bu kitabı okudun mu?
Sorumu tekrarlamam şaşırmasına ve kızmasına sebep oldu :
- Ne demek istiyorsun. Okumayı bırak, kitaptaki şiirlerin neredeyse tamamını ezberledim.
- Peki hangilerini beğendin?
- Hepsi de çok güzel şiirler.
- En çok beğendiğin şiiri, hangi özelliğiyle beğendiğini söyler misin?
- ...
- Mesala "Yalnızlığım" isimli şiiri beğendiysen, niçin beğendiğini söyleyebilir misin? Ben şiirden pek anlamam ama kitapta beğendiğim nadir şiirlerden biridir. Yalnızlığı hiç bu şekilde düşünmemiştim.
"Acı" başlıklı şiiri okurken resmen kalbimde acıyı hissettim. "Korkma" başlıklı şiir ise korku duygusuna espirili bir bakış açısı getirmiş.
Kitaptaki şiirleri çok beğendiğini söylüyorsun, hatta ezberlemişsin bile, ama yazdığın notda  şiirlerin hangi özelliğini beğendiğine dair en ufak bir yorum yok.
Akraban beğendiğini söylemenin nezaket icabı olduğunu zannedecek.

Şiirleri ezberleme sebebinin, şiirleri beğenmek olduğunu sanmıyorum. Akrabana duyduğun sevgiyi, şiirleri  beğenme duygusuyla karıştırıyorsun.
...

Forumda, muhatabı rencide etmek amacıyla yazılmış veya forumda bulunmayan kişiler / kurumlar hakkında dedkikodu mahiyetinde yazılmış mesajlar için, teşekkür / beğeni butonlarının kullanıldığını gördükçe hayret ediyorum.
Rencide etmek, dedikodu yapmak beğenilecek / teşekkür edilecek davranışlar mıdır?

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde açtığım konuda sebebini açıklayarak teşekkür etme uygulamasını teşvik amaçlı bir uygulamadan bahsetmiştim.

Beğeni ve teşekkür butonlarının kullanılması forumda rütbe yükselmesinde değerlendirilmeye etki ediyor sanıyorum. (Rütbe konusu ile ilgilenmediğim için sistemi bilmiyorum)

Beğeni / teşekkür butonu kullanılma sebeplerinden biri de bu olabilir.

Niçin beğendiğini / teşekkür ettiğni bilenlerin bir - iki cümle ile de olsa beğeni - teşekkür sebebi hakkında yorum yazmaları herkes için daha faydalı olur inancındayım.

Hiç değilse mesajın ne için beğenildiğini veya teşekkür edildiğini öğrenmiş olur, farkında olmadığımız bir hususun farkına varabiliriz.


İnşallah yarın konuya devam edeceğim.

Çevrimdışı divan1

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.418
  • 4.052
  • Sosyal Bilgiler
  • 1.418
  • 4.052
  • Sosyal Bilgiler
# 23 Oca 2015 19:32:05
Ben uyurken bile düşünüyorum

Çevrimdışı Asİ Mavİ

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.019
  • 8.340
  • Özel Eğitim Öğrt.
  • 4.019
  • 8.340
  • Özel Eğitim Öğrt.
# 23 Oca 2015 19:40:02
Tüm yazıyı okudum lakin konuda başlıkla ilgili sadece birkaç cümle var. Bambaşka bir konuyla da sonlandırmışsınız. Keşke yazıyı yazarken konu bütünlüğünü ve başlığı düşünerek yazsaymışsınız.

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 23 Oca 2015 19:43:51
       Bi'düşüneyim, evet!!!

Çevrimdışı asumanöz

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 23 Oca 2015 19:45:27
Konu kültürel paylaşım ve sohbet bölümünde ele alinsin

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 24 Oca 2015 13:33:56
Arada sırada düşünüyor musunuz? - 2

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

3) Hep şikayet mi edeceğiz?

