Benim Peygamberim Hz. Muhammed (sav)

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
09 Ağu 2007 13:47:10
bu konuyu açmış olmamın nedeni toplum polisliği adı altında tartışılan imamlar konusuyla ilgili gelen eleştirilere söyleyecek birkaç sözüm kaldığı içindir. o başlık altında söyleyeceklerim uygun düşmeyeceği için  yeni bir sayfa açma ihtiyacı hissettim.
Hepimiz düşüncelerimizi söylemek için forum üyeleri olarak özgürüz. Herkesin aynı pencereden bakarken bile farklı şeyleri görmesi çok doğal.  ben de bu anlamda konuda da yeri gelmişken imamlarla ilgili görüşlerimi söyledim. Ama bunu genelleyerek yapmadım . hatta "Merzifonda görev yaparken çalıştığım köyün imamı" şeklinde sınırlandırdım. Bunun üzerine gelen birkaç mesajda tanıdıkları imamların yanlış davranışlarını anlatan arkadaşlar oldu ve tepkiler yağmaya başladı...
genelleme yapılıyormuşçasına eleştiriler geldi. İşte bu eleştirileri haketmediğimizi düşünerek birkaç şey yazma ihtiyacı  duyuyorum şimdi.
  Ben Türküm arkadaşlar ve müslümanım.  Bu sıfatlara sahip olabildiğim için de kendimi şanslı hissediyorum ve bu anlamda çok  mutluyum. imamlar için eleştiri yapan arkadaşlarımın da benimle aynı duyguları paylaştığından eminim.
    Sormak istediğim soru bizlere eleştiri yapan arkadaşların bizlerden daha duyarlı ve  iyi müslümanlar mı olduklarıyla ilgili?? Eğer cevap evetse bunu bırakın söyleyebilmeyi, düşünebilme  hakkını nerden buluyorlar merak ediyorum...  
     Arkadaşlar, benim bir tane peygamberim var...O da Hz. Muhammet...Başka peygamberim yok. İmamlar sadece sizler ve benim gibi mesleğini yapan sıradan insanlar...Yaptıkları yanlış varsa, toplumu Allah'ın adıyla yanlış yönlendiriyorlarsa benim eleştirebilme gibi bir hakkım var ve bunu kullanıyorum...İmamlar benim peygamberim değildir. Yanlış yapılıyorsa   bu yanlışı şikayet etmek ve turgut öğretmenimin de dediği gibi ıslah etmek yoluna gitmek bizim müslüman olarak görevimizdir....eleştireni önyargıyla eleştirmek doğrumudur? Öyleyse neden pilav yaparken sadece bir taş gördüğünüz de bile ayıklama ihtiyacı duyuyorsunuz???
    Buradaki forum üyesi arkadaşlarımın hiç biri benden daha fazla inanmış müslüman değildir. Ama dini duyguların   istismarı sözkonu olursa  eleştirir hatta şikayet yoluna da giderim. İmamlar benim peygamberim değildir. Her yaptıkları da yüzde yüz doğru değildir.
     İmamlarla ilgili yaptığım eleştirileri doğru bulmayan arkadaşlar müslümanlığım konusunda beni farklı yollardan eleştirme hakkını sizlere vermiyorum. Sizler yapılan hataları görmemekle kendi inançlarınızı sorgulayın  diye tavsiyede bulunabilirim sadece... Sadece Peygamberimiz hata yapmamıştır. Bunun aksini iddia edebilir misiniz diye sormak istiyorum bir de beni eleştirenlere...
      Din adına, Allah adına   yapılan yanlışları    nasıl kabul edebiliyor ve hoş karşılayabiliyorsunuz? yanlışı yapan imamdır diye...İmam peygamber midir ki hata yapmasın, eleştiri almasın... Lütfen benim değil, kendi inaçlarınızı sorgulayın.....Çünkü ben benim inançlarımı sorgulama hakkını sizlere vermiyorum....
                                                                   saygılar...
 

Çevrimdışı MALİKE

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 216
  • 7
  • 216
  • 7
# 09 Ağu 2007 14:29:31
BENUSA HOCAM OLYA YABANCIYIM AMA BAYA KIRMIŞLAR SİZİ SANIRIM AMA SİZE KATILIYORUM PARANIN VE İMANIN KİMDE OLDUĞU BİLİNMEZ HİÇ BİR SEBEPTEN DOLAYI SİZİN İMANINIZI SORGULAYAMAZ HİÇ KİMSE İMAN ALLAH LA KUL ARASINDADIR VE EVET YANLIŞ ŞEYLER YAPAN BAZI İMAM ARKADAŞLAR VARDIR OLABİLİR ONLARDA İNSAN .PEYGAMBER DEĞİLLER NEFİSLERİ VAR HATA YAPMALARI ÇOK NORMAL ONLARI HATASIZ GÖREN ARKADAŞLAR SANIRIM İMAMLARIN YAPTIĞI KUTSAL MESLEKTEN DOLAYI BUNU KONDURAMAMIŞLARDIR DİYE DÜŞÜNÜYORUM AMA ŞUNU HEPİMİZ BİLMELİYİZ Kİ KEŞKE HERKES MESLEĞİNİN HAKKINI VERSE

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 09 Ağu 2007 14:31:52
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz, makam ve mertebesinin ulviyet ve efdaliyeti ile birlikte, insanların da en mütevâzi'si idi. Kendisinin, kral peygamberlikle kul peygamberlik arasında muhayyer bırakılıp kul bir peygamber olmayı tercih etmesi üzerine, İsrâfil aleyhisselâm, 'Şüphe yok ki, Allah Teâlâ, tevâzu gösterdiğin o şeyi de sana vermiş bulunuyor. Kıyâmet günü, âdemoğullarının seyyidi sensin! Arzın, kendisi için yarılıp kabrinden ilk çıkacak ve ilk şefaat edecek olan da sensin!' demiştir. (Kadı İyâz, Şifa, 1/97)

Resûlüllah Efendimiz'in, geçmişteki ve gelecekteki günahlarının, Allah Teâlâ tarafından bağışlandığı, kendisine müjdelenmişti. (S. Fetih, 2) Böyle olduğu halde Peygamberimiz, bir gün, 'Sizden, ameli kendisini kurtarabilecek bir kimse yoktur!' buyurmuştu. 'Yâ Resûlellah, senin de mi amelin kurtaramaz?' diye sordular. O, 'Evet, beni de amelim kurtaramaz! Ancak, Rabb'im Allah Teâlâ beni, tarafından bir mağfiret ve rahmetle kuşatır ve korur!' diye cevap verdiler. (Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, 2/235)

Resûlüllah Efendimiz, bir sefer esnasında ashâbına, bir koyun kesip pişirmelerini söylemişti. Ashaptan birisi,

' Yâ Resûlellah, onun boğazlanması benim üzerime olsun, dedi.

Başka birisi,

' Yâ Resûlellah, onun yüzmesi de benim üzerime olsun, dedi.

Bir başkası,

' Yâ Resûlellah, pişirmesi de benim üzerime olsun, dedi.

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz de,

' Odun toplamak da benim üzerime olsun, buyurdu. Sahâbîler,

' Yâ Resûlellah, biz senin işini de görmeğe yeteriz, (senin çalışmana gerek yok), dediler. Peygamber-i zîşân Efendimiz,

' Sizin, benim işimi de görmeğe yeteceğinizi biliyorum. Fakat ben, size karşı imtiyazlı bir vaziyette bulunmaktan hoşlanmam. Çünkü Allah kulunu, ashâbı arasında imtiyazlı durumda görmekten hoşlanmaz! buyurdu.

Çevrimdışı arse01

  • Üye
  • *
  • 34
  • 3
  • 34
  • 3
# 09 Ağu 2007 18:35:05
Ne güzel bir başlık.Bu başlıkta peygamberimizle ilgili bildiğimiz,duyduğumuz,okuduğumuz anıları paylaşmak çok hoş olur.Bir tanede ben paylaşmak isterim.

Ebû Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre siyah bir kadın –veya siyah bir genç- Mescid-i Nebevî’yi süpürürdü. Bir ara Rasûlullah onu göremeyince nerede olduğunu sordu.

-“Öldü”, dediler. Hz. Peygamber :
-“Bana haber verseydiniz ya!” buyurdu. Sahabîler o kadını –veya genci- önemsememişlerdi. Rasûl-i Ekrem sözüne devamla “Bana mezarını gösterin” buyurdu. Mezarını gösterdiler. Rasûlullah onun cenaze namazını kıldıktan sonra şöyle buyurdu:
-“Bu kabirler orada yatanlar için zifirî karanlıktır. Üzerlerine kılacağım namaz sebebiyle Allahu Teâlâ onların kabirlerini aydınlatır.”

(Buharî, Cenaiz 67; Müslim, Cenaiz 71)


İnsanları peşin hükümlerle değerlendirmek çoğu zaman bizi yanıltır. Ashab-ı Kiram’ın, o altın neslin dahi böyle bir değerlendirme sonucu yanıldığını görüyoruz. Bu yanılma, bahsi geçen kişiyi önemsemeyip, cenazesini Rasûlullah’a bildirmeye değer bulmamaya sebep olmuştur. Ancak Rasûlullah bütün insanlara değer verdiğini göstermiştir.

