Ne güzel bir konu başlığı
Mezun oldum, o yıl ücretli öğretmenlik ile başladı maceram. Birleştirilmiş sınıf, üç sınıflı. Bir de ana sınıfı var. Oraya da bir usta öğretici vermişler. Müdür yetkililik ve sınıf öğretmenliği bende. Öğretmen askere gitmiş, bütün evrakları, sınıf defterini dahil okulun lojmanına kilitlemiş gitmiş. Örnek hiçbir şey yok. Gelen evrak nedir, giden evrak nereye yazılır, birleştirilmiş sınıflı okulda defter nasıl doldurulur... Bir sürü soru ile başladım okula. Daha ilk günün yarısında şunu anladım, üniversitede söylenen herşey teoriden ibaretmis. Hayat bambaşka imis. O okuduğumuz kitaplar, anlatılan avantajlı durumlar falan hepsi hikaye geldi bana ilk günden
Veliler çocukları getirdiler, gelen giden bana hep aynı şeyi söyledi. " Bunlara güler yüz gösterme, kır kollarını bacaklarını"
bunları duydukça karşı çıktım, karşı çıktıkça korkmaya başladım
Usta ogreticinin de ilk yılı, o benden de tecrübesiz idi
İlk haftalarda kömür geldi. Çocuklarla torba torba taşıdık okulun deposuna. Sonra milli eğitim dedi ki, evrak nerde hocam
Kase istediler, bir hafta boyunca her gün milli eğitime gittim neyden bahsettiklerini anlayıp da bulabilmek için.
Bir tane kaynaştırma öğrencim vardı. Bahçede bütün köyün odunları duruyordu. Oraya indirmişler. Çocukların tepelerinde koşuyorlar, zil desen çalmıyor elimde çanla koşturup duruyorum
kaynaştırma öğrencim ben seslenince içeri gelsin diye, alıyor başını gidiyor bahçeden dışarı. Bir iki koşup yetiştim ama yetisemeyince annesini arıyordum , büküp getiriyordu.
Hiç unutmayacağım bir anım vardı. Aynı film gibi gelmişti bana o zamanlar.
Çok şiddet düşkünü ve. Aynı zamanda dayak Arsizi olmuş bir öğrencimi teneffüste ağlarken duydum. O an çok korktum çünkü o çocuk asla kolay kolay aglamazdi açıdan. Koştum bahçeye, kaynaştırma öğrencisi odunların arasından bir.demir çubuk bulmuş ve vurmuş buna. Gözüne bir parmak uzaklığa denk gelmis. Kaşının kenarı parmağını soksan içeri girecek şekilde delinmiş. Araba yok, internet yok, arkadaşa emanet ettim sınıfı yürüdük köy meydanına. Girdik kahveden içeri. Dedim yetişin, kimin arabası varsa bizi sağlık ocağına götürsün. Sağolsun bir amca aldı bizi götürdü, dikiş attırıp geri gelmistik...
Annem yıllar olmasında rağmen hala okul değiştirdikce sorar , o okula benziyor mu diye
şimdiki tecrübe ile onca olumsuz şey yasamazdik tabiki ama...