Bir mesajımda
Alıntı
Bizlere düşen güzel örnekleri ön plana çıkarmak ve teşvik etmektir. Kötü örnekleri ifşa etmek yaygınlaşmasına sebep olur. (şüyuu vukuundan beterdir.)
ifadesi ile düşüncemi belirtince, bir forumdaşım şu anlamda bir cümle yazmıştı :
Alıntı
Yani olanı görmeyecek kafamızı kuma mı gömeceğiz?

Olanı görebilen kişi UYGULANABİLİR çözüm önerisi sunmalıdır. Sadece şikayet nevinden bilgilendirme yapmak faydadan çok zarar getirir.

4) Okur olmanın kriterleri nelerdir?

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde
Dünyanın en çok kitap okuyan milleti : Türkler
başlığıyla açtığım konuda çok okuyan bir millet olduğumuzun delillerini sıralamıştım.

Bir çok forumdaşımın delillerime itiraz edemediği halde, az okuyan bir toplum olduğumuz yönündeki görüşlerinde ısrar etmektedirler.
Çelişki gibi görünen bu durumu izah edebilmenin en iyi yolu "okur" olma konusundaki kriterleri belirlemektir.

Sizce bir kişinin "okur" olduğunu nasıl anlayabiliriz?

İnancım odur ki, en fazla okuyan kişiler yazarlardır. Çünkü yazabilmek için, yazabilecek düzeyde bilgi sahibi olmak gerekir. Okumadan bilgi sahibi olmak enderdir.
Yazı yazanlar için kelimeler ve anlamları çok önemlidir. Vurgu yapmak istedikleri kelimeler hakkındaki düşüncelerini ifade etmeden önce sözlükteki anlamlarını incelerler.
Bir anlamda, yazarlar sözlük okurlar.
Sözlük okumak, "okur" kriteri olarak kullanılabilir.

Günlük okunan sayfa sayısı da "okur" kriteri olarak kullanılabilir.
Örneğin günde 10 sayfa okuyan biri 200 sayfalık bir kitabı 20 günde bitirebilir.
Yılda ortalama 15 kitap anlamına gelebilecek bir uygulama ile "okur" olma kriterine uygunluk sağlanabilir mi?
"okur" olmak için bir yılda kaç kitap okunmalı? Okunan kitapların kalitesi nasıl tespit edilmelidir?

Okunan eserlerden notlar almak, gözlemlerden notlar oluşturmak, özlü söz, fıkra, hikaye arşivi oluşturmak "okur" olmak kriterleri olarak kullanılabilir.
Arşivi olmayan kişiler "okur" değildir tanımlaması yaparsak, toplumumuzda "okur" olan kaç kişi çıkar acaba?
...
En iyisi "okur" olmak kriteri belirlememek galiba :)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 24 Oca 2015 13:38:45
Arada sırada düşünüyor musunuz? - 3

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

5) Öğretmenlik zor meslek midir?

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde açtığım konuda
Alıntı
Nasıl bir Egitimhane? - 5

Herkesin öğretmen olduğu / olabildiği bir toplumda harika öğretmen olmayı hedefleyen bir Egitimhane
ifadeleri ile başlayan bölümde bu konuda bazı düşüncelerimi paylaşmıştım.
Konuya farklı bir bakış açısı daha getirmek istiyorum.

