Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.
Wilhelm Reich'in
"Dinle Küçük Adam" isimli kitabından alıntı :
... kendi öz duygularına güvenmiyorsun. Seni küçük gören kimseye saygı duyuyor, kendini küçük görüyorsun; bu yüzden kendi öz duygularına güvenemezsin işte.
Ben (tek başıma) ne yapabilirim ki?
Cevap :
Risale-i Nur Külliyatı, Sözler isimli eser, Yirmi Üçüncü Söz:
İman hem nurdur, hem KUVVETTİR. Evet, hakikî imanı elde eden adam, KAİNATA meydan okuyabilir ve
imanın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikatından kurtulabilir. "Tevekkeltü alâllah" der, sefine-i hayatta kemâl-i emniyetle,
hâdisâtın dağlarvâri dalgaları içinde seyran eder. Bir çok kişi "İman" kelimesini dar anlamı olan "İnanmak" kelimesi ile eş anlamlı kabul eder.
İbadet ve
tefekkür ile imanını kuvvetlendirenler, KUVVETİ HİSSETMEYE başlarlar.
Bu hissin kelimelerle anlatılması en fazla yukarıdaki cümlelerle olabilir.
Gerçek anlamını kavrayabilmek için bu kuvvetin hissedilmesi gerekir.
Günlük hadiselerin yaşantımıza etkilerinin çok olduğunun ZANNEDİLMESİ iman kuvvetinin azlığından dolayıdır. Wilhelm Reich'in
"Dinle Küçük Adam" isimli kitabından alıntı :
Anlıyorum, «dâhilerin olsun istiyorsun, onlara gereken saygıyı göstermeye de razısın.
Ama iyi bir dâhi istiyorsun sen.
Uysal, terbiyeli bir dâhi, çılgınlıkları olmayan, kısacası halim selim, ölçülü ve uyarlanmış bir dâhi istiyorsun; bütün engel ve kısıtlamaları çiğneyen, kural tanımaz, ehlileşmemiş bir dâhi değil.
Bir dahi ancak, yaratanın önünde secde ediyorsa makbuldür / kabulümüzdür. Kendi tanrımı ben tanımlarım diyen dahiciklerle bizim işimiz olmaz.
Wilhelm Reich'in
"Dinle Küçük Adam" isimli kitabından alıntı :
İşte sen böylesin, Küçük Adam. Kaşık atmayı, kepçe daldırmayı iyi beceriyorsun ama yaratma yetisinden yoksunsun.
Zaten bu yüzden böylesin, bu yüzdendir ki, yaşamın boyunca sıkıcı bir büroya ya da bir resim masasının başına kapanıyorsun, sırtına deli gömleği geçirir gibi parmağına evlilik yüzüğü geçiriyorsun.
Ve bu yüzdendir ki çocuklardan nefret eden bir öğretmensin. Gelişme yok sende, yeni bir düşünce geliştirmene olanak yok, çünkü sen yalnızca aldın bugüne dek, bir başkasının gümüş tepside sunduğu şeyi kaşıkladın yalnızca.
Biz, yaratanın iyiliğimiz için belirlediği sınırlar içinde hareket ederiz. Yoktan var etmeyiz / edemeyiz. Yaratanın verdiği İLHAMLARLA yeni KEŞİFLER yaparız.
Yaratanımızın emri olduğu için nikah bağı ile bağlanırız.
Yaratanımızın eseri olduğu için çocukları severiz.
Yaratanın indirdiği son kitap TÜM DÜŞÜNCELERİ içermektedir.
Kitabımızı okudukça düşüncelerimiz gelişir, yeni düşünce diye tanımlanan düşüncelerin FARKINA VARIRIZ.Bizim kaşıkladığımız yaratanın bize sunduklarıdır.