Bunları Biliyor Musunuz?

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.219
  • 53.877
  • 4.219
  • 53.877
# 15 Eki 2021 21:17:53
Metehan'ın askeri bir tatbikat esnasında, at binmesini beğenip, “Çağırın yanıma gelsin” diye buyruk verdiği binicinin, genç bekar bir kız olduğu anlaşılınca..

KIZIN; "Töre mi değişmiştir ki hatunlar er kişilerin ayağına gidecektir?“ çıkışı üzerine, Metehan'ın kızın ayağına gitmesi, kadına verilen değerin en üst düzey göstergesidir, Türk'ün asaletinin tecellisidir.

Çevrimdışı ilhami_60

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.347
  • 35.776
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.347
  • 35.776
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 15 Eki 2021 21:52:33
KUŞAK FARKI

BB kuşağı dediğimiz 1944-1965 doğumlu insanların;

– Delinen pantolonlarına yama vurmaları,
– Yıpranan giysilerini onarmaları,
– Sökülen ayakkabılarını dikmeleri,
– Patlayan futbol topunu sağlamlamaları,
– Bozulan radyoyu tamir ettirmeleri, sırf yoksulluktan değildi. Sadece tutumluluktan da değildi.
Onlar bunları yapmakla, kendinden sonraki nesile çok önemli bir mesaj veriyorlardı. Onlara;
– Eşleriyle araları açıldığında, alternatiflere yönelmeden aralarını düzeltmelerinin mümkün olduğuna,
– Çocuklarıyla aralarına kara kediler girdiğinde bu durumun vakit geçirmeden telafi edilmesinin gerekliliğine,
– Arkadaşlarıyla, komşularıyla, dostlarıyla bağları koptuğunda; yenilerini aramakla vakit kaybetmeyip, aralarındaki bağları tekrardan bağlamalarının kaçınılmaz olduğuna…müthiş bir örnek olması için, onların böyle bir yetenek geliştirmeleri için onlara “prototip” olmaya da çalışıyorlardı.
Yani bir yandan yeni neslin;
– Onarıcı,
– Telafi edici,
– Tamir edici,
– “Arabulucu” özellik kazanmasına önayak oluyorlardı.
Onların bu çabalarının “çaresizlikten”, yokluktan, fakirlikten, cimrilikten ileri geldiğini düşünen 1965-2000 kuşağı olan “X” ve “Y” nesli, bu sinyali alamadı. “Z” jenerasyonu da bu atıcı, değiştirici, vazgeçmeye hazır, çabuk sıkılan neslin özeti olarak hayata girdiler.
Bu nedenle yeni kuşak nesil;
-Aşırı alıngan
-Aşırı özgürlükçü
-Kendi ne kadar verdiğini değil de, ne kadar aldığını önemseyen
-Eşiyle bozuştuğunda,
-Arkadaşıyla atıştığında,
-Komşusuyla kavga ettiğinde, ortamı yumuşatmayı, aralarını düzeltmeyi, barışabilmeyi düşünemediğinden, beceremediğinden onları “değiştirmeyi” seçmek gibi stratejik bir hatanın içine düşebiliyor.
Söz gelimi;
– Bana arkadaş mı yok?
– Başka komşu mu yok sanki.
– Hiç dert değil, elimi sallasam ellisi.
– Küserse küssün…gibi “sanal efelik” taslayarak fıtratını bozabilmektedir. Bu nedenle önceki kuşak onlar için “Nereden türedi bu nesil?” diyerek hayretini ifade etmek zorunda kalabiliyor. Yani onların beceriksizliğine vurgu yapıyor.
Galiba;
“Tamirciliği” unutan yeni kuşağı gelecekte zor günler bekliyor....

Çevrimdışı omerf

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.627
  • 9.850
  • 2.627
  • 9.850
# 16 Eki 2021 10:57:15
Daktiloyla yazılan ilk roman Tom Sawyer'dır.

Çevrimdışı Gefsob

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.028
  • 15.126
  • 2.028
  • 15.126
# 16 Eki 2021 20:35:12
Dünya Gıda Günü

Çevrimdışı Nazende41

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 872
  • 2.816
  • 872
  • 2.816
# 16 Eki 2021 20:37:52
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı blue38127

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.097
  • 18.048
  • Müdür Yardımcısı
  • 3.097
  • 18.048
  • Müdür Yardımcısı
# 16 Eki 2021 20:40:04
Güzele bakmak sevaptır değil güzel bakmak sevaptır..

Çevrimdışı ilhami_60

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.347
  • 35.776
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.347
  • 35.776
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 16 Eki 2021 22:10:09
Köyünde onu herkes öldü bilmektedir.
Çanakkale’den Havran’daki köyüne kadar 145 kilometreyi 13 günde yayan yürür.
Geldiğinde evine giremez. Çünkü 9 yılda belki karısı, yeniden evlenmiş olabilir. Akşamdan geldiği evini sabaha kadar göz hapsine alır. Sabah koyunları çıkarmak için gelen bir akrabası ile karşılaşır.
“-Sen kimsin?
-Ben Seyidim.
-Biz seni öldü biliyoruz.
-İşte sağ döndüm. Benim hanım evli mi?
-Hayır evli değil. Bir çocuğun var içeride, çocuğu korkutursun. Bağırarak git, haberi olsun.”
Kapıdan eşinin ismini seslenir. 8 yaşında bir kız çocuğu kapıya gelir. “Anne” diyor, “kapıda sakallı biri var korktum.” Annesi geliyor kapıya bakıyor ki, adamı. “Korkma kızım o senin baban.”
Ve 9 yıl sonra kızıyla böyle tanışıyor.
O kız, sonradan nine olduğunda torunlarına, “Baba deyip de bir müddet kucağına oturamazdım” der.
***
Kocaseyit namı, Seyit Ali Çabuk tam adı.
Çanakkale’de 276 kiloluk top mermisini tek başına sırtlayıp İngiliz zırhlısını vuran kahraman.
1889'da Balıkesir'in Havran ilçesine bağlı bir orman köyü olan Manastır köyünde doğan Seyit Ali, Yörük çocuğudur.
Mavi gözlü ve ufak tefektir.
Gariban Anadolu köylüsü.
Keçi güder arada kaçak odun kömürü yapar satar.
1909’da askere gider.
1912’de Balkan Savaşı’na katılır.
1914’te Birinci Dünya Savaşı başlayınca Çanakkale cephesinde topçu eri olarak bulundu.
18 Mart1915'te Müttefik donanması Çanakkale Boğazı'nı geçmek için saldırıya geçti. Bu sırada Seyit Ali, Rumeli Mecidiye Tabyası'nda görevlidir.
(Savaşın en kritik anlarından birinde Queen Elizabeth zırhlısından atılan bir top mermisi Mecidiye Tabyası'na isabet eder. Mecidiye Tabyası'nın pozisyonu çok kritiktir. Boğazdan geçen düşman savaş gemilerini vurmak üzere oradadır. Ve hedef alınan tabyada geriye sadece iki er ve tabya komutanı kalmıştır. Bu erlerden bir tanesi Seyit Ali Çabuk'tur.
