^ Ayaklı Kütüphane Mi? Düşünen Beyin Mi? ^

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
15 Nis 2007 15:34:18
Kendinizin veya öğrencileriniz, ayaklı kütüphane mi? Düşünen beyin mi olmasını tercih edersiniz?

Cevabınız ''Ayaklı Kütüphane'' ise,bu özellikte olmanın öğrencilerinize sağlayacağı avantajlar veya dezavantajlar nelerdir?

Cevabınız ''Düşünen Beyin '' ise,bu özelliğe sahip olan öğrencilerinizin avantajlarları nelerdir?

''Düşünen Beyin'' geliştirebilmek için neler önerirsiniz?

Şimdiden paylaşımda bulunan arkadaşlarımıza teşekkür ediyor ve eğitsel paylaşımlarımızın daim olmasını diliyorum :)

Çevrimdışı canbaba

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 565
  • 5.875
  • 565
  • 5.875
# 15 Nis 2007 15:53:21
Soruya cevap vermek için Düşünen Beynin"ne olduğunu bilmek gerekiyor.
Düşünen beyin çocuktaki duygusal zeka ile bütünleşmiştir.

Duygusal Beynimiz ve Öğrenme Yapılan araştırmalar duygusal beyin (amygdala) ile düşünen beyin (neokorteks) arasında kuvvetli bir bağ olduğunu göstermektedir. Beyine dışardan gelen bütün veriler ve bilgiler beynin düşünce ile ilgili olan kısmında işlemden geçmeden önce beynin duygusal kısmına gider ve orada değerlendirilirler. Bilgiler amygdalada değerlendirildikten sonra duygusal bir görev alır ve neokortekse gelirler. Duygularımız mantık ve düşünmeyi umursamayacak derecede kuvvetlidirler. Beynimizin duygusal kısmı amygdala, rasyonel düşünen beynimizden daha hızlı çalışır ve sonucun ne olacağına önem vermeden derhal harekete geçer. Bir duygu oluştuğunda neokorteks anında muhtemel davranışları analiz eder ve en iyi ve en uygun olanını seçerek harekete geçer. Amygdala ile neokorteks uyum içinde görünse de, biri duygusal açıdan alarma geçip haber verdiğinde öteki daha sakin davranıp mantıklı davranışlar seçse de her an alarm durumunda nöbette bekleyen amygdala kolayca aşırı tepki gösterip kuvvetli duyguların düşünme ve mantık yeteneklerimizi bozmasına sebep olabilir. Bu durumda neokorteksin bellek oluşturma yeteneği tehdit edilir. Bu da öğrenmemizde önemli rol oynayan hafızanın çalışmasına engel olur. Üzgün olduğumuz zaman yeterince iyi düşünemiyor olmamızın nedenlerinden biri de budur. Beynin duygusal merkezi oldukça güçlüdür. Saldırganlık, öfke, korku gibi negatif duygular beynin düşünmesini ve bir konu üzerine odaklanmasını engeller. Bu da öğrenmeyi zorlaştırır, hatta bazı durumlarda imkansız hale getirir. Duygusal problemler yasayan ve bunlarla baş edemeyen çocuğun zihni, yaşadığı problemlerle meşgul olduğu için beyin dikkatini ve enerjisini yaşanan bu negatif duygulara yöneltecek ve dikkatini dinlemeye veremeyen çocuk bilgiyi kavrayamayacaktır. Öte yandan güven, sevgi, şefkat, ve mizah gibi pozitif duygularla donanan çocuğun öğrenmesi kolaylaşacak ve düşünmesi iyi yönde etkilenecektir.

Çevrimdışı canbaba

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 565
  • 5.875
  • 565
  • 5.875
# 15 Nis 2007 16:02:05
"duygusal zekanın" ne olduğunu nasıl geliştiğini "düşünen beyin" ile ilgisini bulabilmek için "Bugüne kadar okullarda, sadece çocukların derslerden aldıkları notlar ve zekaları onların başarıları hakkında karar verici bir olgu olmuş, buna karşın, onların günlük hayatlarındaki sorunlarına çözüm bulabilmeleri, arkadaşları ile iyi ilişki içinde olabilmeleri gibi, bugün ve ileride, başarılı ve mutlu birer birey olmalarını sağlayacak duygusal ve sosyal becerilere yeterince önem verilmemiştir. Bu yaklaşım, okullarda disiplin problemlerinin artmasına, gençler arasında sigara ve uyuşturucu kullanımının çoğalmasına yol açtığı gibi, aileleri ile problem yasayan çocukların sayısındaki artışa, intihar olaylarına, gençler arasında sağlıksız kız-erkek ilişkilerine ve sonuç olarak akademik başarısızlık yüzünden okuldan ayrılmalara neden olmaktadır. Hızla değişen, güvensiz ve sağlıksız ilişkilerin, kaygı ve olumsuzlukların arttığı dünyada, çocukların zorlukları ve engelleri aşabilmeleri, sağlıklı, mutlu, ve üretken birer birey olabilmeleri onların duygusal zekalarını geliştirmelerine bağlıdır.

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
# 15 Nis 2007 16:05:01
Verdiğiniz bilgiler çok aydınlatıcıydı Sayın Hocam,çok teşekkür ederiz.

O zaman yeni bir  sorunumuz daha oldu:

Hayatta herşey insan için ve hayat toz pembe değil.Her an,her olay gelebilir başımıza.Buna bakarak;

 ''Düşünen Beyin özelliğini insanın, hayatının her anında koruyamayacağını söyleyebilir miyiz?

Ve özellikle aile sorunları yaşayan öğrencilerimizin ''Düşünen Beyinlerini'' harekete geçirmek için neler yapabiliriz?

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
# 15 Nis 2007 23:43:53
Yukarıdaki soruların cevaplarına  ''Duygusal Zekayı ' daha ayrıntılı inceleyerek ulaşabileceğiz sanırım :)

İlk olarak Duygusal Zekayı oluşturan esaslara bir göz atalım  :


Duygusal zeka beş önemli esastan oluşmaktadır :


:)* ÖZBİLİNÇ : Özbilinç, kişinin kendisini ve duygularını tanıması, anlaması ve ifade edebilmesi ve ayni zamanda başkaları tarafından anlaşılabilmesidir

:)* DUYGULARI YÖNETMEK : Duygularla basa çıkabilme yeteneğidir. Duygular oluşurken bunun nedenlerini anlamak ve o duyguyu kontrol edebilmektir.

:)*KENDİNİ MOTİVE ETMEK :Motivasyon, hedefe ulaşabilmek için heyecan ve istek duymaktır. Kişinin kendisini ve başkalarını yüreklendirebilmesi ve yapılan bir işe odaklanarak o işin sonuçlandırılabilmesi için üretken bir biçimde çalışılmasını sağlamaktır.

:)* EMPATİ : Başkalarının duygularına ve ihtiyaçlarına duyarlı olma yeteneğidir. İnsanlarla ilişkilerin iyi olmasında esas, onları anlayabilmek, gereksinimlerine cevap verebilmektir.

:)* İLİŞKİLERİ YÖNETMEK:  İnsanlar arası ilişkilerde başarılı olmak ve karşımızdakilerin duygularını anlayarak onları yönetebilme becerisidir.

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
# 16 Nis 2007 00:20:17
DUYGUSAL ZEKANIN GELİŞTİRİLMESİ
 
Çocuklar bebekliklerinden itibaren sağlıklı sağlıksız, doğru ya da yanlış pek çok şeyden etkilenerek büyürler. Çevrelerinden gelen tepkilere göre kendileri ve başkalarıyla ve içinde yaşadıkları dünyayla ilgili düşünceler edinir, ve bunlara göre davranış ve tutum geliştirirler. Çocuklar anne ve babalarının ve ilerleyen yaşlarda hayatlarında etkili olan diğer yetişkinlerin onlara verdiklerini olduğu gibi alırlar.



AİLEDE DUYGUSAL ZEKANIN GELİŞTİRİLMESİ 

Duygusal zekanın ilk okulu ailedir. Anne ve babanın davranışları çocuğun duygusal yaşantısında derin ve kalıcı etkiler yaratır.

 Çocuklarının duygularını önemsemeyen ve duygusal ihtiyaçlarına karşılık vermeyen anne ve babalar, böylece onların duygusal zekalarının yanı sıra zihinsel gelişmelerine de engel olurlar.

Şiddete eğilimi olan çocuklar genelde aileleri tarafından önem verilmemiş, hayatlarına ilgi gösterilmemiş, sürekli eleştiriye maruz kalmış, anlaşılmamış ve ağır cezalar verilmiş çocuklardır.


Çocuklara özel zaman ayırmak, sevildiklerini ve önemsendiklerini belirtmek, onlarla iyi ilişkiler içinde olmak çocukların özgüvenlerini geliştirecek ve başkalarıyla da iyi ilişkiler içinde olmalarında etkili olacaktır.

Aile içine duygusal ihtiyaçlarına karşılık verilen, duyguları eleştiriye maruz kalmadan dinlenip anlaşılan çocuklar anne ve babalarına güven duyacak ve bir sıkıntıları olduğunda bunu rahatça paylaşacak ve yardım alabileceklerdir.

Aileleri tarafından okul içi ve okul dışı faaliyetlere katılmaları için teşvik edilen çocuklar sosyal becerilerini geliştirirler. Neyi sevip sevmediklerini anlamalarında, kendi özelliklerini tanımlamalarında onlara yardımcı olmak için, almak ya da yapmak istedikleri şeylerle ilgili onlara seçme hakkı vermek çocukların kendilerini tanımalarına yardımcı olacaktır. Kendisini tanıyan çocuklar insanlarla olan ilişkilerinde kendilerini pozitif bir şekilde ifade edebilirler ve başkaları tarafından anlaşılır ve kabul edilirler.

 Aile ortamı ve okul ortamı mutlu ve eğlenceli olmalıdır. Çocukların duygusal sağlıkları ile etkili düşünme ve öğrenme yetenekleri birbirleriyle yakından ilişkilidir.

Çocuklara gerginliğin, korku ve hayal kırıklıklarının çok yaşanmadığı, neşe ve mutluluğun yoğun olduğu, kendilerini güven içinde hissettikleri bir ortam sağlanması, öğrenmelerini olumlu yönde etkileyecektir.

Çevrimdışı habitat

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.007
  • 1.986
  • 2.007
  • 1.986
# 16 Nis 2007 00:26:19
Sudee hocam gerçekten çok güzel bir konuya değinmişsiniz.

Acaba ailede çocuğun gösterilen ilgi ve sevgiyi suistimal etmesini engellemek bir bakıma şımarmasını önlemek için neler yapabiliriz?

Çocuk kendisine gösterilen değerin karşılıksız olduğunu kavrayınca değerli olma için çaba gösterir mi?

Bu noktalardaki dengeyi kurmak için nelere dikkat etmeliyiz? 

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
# 16 Nis 2007 00:40:08
Herşeyde olduğu gibi gösterilen ilgi ve sevgide de bi orta yolun bulunması  gerekiyor Habitat Hocam.

Aslında sevginin fazlasından zarar gelmez;bu çocuğun kendine güvenmesi ve hayata pozitif bakması açısından oldukça da faydalıdır.Ama,dediğim gibi çocuğun her istediğini koşulsuz gerçekleştirmek; onun karşılaştığı her sorunu çözerek, onun ayakları üzerinde durmasına fırsat tanımamak olmamlı fazla sevgi göstermek...

Herşeyde bir orta yol mutlaka bulunmalı:

Uçlarda yaşamak hem tehlikeli,hem de zordur.Çocuğa,öğrencimize yaptığımız gibi rehber olmalıyız.Kendi kararlarına saygı duyup,hayatta herşeyi elde edemeyeceğini; yoklukların da hayatın bir parçası olduğunu ve insani değerlerin herşeyin ötesinde bir değer olduğunu,onlara model olarak öğretirsek bahsettiğiniz sorunları aşarız diye düşünüyorum :)

Çevrimdışı habitat

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.007
  • 1.986
  • 2.007
  • 1.986
# 16 Nis 2007 00:42:45
Teşekkürler sudee öğretmenim. Verdiğiniz bilgilerle soru işaretlerimi azalttınız.

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
# 16 Nis 2007 00:49:08
Rica ederim Habitat Hocam,

OKULDA DUYGUSAL ZEKANIN GELİŞTİRİLMESİ:

Çocuklar okula başladıklarında ailelerinden aldıkları alışkanlıkları, kendileri ve diğer insanlarla ilgili geliştirdikleri inançları da beraberlerinde getirirler.

Çocuklar arasındaki farklılıkların, okullarda anlaşmazlık ve çatışma oluşturması çok doğaldır. Ancak, genelde çocukların çatışmalara çözüm bulma becerilerinin yeterince gelişmemiş olması, uyumsuz ilişkilere ve duygusal sıkıntılara yol acar. Okullar bu tip çatışma ve anlaşmazlıkları engellemek üzere sosyal ve duygusal becerileri geliştirmek için çocukların duygusal hayatlarına odaklanmalıdırlar.

Duygusal zekanın geliştirilmesinde öğretmenlere büyük görev düşmektedir.

* Farklı düşünce ve özelliklere saygı duyan ve değer veren, öğrencinin özgüvenini artıracak, yeteneklerini keşfetmesinde yardımcı olacak ve sorun çözmede yol gösterecek öğrenme ortamları oluşturmak çocuklara güven verecektir.

* Öğrencilerin duygusal gereksinimlerine önem veren, onların olumlu duygular içinde olmasını sağlayan sınıf ortamı, çocukların kendilerini iyi hissetmelerine yardımcı olur ve böylece onların hem öğretmenleri, hem de arkadaşları ile iyi ilişkiler içinde olmalarını sağlar.

* Öğretmenlerin sevgiye dayalı yaklaşımları, hataları öne çıkararak eleştiri yerine, bunları doğruyu öğretmek için bir fırsat olarak görmeleri, başarısızlıkların yenilebileceğine dair olumlu yaklaşımları, ve sınıf içinde eğlenceye yer vermeleri öğrencilerin stressiz bir ortamda daha iyi öğrenebilmelerine yardımcı olur.

* Okullarda başarı gösteremeyen çocukların hemen hemen hepsi duygusal zekanın bir ya da birden fazla unsurundan yoksundur.

Yapılan araştırmalar duygusal zeka becerilerinin sadece öğrencilere değil, aynı zamanda öğretmenler için de yararlı olduğunu göstermektedir.

* Duygusal zekası yüksek olan çocukların dikkat etme süresi daha uzundur. Dersleriyle daha ilgili olup daha az disiplin ve davranış bozuklukları gösterirler.

Böylece, öğretmenler okullarda ve sınıflarda bu tür disiplin problemleri ile daha az karşılaşırlar ve enerjilerini eğitimde kullanırlar.

Çevrimdışı sibella

  • Uzman Üye
  • *****
  • 329
  • 91
  • 329
  • 91
# 28 Nis 2007 17:04:04
Sayın hocam ne güzel bir konu:  Keşke düşünen beyin gücünü daha çok arttırabilsek ki sizlerin bilgi ve fikir ışığında  düşün beyini gündemimize getirmemizde büyük adım. Bilgiler çok güzeldi  sayın Sudee Hocam, paylaşımlarınızdan çokça yararlandım. Emeklerinize sağlık. Saygılar.

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
# 28 Nis 2007 21:18:12
Rica ederim Sibella Öğretmenim, öğrenilmeyi bekleyen o kadar çok yeni konu var ki ! Keşke, hepsini paylaşıp, beyin fırtınasıyla bu bilgileri içselleştirebilsek...

Çevrimdışı SİMLA98

  • Aktif Üye
  • **
  • 71
  • 3
  • 71
  • 3
# 27 Eki 2007 23:05:36
DÜŞÜNEN BEYİN

Çevrimdışı tunadilek

  • Üye
  • *
  • 30
  • 11
  • 30
  • 11
# 01 Kas 2007 19:16:21
Düşünen beyinler için başta eğitim sistemimizin  sorgulama, şüphe duyma, eleştirel analiz, tahammül gibi bilimsel tutumlara açık olması gerekir.

Çevrimdışı ezoss

  • Uzman Üye
  • *****
  • 427
  • 307
  • 427
  • 307
# 01 Kas 2007 20:18:04
düşünen beyin daima tazelenir..yorum yapar,ileri görüşlüdür..bunu yapabilmek için ezberden çok,hissederek öğrenmeye yer verilmelidir.çocuk dokunmalı,görmeli,çözüm yolu bulabilmek için düşünmelidir...bilgiye duyguyu katarak ulaşmak unutmayı zorlaştırır..

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK