Düşerken yıldızlar pul pul ellerime,
İçimde derin sancıları çekerken
...ve sen, hudutsuz özleminle, gönlüme çökerken
Bu gece sana yazacakmışım baba...
Bir bisiklet için kurduğum hayallerde
Hep sen suçluydun çocuk yüreğimde...
Nerden bilebilirdim, yokluk mertliği bozar baba,
Yoksa hangi baba istemez?.. bir çocuğa
Gökkuşağına çengel atıp, bir sal yapıp kaydırmayı...
Yıllar geçiyor baba, yaşlılık saçlarına düşüyor,
Derin izler yüzüne, dökülen dişlerine
Kalbine vuruyor ve dizlerine yıllar...
Ömrün en orta yerindeyim baba,
Yıllar önce sen gibi, bir bisikletin yükü sırtımda,
Nerden bilebilirdim?.. yokluk adamlığı bozar baba...
�Yara en çok kanarken yakışırmış adama� diyorlar,
İçim almıyor tükenişleri, gidişleri
Burada olsaydın şimdi, anlatırdım
�Bir kıza sevdalandım� derdim,
Ellerim yine çok üşüyor baba,
Martılar neden böyle siyah baba?..
Canım sıkılıyor, zırhlı birliklere teslim ettiğin gün,
�Yak bir sigara�, deyişin kulaklarımda ağrıyor,
Sen nasıl bir adamdın baba?..
Yüreğin ne kadar engin,
Baba yüreğim kanıyor,
Duman duman hasret tütüyor her yanım baba...
Şimdi düşsem şu dalgalara boğulur muyum?..
Yine tutar çıkartır mısın baba?..
Yoksa duymaz mısın sessiz çığlıklarımı tuzlu sularda?..
Martılar siyah baba, martılar siyah
Çığlıkları gecenin ahengini boğuyor baba
Baba, baba korkuyorum, tuzlu bir yaşamın arasında,
Martılar siyah baba, martılar siyah�
Murat İNCE