Seyit, 276 kiloluk bir mermiyi, mataforası yani vinci bozuk olan topçu bataryasına tek başına sırtlayarak yerleştirmeyi başarır.
Ve Ocean gemisini dümen sisteminden vurmayı başarır. Ocean daha sonra sürüklenir ve Nusrat’ın döşediği mayınlardan birine çarparak batar.
Bu başarısından ötürü onbaşı rütbesine yükseltilmiş bir de ödül olarak çift tayın verilmiş.
O da bir hafta sonra kursağından geçmeyince istememiş.
Seyit Ali, 1909'da gittiği askerden, 1918'de onbaşı olarak döner.
1915’teki zaferden sonra 3 yıl daha Çanakkale’de askerliğe devam eder.
1918’de terhis olur.
BİR TEK ATATÜRK HATIRLAR
Kocaseyit, harpten döndükten sonra burada köyünde kimseye savaş ile ilgili bir şey anlatmaz. 9 yılda yaşadıklarını kendine saklar. Kolay değil, yaşanan olaylar, büyük travmalar yaratmıştır muhtemelen. 1929’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir açılış için Havran'a gelir. Açılıştan sonra Havran Nahiye Müdürü’ne der ki, “Burada bir Seyit Onbaşı olacaktı onu görmem lazım.”
Ancak Havran Nahiye Müdürü, Seyit Onbaşı’nın hangi köyde olduğunu bilmez. “Buluruz tabii Paşam” deyip, Edremit askerlik şubesinden Seyit’i sordurur. Manastır köyünde bulunur. Şubeden 2 jandarma görevlendirilip salınır. Sabah çıkan jandarmalar akşamüstü köye gelir. Kocaseyit, dağa kömüre gitmiştir. Jandarmalar evinin önünde akşama dek bekler. Akşam geç saatte evine gelen Seyit, jandarmayı görünce, kaçak kömür için geldiklerini sanır. Ama bozuntuya vermez. Askerlere “suçum ne ki” diye sorar. “Hayır, suçun yok biz seni bekliyoruz. Seni Paşa çağırıyor.” Seyit, sevinir.
Gece yarısı vardıklarında nahiye müdürü, Seyit’i perişan vaziyette görünce, önce onu bir güzel yıkatır, berberde saç sakal traşı yaptırır. Sabah da elbisesini verir. Atatürk’ün yanına çıktığında, biraz sohbetten sonra Paşa ‘ne istersen, iste sen büyük kahramanlık yaptın’ der.
Maaş bağlatılmasını teklif eder. Seyit Ali, “Hayır paşam" demiş, "biz görevimizi yaptık maaş için değil” der. Tek bir isteği olur Atatürk’ten, “Ben dağda kaçak odunla kömür imal ediyorum. Havran ve Edremit'te gece kaçak satıyorum. Senin emrinle o dağdaki ormancılar baltamı almasa. Rahat çalışsam, maaş da istemem”
Atatürk, nahiye müdürüne talimat verir, Seyit’e dokunulmasın diye.
Ancak iki yıl sonra yeni gelen nahiye müdürü bu emri uygulamaz, Seyit’e pek rahat verilmez.
Seyit Ali Onbaşı, bir süre daha dağda odun kömürü yapar.
Yaşlanmaya başlayınca zorlanır, Havran’da bir fabrikada hamallığa başlar.
Seyit Ali Çabuk, 1939'da 50 yaşındayken, zatürreye yakalanır ve yaşamını yitirir.
Köyündeki mezara gömülür.
Kocaseyit’in öyküsü, bir yerde Türkiye’nin tüm kahramanlarının öyküsüdür.

Alıntı

Çevrimdışı blue38127

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.097
  • 18.048
  • Müdür Yardımcısı
  • 3.097
  • 18.048
  • Müdür Yardımcısı
# 17 Eki 2021 19:30:59
Geceleri sabaha göre 1 cm daha kısa olursunuz..

Çevrimdışı omerf

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.627
  • 9.850
  • 2.627
  • 9.850
# 17 Eki 2021 23:06:28
Ak-47 (Kalaşnikof) makineli tüfeği 1947 yapımıdır; buna rağmen bir çok modern silahtan daha yüksek kullanım ve hasar puanına sahiptir.

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.219
  • 53.877
  • 4.219
  • 53.877
# 17 Eki 2021 23:35:32
Osmanlı ahalisi ilk kez karşılaştıkları ve önünde çekici atların olmadığı bu araca kuşku ile bakarlar.  Biraz da korku ile herhalde.

İnsanlarımız dünyanın endüstrileşme atağından habersiz olduğundan otomobil adı ile ülkemizde gezinen bu araçtan rahatsız olurlar.  Günler geçtikçe dedikodular artar ve bu arabanın ‘Şeytan İcadı’ olduğu haberi kulaktan kulağa yayılır.

Padişah Efendimiz, günümüzde de söz konusu olduğu şekilde “Bari Ulemaya Soralım” buyurur.  Ulema denen kişi ise dönemin Şeyhülislamı!

Ulema, yani Şeyhülislam fetva verir; “Şeytan icadı arabayı kullanmak caiz değildir!”

Böylece katline fetva ile karar verilen armağan araba, yani ülkemizin ilk otomobili Sarayburnu denen kıyıdan denize atılır!

Çevrimdışı mahmud

  • Uzman Üye
  • *****
  • 312
  • 796
  • 312
  • 796
# 18 Eki 2021 00:45:08
Doğru olmayan bir bilgi!!!
Bahsettiğiniz Padişah, İstanbul’a ilk tramvay hattını döşeten kişi. Demiryolunu 452 km den 1344 km ye çıkartan kişi.
Aynı Padişah, Dev savaş gemileri yaptırıp Osmanlı donanmasını dünyanın en güçlü üçüncü donanması haline getiren kişi. Ayrıca bu savaş gemilerinin resimleriyle Beylerbeyi sarayının tavanlarını donatan kişi.
(Hangi padişah olduğunu tahmin etmişsinizdir umarım :) )
Tarihimizi doğru kaynaklardan öğrenelim :)

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Osmanlı ahalisi ilk kez karşılaştıkları ve önünde çekici atların olmadığı bu araca kuşku ile bakarlar.  Biraz da korku ile herhalde.

İnsanlarımız dünyanın endüstrileşme atağından habersiz olduğundan otomobil adı ile ülkemizde gezinen bu araçtan rahatsız olurlar.  Günler geçtikçe dedikodular artar ve bu arabanın ‘Şeytan İcadı’ olduğu haberi kulaktan kulağa yayılır.

Padişah Efendimiz, günümüzde de söz konusu olduğu şekilde “Bari Ulemaya Soralım” buyurur.  Ulema denen kişi ise dönemin Şeyhülislamı!

Ulema, yani Şeyhülislam fetva verir; “Şeytan icadı arabayı kullanmak caiz değildir!”

Böylece katline fetva ile karar verilen armağan araba, yani ülkemizin ilk otomobili Sarayburnu denen kıyıdan denize atılır!

Çevrimdışı Gefsob

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.028
  • 15.126
  • 2.028
  • 15.126
# 18 Eki 2021 07:58:59
Çileğin 🍓🍓gelişimi...

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.219
  • 53.877
  • 4.219
  • 53.877
# 18 Eki 2021 18:31:04
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Doğru olmayan bir bilgi!!!
Bahsettiğiniz Padişah, İstanbul’a ilk tramvay hattını döşeten kişi. Demiryolunu 452 km den 1344 km ye çıkartan kişi.
Aynı Padişah, Dev savaş gemileri yaptırıp Osmanlı donanmasını dünyanın en güçlü üçüncü donanması haline getiren kişi. Ayrıca bu savaş gemilerinin resimleriyle Beylerbeyi sarayının tavanlarını donatan kişi.
(Hangi padişah olduğunu tahmin etmişsinizdir umarım :) )
Tarihimizi doğru kaynaklardan öğrenelim :)

Hocam tarihe acar bakarsınız...polemiğe girmek istemiyorum...

Çevrimdışı omerf

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.627
  • 9.850
  • 2.627
  • 9.850
# 18 Eki 2021 20:17:05
Unun içine defne yaprağı koyarak böceklenmesini engelleyebilirsiniz.

Çevrimdışı blue38127

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.097
  • 18.048
  • Müdür Yardımcısı
  • 3.097
  • 18.048
  • Müdür Yardımcısı
# 18 Eki 2021 22:42:05
Sütün %88'i sudur..

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK