bekledim...sarkaçları eğik duran, tavana çiviyle tutturulan bir umutlu bebeklik bakışlarını...
aslının kendine özgü hikayesine vurulan, sayıların zemheri derslerine girip çıkan soğuk iklim çocuklarını...1-2-3, dört işlem, yoğurt kesiği kahvaltı sofrasındaki gaz lambasının ışığına karalanan belletme sıkıntısını...'bizim zamanımızda bu da yoktu', ne tuhaf, bir sonraki nesilden istenen sorgu cümlelerinin sonu hep aynı...
sorumluluğun zorunlu bağlarına vurulan varoluş savaşı; ne kolaydı insanlar, her kesin tanıdığı insan işte, kendinden şüphe duymadan büyüyor çocuklar...
Yol
Gün
An bitsede bazı yorgunluklar ve hisler için umut yeniden doğar demek geldi içimden üstadım....