Allah peygamberimizin ahlakıyla ahlaklanmamızı nasip eder inşallah...

Çevrimdışı dehliz

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 7.715
  • 29.501
  • Müdür Yardımcısı
  • 7.715
  • 29.501
  • Müdür Yardımcısı
# 09 Ağu 2007 19:17:05
Benusa hocama bütün içtenliğimle katılıyorum.Hiç kimse hiç kimsenin inancını yargılayamaz.İnsanoğlunun her biri yanlış yapar buna imamlarda dahil yapılan yanlışları söylemekte en doğrusudur. Ben de burada istemeyerek de olsa bir imamın yapmış olduğu bir yanlışı söyleyeyim.Eski çalışmış olduğum köyde imam çocuklarını öğretmen arkadaşım alevi diye çocuklarını öğretmen arkadaşımın çocuklarının yanına göndermiyordu oynamak için bu doğrumudur sizce.Şimdi diyeceksiniz ki imam mı söyledi hayır çocukların ağzında laf durmaz arkadaşlar bir ara söyleyiverirler....

Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 09 Ağu 2007 21:54:37
   Benusa Hocam söylediklerinize ben de içtenlikle katılıyorum. Açtığınız konu başlığı da gerçekten güzel , bunun için ayrıca teşekkürler.

   Benimde bazı sıkıntılarım var , paylaşmak istediğim.

  Birincisi , insanların toptancı bir mantıkla olaylara yaklaşması en yadırgadığım , en çok eleştirdiğim yaklaşımlardandır.

  Yani , bütün imamalar kötü olmayacağı gibi , bütün imamlar iyi de değildir. Bütününe iyi veya kötü demek temel bir mantık hatası olur.

  Tıpkı onun gibi bütün öğtetmenler , doktorlar , mühendisler, esnaflar vs. iyi veya kötüdür diyemeyiz. Bütünü iyidir veya kötüdür demak başlı başına bir mantıksal hata.

  Önemli olan kötü olanlar görmezden gelip korumak , kollamak , sıkıntının üstünü örtmek ve böyle bir sorun yok demek değildir. Önemli olan bütün cesaretinle yanlışa yanlış diyebilmek ve bu yanlışı düzeltmek için çıkış yolları aramaktır.

  Ben bu ülkede bir sürü sorun olduğunu görüyorum , ama acil çözülmesi gereken , en hayati sorun olarak İMAMLAR , ÖĞRETMENLER  sorununu görüyorum.

  Neden derseniz?

  Başka meslek grubundakiler hata yaptıklarında , hata o anki insanları , çevresindekileri etkileyecektir. Ama imamlar ve öğretmenler hata yaptıklarında bu hatalar tüm toplumun geleceğini etkileyecektir.

  Yanlız hassas olunması gereken bir nokta var. Onu da belirtmeden geçemicem.
  Biz burda tektek yapılan yanlışlıkları, kötü örnekleri anlatmaya başlarsak , bunun faydadan ziyade zararı olacaktır. İmamlar içinde cahil insanların olduğu muhakkak , bunları anlatarak tüm imamların , İMAMLIK mesleğinin imajını rencide edeceğimize , bu tür cahilliklerin giderilmesi için netür tedbirler alınması gerekiri konuşmak daha doğru olur diye düşünüyorum.

Sonuçta kalitesiz imamların yanında , çok kaliteli , değerli , işinin ehli imamlar da var memleketimizde ve ben bunların çoğunlukta olduğu kanaatindeyim.

Saygılar

Çevrimdışı MALİKE

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 216
  • 7
  • 216
  • 7
# 09 Ağu 2007 22:58:00
CHNS HOCAM ÇOK GÜZEL AÇIKLADINIZ GERÇEKTEN SİZE YÜREKTEN KATILIYORUM

Çevrimdışı emilii

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.578
  • 1.599
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.578
  • 1.599
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 10 Ağu 2007 00:25:04
kimse kimsenin inancını ya da düşüncelerini yargılama hakkına sahip değildir.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Yanlız hassas olunması gereken bir nokta var. Onu da belirtmeden geçemicem.
  Biz burda tektek yapılan yanlışlıkları, kötü örnekleri anlatmaya başlarsak , bunun faydadan ziyade zararı olacaktır. İmamlar içinde cahil insanların olduğu muhakkak , bunları anlatarak tüm imamların , İMAMLIK mesleğinin imajını rencide edeceğimize , bu tür cahilliklerin giderilmesi için netür tedbirler alınması gerekiri konuşmak daha doğru olur diye düşünüyorum.

