Disleksi Hastalığı

Çevrimdışı Selenay 1

  • Uzman Üye
  • *****
  • 320
  • 694
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 320
  • 694
  • 1. Sınıf Öğretmeni
24 Haz 2012 11:48:50
İlgilenen arkadaşlar için aşağıdaki linkte daha ayrıntılı bilgi var.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı harabeyim

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.233
  • 6.889
  • Müdür Yetkili
  • 1.233
  • 6.889
  • Müdür Yetkili
# 07 Eki 2012 22:00:49
Disleksi Nasıl Tedavi Edilir

 
Disleksinin Tedavisi:
 Disleksinin belirli bir tedavisi yoktur. Herhangi bir tıbbi müdahalesi bulunmamaktadır. Bu sorunun çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları kapsamında ele alınması gerektiği kanısına varılmıştır.
 


Yaş ilerledikçe okuma sorunları ve bazı sorunlar düzelebilir. Ancak yazı hataları ve yavaş okuma gibi bazı sorunlar kalıcı olur.
 
Dislektiklerin pek çoğu  akademik açıdan başarısızdır. Burada akademik kelimesi yanlış yorumlanmaması gerekir. Örneğin konuyu bildiği halde sınavda gerek sure bakımından gerek bildiklerini tam aktaramamadan dolayı birilerinin gerisinde kalırlar.
 
Gereken özel eğitim merkezleri Türkiye de bulunmamaktadır. Bazı özel psikolojik danışmanlık ofisleri yeni yeni açılmaktadır.
 
Sorun genelde okula başladığında ortaya çıkmaktadır.
 
Unutulmamalıdır ki disleksi gizli bir engeldir. Yapılan çalışmalar onların hayatını kolaylaştırma şeklinde olmalıdır. Kabiliyeti doğrultusunda mesleğe yönlendirilmeli, başarısız olduğu alanlarda baskı uygulanmamalı. Özgüvenlerini kaybetmemeleri sağlanmalı. Eğitim hayatı boyunca zorlanacağı pek çok şeyler karşısına çıkacaktır, mühlet verilmeli üstesinden geleceğine inandırılmalı.
 
Okul-Aile-Danışman çok iyi bir işbirliği yapmalıdır. Gayret ödüllendirilmeli

Alıntır!.

Burda da detaylı bilgiler bulunmakta:
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı fusunhoca

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.378
  • 24.317
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.378
  • 24.317
  • Müdür Yardımcısı
# 07 Eki 2012 22:04:49
DİSLEKSİ KONUSUNU Araştırdım Ve Tübitak Bilim Ve Teknik Dergisi/ Şubat 2011 / Dr. Özlem İkinci Nin Yazısını Okuyarak Bunu Sunu Halinde Hazırladım.sizlerin De İncelemenizi İsterim Arkadaşlar,
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı harikulade

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 565
  • 9.458
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 565
  • 9.458
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 07 Eki 2012 22:11:57
bazı belirtileri hemen hemen her öğrencide bulunur nitelikte .bu nedenle bu gizli engeli anlamak çok da kolay değil diye düşünüyorum.paylaşımda bulunanlara teşekkür ediyorum.

Çevrimdışı meleke

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.945
  • 3.627
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.945
  • 3.627
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 07 Eki 2012 22:20:50
şuan 3. sınıf 1. sınıftan beri uğraştığım öğrencim

okumayı zor öğrendi hala okurken bazı harfleri yanlış okuyor atlıyor
yazarken daha fena tahtada kalemlik yazıyor mesela dikkatli bak tahtadakinin aynısını yaz diyorum bir bakıyorum kalmık yazmış
rakamları zor öğrendi sayıları hala karıştırıyor 21 yaz diyorum 12 yazıyor biliyorum çocukta bir problem var aile götüremem rama diyor köy yeri tabi ulaşım yokki maşallah ramlarda öyle katı kurallar koyuyorki yok önce sağlık raporu alınacak hastaneden randevu alınacak veli çocuğu getirecek randevu saatinde falan filan
benim yapabileceğim ne var şaşırmış durumdayım:(

Çevrimdışı harikulade

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 565
  • 9.458
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 565
  • 9.458
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 07 Eki 2012 22:24:27
meleke öğretmenim aynı dertten muzdaribim inanın ben de ne yapacağımı bilmiyorum. parlak fikirleriniz olursa paylaşın lütfen.

Çevrimdışı harabeyim

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.233
  • 6.889
  • Müdür Yetkili
  • 1.233
  • 6.889
  • Müdür Yetkili
# 07 Eki 2012 22:43:35
Aynı dertten bir çok öğretmen arkadaşımız muzdarip. Köy öğretmeni olunca işler daha zor. Köyüm 110 km uzaklıkta il merkeze. Bu zorluklara rağmen RAM a 6-7 öğrencimi götürdüm.

Disleksi (öğrenim bozukluğu) nu yaşayan bir çok öğrenci var. Bu sorunun adını ve kaynağını bilmek gerekiyor. Özellikle öğretmen arkadaslarımızın. Sorunu bildikten sonra çözmesi kolay. Bu başlık altında herkes bildiklerini paylaşırsa çok kişi bundan istifade eder.

Çevrimdışı meleke

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.945
  • 3.627
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.945
  • 3.627
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 07 Eki 2012 22:47:02
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Aynı dertten bir çok öğretmen arkadaşımız muzdarip. Köy öğretmeni olunca işler daha zor. Köyüm 110 km uzaklıkta il merkeze. Bu zorluklara rağmen RAM a 6-7 öğrencimi götürdüm.

Disleksi (öğrenim bozukluğu) nu yaşayan bir çok öğrenci var. Bu sorunun adını ve kaynağını bilmek gerekiyor. Özellikle öğretmen arkadaslarımızın. Sorunu bildikten sonra çözmesi kolay. Bu başlık altında herkes bildiklerini paylaşırsa çok kişi bundan istifade eder.
nasıl götürdünüz hocam velisinidemi aldınız yanına veli olmadan asla diyor benim ildeki ram

Çevrimdışı harabeyim

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.233
  • 6.889
  • Müdür Yetkili
  • 1.233
  • 6.889
  • Müdür Yetkili
# 07 Eki 2012 22:52:35
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
nasıl götürdünüz hocam velisinidemi aldınız yanına veli olmadan asla diyor benim ildeki ram

Evet hocam velileri de aldım. Veliler rapor alırsak maaş bağlarlar zihniyeti ile geldiler. Yoksa hepsi vurdumduymaz. Kimsenin umrunda değil. Sabah gün doğarken çıkıp, gece geliyorduk.

Çevrimdışı mesirmacun

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.406
  • 4.084
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.406
  • 4.084
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 07 Eki 2012 23:17:20
Önceki sayfalarda arkadaşlarımızın paylaştıkları konu ile ilgili linkler...

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı farukhoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.394
  • 14.302
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.394
  • 14.302
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 10 Kas 2012 10:48:50
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Aynı dertten bir çok öğretmen arkadaşımız muzdarip. Köy öğretmeni olunca işler daha zor. Köyüm 110 km uzaklıkta il merkeze. Bu zorluklara rağmen RAM a 6-7 öğrencimi götürdüm.

Disleksi (öğrenim bozukluğu) nu yaşayan bir çok öğrenci var. Bu sorunun adını ve kaynağını bilmek gerekiyor. Özellikle öğretmen arkadaslarımızın. Sorunu bildikten sonra çözmesi kolay. Bu başlık altında herkes bildiklerini paylaşırsa çok kişi bundan istifade eder.


ram'ın ne gibi faydası oluyor hocam...

Çevrimdışı durukuzu

  • Üye
  • *
  • 10
  • 4
  • 10
  • 4
# 28 Kas 2012 19:35:22
Merhabalar,
Geçenlerde 5. sınıf öğrencilerimden birinin yazılı kağıdını okuyordum ve ismini sağdan sola ve ters şekilde yazdığını farkettim. Branş öğretmeniyim ve açıkçası yazılarını takip edecek vaktim olmamıştı bu zamana kadar. Her ne kadar tanı koyulmasa da öğrencide öğrenme geriliği olduğunu düşünmüştüm. "Yerdeki Yıldızlar" isimli filmi daha önceden izlediğim için aklıma Disleksi olabileceği geldi.Öğrencimin yazılı kağıdını rehberlik öğretmeni bir arkadaşa gösterdim. Arkadaşım da şüphelendi ve öğrencimize test yapıldı. Sonucunda Disleksi olduğu anlaşıldı. Sorun şu ki öğrencim 5. sınıfta ve ailesi aşırı derecede ilgisiz. Şu durumda ona ne kazandırabileceğimi bilmiyorum, okuyamıyor, yazamıyor... Duruma hakim olan arkadaşlar yardımcı olurlarsa çok sevineceğim. Teşekkür ederim.

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
# 05 Kas 2015 10:46:38
''1-7 Kasım “Disleksi Farkındalık Haftasıdır”. İlkokul çağında çocuğu olanların özel bir farkındalık geliştirmesi şart. ''

Peki, disleksi nedir? Disleksi okuma, yazma, heceleme gibi durumlarda yaşanan bir öğrenme bozukluğudur. Tüm dünyada 700 milyona yakın insan “disleksi” denilen öğrenme güçlüğü sorununu yaşamaktadır. Bu sorunu gözlemlemek kolay olmadığı için çok sayıda disleksi sorunu olan çocuk eğitim hayatları boyunca oldukça zorluk yaşamaktadırlar.
 Resimde İngiliz tasarımcı Daniel Britton tarafından tasarlanan ve disleksi sorununa sahip kişilerin harfleri nasıl gördüğüne dair yapılmış güzel bir farkındalık çalışması bulunmaktadır.

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
# 05 Kas 2015 10:53:59
Her şey ben ilkokula yazıldıktan sonra başladı. Bir akşam evde ders çalışırken annemin bana tuhaf baktığını fark ettim. Yazdıklarımı dikkatle inceledikten sonra mırıldandı. Az sonra elinde düz beyaz bir kağıtla çıkageldi.

“Bir ağaç çiz” dedi, bana.
Çizdim. Önce köklerini, sonra aşağıdan yukarıya doğru gövdesini ve daha sonra dallarını ve yapraklarını... Ben çizerken annem “Allah Allah” diye söyleniyordu. Sonra kendisi bir tane çizdi. Önce kalın bir gövde, sonra dallar ve yapraklar, en son kökler... Ne fark eder ki?..
Sonra yazı yazdırdı. Yazdım. Hemen yanına kendisi yazdı. Baktım B’leri, D’leri, N’leri benimkilere benzemiyor. Onunkiler ters.

Sabah ayakkabılarımı bağlarken (ben hala bağlayamıyordum)
—Öğretmenin bu yazdıklarına bir şey demiyor mu? diye sordu. Zaman zaman bana kızdığını söyledim. Tahtada yazılanları deftere geçirirken zorlandığımı, gecikince de “Tembel” diye fırça yediğimi anlattım.
“Niye zorlanıyorsun?” diye sordu annem.
“Çünkü tahta da yazılanlar da seninki gibi...” dedim. “Ters aynı...”
Öyleydi gerçekten de, benim “ev” diye yazdığımı sınıftakiler “ve” diye okuyorlardı. N’leri, P’leri, K’ları ters yazıyorlardı. Herkesin sağ bildiği benim solumdu. Tahtadakileri defterime geçirirken düzeltmeye çalışıyordum. O yüzden gecikiyordum.

O gün öğleden sonra annem okula geldi. Öğretmenle bir şeyler konuştu. Ertesi gün de kapısında “Davranış Bilimleri Enstitüsü” yazan bir yere götürdü.
“Bak bu abla doktor. Seninle biraz konuşacak” dedi. Güler yüzlü bir abla adını söyleyip tokalaşmak için elini uzattı. Uzattığı eli tersti. Tokalaşamadık. Sonra o da bir şeyler yazıp çizmemi istedi. Bunun çocuklarda çok sık rastlanan bir sorun olduğunu söyledi. O sözcüğü ilk kez orada duydum....

DİSLEKSİ....

Doktor dönüp arkasındaki dosyalardan bir kağıt çıkardı.
—Bu çizimler ve yanındaki notlar Leonardo da Vinci’ye ait” dedi. Yazılar bana çok tanıdık geldi. Benim gibi düz yazan birini bulmuştum işte. Sonra masanın üstündeki aynayı elindeki kağıda tutup bize gösterdi. Annem hayretler içinde kaldı. Notlar onların diline tercüme edilmişti sanki. Ayna bir şifre çözücü gibi düzeltmişti yazıları... Doktor abla bunun bir hastalık değil, bazı çocuklarda rastlanan türden bir bozukluk olduğunu anlattı uzun uzun. Disleksililerin bazı harfleri ve sayıları ters yazdıklarını, ancak bunun bir zeka eksikliğinden kaynaklanmadığını, hatta tersine, disleksil çocukların çoğunda üstün zeka saptandığını söyledi.

Edison’un, John Lennon’ın, Michelangelo’nun, Steven Spielberg’in, Prens Charles’ın, J.F. Kennedy’nin disleksil olduklarından söz etti. Yine bir disleksil olan Einstein’ın okumayı 9 yaşında söktüğünü ve normal okulda başarılı olamayınca da babası tarafından askeri okula yazdırıldığını anlattı.

- “ Bu saydığım isimlerin hepsi birer dahi idi. Bize göre ters yazmalarına itiraz edilmediği, tersine hoşgörü ile bakıldığı için dehalarını kanıtlayabildiler.” dedi. Çıktığımızda hastalığımı sevmeye başlamıştım. Yanılmamıştım işte. Ben değildim ters yazan onlardı.... Farklılığımdan utanmamaya başladım. Ertesi gün okula cebimde bir ayna ile gittim. Ayna benim tercümanım olmuştu adeta. Yazdıklarımı onların diline çeviriyordu. Onların yazdıklarını da benim için düzeltiyordu.
Ancak o gün resim dersinde koptu kıyamet. Öğretmen hepimizden bayrak çizmemizi istemişti. Bir ay yıldız çizip, boyayacak ve sıramızın üzerine asacaktık. Önce yıldızı çizip, yanına bir hilal kondurdum. Sonra öğretmen tepemde bitti.

“Bu hilal ters” dedi.
“Hayır, düz “ dedim. Kağıdı önümden çekip, sınıfa gösterdi.
“Sizce bu hilal ters mi, düz mü?” diye sordu. Çocuklar hep bir ağızdan “ ters, ters” diye bağırmaya başladılar. Öğretmen  tahtaya kalkıp doğrusunu çizmemi istedi. Kalktım, çizdim. Sınıf katıla katıla gülüyordu. Öğretmen “bak yine ters yazıyor” diye bağırdı. “Sen benimle alay mı ediyorsun? Bu ülkenin bayrağını ters çizemezsin herkes gibi çizeceksin” diye gürledi. Korkarak cebimden aynamı çıkardım. Tahtaya doğru tutup bakmalarını istedim. Aynaya yansıyan görüntü tam onların çizdiği gibiydi. Tersti. Aldırmadılar... Hem alay ediyor, hem öfkeyle “Düz çiz... Düz çiz” diyordu. Öğretmen, elimi avuçlarının içine aldı ve zorla bana ters bir hilal çizdirdi. Sınıfa döndü “Şimdi düz mü?” diye sordu. Herkes hep bir ağızdan düz dedi.”Haydi şimdi yerine” dedi öğretmen. İşte ben de terstim artık. Sırama doğru yürürken ensemde öğretmenin sinirli ses dalgalarını hissettim. “ Sözümü dinlerseniz, yarın hepiniz birer Leonardo olabilirsiniz” diyordu. Güldüm. Oturduğumda ay, tahtadan ters ters bana bakıyordu.

