Palacıdan beyaz leblebi, sarı üzüm
Çekirdeği bardak hesabıyla aldığımız günler,
Yarısını yolda döke döke yediğimiz
Pekmeze banmış yoğurt dürümleri
Teneke kutularda buram buram kokan bisküviler, gofretler..
Hey gidi günler!
Çayı, şekeri ödünç istemekten utanmadıgımız
Kimseyi evindeki eşyaları için küçümsemediğimiz ,
Dört beş kardeşin aynı tabaktan yemek yiyip
Kolay kolay hasta olmadığı zamanlar..
Komşudan azar işitip
Öğretmenden sıra dayağı yediğimiz
Mızıkçılık yapanla küsüp,
Ertesi gün unutarak el ele oyuna daldığımız zamanlar..
Gamsız, dertsiz, tasasız,
Hepimizin, biz gibi olduğu ,
Herkesin, herkes gibi olduğu zamanlar...
Kesinlikle sayın hocam. Doğaldı ve iyiydi.
Özellikle tüm ailenin aynı tabağa kaşık daldırdığı yemekler.
Bu, sosyal bir varlık olan insan için sessiz sedasız bir eğitimdi:
.... Büyüklerin başlaması beklenirdi.
.... Paylaşma duygusu geliştirdi.
.... Hakka saygı vardı.
.... Yemek israfı olmaz, az bulaşık olurdu.
..... Etli yemeklerde herkesin nasibine saygı gösterilirdi.
.....
.....
Özetle kişi adaleti ve insanların hakkına saygıyı öğrenerek karnını doyururdu.