Sonuçta kalitesiz imamların yanında , çok kaliteli , değerli , işinin ehli imamlar da var memleketimizde ve ben bunların çoğunlukta olduğu kanaatindeyim.

Saygılar
çok güzel açıklamışsınız hocam teşekkürler

Çevrimdışı nurcan98

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 129
  • 17
  • 129
  • 17
# 10 Ağu 2007 09:18:09
Bir Hadis ...
Mü’min mü’minin aynasıdır. Mü’min mü’minin kardeşidir. Mü’min mü’minin kaybettiği bir şeyini bulursa, onun için korumaya alır. Mü’min mü’mini arkasından savunur.
Hadis (Ebu Davud).
Diğer Bazı Hadisler » 
     
Günümüzün Muhtemel Problemi:Irk Meselesi

--------------------------------

Allah Rasûlü’nün o gün hallettiği nice problemler var ki bugün henüz halledilmiş sayılmazlar. Gelecek ve daha uzak gelecektekiler ise, bütün bütün bir problem yumağı. Mesela; uzak bir gelecekte, insanlığın başına musallat olacak en büyük gailelerden biri zencilerdir. Şu anda gergin bir yay üzerinde duran bir ok gibi, vakt-i merhununu bekleyen bu büyük problem, onu sezenlerin, daha şimdiden korkulu rüyası olmuştur.
Neden mi? Çünkü 21. asra girerken bile zenci, hâlâ insan yerine konulmuyor. Güney Afrika’da renginden dolayı insanlar mahkum ediliyor. Amerika’da zenciler hiçbir mühim mevkiye getirilmiyor. Fransa ve Almanya’da zenciler tartaklanıyor ve haysiyetleriyle oynanıyor. Halbuki Allah Rasûlü, o yumuşaklardan yumuşak mesajıyla bu işin üzerine yürümüş ve onu çözmüştür. Evet, O’nun getirdiği prensiplere göre insanlar bir tarağın dişleri gibidir. Arab’ın aceme, acemin Arab’a hiçbir üstünlüğü yoktur107. Başa geçen Habeşli bir köle bile olsa ona itaat edilecektir.108
Ancak, Efendimiz, değişik beyannâmelerin tumturaklı ifadelerine karşılık, bu hususa öyle bir işlerlik kazandırmıştı ki, siyahî köle Bilâl (ra), bir efendi kabul ediliyor ve halife Ömer (ra) şöyle diyordu: “Bilâl (ra) bizim efendimizdir. Onu efendimiz olan Ebu Bekir âzat etmiştir.”109
Zeyd b. Hârise (ra) de bir siyahî idi. Allah Rasûlü’nün eline bir köle olarak geçmiş.. İki Cihan Serveri (sav), onu hürriyete kavuşturmuş ve ardından da evlat edinmişti. Bu, o günün insanının havsalasının alamayacağı bir inkılâp demekti. İnsanlığın En Şereflisi, bir siyahî köleyi evlat ediniyor ve kendini ona, onu da kendine mirasçı yapıyordu...110 Sonra da, onun oğlunu, içinde Ebu Bekir’lerin, Ömer’lerin, Ali’lerin ve daha nice asilzadelerin bulunduğu bir orduya kumandan ta’yin ediyordu111. Bundan da öte, daha sonra bir peygamber hanımı olabilecek çapta soylulardan Zeynep binti Cahş’ı (r.anha) Zeyd’le evlendiriyordu112. Bundan başka, hem Zeyd’e hem de oğlu Üsame’ye öyle değer veriyordu ki, bir gün halife Ömer (ra)’e oğlu Abdullah: “Babacığım Üsame’-den benim ne eksik yanım veya onun benden ne fazlalığı var ki, ona daha fazla maaş veriyorsun.” diye sorduğunda, Hz. Halîfe, şöyle diyecekti: “Oğlum onun senden fazla olan tarafını veya senin ondan eksik yanını bilmiyorum. Ancak bildiğim bir şey var; o da, Allah Rasûlü onun babasını senin babandan ve Üsame’yi de senden daha çok seviyordu.” Yani ben de o sevginin hatırına Üsame (ra)’yi senden üstün tutuyorum.”113
Evet, Kureyş’in en soylu insanı Cafer b. Ebî Talib’in bulunduğu bir yerde Zeyd b. Hârise (ra)’nin kumandan olması ve ordunun başına geçmesi ne müthiş bir hâdiseydi! Mühim olan mes’elenin edebiyatını yapmak değil, o mes’eleyi bilfiil yaşamaktır.
Yukarıda da bir nebze temas ettiğimiz ve gelecekte bütün insanları tehdid edecek olan zenci meselesi ve onların muhtemel şiddetli saldırısına mukabil tek çare, hiç vakit kaybetmeden onlara İslâmî prensipler doğrultusunda muamele etmektir. Ok yaydan fırlamadan insanlık mutlaka bu çareyi denemelidir.
İnsanlar analarından hür olarak doğmuşlardır, hiç kimsenin onları köleleştirmeye hak ve selahiyeti yoktur.
“Üstünlük; renk, ırk, soy ve sopla değil; takva, Allah (cc)’tan korkma ve iyi bir insan olma ile değerlendirilir”(Hucurât, 49/13).

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] . org


 
 

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 10 Ağu 2007 09:37:41
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
    Ama imamlar ve öğretmenler hata yaptıklarında bu hatalar tüm toplumun geleceğini etkileyecektir.

   Saygılar
bu düşüncenize tamamen katılıyorum öğretmenim.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
   
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
   
  Yanlız hassas olunması gereken bir nokta var. Onu da belirtmeden geçemicem.
  Biz burda tektek yapılan yanlışlıkları, kötü örnekleri anlatmaya başlarsak , bunun faydadan ziyade zararı olacaktır. İmamlar içinde cahil insanların olduğu muhakkak , bunları anlatarak tüm imamların , İMAMLIK mesleğinin imajını rencide edeceğimize , bu tür cahilliklerin giderilmesi için netür tedbirler alınması gerekiri konuşmak daha doğru olur diye düşünüyorum.

 Saygılar
İmamlar konusunda neden hassas olunması gerektiğini anlayamadım. imamlar kutsal insanlarmıdır ki? konuyu başlatırken de söylemek istediğim buydu. imamları Peygamberimize eşdeğer kişilikler olarak tutmamızın doğru olmadığı...    elbette her mesleğin kendine göre kutsallığı var. Örneğin terziler olmasaydı nasıl kapanabilecektiniz?
     örneğin doktorlar olmasaydı ve bilim adamları, nasıl salgın hastalıklardan kurtulup var olabilecekti insanoğlu....örneğin, marangozlar olmasaydı mahreminizi kapatabileceğiniz bir kapınız olabilecek miydi?
     hangi meslek kutsal değildir ki....imamların daha kutsal bir özelliği mi var....Bizler olmasaydık, yani öğretmenler...imamlar yetişebilecek miydi mesela...Kimden daha fazla kutsal? neden bu kadar hassas konu?  
     Onun için diyorum ki....Benim bir tane peygamberim var ve benim tek kutsal saydığım O'dur....Benim için en hassas konu da budur...
      Artık bu yanlış inanışları yıkmalı diye düşünüyorum. Tek tek örnekleri vermek demişsiniz ne kadar doğru olur? Verilen tek tek örnekler yanlış yapanların tespit edilip ıslah edilmesine neden olamaz mı sizce? Ya da imamlarında insan olduğu ve kutsal kişiler olmadığı gerçeğinin anlaşılmasına...
     Hassas diyerek tek tek leri görmeden mi geçelim...Hassas olunması gereken;  Allah'ımızın adıyla yanlış yapanları   konu hassas diye yok saymak değil...Onları ilgililere bildirip yanlışları azaltmak olmalıdır bence.....
       Çünkü bir imam bir cemeaat,  bir cemaat binlerce, yüzbinlerce, milyonlarca insan demektir yarınlarda....Yarınlarımıza bile bile yanlışları taşımak     günah  değilmidir sizce de...Öyleyse hassas sayıp bu günaha neden ortak oluyorsunuz?

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 10 Ağu 2007 11:04:09
İmamlar ve öğretmenler dirilirse, bu ülke dirilir. Toplumun inşasında üç mekan başat yer tutar: Mabet, okul ve çarşı. Bu nedenledir ki Peygamberimiz Medine'ye hicret eder etmez üç şey yaptı: Mescid, suffe ve pazar yeri.
Bu üçü din, ilim ve ekonomiyi temsil ediyordu. Birincisi ruha, ikincisi akla, üçüncüsü cisme hitap ediyordu. Ruh aşkın hakikatle, beden içkin gerçekle insan arasındaki bağlantıyı sağlıyor, akılsa bu ikisi arasında sağlıklı bir iletişim ve bağ kurmaya yarıyordu.
Sağlıklı bir toplum için, bu üç unsurun sağlıklı ve sahih temeller üzerinde yükselmesi şart. Bunların hepsi sağlıksızsa, o toplumun geleceği yok demektir. Bunlardan birinin sağlıksız olması diğerlerini de etkiler. Bu üçlü arasındaki dengesizlik şu veya bu şekilde topluma yansımaktadır.

Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 10 Ağu 2007 11:43:58
Benusa Hocam benim hassas olunması gerek dediğim imamlar değil sadece, mesleklerin imajları.

Burda kötü örnekleri ardarda saymaya başlarsak , iyi örnekler gölgede kalır ve insanların kafasında sadece kötü bir imajdan başka bişey oluşmaz.

Hem yazıma dikkat ettiyseniz imamları kutsadığım, hatalarını örtmeye , görmezlikten gelmeye çalıştığım falan da yok. Ben bataklıktaki sineklerle değil bataklıkla uğraşılması taraftarıyım.

Tek tek yapılan yanlışlıkları anlatmak sadece imamlık mesleğinin onurunu zedeler. Ama kalitesiz kişilerin nasıl imam olduklarını irdelersek , bu konuda tepkimizi ortaya koyarsak , imamların daha kaliteli , daha birikimli kişiler arasından seçilmesini sağlarsak acaba daha güzel olanı yapmış olmaz mıyız?

Yıllarca Türk Filimlerinde bilinçli bir propaganda olarak , çok çirkin, hilekar, menfaatçi , ikiyüzlü imam karakterleri canlandırıldı. Söylermisiniz , imamların imajı zedelenince bu kime fayda sağladı? İnsanların aklında öyle bir imam modeli oluşturulduki , imam denince herkes 'ha imam , onlardan herşey beklenir, zaten bu memlekette bir hacılar , bir hocalardan herşey beklenir' şeklinde bir söylem gelişti.

Sizce bunun kime ne faydası oldu? Başkaları filimlerinde   'pederlerini, rahiplerini , hahamlarını' dürüst , yardımsever , iyi yürekli , cana yakın olarak gösterdi. Biz ise bize namaz kıldıran , çoğunluğu gerçekten kaliteli , dürüst , iyi yürekli , Allah rızası için yardımdan yardıma koşan imamlarımızı ,  ' sahtekar , düzenbaz, hilekar, üfürükçü vs. ' olarak gösterdik.

Bu bize ne kazandırdı, kendi değerlerimizi kaybetmekten başka. Kaliteli insaların imam olmak istememesinden başka ne kazandırdı. Öyle bir hale getirdikki , artık işin ehli olan insanlar imam olmak istemedi, yerlerine çoğu zaman bilgisiz , imamlıkla alakası olmayan insanlar aldı.

Söylermisiniz bir mesleğin onuru ile oynamak kime ne kazandırıyor?

Burda önemli olan imamlık mesleği de değil , bu bütün meslekler için geçerli. Siz çözüm üreteceğinize , o mesleği yerden yere vurursanız , kaş yapayım derken göz çıkarırsınız. Başkada birşey olmaz.

Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 10 Ağu 2007 11:51:54
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
  
  Birincisi , insanların toptancı bir mantıkla olaylara yaklaşması en yadırgadığım , en çok eleştirdiğim yaklaşımlardandır.

  Yani , bütün imamalar kötü olmayacağı gibi , bütün imamlar iyi de değildir. Bütününe iyi veya kötü demek temel bir mantık hatası olur.

 

Yazımı dikkatli okumuş olsaydınız , imamları kutsamadığımı görmeniz işten bile değil.

Saygılar.

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 10 Ağu 2007 12:42:33
haklısınız öğretmenim. Ben sadece imaj konusu için yazmak istemiştim. Ama sizin düşüncelerinizi eleştiriyor gibi yazmışım.
imamları zedelemek konusunda ise, imamlar hiç zedelenmediler diye düşünüyorum. Çünkü benim varmak istediğim nokta da bu. İmamların hatalarını söyleyen insanlara daha farklı çamurlar atıldı sadece. duyduklarında öfkelenmekten öte gidemedi batıl inanışlar. "Allahın görevlisine  nasıl çamur atıyor bak, kafir." diye düşünüldü. Ne hikmetse doğru da olabileceğini kimse anlamaya çalışmadı.
diğer forum konusunda bile verdiğim örneğin tepki alması bundan değil midir?
yara alması gereken bu tip örnerklerde meslek değildir. Mesleğini kötüye kullanması gereken insanlardır. Her meslek kutsaldır. Söylemek istediklerim bunlardı. Tepkim bunaydı...Hiç bir meslek diğerinden daha fazla kutsal değildir.
Kişilerin yaptığı hataların eleştirilmesi mesleğin imajını zedelemez. Sadece ait olduğu kişiyi zedeler.
Böyle örnekler de yeri geldiğinde verilebilir. Buna tepki göstermek yanlıştır. "Ameliyat yaparken falanca doktor makası hastanın karnında unutmuş." dersem mesleğin itibarı mı zedelenir? Böyle mi düşünürsünüz yoksa doktora hatasından dolayı öfke mi duyarsınız? İmamın yaptığı yanlışı (yine yeri gelmişken diye belirtmek istiyorum.) söylemek neden hassas olsun...mesleğin imajı neden zedelensin....
Hassas konu diye diye yapılan yanlışları görmezden mi gelmeli...ya da örneklendirmemeli mi...
elbette tek tek yapılan yanlışları anlatmak durup dururken yersiz.  yeri gelmişken  verdiğim örneğe gelen tepkiler bu konuyu başlatmama sebep oldu.
Kaldı ki çalıştığım diğer köylerde imam arkadaşlarla çok işbirliği içine girip köylüyü çeşitli konularda ikna yoluna gittim.
Ama konunun hassas kalması noktasında tereddütlerim var...
saygılar...

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 10 Ağu 2007 13:11:22
İmam ve müezzin namaza gelirken yürüyüşüyle selamıyla ve tebessümüyle kendini gösterir. Din görevlisi sünnete bağlılığı ve ulvi derinliği ile cemaatine önder olur. Onlar adeta yaşayan bir ekol olmalıdır.
         İmam kelimesi önder, lider, rehber gibi anlamlara gelmektedir. Ayrıca, görüş ve fikirleriyle öncülük etmiş olan kişiye de denir. Siyasi anlamda da devlet yöneticisine bu isim verilmiştir. 
         Namazda, imam ile cemaat arasındaki fark bir topuk hizasından az olmamalıdır. Bugünkü camilerimizde bir seccade boyu imamlar cemaatin önünde namazı eda etmektedir. İmam ve cemaat ilişkisinin belli kuralları vardır. İmamın her hatasında imama tabi olunmaz. Kiminde uyulur, kiminde imam uyarılır, kiminde ise imamdan ayrılınır. Gözü ve gönlü kapalı olarak imama tabi olunmaz. İmam sadece namazda önder değildir ve olmamalıdır. Zaten imam olmanın şartlarının ilki Kur’an’ı anlamak ve bilmektir. Okumak yetmez mi derseniz, okumak anlamak ve tefekkür için değil midir? Dinin en temel ibadeti, tevhid ve namaz ile zekattır. Namaz dinin olmazsa olmaz şartlarındandır. Namaz tüm iyilikleri içinde barındırır. İbadetlerin tohumu, çekirdeği veya fidanıdır. Aslına bakarsak hayatında Kur’an bulunanların hakkıdır imamlık. Cemaatin önüne geçmekteki iktisabı daha çok ilim ve amel sebebiyle olmalıdır. Sadece namaza dair bir okuyuş ve ihtisas değil aynı zamanda hayata dair duruşu da imamlık için gereken şart olmalıdır.
           Namaz dışında görüş ve duruşuna itibar edilmeyen kişinin imameti sadece kendi nefsi için yeterlidir. 27 kat sevap elde etmek için bu farkı kazandıracak rehberliğe ihtiyaç vardır.
            Sohbet ve konuşmalarında da imam olmak şuuruyla hareket edebilmelidir. Değil yalan ve haramdan, ihtiyaç olmayan mubah konuşmalardan da şiddetle kaçınmalıdır.
           Giysisi sade, özenli, temiz olmalıdır. Elbise şehvetine düşkün bir anlayışa batmamalıdır. Elbisesiyle de imam olmalıdır.
           Tüm amelleri saymak yerine ölçüyü tekrarlarsak, imam namaz öncesi ve sonrasıyla imamlığını her alanda ve amelde ispat edercesine itinalı olmalıdır. Sadece; namazda tekbir ve selam arasında değil, doğum ve ölüm arasında da imam olabilmelidir.
             İmamlık meslek olmamalıdır, muhabbet olmalıdır. İmamlık sorumluluğu sadece camiye gelen cemaat değil, gelmeyen ve kılmayanların da sorumluluğunu hissedebilmektir. Belki de mezarlarda ziyaretçilerden mahrum olanların “dua” hakkını ifa edebilmeyi dahi omuzlarında bilmelidir. Kısacası kendi nefsinin imamı olduğunu bilemeyenin cemaate imam olması mümkün müdür?
               Önce insan, sonra Müslüman ve taşıyabilecekse İMAM olmalıdır. İmamlık “kelimeleri” yani sınavı geçenlerin hakkıdır. İbrahim (as) ve ona tabi olanlar gibi. Namaz içinde “hidayet” imamı, namaz dışında “nankörlük” imamı olmamalıdır. İmamın önder, rehber olduğunu unutmayınız. İmamlık bir meslek değildir demiştik. Zira “Rahmanın kulu olmayı” talep eden herkesin, “bizi sakınanlara imam yap” duası ve çabası olmalıdır.
İmamlık genel anlamıyla fiili örnekliktir. Her davranışın tekbir ve selam şuuruyla yaşanması gerekir. İmamın güzel kıraati sadece harfleri söylemekteki ihtisası olmamalıdır. O harflerin taşıdığı mana ve sorumluluğu da yerine getirmelidir. Nasıl kıraatteki hatalar hem namazımızı zedeler ve bozarsa, yaşayamadığımız manalar da imametimizi aynen zedeler.
İmamlıkta asıl olan namaz dışındaki İslam hayatımızın güzelliği olmalıdır. İbadetler içinde bir başkasına uyarak yapılan tek ibadet namazdır. Namazı emanet ettiğimiz insana her şeyimizi emanet edebilmeliyiz. Namazın emanetini taşımak, namaz dışındaki sorumlulukların hakkıyla yerine getirilmesine bağlıdır.
İmamlık cemaat sayısı kadar sorumluluk yüklenmektir. Öyle ki bazen cemaat muaf olur, imam mesul olur. Mesuliyet sorumluluk gerektiren husustur. Mademki namaz tüm hayırların toplayıcısı ve kötülüklerin manevi frenidir, imama yakışan da namaz dışında bu ahlakı yaşayabilmektir.
Namazın kazası var, şu işin kazası yok tekerlemesi işlerimizdeki tercihlerin yanlışlığını ortaya koymaktadır. Namazdaki ihmal diğer amellerde de ihmal yaptığımızın görüntüsüdür. Tüm hayatı namazı kamil kılmak adına düzenlemelidir. Açken, uykusuzken, abdest sıkışıklığı varken namazın mekruh olması, namaza verilen önemdendir. Yoksa sayılanların üstünlüğünden değildir. Namaza mani bir hayatı terk etmemek, namaza önem verişimizin azlığındandır.
Namazın kılınışı ve imamet namazın dışında, namazı sarıp sarmalamaktadır. Yeryüzünü seccade bilmek gerekir ki, namaz seccademiz- de “miraç” edelim. Hayatımızın hiçbir anı namaza muhalif olmamalıdır. Tüm kulluğun öğretisi namaz ve zikirlerinde mevcuttur.
Namaz tedavisinin faydası, yanlış amellerden şiddetle kaçınmaya bağlıdır. Namazı besleyen ve namazın beslediği hayat dosdoğru namaza ulaşmanın yoludur. En kamil namaz değil mi ki imamla kılınan namazdır, imamın kemalatı hem namazda, hem namaz dışında olmalıdır.
İmam namaza durdu mu melekler de amine ortak olur. O halde meleklerin ziyaret etmeyeceği yerlerden sakınmalıyız. Değişik bir camiye gittiğimizde imamın yürüyüşüne ve yüzüne bakarız. Namaz başlamadan evvel misafirin gönlünde bugünün ifadesiyle pozitif elektrik oluşmalıdır. Adımlardaki vakar ve tevazu ile yüzündeki tebessüm ve mesuliyet bizi namaza bir daha bağlar. Aksinde ise iletişim eksikliğinden bir durgunluk hasıl olur. Cami dışında kahkaha ile gülenin, cami ve namazda mesuliyet yüklenmesi ne kadar zordur.
         İmamlık sadece mihrap görevi olsaydı bu düşüncelere gerek yoktu. İmam demek önder demekse, önderliğin sınırı yok ki mesuliyetimiz azalsın. Kendinin imamı olamayanın, caminin imamı olması ne kadar doğrudur? Unutmamalı ki ne imam sadece camide imamdır, ne de cemaat sadece camide cemaattir. Tüm hayat imam ve cemaat etrafında dönüp dolaşmaktadır.
            Dini, camiye ve vicdana hapsedenlerin birbirinden farkı yoktur. İmamı ve cemaati sadece cami düzeni kabul edenlerin de dinin mahiyetinden haberleri yoktur.
,  Cemaatte önde olanın, dışarıda da önde olması gerekir. Bu sadece imam için değil, herkes kendi nefsinin imamı olmalıdır.
    İmam namazda okuduğunu, namazdan sonra unutmamalı ki namazı tebliğ etmiş olsun. Namaz dışı hayatı da namazı sevdirsin. Rabb’inin rızasını kazanamayan, cemaatin nefretini kazanır.
        İdeallere kavuşamasak bile hedeflerimizi iyi tespit etmeliyiz. Namazı imamdan, camiyi cemaatten bağımsız düşünemeyeceğimize göre, hayatın hepsi namazın Rabb’ine kulluk şuurunda olmalı ki rızayı bariye ulaşalım.


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK