Dün, yine dilimde şarkılarla çıktım evden. Hava sıcakmış, soğukmuş ne gam. İçimde lunapark, karınca yuvasına basmamaya özen göstererek geçtim toprak yoldan. Şarkımın makamı değişti, az daha göbek atacaktim. Derin derin çektim içime yazın kokusunu, şöyle bir gerindim.
Bir parka girdim sonra, mutlu mutlu yürüdüm gülümseyerek. İlerde, bir bankın üstünde kendimi gördüm. Oturmuş düşünceli düşünceli sigara içiyordum. Yanıma yaklaştım.
- "Oturabilir miyim?" dedim. Bana hiç bakmadan başını salladı.
- "Ne düşünüyorsun?" diye sordum.
- "Karışık, sen anlamazsın" dedi önüne bakarak. Sonra sigarasından sıkı bir nefes çekip, 'Çok karışık?' diye dumanları savurdu ağzından.
- "Her zaman bir çözüm yolu vardır" dedim.
- "Ukala" dedi. "Hayatın boyunca hiç derin düşündün mü sen? Hiç korktun mu? Tasalandın mı? Riskleri hesap edip, planlar kurdun mu? Senin için hava hoş. Dilinde şarkılar, deli başenda bahar, vur patlasın çal oynasın. Nasıl böyle iyimser olabiliyorsun?"
- "İşim bu? dedim.
İlk kez dönüp baktı yüzüme, gözlerimin taa içine. Ne mutlu, gözlerimi kaçırmadım kendimden.
- "Yaşam nedir sence?" dedi.
- "Şu andır işte" dedim. "Yani nasıl diyeyim, sur dibinde kıvırcık, kuş dilinde pütürcük, yaz gününde bürümcük. Evet, evet tam olarak budur yaşam!''
- "Bu kadar basit öyle mi?" dedi.
- "Öyle" dedim.
- "Peki, benim de senin gibi olmamı ister misin?" diye sordu.
- "Sakın haa!" diye bağırmışım. "Sen benim gibi olursan, nerede durmamız gerektiğini kim söyleyecek bize, kim riskleri hesap edip plan kuracak? Kim korkacak, kim kızacak, kim derin düşünecek ve kim ağlayacak insan gibi? Senin de işin bu!"
- "Demek ömür boyu ben böyle kalacağım, sense gülüp eğleneceksin, öyle mi?" dedi.
- "Üzülme" dedim, "Ben hep yanında olacağım. Sen kederlendiğinde sırtına vurup, hadii boş ver, sur dibinde kıvırcık, kuş dilinde pütürcük, yaz gününde bürümcüktür yaşamak" diyeceğim. "En çaresiz anında, omzunda omzumu bulacaksın. Ve sen, sen sevgili ben, ben hiçbir şeyden habersiz, lay lay lom düşerken hatalara, uçurumlarin kenarında kaygısızca seksek oynarken, yetişip tutacaksın kolumdan".
O ilk kez tebessüm etti ve ilk kez gözlerim doldu benim. Sarıldım boynuma.
- "İyi ki varsın" dedi. Ellerimle ellerimi tuttu sıkıca.
- "İyi ki varsın" dedim.
Ve işte, böylece barıştım kendimle.
Kalkıp hoplaya zıplaya yoluma gitmeden önce yüzüne baktım, gözlerinin taa içine. Ne mutlu gözlerimi kaçırmadım kendimden.