Dur Demenin Zamanı Gelmedi Mi?

Her gün en çok konuşulan üç haberden birinin ekonomiyle ilgili olduğu Türkiye, pek çok açıdan ‘dünyanın en pahalısı’ unvanına sahip. İşte diken.com.tr'nin derlemesine göre dünyanın en pahalı çok önemli 5 ürünü bizde. İşte o ürünler...

En pahalı benzin

Dünyada Norveç’ten sonra 60 gelişmiş ve gelişmekte olan ülke arasında, benzini – mazotu en pahalıya kullanan ülke Türkiye.

En pahalı et

Dünyada kırmızı eti en pahalı tüketen ülke Türkiye. Tüketici kemiksiz etin kilosuna 16 dolar öderken, Türkiye’den sonra kırmızı etin en pahalı tüketildiği ülke ise 7 dolarla Almanya. Kemiksiz eti 2 dolardan satın alan Brezilya ise Türkiye’den 8 kat daha ucuz et tüketiyor.

En pahalı akıllı telefon

Türkiye’de akıllı telefonlar, Batı ülkelerine göre yüzde 50 daha pahalıya satılıyor. Akıllı telefon piyasasının lideri iPhone’da ise Türkiye liderliği kimseye bırakmıyor. ABD’den 649 dolara çıkan iPhone 5, KDV, ÖTV ve nakliye ücreti eklendiği zaman, Türkiye’de 1250 dolara tüketiciyle buluştu. Fiyattaki en yakın rakip, 1016 dolarla Brezilya…

En pahalı pasaport

Türkiye’de 10 yıllık bir pasaporta sahip olmak için 513 TL ödenirken, İspanya’da 46 TL’ye alınabiliyor.

En pahalı internet

OECD Genişbant İstatistikleri’ne göre Türkiye gerek 2.39 dolarlık en düşük hızlı bağlantı, gerekse 76.11 dolarlık en yüksek hızlı bağlantı fiyatlarıyla internetin OECD ölçeğinde en pahalı olduğu ülkelerden biri. [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Daha önce

TEPKİ bir eylemin yapılmamasını sağlamayı amaçlar, ETKİ eylemin en güzel şekilde yapılmasını amaçlar.
TEPKİ olumsuzluk içerir, ETKİ olumluya yönlendirir.

ifadeleri ile tepki göstermek konusundaki düşüncelerimi açıklamıştım.

"En pahalı benzin" ifadesi Türkiye için kullanılmaktadır.
Bu ifadeyi kullananlara şu soruyu yöneltmek istiyorum :

- Türkiye'de benzin tüketimi azalmakta mıdır yoksa artmakta mıdır? Eğer benzin pahalı ise tüketiminin azalması gerekir.
 
Diğer maddeler içinde benzer soruları sormak uygun olacaktır.

- Türkiye'de et tüketimi azalmakta mıdır yoksa artmakta mıdır? Eğer et pahalı ise tüketiminin azalması gerekir.   
- Türkiye'de akıllı telefon azalmakta mıdır yoksa artmakta mıdır? Eğer akıllı telefon pahalı ise kullanımının azalması gerekir.   
- Türkiye'de  pasaport kullanımı azalmakta mıdır yoksa artmakta mıdır? Eğer pasaport pahalı ise kullanımının azalması gerekir.   
- Türkiye'de internet kullanımı azalmakta mıdır yoksa artmakta mıdır? Eğer internet pahalı ise kullanımının azalması gerekir.   

Gözlemlerime göre benzin, et, akıllı telefon, pasaport, internet kullanım / tüketimlerinde bir azalma söz konusu değildir.

O zaman pahalı olduğunu iddiasının dayanağı nedir?

Turgut Özal'ın çok beğendiğim şu anlamda bir ifadesi vardır:

- Rakamlar yalan söylemez, söylettirilir.

Türkiye'de bir şeylerin pahalı olduğunu ifadesi rakamlara yalan söylettirmektir.
Pahalılığı diğer etkenlerden bağımsız olarak ele almak yanıltıcı sonuçlara ulaştırır.

Değerlendirme yapılırken TÜM ETKENLERİN dikkate alınması gerekir.

  Yahu hocam...Matematik diye bir şey var. Bir şey en pahalı mı değil mi? İki yolu vardır:
1-Çıplak fiyata bakarsınız. Yani benzinin litresi bizde kaç dolar, dünya ülkelerinde kaç dolar?
2-Gelire bağlı bir kıyaslama yaparsınız. Yani bir Alman öğretmen aylığıyla kaç litre benzin alabilir. Siz kaç litre alabilirsiniz. Zaten buna bakınca kafanızı duvara vurursunuz...

   

  Yok pahalı olsa satışlar artmazmış...
  Kusura bakmayın. Çok yanlışsınız. Bu ülke yıllarca bastırıldı. 60'larda ABD'de renkli TV vardı. Biz 80'lerin başında Almanya'dan getirdik. Komşular uzaktan kumandayı görmek için evimize toplandı. Babamın köyünde elektrik yoktu daha.
 
   Şu anda sayılan şeylerin pahalı olmasının tek bir sebebi var: Siyasetin zenginlerin elinde olması ve zenginlerden vergi alınmaması. Siz kuyumcuya gidiyorsunuz. Altın alıyorsunuz. Ortada evrak yok. Dişçiye gidiyorsunuz. Protez yapıyor. Fatura yok. İstanbul'da dolmuşa biniyorsunuz. Bilet yok.
   Herkes de bunları kabullenmiş. Bankalar altın satacak, kuyumcular az kazanacak diye eleştiren adam , ana muhalefet partisi vekili...
   Hiçbir medeni ülkede bir öğretmen, ilkokul mezunu dolmuşçudan az kazanmaz.

    Neyse hayırlı günler hocam.

Yahu hocam...Matematik diye bir şey var. Bir şey en pahalı mı değil mi? İki yolu vardır:
1-Çıplak fiyata bakarsınız. Yani benzinin litresi bizde kaç dolar, dünya ülkelerinde kaç dolar?
2-Gelire bağlı bir kıyaslama yaparsınız. Yani bir Alman öğretmen aylığıyla kaç litre benzin alabilir. Siz kaç litre alabilirsiniz. Zaten buna bakınca kafanızı duvara vurursunuz...

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Bir şeyin pahalı olup olmadığına karar verebilmek için iki yol değil sayısız yöntem vardır.
Önceki mesajımda rahmetli Özal'ın ifadesini vesile ederek rakamların yalan söylemeyeceğini, söylettirilebileceğini ifade etmiştim.

Sizin kullandığınız MANTIĞI DOĞRU KABUL ETTİĞİMİZDE bahsi geçen mal ve hizmetlerin tüketimi / kullanımının azalması gerekir. Azalma olmadığına göre kurduğunuz mantıkta bir hata / eksiklik olması gerekir.

Kapitalist ekonomilerde fiyatı arz ve talep dengeler.
Bir mal ve hizmetin tüketimi / kullanımı azaldığında fiyat düşer.

Bahsi geçen ürünlerde kişilerde pahalı ALGISI oluşmadığı için talep düşmemektedir. Talebe bağlı olarak fiyatta artmaktadır.

Ailelerin sık sık yaptığı bir hata vardır. Evlatlarını birbiriyle kıyaslarlar. Ülkemizin başka ülkelerle kıyaslanması da benzer bir hatadır.
Çocukların kendileri ile kıyaslanması gerektiği gibi, ülkemizde geçmişiyle kıyaslanmalıdır.

Verdiğiniz örneği dikkate alırsak, kıyaslamayı şöyle yapmak daha doğru olacaktır.
Ülkemizde geçmişte bir öğretmen maaşıyla kaç litre benzin alınabiliyordu, bu gün kaç litre benzin alınabiliyor?
Gençlik yıllarımda ülkemizdeki öğretmenlerin benzin almadıklarını (alamadıkların değil almadıklarını) hatırlıyorum.
Bilmem siz o günleri hatırlar mısınız?

Ülkemizde artık üretim yapılmadığı için devletimiz hazineyi finanse edebilmek için vergilere abanmış durumda. 5 liraya benzin alınca devlete 3 lira vergi vermiş oluyoruz. Alman sanayisi 30 bin liraya araç üretirken, devletimiz üretmeden bu araçtan 30 bin lira vergi alıyor. Yunan ekonomisi benzer bir yapı yüzünden çöktü.

Yaşanamaz bir ülke olacağız hani herşey güzel olacaktı hani ücretsiz sağlık hizmetleri hani insana saygı...
Teknolojiymiş...uyduyu Çin yapıyor içine yazılımı Amerika koyuyor Fransız rampasından uzaya fırlatıyor.Biz de övünelim duralım.Bu matematikle bu eğitimle bu okullarla ancak karnımızı doyururuz

Bizim insanımızda da var.Binmeyin kardeşim 1 hafta arabaya.Yemeyin 1 hafta ekmek.Almayın 1 hafta tavuk.Bak sonra ne oluyor.İyi ki bu ülke savaşa girmiyor

^^Amerika da yaşayan üst düzey zengin birisi, Türkiye de yaşayan üst düzey zengin Türk'ten daha çok vergi ödüyormuş,
^ fakat Amerika da yaşayan az varlıklı(ortadirek) birisi, Türkiye de yaşayan az varlıklı birinden daha az vergi ödüyormuş''

bu bilgiyi bugün, televizyonda bir ekenomistin ağzından duydum.
yani kısaca bizim ülkemizde fakirsen daha çok vergi ödüyorsun maalesefff.

yalılardan, mücevherlerden, futbolculardan,spor kuluplerinden vs şeylerden ne hikmetse devlet daha az vergi alıyor.

sözüm ona sözde bazı sanatçılarımızda  az vergi ödemek için başka ülke vatandaşı oluyorlar.
parayı burda kazanıp vergiyi başka devlete ödüyor...
daha neler neler...

al işte nakliyecilerin eylemi 2 günde bitti çünkü istanbullu dayanamadı 2 gün.Bu işler böyle bu ülkede

Bizim insanımızda da var.Binmeyin kardeşim 1 hafta arabaya.Yemeyin 1 hafta ekmek.Almayın 1 hafta tavuk.Bak sonra ne oluyor.İyi ki bu ülke savaşa girmiyor

evet bazı şeyleri kullanmasak yada yerli ürünleri alsak,,,
üretmiyoruz üstüne başka ülkelerin ürettiklerini alarak paralarımız uçup gidiyor.
marketten aldığımız en basit ürünlere bakın...
çoğu yurt dışı menşeili
ceviz Özbekistan
badem, ABD
mercimek bilmem neresi.



lüks tüketimden kaynaklanan ithalatı devletin durdurması lazım bence...
en azından kısıtlanmalı
mesela şuan bu sitede 1600 tl ye en akıllı telefon aranıyor.
Bence en akıllısı almamak

biz hak ediyoruz biraz da . sonuçta petrol ithal ediliyor.
nükleer enerji ile dünya bu problemi çözmeye çalışıyor. Tamam tehlikeli ama kimse de araba almadan herşeyin en iyisini tüketmeden vazgeçmiyor

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

  Hocam ben 39 yaşındayım. Yani dediğiniz dönemleri az çok hatırlarım.  Daha öncesini de yakın tarih merakımdan bilirim. Yani döviz yok diye konsolos maaşlarının ödenemediği dönemleri.

   Fakat bazı şeyler düzeldi diye eleştirmeyeceğiz diye bir şey yok.Mesajlarınızdan anladığım kadarıyle dini hassasiyetleri olan bir insansınız. Çoğu Müslüman gibi siz de bir şeyi unutuyorsunuz: Hz. Ömer gibi insanlar bile acımasızca didiklenmiştir zamanında. Zaten demokrasi budur.
      Günümüzdeki sorun bu...Fransa'nın hovarda Başkanı Vespa ile gidiyor...Makam aracı Citroen...Bizde lojman olmadığı için camide yatmak zorunda kaldığımız Erzurum'un valisi Mercedes S600'e biniyor.
      Ben araba kullanmak zorundayım . Paris'te yaşamıyorum.Orada olsaydım her yere metro ile giderdim. Bisiklet yollarından işe gidebilirdim. Bir şehirden öbürüne TGV ile...Kasabalara küçük trenlerle gidebilirdim. Siz Balıkesir'den Tokat'a trenle gelmeye bir kalkın...

     Aracımın deposu dünyanın en pahalı mazotu ile doluyor. Muayenesi Avrupa'nın en pahalısı...Aracımın %40'ı vergi.

   Neyse...Anlayacağınızı sanmıyorum zaten.
   

Haklısınız arkadaşlar yabancı ürün almayalım. Eskiden böylemiydik. Kendimiz üretip yerdik çok daha sağlıklıydık. Son yıllarda bütün köyler viran olmuş çok verimli toprakları olanlar bile şehirlere dolmuş ne varsa şehirde. Yeterki şehirde yaşasın yarı aç yarı tok fark etmez. Milletimiz tembelliğe alıştı veya alıştırıldı.

 Hocam ben 39 yaşındayım. Yani dediğiniz dönemleri az çok hatırlarım.  Daha öncesini de yakın tarih merakımdan bilirim. Yani döviz yok diye konsolos maaşlarının ödenemediği dönemleri.


   Fakat bazı şeyler düzeldi diye eleştirmeyeceğiz diye bir şey yok.Mesajlarınızdan anladığım kadarıyle dini hassasiyetleri olan bir insansınız. Çoğu Müslüman gibi siz de bir şeyi unutuyorsunuz: Hz. Ömer gibi insanlar bile acımasızca didiklenmiştir zamanında. Zaten demokrasi budur.
      Günümüzdeki sorun bu...Fransa'nın hovarda Başkanı Vespa ile gidiyor...Makam aracı Citroen...Bizde lojman olmadığı için camide yatmak zorunda kaldığımız Erzurum'un valisi Mercedes S600'e biniyor.
      Ben araba kullanmak zorundayım . Paris'te yaşamıyorum.Orada olsaydım her yere metro ile giderdim. Bisiklet yollarından işe gidebilirdim. Bir şehirden öbürüne TGV ile...Kasabalara küçük trenlerle gidebilirdim. Siz Balıkesir'den Tokat'a trenle gelmeye bir kalkın...

     Aracımın deposu dünyanın en pahalı mazotu ile doluyor. Muayenesi Avrupa'nın en pahalısı...Aracımın %40'ı vergi.

   Neyse...Anlayacağınızı sanmıyorum zaten.
  

  Hocam rahmetli Başbakan Ecevit'te yerli kartal marka otomobile biniyordu.Devletin imkanlarını söyleyerek.Benimle birlikte benzin,gıda maddesi,sigara,içki vs. alan Rahmi Koç,Ali Ağaoğlu .Benimle aynı vergiyi verecek. Öbür yandan kamuda müthiş bir hoyratça israf yapılacak.Başbakanlığın yeni yapılan sarayını gördünüz mü?Osmanlı padişahları bile böyle saltanat görmedi.Vatandaşa geldi mi kanaat edin diye, dini adamın gözüne sokan simsarlardan nefret ediyorum.Hani nerede asr-ı saadet döneminin idarecileri İdareciler hiç olmazsa Hz.Ömer ahlakı örnek olmalı.Kısaca büyük bir zatın sözü ile cümlemi bitireceğim:" Bir ülkenin yöneticileri ne kadar yoksul ise halkı o kadar zengin, yöneticileri de ne kadar zengin ise halkı da o kadar fakir olur."

Fakat bazı şeyler düzeldi diye eleştirmeyeceğiz diye bir şey yok.Mesajlarınızdan anladığım kadarıyle dini hassasiyetleri olan bir insansınız.
Çoğu Müslüman gibi siz de bir şeyi unutuyorsunuz: Hz. Ömer gibi insanlar bile acımasızca didiklenmiştir zamanında. Zaten demokrasi budur.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Eleştiri, sağlam temellere dayandırılmadığı zaman eleştiri olmak özelliğini kaybeder.
Farklı bir deyişle eleştiri YAPICI olmalıdır.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan beyin şu cümlesini çok beğenirim:

- İçinde öneri olan eleştirilere açık olduğumun bilinmesini istiyorum.

Toplum olarak, uygulanabilir çözüm önerileri içermeyen TEPKİLERİ, eleştiri kategorisine koyuyoruz.

Hastaya mı - hastalığa mı düşman olmalıyız? başlığı ile açtığım konuda şu alıntıyı yapmıştım

Diyalog ve hoşgörüdeki metot da çok önemlidir. Bir hekim hastaya değil hastalığa düşman olur ve hastalığı yok etmeye çalışır. İnsanın da karşı tarafın kişiliğine değil, onun kötü alışkanlıklarına düşman olması gerekir.

Konuları tartışırken hasta ile hastalığı ayırmaya özen göstermemiz gerekir.
Çoğu zaman, hastalığı tartışırken konu hastalara kaymaktadır.