" Polis, hücreye getirdiği çocuğa sordu:
"Sen neden geldin lan?"
Ayaktaydım. Merak ve heyecanla izliyordum.
"Benim bir suçum yok," dedi çocuk.
"Ne yani lan, suçun yok da seni camiden mi aldılar, neden aldılar?"
"Evden aldılar... Ders çalışıyordum... Tıp fakültesinde okuyorum. Beni aramıyorlar aslında, abimi arıyorlar; ama beni aldılar."
"Abin kimmiş lan?"
"Mehmet Şener. Ben de Hasan Hüseyin Şener."
"Başlatma lan Ahmet'inden Mehmet'inden! Kimmiş lan Mehmet Şener?"
"Ağca'ya silah veren," dedi çocuk, övünerek.
O âna kadar çocuğu çiğ çiğ yiyecekmiş gibi bakan polisin tüm hırsı tükenmişti.
Ben araya girdim; öfkeyle: "Bu çocukla beni aynı yere koyamazsınız," dedim.
"Sen de kimsin lan?"
"Ben Tarık Akan'ım."
"Ne olmuş lan Tarık Akan'san? Neden kalamıyormuşsun bununla? Bu insan değil mi?"
Çenemi tutamadım, ettim lafımı: "Ben bu faşistle kalamam, beni başka yere..."
Mideme bir yumruk yedim. Ayaklarım yerden kesildi. Neye uğradığımı anlayamamıştım. Kendimi yerde buldum. İki-üç tekme de yerde yedim. Kafamı kolluyordum.''
"Hücreden biraz uzaklaştık. Polis durdu. Ben de durdum. Polis A. geldi yanımıza. Üç polis ve ben, öylece dikiliyorduk. Sonunda polislerden biri
(A. değil):
"Al bakalım şu süpürgeyi eline," dedi.
Aldım.
Bağırarak devam etti:
"Beni dinleyin! Herkes çöpünü kapının altından atacak; artist de buraları süpürecek!"
Bir an, süpüreyim mi, süpürmeyeyim mi diye düşündüm. Sonra elimdeki saplı süpürgeyi ayaklarımın çevresinde ufak ufak, isteksizce hareket ettirmeye başladım.
"Ulan çöplerinizi dışarı çıkartın, yoksa fena yaparım!"
Dokuz-on hücrenin hiçbirinde hareket olmadı. Ben de gönülsüz, süpürmeyi bıraktım, çöpleri beklemeye başladım. Kimsenin kımıldamadığını görünce polis sinirlenmişti:
"Ulan çöplerinizi dışarı çıkartın! Vatan haini Tarık Akan toplayacak!"
O da ne? İlk kez biri bana 'vatan haini' diyordu... Sözler kulağımda yankılandı... Zaman geçiyordu, ama hala hiçbir hareket yoktu. Sinirine hakim olamayan polis, bir numaralı hücrenin kapısına sıkı bir tekme attı ve ana avrat küfre başladı. Bir bana dönüyor, ''Vatan haini!" diye bağırıyor, bir hücrelerden yana dönüyor, küfrediyordu. Sonra en uçtaki hücrelerden onu çılgına çeviren ses duyuldu:
"Memur bey, ben süpürürüm... Tuvaletleri de yıkarım... Ama ona yakışmaz..."
Hiç bu kadar gururlandığımı anımsamıyorum... Boğazım düğümlenmişti..."
"Siz beni devrimci diye fişlediniz, kabulümdür, tarihte sizi hain olarak fişleyecek."
Yaşamı boyunca ezilenin, yoksulun yanında faşizme, gericiliğe karşı durdu. Kralın sofrasında soytarı olacağına halkının kavgasında eşkiya oldu...
Yukarıdaki satırlar Tarık Akan'ın "anne kafamda bit var" kitabında anlattığı 12 eylüldeki mapus günlerinden bir anı..
Alıntı
TARIK AKAN / "ANNE KAFAMDA BİT VAR"