Ne güzel zamanlardı.
Radyolarda kadife sesli sanatçılar...
Emel Sayın'lar, Samime Sanay'lar.
Bir ilkbahar sabahı güneşle uyanırdık.
Benzemez kimse sana derdi, Müzeyyen Senar
45 lik plaklarda.
Yıldırım Gürses hayattaydı.
Leylaklar dökülüp güller ağlardı.
Ahmet Özhan'ın temiz yüzü aydınlatırdı televizyonları.
"Çok yakarmış güneşin solgunu,
Tanrım bu sonbahar vurgunu..."
Erol Evgin fiyakalı,
Ajda Pekkan havalıydı .
Nükhet Duru rastık çeker,
Nilüfer, "Seni beklerim öptüğüm yerde" derdi.
Sevgiler ölümsüz, aşklar ömürlük
aşıklar vefalıydı.
"Fikrimin ince gülü
Kalbimin şen bülbülü"şarkısını söylerdi sevdalılar birbirine.
Şimdi nerde o aşklar...
Nerde vefayı anlatan şarkılar...
Zeki Müren dinleyen hangi sevgili terk eder.
"Böyle bir kara sevda, kara toprakta biter..." diye..
Iyıkı yaşamışız o zamanları şimdi diyoruzki eskisi gibi hiçbirşeyin tadı tuzu yok...
O kadar yaş almış mıyız?