Bilgisayar operatörlüğü / programcılığı kurslarının verildiği bir dershanede görev yaptığım dönemde, öğrencilerden biri yanında iki güzel bayanla yanıma geldi.
- Hocam, arkadaşlarım .... dershanesinde öğrenci, yarın projelerini teslim etmeleri gerekiyor. Yazdıkları program hata veriyor. Hatanın nereden kaynaklandığını bulamadık yardımcı olur musunuz?
Güzel bir bayan, iki güzel bayan için yardım istiyor... Hayır demek mümkün mü?
Hatanın ne olduğunu anlamak için programı çalıştırmayı denedim. Hata mesajını gördüğüm anda hatanın nereden kaynaklandığını anladım.
- "Şöyle bir hata yapmışsınız. Şunları, şunları yaparsanız program düzgün olarak çalışır." şeklinde açıklama yaptım.
- Hocam bizim dershanede başka grupların dersi var. Bilgisayar bulup, düzeltme imkanımız olmaz, siz düzeltebilir misiniz?
Öğrencide mazeret tükenmez. Mecburen ona da razı olup, gerekli düzeltmeyi yapmak için programın kaynak kodlarına bakmak istedim.
Diskette bozukluk olduğu için kaynak kodları açılmadı. Programın yedeklerinin bulunduğu iki yedek diskette de benzer problemle karşılaştık.
Kızlar hemen paniklediler. Öğretmenleri yarını, proje teslimi için son gün olarak belirlemişti. Hiç bir şekilde gecikmeyi kabul etmezdi.
Programın 20 sayfalık çıktısı ellerinde vardı fakat tekrar yazmak için yeterli süre yoktu.
Kızların hallerine acıdım.
Aslında hiç bir öğretmenin proje disketlerine ve çıktılarına bakmadığını biliyordum.
Yani kızlar çalışmayan programı teslim etseler dahi yüksek ihtimal geçmelerine yetecek bir puan alacaklardı.
Çünkü öğretmenler, bitmiş projeler üzerinden değil proje çalışması yaparken gösterilen gayreti esas alarak puanlama yapıyorlardı.
Projelerin diskette ve yazılı olarak istenmesi prosedür gereğiydi.
Bu gerçeği öğrencilere söylemem doğru olmazdı. Bunun üzerine şu şekilde bir öneri getirdim.
- Aynı işi yapan bir program yazabilirim. Benim yazdığım program azami 5 sayfa olur ama sizin yazdığınız programla aynı işi yapar. Öğretmeninizin kodları karşılaştıracağını sanmıyorum.
Kızlar tereddüt etseler de, başka bir çözüm bulamadıkları için razı oldular.

Kızların iki buçuk ay uğraşıp, çalışmayan bir program üretmelerine mukabil, 40 - 45 dakika içinde aynı işi yapan, çalışır bir program yazdım.
Kızların hayreti unutulmayacak bir manzaraydı :)
Her ihtimale karşı programı yazarken kullandığım mantığı izah ettim. Kızlar anladıklarını söyleseler de, büyük bir kısmını anlamadıklarını biliyordum.
Bunun o an için bir önemi yoktu.
Bir kaç gün sonra kızlar teşekkür etmeye geldiler. Öğretmenleri programı kendilerinin yazmadığını anlamamış ve neredeyse tam puan vermişti :)

Meslek hayatım boyunca "bilgisayar programcılığının" çok zor bir meslek olduğuna dair bir çok ifade duydum.
Bana sorarsanız, (istisnai durumlar dışında) program yazmak, yemek, içmek kadar kolaydır.
Program yazmak, programlama mantığını bilmeyen için zordur.


Öğretmenlik için "zor meslek" tanımlaması yapanlar, öğretmenlik mesleğinin inceliklerini bilmiyor olabilirler mi?

6) Egitimhane'de her doğru söylenmez mi?

Yazdığım bazı mesajlara cevaben, doğru da olsa bazı şeylerin söylenmemesi gerektiği veya söylenirken, kullandığım üsluptan farklı bir üslup kullanılması gerektiğini ifade eden mesajlar okuyorum.

Risale-i Nur külliyatının Mektubat isimli eserinin Yirmi İkinci Mektup başlıklı bölümünde şu ifade yer almaktadır :
İkinci düstur: Senin üzerine haktır ki, her söylediğin hak olsun. Fakat her hakkı söylemeye senin hakkın yoktur. Her dediğin doğru olmalı; fakat her doğruyu demek doğru değildir. Zira senin gibi niyeti hâlis olmayan bir adam, nasihati Bazen damara dokundurur, aksülâmel yapar.

1) Egitimhane üyeleri / öğretmenler hakkındaki düşünceler Egitimhane'de mi ifade edilmelidir yoksa Egitimhane üyelerinin olmadığı / azınlıkta olduğu platformlarda mı ifade edilmelidir?
2) Egitimhane üyeleri içinde niyeti hâlis olmayanlar olması ihtimal dahilinde midir?
3) Tartışmalarda kullanılan üslubun nasıl olması gerektiği konusunda muhtelif araştırmalar yaptım. Araştırmalardan edindiğim bilgiler çerçevesinde üslup düzeltmeleri yapıyorum.
Buna rağmen "nefse ağır gelen" düşünceleri paylaştığım zaman tepkiler oluyor. Bu durumu normal karşılıyorum. Zaman içinde herkesin "nefsini" sorgulamaya başlayacağına inanıyorum.

Çevrimdışı asumanöz

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 24 Oca 2015 13:57:30
Konunun  sohbet bölümüne taşınması daha uygun olur.
Sohbet niteliğinde olduğu için.
Konu sahibi de açıklamalarına devam eder. Daha şık olur.

Çevrimdışı Asİ Mavİ

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.019
  • 8.340
  • Özel Eğitim Öğrt.
  • 4.019
  • 8.340
  • Özel Eğitim Öğrt.
# 24 Oca 2015 14:05:41
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Konunun  sohbet bölümüne taşınması daha uygun olur.
Sohbet niteliğinde olduğu için.
Konu sahibi de açıklamalarına devam eder. Daha şık olur.
Asuman öğretmenim boşuna konuşuyoruz. Ne yönetim dikkate alıyor ne de başlığı açan kişi. Kendi kendine yazıp gidiyor. Milletvekilleri gibi dokunulmazlığı olduğu için ne laf ettiğinin kendi bile farkında değil.

Çevrimdışı asumanöz

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 24 Oca 2015 14:10:23
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Asuman öğretmenim boşuna konuşuyoruz. Ne yönetim dikkate alıyor ne de başlığı açan kişi. Kendi kendine yazıp gidiyor. Milletvekilleri gibi dokunulmazlığı olduğu için ne laf ettiğinin kendi bile farkında değil.

Haklısınız öğretmenim.
Ben konu sahibi düşünceli arkadaşımızın sohbeti özelliğini geçmeyen bu tarz yazılarını sohbet bölümünde kaleme almasını Mod a da bildirdim.
Arkadaşımız yazsın, çizsin, konuşsun,saygi duyarız.
Ama sohbet bölümünde..
Yani biz ana sayfada görmeyelim.
Yani hep bir bilge, bir guru edasıyla sorulan soruların muhatabı olmayalım.
Yani burası öğretmenler diyarı.
Yani yeter.

Çevrimdışı *derins

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 304
  • 524
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 304
  • 524
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 24 Oca 2015 23:11:52
Arkadaslar, gercekten cok haklisiniz, site yonetimi yanli davraniyor, hep koruyor, hicbir sey yapmiyor.
Lutfen, sayin site yonetimi, artik sesimizi duyun!
Zevkle, yeni yeni seyler ogrenip, dusunmeye sevkeden yazilar okudugum konulara yanit yazmak icin sayfayi asagiya kaydirdigimda, hep ayni kisilerin konuyla uzaktan yakindan alakasi olmayan, igneleyici, kirici ve acilan konunun tartisilip gelismesine izin vermeyecek tarzda 'Yok bu konu gereksiz, yok bu kisi ogretmen degil ' tarzda yazilan mesajlardan gercekten cok sıkıldım.
Bu nasil bir anlayis ben dusunuyorum tasiniyorum bir turlu anlam veremiyorum. Uslup uslup denildi, ortada bozuk olan tek uslup malesef Turgutkuzan'in degil ona elestiri yazanlarin uslubu. Simdi beni de avukati olmakla itham edecekler ama inanin dayanamiyorum artik. Tanimam etmem kendisini ama adam okuyor, arastiriyor, bilgi coplugune donmus internette ozgun yazi, bilgi bulamazken, verdigi yanit mesajlari bile makale tadinda oluyor,
Kusura bakmayin arkadaslar ama sizden cok rica ediyorum ben artik siz ve sizin gibi dusunen kisilerin igneleyici, olumsuz elestiri sunan mesajlarinizi turgutkuzanin actigi konularda gormekten cok sıkıldım, gormek de istemiyorum. Benim gibi dusunenlere biraz saygi gostermenizi rica ediyorum...

