sayın hocalarım şimdiye kadar yazılmış bütün yorumları teker teker okudum. kendi yorumumu da pasajlar halinde yazacağım. okursanız ve yorumlarsanız çok sevinirim.
********
ben zamanında çok dayak attım. ama bu yıl uslandım. çünkü uslanmak zorunda kaldım. çünkü kendi öğrencime attığım bir tokat sonucu parmak izlerim öğrencinin yüzüne çıktı. veli hakkını aradı, önümüzdeki ay mahkemem var. başımı derde soktum anlayacağınız. keşke elim kırılsaydı da o öğrencime vurmasaydım. keşke o öğrencim öğretmek istediğimi o anda öğrenmeseydi. kendimi tehlikeye attım, mesleğimi tehlikeye attım vs.
***
eğitimde dayak yoktur. eğitimde dayağın yeri yoktur. çok doğru. dayak atarak bir şey öğretilemeyeceği ispatlandı(üstte).
****
peki ya bizi çıldırtan, her zaman ikaz etmek zorunda kaldığımız, her zaman nasihatle ve ya azarla yola getirmeye çalışmamız gereken okulun "kötü" öğrencileri var ya.. onlara karşı da dayak atmayacağız. peki ya ne yapacağız? yetkimiz ne? disipline veremezsin, çünkü disiplin mekanizması sözde var, ailesini çağırıp konuşalım ki bazen işe yaramıyor. aile daha galip çıkıyor. ya napacağız, oğlum evladım yapma, etme, dur diye bağıran öğretmenler ve öğretmenin kendini yırtmasını takmayan öğrenciler. resmi görebildiniz mi?
*****
tamam dayağı kaldırdık. artık okullarda dayak bitti.peki ya yerine ne koyduk? öğrenci beni ne ile sayacak? 1. sınıftan itibaren bütün öğretmenler, branşı ne olursa olsun bütün öğretmenler(%100 nü kastediyorum) öğrencilerine gerekli davranış eğitimi, saygı, hürmet eğitimini verdiler mi? evet verdiler. o halde niçin benim öğrencim olmayan diğer öğrenciler bana karşı lakayt davranıyorlar. ( şimdi birisi diyecekki "hocam o halde sizde bir sorun var.") hayır bende değil. bütün öğretmenleri takmayan, laubali, saygı sınırları dışına çıkan davranışlar var. (çeşitli örnekler,: okuldan çıkmışız, öğretmen arkadaşlarla yürüyerek evimize gidiyoruz. az ileride bir lise de dağılıyor. ister istemez aralarından geçiyoruz."Allahım, öyle öğrenciler varki yanımızda sanki inadımıza "lanlı, oğlumlu, vs vsli konuşmalar, ileri geri hareketler filan. diğer örnek kendi okulum. kural belli, tatlı dille defalarca söylenmiş,koridorda koşma, boğuşma, bahçeye çık, temiz havanı al, öğretmen zili çalmışken tuvalete doluşma... bir bakıyorsunki öğrencilerin çoğu aksini yapıyor. birkaç öğretmen sınıfına gidiyor. ortada zavallım nöbetçi öğretmen kendini paralıyor. ) şimdi dayağı kaldırdık, peki ya yerine ne koyduk? neden günümüz öğrencisi bu kadar pervasız, bu kadar öğretmenini saymaz?
*********
öğretmenlerde çeşit çeşit. öyle öğretmenlerimiz varki kendini eğitime adamış, kendi sınıfı olsun olmasın, koridorda, nöbette, bir törende gördüğü aksaklığa müdahale eden, bir şeyler yapmaya çalışan öğretmenlerimiz. öylesi varki az önceki öğretmenlerin düzeltmeye çalıştığını bizzat kendisi yaptıran, öyle de öğretmenlerimiz var ki hiç bir şey umrunda olmayan"ben sadece kendi öğrencimi bilirim" diyen.
öğretmenler arasındaki bu farklılık bile şu anki eğitim sorunlarımızın bir nedeni bence.
(yaşadığım bir örnek: ben okulda sakız çiğnenmesine ve çekirdek çitlenmesine çok karşıyım(ama evde değilim). gördüğüm öğrenciye sakızını atmasını veya bir daha çekirdek getirmemesini söylüyorum. okulumda öyle de öğretmenler vardı ki öğrenci çekirdek çitliyor ya , oturuyorlar beraber çitliyorlar. bir örnek daha: öğrenciler gözümün önünde birbirleriyle vuruşuyorlar, boğuşuyorlar. bir gören olsa "burası eğitim yuvasımı ?" der. bende kızıyorum, öğrenci aldırmıyor bile. bir de bakıyorumki onları boğuşturan az ötede oturan, onları neşeyle izleyen bir öğretmenmiş.)
*****
sınıfımı 1. sınıfta aldım. Allah kısmet ederse 5 te bırakacağım. şimdi 2 . sınıftayım. kendi sınıfım olduğu için ders öğretimi yanında iyi bir eğitim verme çabasındayım. belli sınıf ve okul kurallarını öğrencilerime kazandırmaya çalışıyorum. en önemlilerinden birisi de ben sınıfıma girdiğimde yerlerine geçmiş, hazırlığını tam yapmış, güzel bir şekilde öğretmenini bekleyen bir sınıf oluşturmak. genelde iyi bekliyorlar ama sınıfa bir giriyorum karman çorman. ya sabır diyorum. hafif yüzüm asılıyor, yerlerine geçiyorlar. bir başka ders yine kötü, geçin yavrum yerinize, size böyle mi öğretmiştim, bir başka ders yine aynı vs vs. en sonunda bir bağırıp çağırıyorum 3 üç beş iyi gidiyor. yada hiç bağırmıyorum. küsüyorum sınıfa, konuşmuyrum, neşem olmuyor, öğrenci anlıyor hatasını. üç beş gün idare ediyoruz. tamam eğitim, bir anda olmaz bir süreç işi ama sabır sabır nereye kadar?
***
daha çok yazabilirim. belki uzun geldiği için okumadınız. sağlık olsun. ama daha doluyum. özellikle saygısız, ciddiyetsiz öğrenciler hakkında... dayak atmayıpta her durumda sabır gösterebilen öğretmenlere çok saygı duyuyorum keşke bende sizin sahip olduğunuz sinir sistemine sahip olabilsem.
mahkemede duanızı bekliyorum. inşallah hakkımda hayıorlı sonuçlanır. bir daha dövmek mi? asla