Babam

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 Şub 2016 16:19:06
Allahim anne babasi hayatta olanlara saglikli uzun omurler versin.Rahmetli olanlarada sabirlar versin.Onlara layik evlatlar olmayi nasip etsin bizlere.

Çevrimdışı KAŞİF

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.725
  • 7.044
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 1.725
  • 7.044
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 20 Şub 2016 18:20:29
  Canım babam
Varlığın yeter
Allah seni hiçkimseye muhtaç etmesin
Asalet dolu duruşun ,oturuşun,hala olaylara koyduğun doğru ve yerinde tespitlerle sana hayranlığım ve saygım bitmez

Babasını kaybedenlere Allahtan rahmet diliyorum
Hasta olan babalara da acil şifalar dilerim

Çevrimdışı inanoguz

  • B Grubu
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 21 Mar 2016 22:20:14
TAZE SU

   Yaptığı iş ne olursa olsun büyük bir titizlikle yapardı babam. İşi yaptıktan sonra acaba şöyle yapsaydım nasıl olurdu diye sorguladığını çok az gördüm. Çünkü çok önceden kafasında bütün senaryoları uygulamış, olası sonuçları değerlendirmiş, uygulama esnasında en verimli sonucu alacağına inandığı şekliyle ortaya koymuş olurdu.
   Yanıldığı da olurdu elbet. Ama dediğim gibi çok az.
   Altı çizilmesi gereken husus, işin boyutu ne olursa olsun sistemini değiştirmemesiydi. Basit bir oyuncak yapacak olsa dahi enikonu düşünür öyle harekete geçerdi.
   Tecrübeyle mi oldu bu, doğuştan mı geldi? Çok zaman düşünsem de net olarak bir sonuca ulaşmış değilim. Şu kadarını söyleyebilirim sadece, 1940 baskı Almanca bir marangozluk kitabının çizimlerinden pek çok teknik öğrendiğini söyleyen bir adamın ilmi davranışa dökme anlamında muazzam bir becerisi vardı. Yani sonradan öğrenilmiş olsa bile öğrenmenin yolu çok çeşitlilik arz ediyordu.
   Yaptığı işe son derece saygı duyan babam, iş yapma esnasında da şahsına münhasır bir hal içinde olurdu.
   Kızardı bazen. Kızmasın diye azami dikkat sarf ederken hata yapma olasılığım artardı. Duruma göre bazen çok çabuk sinirlenir bazen de bir iki hamle şansı daha tanırdı. Kendisi kadar mükemmel işler çıkarmamızı beklediğini sanmıyorum. Ama ona göre en azından çivi çakmayı artık kavramış olmamız gerekiyordu. Çivi çakmanın bir sanat olduğunu öğrendiğimde (çivi çakmayı hala bilmiyorum) aklım henüz ermişti. Babam keserin ya da çekicin sapının ucundan tutarak üç hamlede çakıyor bense sapın metale yakın kısmından tutarak yedi sekiz hamlede çakmaya uğraşıyordum. Her ne hikmetse (bu tabiri de çok sık kullanırdı babam) bütün çürük(!) çiviler de beni bulur çoğunlukla eğilirdi.
   Bazen ilk çividen bazen de üçüncü dördüncü çividen sonra “ver şu keseri bana” hareketi gelirdi.
   Küreği de babam gibi kullanamıyorum hala. Hele kazmayı, hiç.
   Öğretmenlik mesleğimde babamdan öğrenerek uyguladığım tek ters olgu kaygıyı asgari seviyede tutmak oldu. Hata yapmaktan korkan öğrencinin daha çok hata yapacağını yaşayarak öğrenmiştim.
   Kaygıyı saymazsak babamla iş yapmak oldukça keyifliydi.
   Mevsimin kış olmadığı zamanlarda öğleye doğru ve ikindiden sonra gelirdi “annene söyle iki bardak çay koysun” tekmili. Çaylar çalışma yerine gelince babamın yüzü aydınlanır ilk bardaktan sonra neşesi son raddeye erişirdi.
   “İki bardak” meselesi gene haleti ruhiyesine göre sorun olabilirdi. Çay güzel olmuş ve yetmemişse “iki bardak dediysek lafın gelişiydi”, çay damağına hitap etmeyip artmışsa “biz iki bardak diyoruz siz koca çaydanlığı demliyorsunuz” diye söylenirdi.
   Mevsim yaz ve iş evin etrafında ise çok su içerdi babam. Arazide de bu kadar susardı da belli mi etmezdi hiç anlamadım. Genelde akşam yemeğinden sonra saatlere yayarak litrelerce su içerdi. Ve şükür sebebimdir babama su verirken bir kez olsun yüksünmemiş olmak. Şimdi öğrencilerimden duyduğum “su babamın dibinde gene de benden istiyor” şikâyetlerini içim sızlayarak dinliyorum.
   Yaz mevsiminde ter içindeyken alnı “hadi bi’ taze su doldur gel” dediği an suyu kuyudan çekip getirmemiz gerektiğini anlardık.
   Sürahiye kuyudan doldurduğumuz suyu bardak bardak kana kana içerdi. Senede üçü beşi geçmezdi taze su isteği. Normal zamanda çeşmeden içerdi. Yandığı zaman taze su isterdi. Ciğeri yanardı babamın. Yüreğinin de yandığı olmuş muydu hiç anlamadım. Anlatmazdı zaten de bir kez olsun hissettirmedi de.
   Otuz yaşındaydım. Babam vefat edeli altı yıl olmuştu. Birden kafamda bir şimşek çaktı. Sevdiğini bildiğim ender şarkılardan biri Yağdır Mevlam Su idi. Yüreği yanmayan birinin sevebileceği bir şarkı asla olamazdı.
   Ve taze su. Babam evlatları yoluyla insana yatırım yapmayı tercih etmişti. Okumazsanız benim gibi elinizde kürek ahırda gübre temizlersiniz minvalinde cümleler kurardı. Yedi çocuğunun dört yıllık fakülte bitirmesi dünyalık tek hedefiydi. Üçünü görmeye ömrü vefa etmemiş olsa da hedefi gerçekleşti.
   Yaşıyor olsaydı şu soruyu sormayı çok isterdim; koca yürekli adam, hayallerin, hedeflerin gerçek oldu hepimiz kurtulduk(!) kürekten ama hiçbirimiz taze su bile içemiyoruz istediğimiz zaman. Senin alnında kurumak bilmeyen terin, el emeğin, nasırlı ellerinden dökülen işlerin daha sağlıklı ve daha değerli değil miydi?
   Cevabı malum aslında bu sorunun..
   Ve mutluluklar bize ”taze su” bile içemediğimiz yatlarda, katlarda, rezıdınslarda…

Çevrimdışı filiz40

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 234
  • 365
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 234
  • 365
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 23 Mar 2016 08:09:51
Babamı kaybedeli 4.5 ay oldu içimde hep bir sızı bir yokluk hissi biliyorum bu hiç gecmeyecek  bir yanım hep eksik kalacak rabbim gittikleri yerde utandırmasın rahmetini esirgemesin insallah.
ALLAH tüm kaybettiklerimize rahmet etsin. Geride kalanlara da sabır ihsan eylesin.

Çevrimdışı gkhnkmn

  • B Grubu
  • 1.656
  • 1.933
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.656
  • 1.933
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 23 Mar 2016 09:30:52
içerken sevmezdim fakat şimdi seviyorum.hatta özledim babamı.

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.219
  • 53.877
  • 4.219
  • 53.877
# 23 Mar 2016 09:39:15
Babam; seni çok seviyorum... deli oğlunun sana çokkk ihtiyacı var...

Çevrimdışı ugurlucky

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 12.957
  • 33.470
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.957
  • 33.470
  • Müdür Yardımcısı
# 23 Mar 2016 11:49:34
8 yıl geçmiş bizden ayrılalı :(

Çevrimdışı inanoguz

  • B Grubu
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 24 Eyl 2016 12:24:34
- İnşaattan anlardı. Demir bağlamaktan, kalıp çakmaktan, taş duvar örmekten, çamur karmaktan. 60 kürek kuma bir torba çimento kullanmanın ideal ölçü olduğunu ondan öğrendim; muhtemel ki Fizan'da da geçerlidir. Mümkün olduğunca Konya çimento kullanırdı.
- Traktör tamirinden anlardı. Motorun sesinde bir gariplik olduğunu anında hisseder gene sesten arızanın kaynağını bulurdu. Tamir esnasında o kadar titiz iş yapardı ki, bazen filtre yatağını beş dakika sildiği olurdu. Vidanın suratından hangi anahtarı kullanacağını anlar, nerede en uygun hangi alet kullanılır bilirdi.
- Marangozluktan anlardı. Küştere, rende, işkence gibi pek çok marangozluk aleti vardı. Küçük bir tahta parçasından harikalar üretir elinin sanatını konuştururdu. Köyün tüm çevirgeçlerini hemen hemen o yapardı. Yaptığı ekmek tablaları hâlâ dillere destan olduğuna göre sağlam iş yapardı.
- Ufak tefek el işlerinde mahirdi. Köyün hangi evine giderseniz gidin mutlaka elinin değdiği bir köşe olurdu. Şimdi bile gittiğimde bak bu dolabı o yaptı, bak bu kapıları o yerleştirdi söylemlerine şahit oluyorum.
- Tarla işlerine muazzam özen gösterirdi. Yetmişli yıllarda toprağı analiz ettirmeyi düşünmek muhtemel ki ülke genelinde amatör çiftçilik yapan kişiler arasında bir tek onun aklına gelmişti. Ele iş yaparken gösterdiği hassasiyet had safhaya ulaşır haram lokmadan imtina ederdi. Tarlayı ekmeye başladığı ilk gün bir avuç tohum alıp dua eder ilk iş avucundaki tohumu saçardı.
- Selektörün dilinden bir tek o anlardı. Ağustos başında sezona başlar Ekim sonuna kadar devam ederdi. Bu işi bana öğretirken en ince ayrıntısına kadar yaşatarak öğretmişti. Bir defasında her şey normal ilerlerken; şu kayışa bugün biraz dikkat edelim kopabilir demişti. Ben de nereden çıktı ki bu, her günkü kayış işte diye geçirmiştim içimden. Yarım saate kalmadan kopmuştu kayış.
- Hayvancılığı da atadan kalma teknikleri reddederek yapardı. Yeni oluk sistemi, sulamayı kolaylaştıran dinamo hep onun eseriydi. 1 ton yeme 20 kg tuz karıştırılması gerektiğini mıh gibi aklıma çakandı.
- Babamdı. Ne yapsa yaramdı.

Çevrimdışı öğretmen 54

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.993
  • 12.961
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 3.993
  • 12.961
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 24 Eyl 2016 13:44:39
 BABAM
Evimizin sarsılmayan direği,
Şefkatini belli etmez yüreği
Sert duruşu yaradılışı gereği,
Sıradağlar gibi duran babam.

Çocuklarının mutluluğu tek isteği,
Dar anında bulamadı aradığı desteği,
Hiçbir zaman bükülmedi bileği,
Kendisini düşünmedi bir an babam.

Kardeşlerimin arasında eşsiz adaletti,
Başımızda olması büyük bir devletti,
Sevgisi bize bıraktığı en büyük servetti,
Şefaatçi olsun sana Kur’an babam.

Bize sadece helal lokma yedirdin,
İman aşılayıp Allah birdir dedirdin,
Derdini yalnızca Rabbine bildirdin,
Hasretin kokuyor buram buram babam.
    Osman Ali AYDIN

Çevrimdışı kalimero

  • Üye
  • *
  • 14
  • 3
  • 14
  • 3
# 26 Eyl 2016 01:59:04
Yazılanları okudukça dayanamadım. Bende yazayım dedim.Bende babamı kaybedeli 1.5 yıl oldu.çok zormuş.Bu acıyı yasayınca anlıyorsun. keske hayattayken babamın doğum gününü kutlasaydım.iyiki doğdun babacım deseydim.bu içimde kaldı ve her aklıma geldiğinde ağlıyorum.yasarken anne ve babamızın degerini iyi anlamalıyız.

Çevrimdışı beltahas

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.628
  • 8.104
  • 1.628
  • 8.104
# 26 Eyl 2016 06:43:42
3 koca yıl oldu ondan  ayrılalı. Hatırladıkça burnumun direğini sızlatan bir ayrılıktı.Aniden komaya giriş 5 gün yoğun bakım ve ayrılık. Helalleşemeden, babam hakkını helal et seni çok seviyorum demeden çekip gitti. Başka bir ilde öldü babam-gurbette -
O günden sonra asla şen kahkahalar atamadım. Bir yanım hep hüzün kaldı. Dünya'ya bakış açım değişti. Yalandı dünya artık koskoca bir yalan.
Hala anne babası sağ olanlara hep imrenip duruyorum şimdi ve anneme daha sıkı sarılıyorum. Bir dediğini iki etmiyorum. Çünkü çocuk olduğumu hatırlatan tek varlık o artık. O da giderse onunla birlikte çocukluğum da gidecek  çok  KORKUYORUM 😯

Çevrimdışı frezyaa34

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 278
  • 2.741
  • 278
  • 2.741
# 26 Eyl 2016 10:45:36
Burada yazılanların tamamını okumak isterdim..ama bilirim ki gözyaşlarım izin vermez..Babam hayatta çok şükür..Ama işte bazılarına onu olan sevdasını anlatacak bir dil yeteneği vermiş yaradan..Bazılarının ise kelimeleri ve dili  yetmiyor ona olan aşkını anlatmaya..İyi ki varsın babam..iyi ki başımızdasın..Allah seni başımızdan eksik etmesin..Çok özledim, bir dönseydiniz kutsal topraklardan..of ya..sabah sabah ağlattınız beni..ne feci yazıyosunuz..:'(

Çevrimdışı edakasım

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 463
  • 539
  • 463
  • 539
# 26 Eyl 2016 11:09:21
Babam hayatta...
Ama 6 ay önce dört yaşında bir erkek ve henüz doğmamış bir kız çocuğu trafik kazasında babasız kaldı...hep buruk kalacaklar.."baba" bi daha hiç gelmeyecek dillerine...ya ablam iki yetimle hep hüzün....

Çevrimdışı inanoguz

  • B Grubu
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 19 Ara 2016 23:53:18
BABALAR YANAR

Canım acıyordu. Sabah uyandığımda gene lokmalar boğazıma takıla takıla kahvaltımı yapacak, kırık dökük tebessüm edecek ve geride bıraktıklarım üzülmesin diye dünyanın tüm üzüntülerini tek başıma yüklenmeye çalışacaktım.

Son fırtını çektiğim sigarayı savurtup karların üstüne eve doğru yöneldim. Kapıyı kilidini düşürüp buz gibi suyla ellerimi yıkadım. Su, buzun sıvı hali gibiydi adeta; az daha akmasa buz. İki derece falandı. Bunları düşünerek kalbime oturan sancıdan kurtulmaya çalıştığımı farkettim. Su donardı. Yürek yanar. Yaşar Kemal geldi aklıma; demir olsam çürürdüm, toprak oldum da dayandım diyordu.

Babam mabeyinde bulmaca çözüyordu. Annem çoktan uyumuştu. Tuhaf kadındı annem. Esas toprak olarak dayananın o olduğunu düşündüm. Bütün evlatları gurbetteydi.

Babam bulmacayla alakalı bir soru sordu. Cevaplayamadım. Soruyu hatırlamıyorum. Cevabı dört harfliydi ama.

Tuhaf adamdı babam. Sorguluyor, bulduğu her fırsatta okuyordu. Bize de sorular soruyordu kimi zaman. Öğrenmek için mi soruyordu yoksa denemek için mi anlamak zordu.

Bunları düşünmek de böğrüme oturanı dağıtmaya yetmedi. Bulmacanın kıyısına yaklaşıp birkaç kare doldurmasına yardım ettim babamın.

Uyuduk sonra. Çayırbaşı zaten sessizdi, karla birlikte yok olmuştu adeta. Haritadan silinmişti. Yüreğimize hançer misali saplanan ne kadar silinirse..

Uyandığımda annemle babamın sesini duydum. Nasıl oluyordu da saat falan kurmadan her seferinde lazım olan saatte uyanmayı başardıklarını düşündüm. Seslendi annem, tren kalkıyor.. Her seferinde aynı şeyi söylerdi annem, kalkın tren kalkıyor. Annem hiç trene binmiş miydi acaba?

Yataktan kalkıp üstünkörü topladım yatağı. Giyinip mabeyne geçerek günaydın dedim. Hayırlı sabahlar dedi ikisi aynı anda. Yolculuk başladı Haydarpaşa'dan dedi annem. Annem Haydarpaşa'yı görmüş müydü acaba hiç?

Yüzümü yıkarken gene suyun donmamış olmasına şaşırdım. Bavullarım kapının yanına sıralanmış beni bekliyorlardı. Tekmelemek geçti içimden onları.

Kahvaltıyı yaptık iyi kötü.

Annemin elini öptüm ayrılırken. O da yanaklarımı öptü. İçim paramparça oldu.

Ağır bavulları ben aldım. Bir tanesi de babama kaldı. Yola doğru adımlamaya başladık. Buz gibi havada bile insanın içi nasıl bu kadar yanabiliyordu?

Karlara bastığımızda çıkan ses beynimde yankılanıyordu. Babam önden gidiyordu. Ben onun izinden. Ayaklarım ıslanmasın diye.

Yola çıktık. Birazdan gelir dedi babam. Hayırlısı dedim.

Bıyıkları donmuştu. Kasketi olmadan başka biri gibi gelirdi babam. Kürklü şapkasını giyince başkası. Merhamet okunuyordu yüzünden. İçini gene okuyamıyordum. Üzülüyor muydu? Gün ağarınca aklına gelecek miydim?

Korna sesi geldi önce sonra minibüs. Bavulları yerleştirip babamla tokalaştım. Elini öptürmezdi. Hep de yeltenirdim öpmeye, sıkardı baba gibi, yanaklarımızı değdirir ayrılırdık. Gene öyle oldu.

El salladım saçmasapan. Sabaha karıştı minibüs.

Babamın içini dün okudum.

Oğluma bağırdım. Başını önüne eğdi. Gözleri doldu. Ağlamadı. Gitti oynadı kendi halinde.

Uyumaya giderken, gel oğlum öpeyim de uyu dedim. Kapıya yöneldi. Başını eğdi. Birden durdu koşarak kucağıma atladı. Boynuma sarıldı...

İçimin yandığını o soğuk havada babama söyleme şansım yoktu..

Bugün de evladıma..

Babamın da o gün bana söyleme şansı yoktu...

Bugün de...

Çevrimdışı cancancan111

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.599
  • 19.335
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.599
  • 19.335
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 03 Haz 2018 18:30:15
az önce yanındaydım...yine özleminin yangınındaydım...
bir kadın bir erkeğe çiçek götürür mü hiç?..diye sormuşsundur mutlaka elimdeki en sevdiğin çiçekleri görünce...
götürür elbet...
benim çiçek verdiğim tek erkek hep sen olacaksın baba...
çok özlüyorum seni...
son günlerde daha bir özlüyorum...
hani zaman ilaçtı babam?..hani küllenirdi ateş?..
bak yıllar oldu...nazlı ceylanın büyüdü kocaman kadın oldu...
o ateş her dem taze...her an yalazlanmaya hazır...
üstü incecik bir kül tabakasıyla örtülür gibi oluyor ama
en küçük bir duygusallık rüzgarıyla savruluveriyor o küller...
ağlayamıyorum da o ateşi söndürmek için...bilirim hiç istemezsin ağlamamı...başı dik, güçlü kızınım ya ben senin...
ama sessizce süzülen o iki damla yaşı hoş gördün, görmezden geldin, değil mi baba?..
hep özlüyorum...çok özlüyorum...hep çok özlüyorum seni...
sevinçlerim hep yarım...
her mutlu anımda dönüp geriye bakıyorum, çocukluğuma,
sen ordasın diye...
her seferinde yüzünü biraz daha zor hatırlıyorum...ama gözlerin mıh gibi aklımda...o masmavi/o neşeli/o derin derin bakan, bir bakışta içimi okuyan gözlerin...
bazen beni sen sarıp sarmala kucağına al istiyorum...
kimseye anlatamadıklarımı sadece,
sen dinle istiyorum...
büyüdüm işte baba...
-ki zaten bir kadın babası ölünce büyürmüş...ister 7 yaşında olsun isterse 77...-
kısacık birlikteliğimize ne çok şey sığdırmışız meğer...
biliyor muydun ki beni bu kadar çabuk bırakacağını?..
o yüzden mi 17 yıla bir ömürlük babalık sığdırdın?..
senden sonra, bir yanım hep yarım sanki...
ve o yarım yanım hep endişeyle savunmasız ve karanlık...
hayallerimi de, korkularımı da bir tek sen bil istiyorum...
bu yüzden hep içime atıyorum sadece senin duymanı istediklerimi...
sen içimdesin çünkü!..
bir tek orda kavuşuyorum sana...
bir de işte mezarının başında...
için rahat olsun, nurlar içinde yat babam...
bilgece sözlerin ve ruhun hep benimle beraber...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK