Orada ne oluyor.
Orası gökyüzünün yedinci katı,seçilmişlerin ,erenlerin mükafat olarak çağırıldıkları yer, gerçeği gördükleri yer. San-
mayın tenhadır,sanmayın oraya varan, giden az olur. Bu gün öyle kalabalık ki,hem bu kalabalık erenler gibi arada sırada gelenlerden değil,onlar o mülkün sahibi Yaradan’ın emir erleri insan ruhuna saldığı duygular.
Toplantı başlayacak fakat,bir uğultu bir gürültü bir panik.
Hep bir ağızdan soruyorlar.
-Başkan nerede,Başkan nerede ?
Orada bulunan en yaşlı üye Tecrübe ,Tecrübe öne çıkarak,
-“Arkadaşlar başkan gelecek,fakat o çok yaşlı, geç kalması doğaldır.”der
Yine kalabalık hep bir ağızdan sorar.
-“Başkan kim,başkan kim?”
Tecrübe “Zamanı gelince öğreneceksiniz “der.
Yine kalabalık hep bir ağızdan sorar.
-“Şimdi ne olacak,ne yapacağız biz?”
Tecrübe”Aranızda bir başkan vekili seçip oturuma başlayın.”der.
Kalabalık”Kim başkan vekili olabilir,kimi seçelim?”der.
Kalabalık”En olgun,en müspet,en faydalı olanı seçelim.”der
Kalabalık”Kim o?Kim olacak vekil?”der
Arkalardan ,çok yürekli,kendinden emin bir ses geldi. Öfke idi bu seslenen
-“Ben olacağım başkan vekili beni seçin.
Hepsi bir ağızdan,sözleşmiş gibi itiraz ettiler.
-“Yoo asla olmaz. Sen gittiğin her yere zarar verirsin. Unut bu işi”dediler
Öfke ısrarla
-“Ben değil miyim?İmkansızları başaran. Ben değil miyim?Eğilmez başları eğdiren,beni seçin.
Kalabalık
-“Olmaz,olmaz “dedi ,yine hep bir ağızdan sözleşmiş gibi.
Öfke kalabalığın fikrine uymak zorunda kalarak,adına yakışır bir şekilde kenara çekildi.
Öfkenin bu çıkışı ve hüsrana uğramasından sonra kimse öne çıkmaya cesaret edemedi.
Başlar ve bakışlar hep beraber Dehşete döndü. Onda bir hareket var mı diye merakla baktı hepsi.
Bu ilgiyi talep olarak algılayan Dehşet
-“İsterseniz ben başkan vekili olurum. Benim aklını başından alamayacağım,kanını donduramayacağım hiçbir kimse yok yeryüzünde “der.
Sonra aklına yeni gelmiş gibi devam etti.
-“Benim olduğum yerde hayat durur. Sular bile akmaz,aksa da kızıl akar.
Kalabalık “Olmaz,olmaz geri dur”dedi, hep bir ağızdan yine .
Dehşet”İsterseniz ikiz kardeşim Vahşeti seçin “diye teklif attı ortaya,kenara çekilmeden.
Kalabalık “Aman uzak kalın ikinizde”dedi.
Akıl”Boşuna aramayın aranızda bu işi yapacak tek adam benim “dedi.
Bütün bakışlar,Akıla döndü. Fakat ilginç bir şey oldu,yarısı tamam oldu bu iş derken ,diğer yarısı olmaz anlamında başını salladı.
Mantık”Asla olmaz. Sen değil misin?Aramızda iki yüzlü olanlardan birisi .İyiye,doğruya çalıştığın gibi,kötülüğe de hizmet ediyorsun .O zaman verdiğin zararın haddi hesabı yok.
Kalabalık”Helal olsun sana Mantık,bunu hiç düşünmemiştik. Akıl her zaman bizi etkisi altına almış ve bizim güvenimizi kazanmıştı.”dediler.
Hep beraber bağrıştılar.
