Hayırlı günler dilerim.
Dünyanın geleceğinde İsrail'in yeri
Vaad edilmiş topraklar
İsrail denilince hemen aklımıza "Vaad edilmiş topraklar" kavramı gelmektedir.
İsrail devletinin Filistin'lilerden toprak SATIN alınarak kurulduğu inancı hakimdir.
Zaman zaman İsrail'lilerin Güneydoğu'da toprak satın aldığı SÖYLENTİLERİ gündeme getirilerek İsrail'in "Vaad edilmiş topraklara" sahip olmak için çalışmalarını hızlandırdığı ima edilir.
Öncelikle şunu belirtmeliyim "Vaad edilmiş topraklar" için NET bir sınır tanımlaması yoktur.
Tevrat'ta yapılan tanımlamalar bugünkü İsrail'in biraz daha büyük bir toprak parçasını kapsamaktadır.
Türkiye'nin Güneydoğusunuda içine alan İsrail HAYALİ, İsrail'in ilk başbakanı David Ben-Gurion'a aittir, hiç bir tarihi belgeye dayanmamaktadır.
İsrail devletinin kurulduğu yıllarda Yahudi nüfusunun yoğun olduğu tüm bölgelerde Yahudi aleyhtarlığı olduğu bilinen bir gerçektir.
Yaşadıkları bölgede kendini güvende hissetmeyen Yahudiler bugünkü İsrail bölgesini en güvenli bölge olarak görüyorlardı.
O dönemde yaşanan şartların devam edeceği düşüncesi David Ben-Gurion'ın büyük İsrail düşüncesine kapılmasına sebep olmuş olabilir.
Aşağıda sıralayacağım sebepler İsrail'in mevcut durumunun daha iyiye gitmediğini gösterecektir.
1) İsrail'in bugünkü nüfusu yedi milyon civarındadır. Bu nüfusun sadece beş milyon kadarı Yahudidir.
Nüfusunun 2 milyondan fazlası çeşitli sebeplerle İsrail'de yaşayan muhtelif milletlere mensup kişilerden oluşmaktadır.
Tüm dünyada olduğu gibi İsrail'de de Yahudi nüfusunun artış hızı azalmaktadır.
2) İsrail'in mevcut topraklarının yüzölçümü Sivas ilimiz kadardır.
İsrail'in ÇALIŞAN nüfusu en fazla bu büyüklükteki bir alanda faaliyet göstermesine imkan vermektedir.
Daha fazla alanda faaliyet gösterebilmesi için daha fazla Yahudi vatandaşına ihtiyaç vardır ve bu ihtiyacı karşılayacak bir imkan görülmemektedir.
3) [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde şu bilgiler bulunmaktadır :
İsrail'de 18 yaşını doldurmuş ya da 12. sınıfı bitirmiş vatandaşlar için (bay ya da bayan) askerlik zorunludur.
İsrail'li Araplar, hamile ve evli kadınlar için askerlik zorunlu değildir.
Askerlik hizmeti kadınlar için 2, erkekler için 3 yıldır.
Bildiğim kadarıyla dünyanın başka hiç bir ülkesinde kadınlar için ZORUNLU askerlik uygulaması yoktur.
Zorunlu askerlik uygulaması yapan ülkeler içinde en uzun süreli askerlik hizmeti İsrail'dedir.
İsrail'in mevcut coğrafi konumu ve komşuları ile ilişkileri askerlik hizmeti ile ilgili uygulamasında değişiklik yapmasına imkan vermemektedir. Bu durum İsrail vatandaşlarının başka ülkelerde ikamet etme isteğini kamçılamaktadır.
(Örnek: Çeşitli sebeplerle kısa süreli ikamet için başka ülkelere giden İsrail vatandaşları ülkelerine dönmemektedir.)
İsrail'in komşu ülkelerle iyi ilişkiler içinde olmaması, İsrail'in yönetiminde yaşanan sıkıntılar, diğer ülkelerde yaşan Yahudilerin hayatlarından memnun olmaları vb. sebeplerle diğer ülkelerdeki Yahudilerde İsrail'e göç etmemektedir.
4) Başta ABD ve İsrail olmak üzere bir çok ülke İran'ın Nükleer teknoloji geliştirmesinden rahatsızlık duymaktadır.
ABD İran'a yaptırım uygulamak için gerekli desteği sağlayamadı. Bundan sonra da bu desteği sağlaması mümkün görünmüyor.
İran'ın Nükleer teknoloji geliştirmesi en çok İsrail'i rahatsız etmektedir.
ABD bu konuda bir şey yapamayacağını bildiği için İsrail, İran'ın Nükleer teknoloji geliştirmesine engel olmak için harekete geçecektir.
Bu engelleme muhtemelen tespit edebildiği nükleer tesislere hava saldırısı düzenlemek şeklinde olacaktır.
İran'ın böyle bir hava saldırısını engelleyebileceğini tahmin etmiyorum.
Fakat saldırıyı karşılıksız bırakmayacağı aşikardır.
İran'ın İsrail'e kara ve deniz saldırısı yapması mümkün değildir.
Tek alternatifi hava saldırısı ve terörist saldırılardır.
Hava saldırısında askeri hedeflere değil, İsrail ekonomisini yıkacak hedeflere saldırmayı tercih edecektir.
İsrail her karış toprağını değerlendirmeye çalışan bir ülkedir.
Limanlar, havaalanları, otoyollar, fabrikalar, çiftlikler, turizm tesisleri, sanayi kuruluşları vs. hepsi çok dar bir alanda faaliyet göstermektedir.
İran'ın hava saldırısında nokta atışı yapmasına gerek yoktur.
Rastgele yapılacak hava saldırıları bile muhakkak bir tesise zarar verecektir.
İsrail vatandaşlarını korumak için sığınaklar yaptırmıştır.
Hava saldırısında insan zayiatı minumum düzeyde olacaktır.
Fakat saldırı bitip, İsrail'liler sığınaktan çıktıklarında çalışacakları bir işyerleri olmayacaktır.
Bu durum İsrail halkını muhtemelen çılgına çevirecektir.
Çılgına dönen İsrail halkının Kudüs'te Müslümanlar için kutsal sayılan mekanlara saldırması imkan dahilindedir.
İsrail'liler kutsal mekanlara zarar vermeseler bile bu durumda çıkarılacak bir SÖYLENTİNİN önünün alınması mümkün olmaz.
"Yahûdîler sizinle savaşacaktır! Fakat netîcede siz onlara musallat kılınacaksınız! Öldürme o kadar şiddetli olacak ki, bir kaya parçası: Ey Müslüman! Şu arkamda duran kişi bir Yahûdîdir. Onu öldür! diye haber verecektir.(Müslim, Fiten, 81)
"Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; Ey Müslüman, Ey Allahın kulu, şu arkamdaki Yahudidir, gel de onu öldür! diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.(Müslim, Fiten, 82)
Müslümanlar, Yahudilerle harp etmedikçe kıyamet kopmayacak. Harp olacak ve Müslümanlar onları yenip öldürecekler. Öyle ki, Yahudiler ağaç ve taşların arkasına saklanacaklar, o ağaç ve taşlar konuşarak, 'Ey Müslüman, ey Allahın kulu, arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür.' diyecek. Sadece arkad ağacı haber vermeyecek, çünkü bu ağaç, onların ağacıdır. (Ennihaye, cilt 1, shf. 87, 103, 104, 117; İbni Mace, cild: 2, shf: 1363; Müslim, cild: 4 Shf: 2239)
Yukarıdaki hadislerde belirtilen durumun bu şekilde gerçekleşeceğini tahmin ediyorum.