Sustuğu yerde açıldı kapılar, önüne serildi ışıltılı kelimeler, kalbi duygular..Hamuş!dedi ve sustu Mevlana..Sustu ve kapandı karanlıklara.. Karanlıklarda Şems doğdu sonra.. Baktı.. Gördü.. Adına Aşk dedi..Candan özge candan öte olana..Yaprakta tohumu, damlada okyanusu gördü sonra..
Hamuş! Demiştim ben de kendime. Sözün bittiği yerde, noktanın konduğu yerde susmuştu bütün kelimelerim. Anlatmak yormuştu nazenin bedenimi..Anlaşılamamak ise en çok yüreğimi.. Sustuğu yerde anlaşılmaktı belli ki bütün derdi..
Hamuş!Demiştim ben de kendime..Seni anlatmayan bütün kelimeleri susmuştum..Senle başlamayan bütün cümleleri bir bir bozmuştum.. Şems ol da gel karanlıklarıma doğ diye ummuştum..Umut_suz_muş_sun..U nutmuşum..
Hamuş!Demiştim ben de kendime..Suskunluğum verilene rıza göstermekti..İyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta diye başlayan o tekerlemeye eşlik etmekti..İyi ve güzeli sana kötü ve çirkini kendime seçmiştim..Suskunluğun bedeli sadece bu seçimdi..
Hamuş!Demiştim ben de kendime..Dünü dünde bırakmak adına..Şimdi yeni şeyler söylemek lazımdı.
Aşk! Demiştim sonra Aşk Aranan bulunmuştu ama ne çare beklenen gitmişti..Aşk mı vardı , ötesi çoktan unutulmuştu!
Hamuş! Demiştim ben de kendime.. Sana da Şems..
Kör kuyulara atılmasaydın bütün karanlığına rağmen görecektin güneşi..Kapattın gözlerini, kestin attın son yanında yeşeren düşlerini..Şems olmak kolay mıydı? Canı canana teslim etmeden Şems olabilmek ? Kendinden geçmeden aydınlanır mıydı kör karanlıklar, açılır mıydı kilit vurulmuş kapılar..
Hamuş!Demiştim ben de kendime.Sonra ne olursan ol yine gel demiştim..Önce kendine gel, sonra da kendindekine..Kendini bilmekti marifet..Kendini bulmaktı meziyet..
Dev aynasında değil, boy aynasında seyretmekti asıl kendini keyfiyet..
Bunca söz bilen, söz söyleyen birinin kendini suskun diye tanımlaması olacak iş miydi?
Azlıklar yokluklara dönüştü.. An gelir ağızdan bir an evvel çıkmak için itişen kelimeler, sıkışıverdi yürekte. Durdular öylece eşikte, arafta, sessizce.. Susmak susamaya dönüştü hemen ardından.. Susuzluk; ne kelimelerin çeşmesinden, ne sözün rahmetinden etkilenmeye meyletmeden sakin ve usul kucağına aldı Hamuş'u..
Sustuğunda Hamuş kendi kelimelerinin ardını görmeye başladı, neyi niçin söylediğini..Kelimeleri görmenin kör-ebilmek olduğunu..Bir kör kadar işitmeye bir sağır kadar görmeye başladı sustuğunda.. Eylemin ateşini söndüren kelimeler, ateşin altını harladılar soluklarıyla,h_içe dönük yüzünü sardı,sonra hamişlerden birinin peçesinin altına gizledi kendini,hiç olmadığı kadar çıplaktı en sonunda..
Sonra Bişnev! dedi Mevlana..Dinle! Sonra Bişnev! dedim ben de! Dinle!Hamuş ol dinle!Kendin ol dinle!Tövbe et dinle!Affetme istersen dinle!Ama dinle!İlla dinle!
Hataya bedel, günaha kefaret biçmek senin neyine!Yenilen hakkı, hukuku, arşına, endazeye, kiloya, grama, grata vurmak senin neyineCüceler dev, ayaklar baş olmuşsa cüceyle boy, devle güç yarışına girmek senin neyine!Akıllar uçmuş, fikirler gitmiş, duygular yerle yeksan olmuşsa, namus, edep haya, en çok da namustan, edepten, hayadan, akıldan, fikirden yoksunların eline düşmüşse Konuşmak senin neyine!Sus ve dinle!..Hamuş ve bişnev!Yangın yerine bak!Ateşten, külden, kordan ne var elinde!Pervane değilsen yaklaşma sakın ateşe!Canı Canana teslime hazır değilsen Ben Aşkım deme kimseye..Aşk gelmesin seninle dile..Mecnun olup çöle düşmeyeceksen İncinmesin ne çöl ne Leyla ne gül ne de diken seninle!Ayağıma diken batacak diyorsan düşme çöle..Ah u zar ederim diyorsan çekme gözüne sürme!Talipsen kara bahta kör talihe..Dinle!Gel, gel ne olursan ol yine gel" diyorsan, Hamuş! ol sen de.. Sonra da Bişnev! de en sevilene!Ve SEMAYA dursun yürekler AŞKın önünde..