ümidini kaybeden herşeyini kaybeder.
İslamda ya hep,ya hiç'cilik yoktur!
Hayatını, inandığı İslam'a uygun şekilde yaşamak isteyenlere ümitsizlik veren anlayışlardan biri de:
- Ya hep ya hiç'çiliktir!..
Evet, bazıları 'ya hep ya da hiç' diyorlar. Hepsini de yapamayınca hepsini de terk etmeye kendilerini mecbur sanıyorlar, bu defa hepsinden de mahrum kalma gibi bir çıkmaza giriyorlar...
Ya hep ya da hiç'çilik bir ifrattır. Her ifrat gibi o da sahibine hayır getirmez, sonunda ya ifratta bırakır ya da tefrite düşürür, bir uçtan öteki uca uçurur. Hepsini birden yapmak isterken hiçbirini de yapamaz hale getirebilir.
İslam'ın koyduğu ifrat tefritten koruyan itidalli kaidelerden biri şöyle ifade edilir:
- Tamamı yapılamayan bir hayrın tamamının da terk edilmesi gerekmez!..
- Ma la yüdrekü küllühu, la yütrekü küllühu.. kaidesi bunu ifade eder...
Öyle ise dini mükellefiyetlerinizi hayalinizde zorlaştırıp da hakkından gelinemez görevler olarak düşünmeyiniz...
Siz önce yapabildiklerinizden başlayın. Sonra yapamadıklarınızı da yapma azim ve kararında olun. Göreceksiniz ki, zamanla hayalinizde zorlaşan konular yavaş yavaş kolaylaşacak hem de çok zevkli ve lezzetli şekilde yerine getirip huzur ve saadetinize vesile olacaktır.
Zaten peygamberler müstesna hiçbir kişi, baştan en mükemmel şekilde başlamış değildir dini hayatına. Bizim gibi sıradan insanların hemen hepsinin dini hayatı, baştan eksikli ve noksanlıdır. Yapamadıklarımız olmuş, zaman zaman hata ve kusurlarımızdan feryat da etmişiz. Ancak bir şey kurtarmıştır bizi... Bugün yapamıyorsam yarın mutlaka yapacak, o görevimi de yerine getirmeye muvaffak olacağım, azim ve kararı...
Bu niyet ve azim hepimizi, hatta herkesi kurtaracak güçte ve kutsiyette bir can simidi olmuştur. Mesela:
- Şikayetçi olduğunuz kötü alışkanlıklarınız mı var?
Korkmayın, önce bir iyi niyete girin, kurtulmak için lazım gelen irade gücünü gösterin, hemen olmasa bile zamanla alışkanlığınızın baskısı azalacak, sonra da tümüyle kurtulacaksınız...
Zira Allah samimi olarak kendine yönelenlere sebepler halk eder.
- Bana doğru bir adım atana ben on adımla yaklaşırım, buyuran Rabbimiz'dir.
- Tesettürde eksiğiniz mi var? Ümidinizi yitirmeyin, niyetinizi bozmayın, samimi olun. Göreceksiniz ki Rabbimiz, sizi engelleyen şartları kaldıracak, huzur bulacağınız giyime karşı sevgi ile dolacak, uygulamada kolaylıklara kavuşacaksınız... Hatta gerçek huzuru da Yaratan'ın emrine uygun şekilde giyinmekte bulacaksınız...
- İbadetlerinizde kusurlarınız, ihmalleriniz mi var? Vicdan azabı mı çekiyorsunuz?
Azminizi azaltmayın. Bu eksiklerinizi de tamamlayacak, beğeneceğiniz ibadetli mümin haline geleceksiniz. Yeter ki, ya hep ya da hiç'çilik gibi bir ifrat ve tefritin peşine düşmekten kendinizi koruyun, istikbalinize ümitle bakın... Şunu da unutmayın ki:
- Servetini kaybeden yine kazanabilir. Savaşı kaybeden yine zafer elde edebilir. Ama ümidini kaybeden her şeyini kaybeder. Çünkü, bunları kazanmak ümitle olur. Ümidini yitirmiş insan başlama azmini ve iradesini bulamaz ki, kaybettiğini yeniden kazanmaya yönelebilsin.
Ayet-i kerime, bunun için ikazını net şekilde yapmaktadır:
- Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz!
Bunlara ilave edilecek mühim bir nokta da (çevre) meselesi...
Evet, çevreye dikkat etmeli, bu konularda örnek olarak yaşayanlarla yakınlık kurmalı, yalnız kalmamalıdır.
Ne dersiniz? Arz ettiğim konularda düşünüp kendimize şöyle bir yol haritası çizmeye ihtiyaç var mıdır? Yoksa siz bu konuları çoktan geçmiş, çok daha ilerilerde çevrenize örneklik eder hale mi gelmişsiniz? Öyle ise şükürler olsun sizin için de, örneklik ettiğiniz peşinizden gelenler için de...