Fikirlerinizin çoğuna katılmıyorum...
Kimsenin kimseye fırça atma gibi bir lüksü yok.Kaldıki Milli Eğitimde çalışan bir memurun bir öğretmene fırça atmaya ne yetkisi var ne de hakkı...Aynı durum öğretmen için de geçerli.Ama sizin yorumunuz sanki biraz taraflı olmuş...Öğretmenin memura nasıl davrandığını nerden anladınız?
Neyse fazla uzatmak istemiyorum.Tartışma ortamı oluşturmak da istemiyorum ama empati yaparken biraz da siz kendinizi o öğretmenin yerine koyarsanız fikirleriniz değişecektir...
Atladığınız, ya da görmezden geliyor olabileceğiniz bir husus var. Ben yorumumu öğretmenlerimizin yorumuna istinaden ve bu ortamda karşılık bulmayacağını bilerek yaptım. Tam da değindiğiniz "Kimin kime nasıl davrandığını nereden biliyorsun, nereden anladın?" noktasına işaret etme gayesi taşıyordu ki o noktaya gelinceye dek yazılanlar, -meçhul mevzunun özünden bağımsız bir şekilde- bir tarafı kıymetlendirirken diğer tarafı tamamen değersizleştirme çerçevesindeydi. Sebep: Siz öğretmensiniz...
"Öğretmen misiniz?" şeklinde soru yöneltenler olmuş. Sanırım "öğretmenlik, itibar, saygı vs." teması üzerinden gelen bir soru bu -yoksa okulun çatısıyla alakalı idari bir işin ve bunun neticesinde gelişen ilişkilerin, idareci pozisyonunda bulunan kişinin öğretmen olması dışında öğretmenlikle doğrudan alakasının bulunmadığı aşikar-. Bu hususlarda da yorum yapmak, eleştiride bulunmak için öğretmen olmak gerekmiyor olsa gerek çünkü bahsedilen toplumun genelince kabul görmesi temenni edilen bir olgu, değil mi? Diğer türlü körler sağırlar birbirini ağırlar durumu oluşur ki esas sıkıntı bu. Ayrıca herkesin geçmek zorunda olduğu bir torna söz konusu ve dolayısıyla herkesin farklı endişeleri bulunabilir. Kimseye muhalefet olduğum da yok, tam aksine... Ve sanırım "had" algısı konusunda ayrışıyoruz.
Seviyeli bir tartışma ortamı oluşması kötü bir şey olmamakla birlikte maksadım tartışma yaratmak değildi. Nasip...
(Kendi noktamı koymadan önce politik davranarak bir iki özlü söz mü ekleseydim acaba diye düşünmedim değil.)