-“Mantık olsun başkan vekili “dediler.
Mantık”Arkadaşlar yine hata yapıyorsunuz. Ben de ;her zaman çoğunluğa uyarım ,herkesin hırsız olduğu toplumlarda hırsızlığı normal gösteririm,cahilliğin egemen olduğu toplumlarda cahilliği doğru gösteririm. Karanlık çağları,Orta çağı yüz yıllarca böyle yönettim. Yaptıklarımdan ben bile utanıyorum”dedi.
Kalabalık hayret ve takdir duyguları içinde .
“Mantık yine mantıklı davrandı”dediler.
Hep beraber etrafa bakınıp uygun birisini aradılar .
Bir baktılar ki ileride,kendinden küçüklerin başının okşayan, onlara tatlı dil ile hitap eden birisi var. Hepsinin gözlerinde sevinç pırıltıları dolaştı,sanki bir kurtarıcı bulmuşlar gibi,
-“Aman tanrım!Merhamet bu!Merhamet başkan vekili olsun,hatta başkan olsun,nasıl düşünemedik biz onu”dediler.
Arkalardan gür bir ses,patlar gibi,bütün gürültüyü bastırdı.
-“Hayır olamaz!Merhamet olamaz,ben ondan şikayetçiyim.
Bakışlar sesin geldiği tarafa döndü,hep beraber. Hepsi oldukları yere sindi. Haşmet ile kükreyen, resmi kıyafetleri içindeki Adaletten başkası değildi.
O sinmiş hallerinden çıkmadan,merak ile sordular.
-“Şikayetin ne Adalet?Şikayetin ne Merhametten?
-“Ben Adaletim,ben kanunum,ezilenlerin,haklıların yanındayım fakat bu Merhamet benim sağlıklı çalışmamı engelliyor. Hırsızı acıyıp affediyor,bana teslim edeceği yerde salıveriyor.
Katile de aynı muameleyi yapıyor,önce yakalıyor sonra affediyor salıveriyor. Her suçu her suçluyu affedecek bir bahanesi var şikayetçiyim.
Bakışlar “Öyle mi”diye sorarcasına ,Merhamete döner.
Merhamet”Öyle; ne yapayım benim karakterim bu”dercesine kafasını sallayıp suçlamayı kabul ediyor.
Bakışlar Adalete dönüyor,”Sen al bu vazifeyi üzerine “der gibi. Adalet bu talebi,teklifi anlıyor ve,”Ben her şeyin çaresi değilim,eskisi kadar gücüm de yok,hem ;size itiraf etmeliyim ki insanoğlu beni kendisine oyuncak etti. Herkesin bildiği suçları,suçluları delil yok diye,suçüstü değil diye yargılayamıyorum. İçeride suçluların yanında ,suçsuzlarda var,dışarıda ise bir çok suçlu var. Vaktinde gitmez isem,insanoğlu bana küfür ediyor,tek tesellim Tanrının mutlaka benden yana olduğudur,beni bu işten affedin.
İşler sarpa sarıyor,umutları tükenmek üzere iken ,kuytu bir yerde cilveleşen Şehvet ile Hırsı görüyorlar. Şehvet şuh bir kahkaha atıyor. Onlar kendi alemlerinde,insanlık adına yapacakları hiçbir şey yok.Son bir umutla İnanca bakıyorlar. İnanç yüzünü Yaradan’a dönmüş, fakat ,dört büyük,onlarca küçük kardeşe bölünmüş ki,hepsi kendine inananları sarma lamış,diğerlerini reddetmiş,yorum yapacak söz bulamıyorlar.
Bu arada Tecrübenin sevinçli sesi herkesi heyecanlandırıyor.
-“Başkan ,başkan geliyor,yol açın,yer verin!”diyor
Herkes, başkan kim acaba ?bende göreyim,derken ,Zaman ,karanlıklar içinden ağır adımlarla gelip kendisini bekleyen kalabalığın arsına giriyor.
Herkes dikkat kesiliyor,Zamanın söyleyeceklerini dinlemek için biraz daha yaklaşıyorlar ortaya doğru.
Zaman”Biz yer yüzünde ve kainatta her şeyi,her nesneyi her olayı bir ömür ile sınırlandırdık, hiçbir şeyi ölümsüz kılmadık. Bu arada sizleri de Duyguları da, bir an, bir zaman ile sınırlandırdık. Sadece iki arkadaşınıza ömürlerin en uzunu verildi,bu iki arkadaşınız,dünya üzerindeki buluşların,icatların,keşiflerin,savaşların,cinayetlerin,gariptir fakat iyi ve kötü her şeyin müsebbibidirler.
Herkes merakla birbirine baktı,ortada deminden beri tartıştıkları arkadaşlarından başka hiçbir kimse yoktu.
Zaman bu meraklı bakış ve arayıştaki manayı anlayarak,
-“Onları hiçbir zaman orta yerde göremezsiniz. Onlar en ücra köşelerde saklanır. İnsan ruhunun derinliklerinde yaşarlar. Ortaya çıktıkları zaman ise sizlerin kılığına girerler. İnsanoğlunu aldatırlar, insanoğlunu yaradılıştan beri onlar yönetir.
Zamanı pür dikkat dinleyen kalabalık,bu görünmeyen,kılık değiştirip diğer duyguların kimliğine bürünebilen sinsi varlıkları merak etti,açıkça olmasa da insanoğlu üzerindeki hakimiyetlerini kıskandılar.
Hepside Zamana sormak istiyordu fakat hiç kimse teşebbüs edemedi. Arkalardan,Zamandan sonra en yaşlı ve Zamanın en yakın dostu Tecrübe ,orada bulunanları açmazdan çıkarmak yardımcı olmak amacıyla sordu,
-“Sevgili dostum,yakın arkadaşım Zaman,söyler misin bize bu arkadaşları kim yönetmeli,anlattığın bu görünmezlerle kim baş edebilir,kim denge kurabilir?”
Zaman”Sizleri yönetecek bir arkadaşınız var,şimdi onu çağıracağım” der.
Zaman ileriye bir yere seslenerek
-“Gel Vicdan gel,gel aramıza”der
Vicdan gelir,herkes yol açar,Zamanın yanında durur. Zaman onu alnından öper sevgi ile ve anlatır,
-“Öfkenin icraatı,Vicdan aklına gelince sona erer. Dehşet onu hatırlayınca pişmanlık duyar. Akıl doğru ve yanlışı Vicdan ile karşılaşınca faydaya dönüştürür. Mantık bu gün “utanıyorum”diyor ise ,Vicdan ile muhasebe yapmıştır. Merhamet ,doğru ile yanlışı Vicdanın etkisinde kalarak yapar. Adaletin temeli ise Vicdandır.
Kalabalığı teşkil eden herkes başını sallayarak Zamanın söylediklerini tasdik etti.”Doğru söylüyor”dediler.
Kalabalık merak ile “Peki söyle bize Zaman görünmezler nerede,kim bunlar?”
Zaman kalabalığı daha fazla meraklandırmamak için,
-“Şimdi çağıracağım onları”dedi ve seslendi,”Çıkın artık ortaya”
O anda garip bir şey oldu,herkes ne taraftan gelecek bunlar diye aranıp,bakınırken orada bulunanların üzerinden,içlerinden,ince birer duman çıkıp ortaya doğru yöneldi ve Zamanın
yanına doğru akmaya başladı. Zamanın yanında yoğunlaşan dumandan ,ortaya bir vücut çıktı
Zaman”İşte bunun adı KORKU “dedi.
Herkes hayretler içinde birbirine bakarken,aynı duman olayı tekrar başladı,duman Korkunun yanına yoğunlaştı ve tekrar bir vücut oluştu.
Zaman”İşte bu da Tembellik “dedi.
Herkesin ağzı hayretten açık kaldı.”Bu nasıl iş “dediler.
“Bütün bu işlerin müsebbiplerini biz içimizde ,ruhumuzda besler ve yaşatırmışız”dediler.
Zaman Korku ve Tembelliğe dönerek”Anlatın bunca zaman yaptıklarınızı “dedi.
Korku”İnsan dünyaya öyle zavallı öyle korumasız geldi ki ,o tüm yaratıklar içinde en zayıfı en yeteneksizi idi,diğer ,tüm avcı hayvanların avı idi. Zavallının kendisini koruyacak pençeleri bile yoktu. Çok uzun çağlar diğer yırtıcılara yemek oldu. Hayatta kalmaya çalışanlar ise diğer avcı hayvanların artıklarını yedi. Nihayet ben ,KORKU insan bedenine yerleşince her şeyi değiştirdim. Sığınakları,mağaraları ,av aletlerini,ateşi ben keşfettim,silahları ben geliştirdim. Zayıf ile kuvvetli arasındaki dengeyi ben kurdum. Zayıflar benim sayemde güçlüleri pusuya düşürüp ellerindeki silahlar ile onları yok etti. Bunca yıllar insanları yok eden avcı hayvanları insanoğluna ben köle ettim. Orduları ben kurdum,korkaklardan ordular yaratıp ,diğer insanları yok ettim. Açlık korkusu ile ormanları yok edip ,ekili alanlara çevirdim. İnsanoğlu bunları gelişme sandı,bu yok etme faaliyetini hala sürdürüyor,Bu aslında
onları yok edecek,her şey aslına ,başlangıca dönecek.
Zaman”Tembellik sen anlat yaptıklarını”dedi
Tembellik”Korkunun yaptıkları benim yaptıklarımın yanında çok hafif kalır “dedi gururla ve devam etti”Ben insanı insana köle ettim,para denen saçmalığı ben yarattım. Benim esirim olan insanlar asla çalışmadılar,onları ben besledim. Borsaları ,bankaları,tefecileri,,tüm finans sistemi benim eserim. Bütün ev eşyaları,elektrikliler,elektronikler,otomobiller,uçaklar hep benim icadım,benim esir ettiğim insanlar artık televizyonlarını bile ayağa kalkmadan kumanda ediyorlar. Sokağa çıkmadan alışveriş ediyorlar,mektupları,romantizmi bile yok ettim. Artık kahramanlar bile kalmadı,savaşları bile bir düğme ile idare ediyorum. Aile hayatını sosyal toplumu ben yok ettim. Yakında en büyük projemi hayata geçireceğim.”
Kalabalık”Nedir,neymiş o proje “dediler,panik halinde.
Tembellik bir kaşını kaldırdı,hepsine küçümser bir tavırla baktı,sonra küstahça devam etti.
“Ne olacak insanlığı yok etmek,benim esirim olan insanların tüm uzuvları yok olacak,beyinleri bile fındık kadar kalacak,çocuklar doğmayacak,insanlar var olsalar bile gelişme bitecek, kendi kendilerini yok edecekler”
Tüm kalabalık ,orada bulunanların hepsi”Bizi bu beladan kurtar diye Zamana yalvaran gözlerle baktı.
Zaman”Benim ,sizin için yapacak hiçbir şeyim yok ,elimden hiçbir şey gelmez“dedi ve arkasını dönüp yürüdü.
Herkes üzüntü ve umutsuzlukla başlarını yere eğerken,Zaman kafasını çevirip şu sözleri söyledi
-“Sizi yeni başkanınızla,Vicdanınız ile baş başa bırakı- yorum,ona sıkı, sıkı sarılın “dedi.
Uzaktan iki duman görüldü,korku ve tembellik diğer duyguların içine geldikleri yere dönüyordu. Tüm duygular Vicdanı halkanın ortasına aldı sıkıca sarıp sarmaladılar,
Zamanı arkası dönük ,gülümserken hiç kimse görmedi.
(Alıntı)