Çevrimdışı Asİ Mavİ

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.019
  • 8.340
  • Özel Eğitim Öğrt.
  • 4.019
  • 8.340
  • Özel Eğitim Öğrt.
# 24 Oca 2015 23:18:21
Sohbet bölümünde okuyabilirsiniz o zaman. Biz okumayın demiyoruz ki okuyun ama kişisel yazılar genellikle köşe yazıları bölümünde oluyor. Oraya eklensin o zaman biz de genel sayfada görmeyelim ya da sohbet bölümünde turgut bey Turgutkuzanın kişisel yazıları diye bir başlık açsın siz de o başlığı takibe alın ordan okuyun tüm yazılarını. Biz de sıkıldık inanın. Sitede binlerce üye var her üye yazdığı her yazıya bir başlık açsa günlüklere bile ulaşamayız. Burası kişisel blog değil eğitim sitesi...

Çevrimdışı asumanöz

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 24 Oca 2015 23:25:26
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Arkadaslar, gercekten cok haklisiniz, site yonetimi yanli davraniyor, hep koruyor, hicbir sey yapmiyor.
Lutfen, sayin site yonetimi, artik sesimizi duyun!
Zevkle, yeni yeni seyler ogrenip, dusunmeye sevkeden yazilar okudugum konulara yanit yazmak icin sayfayi asagiya kaydirdigimda, hep ayni kisilerin konuyla uzaktan yakindan alakasi olmayan, igneleyici, kirici ve acilan konunun tartisilip gelismesine izin vermeyecek tarzda 'Yok bu konu gereksiz, yok bu kisi ogretmen degil ' tarzda yazilan mesajlardan gercekten cok sıkıldım.
Bu nasil bir anlayis ben dusunuyorum tasiniyorum bir turlu anlam veremiyorum. Uslup uslup denildi, ortada bozuk olan tek uslup malesef Turgutkuzan'in degil ona elestiri yazanlarin uslubu. Simdi beni de avukati olmakla itham edecekler ama inanin dayanamiyorum artik. Tanimam etmem kendisini ama adam okuyor, arastiriyor, bilgi coplugune donmus internette ozgun yazi, bilgi bulamazken, verdigi yanit mesajlari bile makale tadinda oluyor,
Kusura bakmayin arkadaslar ama sizden cok rica ediyorum ben artik siz ve sizin gibi dusunen kisilerin igneleyici, olumsuz elestiri sunan mesajlarinizi turgutkuzanin actigi konularda gormekten cok sıkıldım, gormek de istemiyorum. Benim gibi dusunenlere biraz saygi gostermenizi rica ediyorum...


Şaka herhalde.

Çevrimdışı müdürümsü

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.498
  • 2.178
  • Müdür Yardımcısı
  • 1.498
  • 2.178
  • Müdür Yardımcısı
# 24 Oca 2015 23:38:01
yaptığımız işin düşünülmeden yapılan bir kısmı var mı da arada sırada düşünelim?

Çevrimdışı ajda35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 7.680
  • 33.292
  • 7.680
  • 33.292
# 24 Oca 2015 23:43:12
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Asuman öğretmenim boşuna konuşuyoruz. Ne yönetim dikkate alıyor ne de başlığı açan kişi. Kendi kendine yazıp gidiyor. Milletvekilleri gibi dokunulmazlığı olduğu için ne laf ettiğinin kendi bile farkında değil.


yönetim  her şeyi ve herkesi dikkate alıyor, canlı örnekleri mevcut !!!

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK