"Yangınım" diye başlar kimisi... türküsü yangın yeridir yürek tutuşturur, şiiri bir top ateş.... Yakışır mı sevda haline yanmak?... Benim dilimde yakıştırmış iste ozanım, aşığım...
Yangınım bendeki sana.....
"Vuruldum" derler sonra... Hemde en ince yerlerinden..... Sen hiç vuruldun mu?.... Duydun mu sıcağını gerçek vurulmanın?.... Ilık ılık birşeyler aktığını biryerlerinden.... Dışarıya sızar ama sen taa içinde duyarsın.... Vurulmanın sevdaya yönelmişi bir başka güzelliktir sazın telinde, şiirin dizesinde... Senden sevdalına akan en ince vurgunundan seni coğaltır....
Vurgunum bendeki sana.....
"Tutuldum" diye sevinir kimisi de.... Tutulmak bir yerlerde, tutulu olmak, tutuklu kalmak? Düşündüğünde bile iç karartan bu kavram neden sevindirir ki tutulanı?.... Sevdadır çünkü... sevdalıdır sevinç veren.... Yüreğin tutulur ayrı düştüğünde, göz göze geldiğinde dilin tutulur belki, ya eli eline değse, nefesi nefesine.... aklın tutulur.... Unutursun dünyanın binbir türlü halini o an , orada olmak, orada kalmak istersin.... tutuklu kalmak.......
Tutkunum bendeki sana....
"Seviyorum" sözcüğü tekrarlanır hiç durmadan nihayet..... Daha halkcası "sevdalıyım" Yeter açıklamaya bu en güzel sözcüğü Türkçemin , koca bir sevinci ve kederi, neşeyi ve hüznü, kavuşmayı ve özlemi , sahiplenmeyi ve vazgecişi kendinden .... Eğer bilirseniz yakın çevrenizde birisinin sevdalandığını, artık her türlü özrü kabuldür onun daha en baştan... Delikanlı deyimiyle babasını affetmeyen adam bile eğilir sevdalının önünde..... Sevdadır, kutsanır....
Sevdalıyım bendeki sana....
Yani canım, canparçam, memleketimin her türlü söylemiyle aklıma gelen ve gelmeyen tüm sözleriyle ;
Seviyorum bendeki seni.....