Can DÜNDAR


Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.896
  • 512.890
  • 32.896
  • 512.890
# 21 Nis 2016 14:30:51
Anne Harfler Hareket Ediyor

Disleksi yani öğrenme güçlüğü olan çocuklar, eğitim hayatlarında pek çok zorlukla karşı karşıya. Kimi için okul hayatı kâbusa dönüyor. Toplum, eğitimciler ve aileler bu konuda yeterince bilgili değil. Oysa özel eğitimle dislektik çocuklar pek çok sıkıntının üstesinden geliyor.

Umay Aktaş Salman

"Heceleri okuyor ama birleştiremiyordu. Neden birleştiremiyorsun, nerede sıkıntı yaşıyorsun dediğimde 'Yerinde durmuyor ki, hareket ediyor harfler' dedi. Zeki, üretken bir çocuktu ama yazmayı öğrenemiyor, okuyamıyordu. İnternete hareket eden harfler yazdığımda hayatımda ilk kez disleksiyi duydum."

F.G, oğlunda disleksi yani özel öğrenme bozukluğu olduğunu böyle fark etti. Sonrası hala devam eden bir mücadele. Dünyadaki her 100 çocuktan yaklaşık beşi dislektik. Disleksi zekâsı normal ya da normalin üzerinde olan bireylerin dinleme, anlama, düşünme, kendini ifade etme, okuma, yazma ve matematik becerilerinde zekâlarına göre daha düşük performans gösterdikleri bir öğrenme güçlüğü. Yanlış bilinenin aksine disleksi olan çocuklarda zekâ geriliği söz konusu değil.

Disleksi genetik nedenlere bağlı oluşan yapısal bir sorun. Ancak toplumda ve okullarda disleksi ve bu konularda neler yapılması bilinmediği için, dislektik çocuklar ve aileleri bu durum ile genelde bireysel olarak mücadele etmeye çalışıyor. Çocuklar şımarık, istese yapacak çocuklar olarak algılanıyor. Özellikle eğitim hayatların büyük sıkıntılar yaşıyorlar. Çocukları dislektik olan ailelerle yaşadıkları sıkıntıları konuştuk. İsimlerinin açık yazılmaması koşuluyla tecrübelerini ve bu konudaki eksikleri anlattılar.

Disleksi nedeniyle eğitim hayatında sıkıntı yaşayan çocuklardan biri 6. sınıf öğrencisi E.G. E.G ilkokul birinci sınıfa başladığında annesi F.G oğlunun dislektik olduğunu fark etti. Bunu anlaması kolay olmadı. Anne F.G, belirtileri ve yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

"Harfleri ve rakamları karıştırıyordu"

"İlkokul birinci sınıfa başladığımız ilk gün nasılsak, okulun bittiği son günde aynı noktadaydık. Zeki ve üretken bir çocuktu. Ancak yazamıyor, okuyamıyordu. Sürekli birlikte çalışıyorduk ama ilerleyemiyorduk. Harfleri ve rakamları karıştırıyordu. L ve 7’yi, 3 ve e’yi ayıramıyordu mesela. Heceleri okuyabiliyor ama birleştiremiyordu. ‘Nerede sıkıntı yaşıyorsun ?’ dediğimde bir gün ‘Yerinde durmuyor ki, hareket ediyor harfler’ dedi. Önce gözle ilgili bir sorun olabilir diye düşündüm. Göz doktoruna, kulak doktoruna gittik. Bir sorun yoktu. ‘Psikolojik olabilir mi ?’ diye düşündük. Bir gün internete hareket eden harfler yazdım. Disleksi kelimesi ilk kez öğrendim böylece. Hemen bununla ilgili kaynakları taramaya başladım. Türkiye’de çok kaynak yoktu ama Almanca ve İngilizce kaynaklardan da okudum. Forumları takip etmeye başladım. Bu arada tanıyı almak için pskiyatriste de gittik tabii."

Okulda giderek öz güvenini kaybetti


Eğitimci olan anne F.G oğluyla çalışmalar yapmaya başladı. Çeşitli materyallerle harfleri duyularını kullanarak yazmasını öğretiyordu. Mesela bulgur kullanarak parmaklarıyla harfleri yazdırıyordu. Kendisi kitap okuyor, oğlunun takip etmesini istiyordu. Buarada E.G okulda sorunlar yaşıyordu. Öğretmeni zaman tutup öğrencilerinin dakikada kaç kelime okuduklarını ölçüyordu. O hep sonuncu sıradaydı. Üzülüyordu, güvenini kaybediyordu. Okuyamıyor, yazamıyordu ve vazgeçiyordu. "Ben geri zekalı mıyım, aptal mıyım ?" demeye başladı. Annesi oğlunun disleksi olduğunu öğretmeni ile de paylaşmıştı. Ancak öğretmen de bu konuda bilgi sahibi değildi. Anne F.G öğrendiklerini rehberlik öğretmeni ile paylaşıyor, sınıf öğretmenin de öğrenmesini sağlıyordu. Öğretmenin de işbirliğiyle zorlukları aşmaya çalışıyorlardı.

4.sınıfta okumayı söktü

E.G, üç yıl bu okula devam ettikten sonra 4. sınıfta başka bir okula geçti. Henüz okuma yazmaya geçmemişti. Okulun ilk günü, ilk derste E.G’ye kitap okutan öğretmen, metni düzgün okuyamayan öğrencisine tüm sınıf içinde "İki kelimeyi biraraya getiremiyorsun. Bir de özel okuldan gelmişsin"dedi. Ağlamaya başlayan E.G’nin bunu atlaması üç ay sürdü. Depresyon belirtileri gösteriyordu, oyun terapisine gitti. Yeniden okul değiştirdi. 4. sınıfta okumayı söktü. Bu arada müzikte ve dizilim sporunda çok başarılıydı. Aile bir buçuk sene önce Almanya’ya yerleşti. Almanya’da E.G’nin eğitim hayatı çok daha iyi gidiyor. Okulunu seviyor. Anne F.G, disleksinin Almanya’da çok daha bilinir olduğunu vurguluyor:

Almanya'da disleksi daha çok biliniyor ve çalışmalar yapılıyor

"Her sınıfta üç, dört tane dislektik çocuk var. Öğretmen sürekli ek kaynaklar veriyor, yardımcı oluyor.  Dislektik çocuklara sınavlarda ek süre veriliyor. Yazım hataları değerlendirmeye alınmıyor. Burada ortaokulda TEOG gibi bir sınavda yok. Çocukların ilk kez girdikleri sınav 12. sınıfta. Böyle bir sınavın olmaması büyük bir avantaj. Yazıya ve okumaya daha fazla vakit ayrılıyor. Türkiye’de sınava hazırlık süreci oğlum için ızdırap olabilirdi."

İstanbul’da yaşayan M.A’nın 10 yaşındaki oğlu U.A da dislektik. Okulöncesi dönemde başlayan sıkıntılarla yıllardır mücadele ediyorlar. Anne M.A'nın anlattıkları özel eğitimle yol alınabildiğinin ve pek çok şeyin değişebileceğinin kanıtı:

"Oğlum, anasınıfındayken sınıfa uyum sağlayamıyordu. Sınıf bir tarafta oğlum bir tarafta duruyordu sanki. Öğretmeni de ya sınıfın bir köşesine alıyor ya da dışarı çıkarıyormuş oğlumu. Oyunlara katılım sağlayamıyordu. Bir gün ağlayarak geldi ve 'Artık okula gitmek istemiyorum' dedi. İlkokula başladı. Öğretmeni yine şikayetçi. 'Yazmıyor, çizmiyor' diyor. Çalışmıyor, okumuyordu. Evde her yöntemi deniyorudum ama olmuyordu. Ödül veriyorum olmuyor, baskı yapıyorum olmuyor. Harfleri karışıyordu, b ve p’yi karıştırıyordu mesela. Ters görüyordu bazı harfleri. Bazılarını yutuyordu. Sınıfta geri kalıyordu, tahtaya yazılanları defterine çok geç geçiriyordu. Bir yandan da size öyle akıllıca, güzel cevaplar veriyordu, ağzımız açık kalıyordu. İstemediği için çalışmıyor zannediyorduk."

Hemen özel eğitime başladı


M.A, sonunda okulun yönlendirmesi ile oğluyla birlikte Rehberlik Araştırma Merkezi’ne gitti. "Oğlunuz disleksi" dedileklerinde pek çok anne gibi o da hayatın da hiç duymamıştı disleksiyi. U.A da dikkat dağınıklığı da vardı. Düzenli psikiyatriste gitmeye başladılar. Bir yandan da özel eğitim almaya başladı. O zaman ilerleme kaydetti. Okulunu da değiştirdi. Yeni okulundaki öğretmen daha ilgiliydi. Şimdi üçüncü sınıfta. Okuma yazmayı öğrendi. Roman okuyor. Resim ve müzik yeteneği çok iyi. Uzay, robot, dinozor resimleri yapıyor.

"Öğretmenler de öğrenmeli"

U.A. son iki senedir Rehabilitasyon Merkezine gidiyor. Ancak Anne M.A, rehabilitasyon merkezlerinde disleksi konusunda  uzman olmadığını, bu konuda bilgili olunmadığını söylüyor. Çok verim alamadıklarını anlatıyor. Okullarda da öğretmenlerin disleksi konusunda bilgisi olmadığını belirten anne M.A eksikleri şöyle anlatıyor:

"Öğretmenler çocuğu sürekli aileye şikayet ediyor. Anlamaya, çözüm üretmeye çalışmıyor. Öğretmenlerin de disleksiyi öğrenmesi lazım, böyle öğrenciler tekrar tekrar karşılarına çıkacak sonuçta meslek hayatlarında. Özel eğitim çok önemli. Çok faydalı oluyor. Baskı yapar, onu anlamaya çalışmazsanız o çocuğu kaybederseniz. Eğitim hayatı başlamadan biter. Biz çok şükür bir sürü şeyi aştık."

Okul öncesi dönemdeki bu belirtilere dikkat

Disleksi Öğrenme Güçlüğü Derneği İstanbul Temsilcisi ve Özel Eğitimci Betül Ersoy, tanı aldıktan sonra doktor, aile ve okulun sıkı işbirliği halinde olmalarının çok önemli olduğunu vurguluyor. Okul ortamında öğrenme yeteneklerini geliştirici önlemler alınması gerekiğini belirterek şöyle konuşuyor.

"Disleksinin her bireyde değişik şekillerde görülüyor. Dislektik çocukların yaratıcı oldukları alanlar oluyor ve bunların keşfedilmesi gerekiyor. Belirtilerin okul öncesi çağda başlıyor. Çocukta gecikmiş bir konuşma, seslerde bozukluklar olabiliyor. Kapıya kadı demesi, tuvalete tupalet demesi gibi. Harflerin yerleri değiştirebiliyorlar. Disleksili çocuklarda görme bozuklukları da olabiliyor. Anne babalar genelde, 'Benim verdiğim yönergeyi anlama ile ilgili sıkıntı yaşıyor' diye anlatır çocuklarını. Denge, bisiklete binme, merdiven inip çıkmada sorunlar, sakarlıklar çok oluyor. Yatağını toplamada, bağcık bağlama, düğme iliklemede de zorlanabiliyorlar. Yüz ifadelerini okuyamama da olabiliyor. Kavramları öğrenirken karıştırabilirler. Domates ve elmayı karıştırmak gibi. Harfleri eksik yazıyor ya da karıştırabiliyorlar. Rakamları ters yazalibiliyorlar. Mesela 3, 6, 9’u. Toplama verildiğinde çıkarma gibi düşünebiliyorlar. Genelde çarpım tablosunu zor öğreniyorlar. Kopya ederek yazma çalışmalarında yanlış yapıyor ya da çok yavaş yapıyorlar."

Disleksi tanısı koyacak olan kişinin çocuk ve ergen psikiyatristi olduğunu anlatan Ersoy, yaşam boyu sürecek dislekside özel eğitiminin çok önemli olduğunu vurgulayarak "Çocuğun hangi alanlarında sorunları varsa performans değerlendirilmesi  yapılıyor ve o alanlarda çalışmaya başlanıyor. Erken dönemde verilen eğitim çok önemli. Sınıf seviyesi ilerledikçe gecikmiş olarak gelen çocuklarda müdahale daha uzuyor" diye konuşuyor.

Fark edilmezse ya da müdahale edilmezse ne oluyor ?

Disleksili olduğunu yetişkin olduğunda, çocuğu tanı aldığında öğrenenler oluyor. Ersoy'a göre bu durumu ortaokul, lise hatta üniversiteye kadar taşıyanlar zekâsıyla taşıyor:

"Bir şekilde zekâsıyla örtüyor. Okuyamadığı zaman, yanlış okuduğunda çocuk alışıyor artık. Kimi sosyal alanda bu açığını kapatıyor. Okumadaki hataları basit düzeydeyse tolare edebiliyorlar. Kendi kendilerine ilerliyorlar. Müdahale edildiğinde o kusur tamamen kapanmıyor zaten. Yaşam boyunca yanlış mı okuyacak peki? Hayır, binde bir de olsa  devam edecek. Bu durumu zekâsıyla kapatamayanlar ise okumak istemiyor ortaokul ya da lisede bırakıyor eğitimini. Performanslarından daha aşağıda yerlerde çalışıyorlar. Disleksi erken fark edilip, erken müdahale edilirse bu çocuklar daha iyi seviyelere gelebilirler. Özellikle ana sınıflarında ve ilköğretimde öğretmenlere hizmetiçi eğitimler verilmeli. Bu konuda bakanlığın çalışma yapması lazım.  Bu alanda uzman da az."

Einstein, Steve Jobs, Leonardo da Vinci de dislektikti


Milli Eğitim Bakanlığı, dislektik çocuklar için öğretmenlerin yapması gereken ek uygulamaları belirlendi. Özel gereksinimli diğer çocuklar gibi dislektik çocuklar içinde yönetmeliklerle yapılması gerekenler belli. Bireyselleştirilmiş eğitim planı uygulanmasının yanı sıra öğrenme güçlüğünün derecesine göre yazılı ya da sözlü sınavlarda muafiyet hakları da var. Ancak her zaman okullarda bu uygulamalar hayata geçemiyor. Öğretmenler ve aileler bu konuda yeterince bilgili değil. Oysa destekle çocukların akranlarına yetişmesi ve yaratacı oldukları alanlarda başarılı olmaları mümkün. Dünyada da bilime, sanata ve edebiyata katktı sunan ve önemli eserlere imza atan dislektik pekçok kişi var: Albert Einstein, Leonardo da Vinci, Walt Disney, Beethoven, Steve Jobs, Grahambell.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK