Eğitim Günlüğü

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
12 Mar 2012 18:01:56
Eğitim günlüğü

Eğitim Ve Öğretim Arasındaki Farklar Nelerdir? başlığıyla bir konu açmıştım bu konu başlığı altında soruma tatmin edecek düzeyde bir cevap alamadım.
Başka bir başlık ile açtığım konuda yapılan açıklamalardan anladığım kadarıyla eğitim ve öğretim arasındaki FARKI şu cümle ile özetleyebiliyoruz.

Öğretim bilgi kazandırmak amacıyla yapılan işlemler, eğitim DAVRANIŞ kazandırmak amacıyla yapılan işlemlerdir.

Bu tanımlamanın doğru olduğu varsayımından hareket ederek DAVRANIŞ kazandırmak ile ilgili neler yapılabileceği hususundaki paylaşımlarımı bu başlık altında toplamaya çalışacağım.

DAVRANIŞ kazandırmak ile ilgili düşüncelerini ve bilgilerini paylaşacak arkadaşlara teşekkür ederim.

Öncelikle davranışın önemini anlamaya yardımcı olacak bir söz dizisi yazmak istiyorum.

Düşüncelerine dikkat et, söze dönüşür,
Sözlerine dikkat et, eyleme dönüşür,
Eylemlerine dikkat et, alışkanlıklarına dönüşür
Alışkanlıklarına dikkat et, kişiliğe dönüşür
Kişiliğine dikkat et, kaderini biçimlendirir.

Bu söz dizisini doğru kabul edersek, DAVRANIŞ alışkanlıklarının kişiliğin oluşmasında önemli bir etken  olduğu ortaya çıkar.
Aynı mantıktan hareketle davranışların kaynağının DÜŞÜNCE biçimi olduğu ortaya çıkıyor.
Diğer bir deyişle DAVRANIŞTAKİ değişiklik düşünceyi de etkilemektedir.

Bu nedenle DOĞRU DAVRANIŞ kazandırmak büyük önem taşımaktadır.

İnşallah DAVRANIŞ kazandırmak ile ilgili düşüncelerimi yazmaya devam edeceğim.

Çevrimdışı umutzorlu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.558
  • 30.152
  • 12.558
  • 30.152
# 13 Mar 2012 09:31:09
Öncelikle ülkemizdeki eğitim anlayışının hangi felsefi temele dayandırıldığını bilmek gerekiyor .Şu anda her ne kadar yeniden kurmacılık,oluşturmacılık ,yapılandırmacılık,öğrenci merkezlilik  gibi akımlardan söz edilsede bunların eğitim içeriği ile yapılandırılmasını da incelemek gerekiyor .

Kısaca :YENİDEN KURMACILIK: (Re-Constructionism)

Bu eğitim akımı ilerlemecilik akımının bir devamıdır.
Son gelişen akımlardan biridir.Akımın dayandığı felsefe “pragmatizm” dir.John Dewey, Isaac Bergson, T. Brameld temsilcilerindendir.Eğitimin amacı toplumu yeniden düzenlemek ve toplumda gerçek demokrasiyi yerleştirmek olarak kabul edilmektedir.Eğitim açık seçik bir sosyal reform hareketi geliştirmede önemli araçlardan biridir.Eğitim yeni bir toplumsal düzen (social order) yaratmaya girişmelidir.Toplumsal değişmede temel sorumluluk okullardadır.Bu işte esas güç öğretmenlerdedir.Okul yeni bir toplumsal gelişmeye imkan verecek biçimde geleceğe yönelik olmalıdır.Bu akımın önemli özelliği, eğitimin davranış bilimlerinin bulgularına dayalı olarak toplumu yeniden inşa edeceğine inanılmasıdır.

EĞİTİM FELSEFELERİ

Ağırlıklı olarak eğitim felsefesi yaklaşımlarıdır.

a. DAİMİCİLİK

En eski program geliştirme felsefesidir. Eğitimin değişmeyeceğini ve evrensel bir eğitimi savunur Düşünen akıl yürüten (entelektüel) insanı savunur Okulu hayata hazırlık olarak görür. Okul hayatın kendisi değildir bu yüzdende okullarda meslek öğretilmesine karşıdır.

Okul hayatın maddi ve manevi değerlerini öğretir.İyi bir insan olabilmek için
Okullarda klasik eserler okutulmalıdır. Lider, düşünebilen insanlar yetiştirmeyi amaçlanmıştır.

b. ESASİCİLİK

Yetenekli nisanlar yetiştirmeye önem verir. Tarihe önem verir ve geçmişte olanların geleceğe aktarılmasını ister Öğretmen merkezli eğitimi savunur Geleneksel yöntemler ve ezber kullanılmalıdır. Konular ihtiyaca cevap vermiyorsa değiştirilmelidir.

Zihinsel disiplin yaklaşımı: eğitimin doğasında zorlama, disiplin ve baskı vardır

c. İLERLEMECİLİK

Öğrenci merkezlidir Problem çözme yollarının öğretilmesini savunur Okul hayatın ta kendisidir.
Öğretmen öğrenciye rehberlik etmelidir Demokratik bir eğitim İşbirlikçi öğrenme.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 13 Mar 2012 16:46:15
Hayırlı akşamlar.

Arapça- Türkçe karışık söylenen tekerleme türü şöyle bir söz vardır:
- Et tekraru ahsen velev kane yüz seksen. 
Türkçe'ye şöyle çevirebiliriz :
- Tekrar güzeldir, yüz seksen kere bile olsa.

Doğru davranışı bir iki kez söylemek yeterli değildir.
Davranışın alışkanlık haline gelinceye kadar tekrarlanmasını sağlamak gerekiyor.
Bu tekrarların monoton olmaması, farklı şekilllerde ve mümkünse zevk alacak şekilde yapılması/yaptırılması gerekiyor.

Çikolata ikram uygulaması başlığı ile açmış olduğum konuda "Olumluya odaklanma" alışkanlığının nasıl kazandırılabileceğine dair örnek mevcuttur.
Bir başka örneğide şiir yazma alışkanlığı kazandırma hususunda vermek istiyorum.

Örneği vermeden önce şiir yazma konusunun önemi hakkında bir şeyler yazmayı uygun görüyorum.
Gelişmekte olan toplumlarda yaşanan sıkıntılardan biri de kişilerin duygularını ifade etmekte yaşadığı sıkıntılardır.
Bu sıkıntı çoğu zaman şiddeti doğurur.
Duygularını ifade edebilen kişilerde şiddet eğilimi minumum düzeydedir.

Duyguları ifade etme yöntemlerinden biri de şiirdir.

Şiiri diğer edebi metinlerden ayıran temel özellik, kısa ve öz cümleler içermesidir.

Bildiğim kadarıyla okullarımızda şiir yazma alışkanlığı kazandırmak için yapılan uygulamalar yoktur.
Sadece Türkçe ve edebiyat öğretmeleri şiir konusunu anlattıkları zaman bir konu vererek öğrencilerden bu konuda şiir yazmasını istemektedirler.
Öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun bu ödevi de yapmadıklarını söylemek pek hatalı olmaz sanırım :)

TRTOkul tv kanalında yayınlanan Kendimi Tanıyorum programının evlilik bölümünde şu şekilde bir uygulama yapıldı:

Sunuculardan biri bir kağıda şiir oluşturulabilecek bir cümle yazdı ve diğer sunucuya verdi.
Diğer sunucu, cümlenin altına, daha önce yazılmış olan cümleye uygun ikinci bir cümle yazdı.
Daha sonra sadece kendi cümlesi görülecek şekilde kağıdı katlayarak programa katkı yapan bir öğrenciye verdi.
Kağıdı alan öğrenci sadece son yazılan cümleyi görerek yeni bir cümle ekledi ve sadece kendi cümlesi görülecek şekilde kağıdı katlayarak başka bir öğrenciye verdi.
Bu şekilde sadece son yazılan cümlenin görülüp, yeni bir cümle eklenen bir uygulama yapıldı.
Sonuncu öğrenci cümlesini yazıp kağıdı sunucuya verdi.
İşte kağıtta yazılı olanlar :

Sana rastladığım o ilk günde
Yağmur yağıyordu Kabataş sahilde
Elele yürüyorduk birlikte
Perdeleri aralama güneş girmesin suretine
Hasret bırakma beni, o güzel, aydınlık yüzüne
Ki vakti geldiğinde bırakma vicdanla başbaşa
Her daim yanımda ve her daim benimle
Ve her düştüğümde elin elimde
Ama sonuçta ayağa kalkmak seninle
Ve düşmek örs misali gökten
Anlamak bazen susmaya çalışarak
Anlatmak istesen de bazen susmaktan öteye gidemeden .

Şiir ilgi alanıma giren bir konu değildir. Bir ara 3-4 tane şiir kitabı okudum. Bir iki tane şiir denemesi yaptım.
Şiir yazmanın benim için zor bir eylem olduğuna karar verip şiir konusu ile alakamı kestim.

Yukarıdaki satırlar şiir olarak değerlendirilebilir mi bilmiyorum.
Ama bu satırların benzerini oluşturmak,  benim için asgari bir haftalık çalışma süresi demektir.

Bu uygulamanın dikkat çeken en önemli tarafı, cümleyi yazanın gördüğü cümleyi anlamaya ve dolaylı olarak cümleyi yazan hakkında düşünmeye vesile olmasıydı.
Öğrenciler bu uygulamayı yapmaktan büyük zevk aldılar.

Sınıflarımızda zaman zaman bu uygulamanın yapılması öğrencilere şiir yazma alışkanlığı kazandırabilir.
Daha öncede belirttiğim gibi şiir yazma alışkanlığı kazandırmak, duyguların şiirle ifade edilmesine vesile olacaktır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 18 Mar 2012 16:37:50
Hayırlı günler dilerim.

Kurallara uyma eğitimi

Özellikle gençler tarafından kullanılan bir cümleyi hatırlatmak istiyorum.

- Kurallar çiğnenmek için vardır.

Bu anlayışı benimsemiş kişilere kuralların önemini anlatmak çok zordur.

1) Bu konuya değinmeden önce yıllar önce izlediğim bir filimden bahsetmek istiyorum.
Filimde askeri eğitim alan öğrenciler vardı.
Askeri eğitimde en dikkat çekici uygulama şuydu:
Eğitim alan kişiler bina içinde daima sağ taraftaki duvarı takip ederek ilerlemek zorundaydılar.
Bir koridordaki karşı odaya geçmek için, sağa dönüp koridorun sonuna kadar gitmeniz daha sonra dönüş yaparak karşı duvarı sağ tarafınıza alarak çıktığınız odanın karşısındaki odaya kadar yürümeniz gerekiyordu.
İki adımlık yol için en az yüz adım atmanız gerekiyordu.
Tembellik edip koridoru  karşıdan karşıya geçenler şiddetle cezalandırılıyorlardı.
Burada amaç emirlere ne kadar saçma olursa olsun sorgulamadan itaat edilmesini sağlamaktı.
Eğitim sona erip, askerler bir çatışmanın ortasında kaldığında, iki adım ötelerindeki duvarın arkasına geçemediler ve öldüler.
Çünkü iki adım öteye geçmek için takip edecekleri bir duvar yoktu.

2) Halen yürürlükte olduğunu tahmin ettiğim bir kanun :

Kanun No. 671: Şapka Giyilmesi Hakkında Kanun, 28 Teşrinisani (Kasım) 1341(1925):
Madde l - Türkiye Büyük Millet Meclisi azaları ile idarei umumiye ve mahalliye ve bilumum müessesata mensup memurin ve müstahdemin, Türk milletinin giymiş olduğu ŞAPKAYI GİYMEK MECBURİYETİNDEDİRLER.
Türkiye halkının da umumî serpuşu şapka olup buna aykırı bir alışkanlığın devamını hükümet men eder.
 
3) Medeniyet yuları olarak tanımlanan kravat takılması zorunluluğu her zaman problem olmuştur.
Bir milletvekilimiz kuralda kravatın boyuna takılması yazılı olmadığını belirterek, kravatı beline takarak meclise girmiştir.
Liselerimizde kravatların bağ kısımlarının göbeğe yakın olarak takılması moda haline gelmiş bir uygulamadır.
Bugünlerde öğrencilere kravat takma zorunluluğunun kaldırılması çalışmasının başlatılmasının sebebi kuralın ömrünün tükenmiş olmasıdır.

4) Beşerin (insanoğlunun) koyduğu kurallar yaratıcının koyduğu kurallar gibi değildir.
Beşerin koyduğu kuralların bir ömürleri vardır ve ömürlerini tamamladıklarında kural olmaktan çıkarılmalıdır.
Beşer kuralları toplumlara göre farklılıklar gösterebilir. Bir toplum için doğru olan kural, bir başka toplumda yanlış olabilir.
Beşer kuralları her zaman SORGULANABİLİR ve gerektiğinde kaldırılabilir, değiştirilebilir.

5) Kurallara uyma eğitimi verilirken kuralların SORGULANABİLECEĞİ de öğretilmelidir.

Aşağıdaki yazıda Dünya Ticaret merkezi olan ikiz kulelere yapılan terorist saldırıda Türklerin davranışları hakkında bilgi verilmiştir.
Bilgilerin doğru olup olmaması pek önemli değildir.
Dikkat edilmesi gereken husus kurallara uymanın her zaman DOĞRU bir davranış olmadığıdır.

İkiz Kulelerdeki Türkler

Terörist saldırıda çöken ikiz kulelerde çalışanların büyük bir bölümü öldü.
Kulelerde çalışan Türklerin büyük bölümüyse hayatta…
Basına yansıyan hikâyelere göre Türklerin kurtuluş sırları şöyle :

# En kötüsünü düşündüler :
Bina sarsılınca Türklerin akıllarına iki olasılık geldi :
Ya uçak çarptı, ya deprem oldu. ABD’lilerse sistemlerde patlama oldu diye düşündü.
Türk ‘Nasıl kurtulurum’u planlarken ABD’li masasında çalışıyordu.

# Anonsları dinlemediler :
Resmi emirleri ciddiye almayan Türkler, izdihamı engellemek için hoparlörden yayılan “Binayı terk etmeyin” uyarılarına aldırmayıp hemen merdivenlere yöneldi.

# Cepler hep açık :
Tam bu sırada en ciddi toplantıda bile kapamadıkları, tuvalette dahi yanlarında bulundurdukları cep telefonları çaldı, dostları “çabuk kaç, binaya uçak çarptı” diye uyardı.

# Emniyet şeridini ihlal :
Binadan kurtulan bir Türk’e kulak verelim: Amerikalılar merdivenin sağından tek sıra halinde iniyordu.
Polise “Neden solu kullandırmıyorsun?” dedim. “Yukarı çıkanlara ayırdık” dedi.
Gülüp tek başıma soldan jet gibi indim. 2 dakika sonra bina çöktü.

# İleriyi gördüler :
Kurtulan bir Türk kızı anlatıyor : “Binadan çıkınca hemen uzaklaştım. Çünkü depremde binalar sallantıdan 15-20 dakika sonra çökmüştü. ABD’lilerse binanın önünde telefonla ‘Kurtuldum’ diye müjde veriyorlardı. Kuleler çökerken sanırım altında kaldılar.”

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 18 Mar 2012 20:41:34
   Eğitim Günlüğü’ne ilk yazacağım konu şu:Eğitim camiası olarak birlikte hareket edebilmenin yolunu bulabilir miyiz?Sizce sendikalarımızın üzerinde anlaşabilecekleri,sahip çıkabilecekleri bir ya da birkaç maddelik yenilik ya da değişiklik yok mu?Herhangi bir sendika ya da sendikacı arkadaş çağrı yapsın,sonucunu tartışalım.Öncelikle empati yaparak diğer sendikaların da benimseyebileceği bir öneri olsun.

   Bir diğer konu da öğretim konusunda:’Okumak’ nedir?Alfabedeki harflerden oluşan nesir(düz yazı) ya da şiirin gözle takibi midir?Kitap okumak ile kitap seyretmek arasındaki fark nedir?Okuma,anlama,yorumlama,hayata geçirme...

   Yoksa ‘okuma’ deyince beyne duyu organları aracılığıyla iletilen iletilerin beyinde okunması mı dememiz gerekir? Tad almak okuma mıdır?Deri vasıtasıyla hava sıcaklığını hissetmek okuma mıdır?Duymak okuma mıdır?Alfabeyi bilmeyen okuma yapabilir mi?Okuma yazması olmayan Peygamber Efendimiz çok iyi bir eğitimci değil miydi?Halen O’nu örnek almaya çalışıyor ama O’nun yaptıklarını çok okusak da bırakın yapabilmeyi yaklaşamıyoruz bile.

   Aslında bir ve beraber olamazsak çoğu konuyu tartışmamızın anlamı da azalır.Tabii ki tamamen kaybolmaz.Ancak birlik olabilirsek çalışmalarımızın meyvesini daha iyi alırız.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 21 Mar 2012 11:25:46
Hayırlı günler dilerim.

bekir7133 öğretmenim okumak, gerçeği görebilmektir diyeceğim ama bazı tereddütlerim var.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
linkindeki video "Kendimi Tanıyorum" TV programının "Düşünce Gücü" konulu bölümünde gösterildi.
Linkteki videoda siyah ve beyaz formalı iki takım var.
Video boyunca beyaz formalı takım kendi aralarında paslaşıyorlar.
Paslaşma başlamadan önce görüntülenen ingilizce mesajın anlamı şu:
- Beyaz formalı takım kaç defa paslaşıyor?
Video "Düşünce Gücü" konulu bölümde paylaşılınca sorunun bir yanıltmaca olduğunu bu nedenle sonunda paslaşma sayısı gibi önemiz bir sonuç ortaya çıkmayacağını tahmin ederek, paslaşma sayısını saymayı önemsemeden paslaşmaları tüm dikkatimle izledim.
Tahmin ettiğim gibi, video gösterilme amacı paslaşma sayısını konusundaki tahminleri öğrenmek değildi.
Bununla birlikte paslaşma sayısını tahmin etmek büyük önem taşıyordu ama görmemiz gereken şeyi hiç kimse görememişti.
Bu deneyi bir çok kişi üzerinde yaptım, hiç kimse görülmesi gerekeni göremiyor.
İsteyen deneyebilir, paslaşma sayısını 13 olarak gördüm sizin farklı bir paslaşma sayısı göreceğinize eminim :)

Maalesef ne kadar dikkat edersek edelim, bir yol gösteren (öğretmen) olmayınca gerçeği görmek mümkün olmuyor.

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 21 Mar 2012 17:34:20
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Hayırlı günler dilerim.

bekir7133 öğretmenim okumak, gerçeği görebilmektir diyeceğim ama bazı tereddütlerim var.
 
  Tereddütünüzü anlayamadım sayın hocam.Bakmak,görmek,okumak,anlamak ve yaşamak gerekir.

  Yunus'un bilip de yaşadığı bir cümledir,
  O olmazsa olmaz,olursa bilmez ne haldedir.

  Yunus,belki de besmeleyi okuyup anlamıştır ancak yeterince anlamıştır.Dört büyük kitabın manası Kur'an-ı Kerim'de,Kur'an-ı Kerim'in manası Fatiha Suresi'nde,Fatiha Suresi'nin anlamı da besmeledededir.

  Maalesef İslam dünyası olarak hiçbir devirde olmadığı kadar magazine,siyasete,modaya zaman kaybettiren boş işlere dalmışızdır.Bir konu hakkında konuşurken kırmadan,kırılmadan tartışanımız,konuşanımız azdır.Demek ki yeterince olgun değiliz.İnşaallah doğruyu alkışlar eğriyi de kırmadan düzeltmeye çalışırız.
  Selam ve saygılarımla.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 25 May 2012 18:59:38
Hayırlı günler dilerim.

02 Mayıs 2011 tarihinde [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde açtığım "İkinci Aşama" başlıklı mesajımda eğitimin temel amacının "Kamil insan" yetiştirmek olduğunu vurgulamıştım.
Gülümse isimli e-dergimin Haziran ayında yayınlamayı düşündüğüm 3. sayısının temasını "Kamil insan" olarak belirledim.
Derginin download edilmesinde bazı problemler yaşandığı bilgisi ulaştığı için derginin hazırladığım sayfalarını bu başlık altında paylaşmayı uygun gördüm.
İnşallah faydalı bir çalışma olmuştur.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 26 May 2012 18:19:31
Hayırlı günler dilerim.

Güzel sözler söylerler.
Boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 27 May 2012 18:37:04
Hayırlı günler dilerim.


Yapmayacakları şeyi söylemezler.
Birbirlerinin gizli yönlerini araştırmazlar, gıybet yapmazlar.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 28 May 2012 18:49:19
Hayırlı günler dilerim.

Barıştırıcı ve uzlaştırıcıdırlar.
Kıskançlık ve bencillikten kaçınırlar.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Haz 2012 18:46:27
Hayırlı günler dilerim.


Fedakardırlar.
Sözlerine sadıktırlar.
Kimsenin hakkını yemezler.
İffetlidirler.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 02 Haz 2012 18:53:17
Hayırlı günler dilerim.

Yaptıkları kötülüklerde ısrar etmezler.
İyiliği emreder kötülükten sakındırırlar.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 12 Haz 2012 18:31:36
Hayırlı günler dilerim.

Bir topluluğa duydukları kin, adaletten alıkoymaz.
Kötülüğe karşı en güzel şekilde karşılık verirler.
Anlaşmazlıklarda ayet ve hadisleri esas alırlar.
Helal/haram hududlarına dikkat ederler, haddi aşmazlar.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 14 Haz 2012 18:13:03
Hayırlı günler dilerim.


Alay etmezler.
Kibirlenmezler.
Sabırlıdırlar.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK