Eğitimde Vizyon Eksikliği

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 06 Ağu 2007 01:40:25
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
biraz paraya kıyıp kalitelisinden alınca da , hem öğrencinizin , hem velinizin gözünde farklı bir yere oturmaya başlarsınız.


söylediklerinizi anladım öğretmenim. Ne yazık ki bu tespitiniz doğru. Benim size katılmadığım nokta kıyafetimizi değiştirmek konusuyla ilgili...Öğretmen olarak  kıyafetimizi değiştirmek yerine bu yanlış davranışı   değiştirmeye uğraşsak daha doğru olmaz mı sizce de?

Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 06 Ağu 2007 02:01:38
   Ne diyebilirim ki?

Galiba beni anlamak istemiyorsunuz.

Ben kaliteli bir öğretmeni , kaliteli bir kıyafetin bütünlediğinden bahsediyorum. Öğrencinin , velinin gözünde de bu öğretmen olması gereken yere oturur diyorum.

Ama siz anlamak istemiyorsanız , ne diyebilirim ki?

Saygı ve salam ile...

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 06 Ağu 2007 02:19:41
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
  Alırken biraz paraya kıyıp kalitelisinden alınca da , hem öğrencinizin , hem velinizin gözünde farklı bir yere oturmaya başlarsınız. 
 


Polemiğe girmek adetim değildir. Sadece fikrimi söylerim. Yanlış anlamış olabilirim. Ama sizin yazdıklarınıza göre değerlendirme yaptım."Biraz paraya kıyıp..."Bu cümlenizden yola çıkarak...Ben de fikrimi söylemek ihtiyacı hissettim. Demekki yanlış yapmışım. Kusura bakmayın öğretmenim....

Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 06 Ağu 2007 09:38:06
  Hocam , elbette fikrinize sonuna kadar saygı duyarım. Fikirlerinizi paylaşmanızdan da, benim fikirlerimi eleştirmenizden de zevk duyarım.

  Benim takıldığım nokta, öğtetmenin diğer yönleri yanında kıyafeti ile de örnek olması. Çok şükur öğretmenler iyi giyinecek durumda. Bunda kimsenin bir kuşkusu yok. İyi giyinmeyi ,   'ye kürküm ye'    şeklinde algılamanız ve bu şekilde tepki vermeniz ile benim yazdıklarımın örtüşmediğini anlatmaya çalışıyorum. 

Yoksa , elbette benimle aynı fikirde olmayabilirsiniz, hatta taban tabana zıt fikirde de olabilirsiniz. Ben bunu ne sizi kırmak için bir sebep olarak görebilirim. Nede gikirlerinizi görmezden gelmek için bir gerekçe .

Saygılar.

Çevrimdışı halilabaci

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 100
  • 177
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 100
  • 177
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 06 Ağu 2007 11:16:11
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
   Özür dileyerek bu düşüncenize katılmadığımı söylemek zorundayım öğretmenim.
Yazılanları okurken Nasrettin Hoca 'nın fıkrası geldi aklıma "Ye kürküm ye..."
      17. yılıma girmek üzereyim meslekte. Çok güzel kürkler gördüm. Çok rağbet aldıklarını, bu kürklerin karşısında hem öğrenci, hem veli, hem öğretmen hem de idarecilerin çok saygıyla eğildiklerini de gördüm. Sadece utandım...Öğretmen olduğum için utandım...VEEE yemin ettim ki benim yetiştirdiğim öğrencilerim kürk yemeyecekler...
     Önemli olan insanlara öğretmen olarak bu bilinci verebilmek diye düşünüyorum.
           Ruj 1 lira, 2 lira. Keza diğer boyalarda öyle. En uygun fiyatlarla herşeyi bulabilmeniz mümkün artık. Tekstil de çok ucuza alınabiliyor. Ama bunlar idial öğretmen olmak için yeterli mi sizce?
          Öyle kürkler tanıdım ki ağızlarını açınca cümleleri biraraya getiremiyorlar. Öyle kürkler tanıdım ki yüreklerinde sevgi yok, öyle kürkler tanıdım ki meslektaşım demeye  utanıyorum...
         genç arkadaşlar, sizlere yıllarını bu meslekte geçirmiş birisi olarak tavsiyem; asla kürklere saygı duymayın. Asla kürklere saygı duyan idarecilerin karşısında eğilip bükülmeyin.
          Bizler her türlü şartlarda, adını kimselerin duymadığı, bilmediği en ücra köşelerde, yolu izi olmayan yerlerde fedakarlık üstü bir gayretle mesleğimizi en iyi yapmaya çalışan insanlarız.
           Benim kürküme, benim dudağımdaki boyaya selam veren idareciyi ben adam yerine koyup saygı duymam. O tipleri ezmek çok kolaydır...İnsanlığınızla, beyninizle, kültürünüzle, konuşmanızla, mesleğinizdeki gayret ve yeterliliğinizle...Mevzuata hakimiyetinizle...
         Veli ve öğrenciye gelince ise, onları eğitmek ise bizim görevimiz. Benim kıyafetim öğretmenlik yapmayacak onlara...Bunu çocuklar da veliler de hissediyorlar zaten zamanla...
        Eğer illa  kılık kıyafetimizle de örnek olacaksak temiz olalım. Yönetmelikte belirtilen esaslara uyalım...yeter...
         Benim kaç kıyafetim olduğu, her gün ne giydiğimin hiç bir önemi yok. Ben iyi bir öğretmen olduğumu biliyorum. Velilerim bunu değerlendirebiliyor...
   öğrencilerime de "Kıroyum, mıroyum ama  kürk bende" demeyi değil,  "  Kürküm falan yok ama;  bilgi bende, görgü bende.   Sevgi bende, inanç bende..." demeyi öğretiyorum...
                                   saygılarımla...

        
HOCAM SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZE AYNEN  KATILIYORUM ,ÖĞRETMEN TOPLUMDAKİ DURUŞU ,TAVRI DÜŞÜNCELERİ  VE BİR ÇOK ÖZELLİĞİYLE ÖNCÜ VE ÖZGÜN BİR YAPIYA SAHİP OLMALI.
                       :) SAYGILAR  :)

Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 06 Ağu 2007 11:38:20
  
   Gelelim işin dördüncü bir boyutuna. Belkide can alıcı noktasına. Eğitimimizdeki en büyük soruna...

   Öğrencilerimizi yetiştiriyoruz , yetiştirirken hem eğitim , hem öğretim vermenin gayreti içindeyiz. Tabiiki eğitim kurumlarının en temel gayesi budur.

   Bu öğrencilerimizin ileride büyüyüp hayata aktif olarak katılacaklarını biliyoruz. Bunu bildiğimiz için mümkün olduğunca en verimli şekilde yetişmelerini , katma değer oluşturmalarını, vatana , millete hayırlı birer nesil olmalarını bekliyoruz. Bunları beklememiz de bizim en doğal hakkımız.

   Ancak bu öğrencilerin hayata atılırken , kendi ayakları üzerinde durması , bir birey olarak ben varım diyebilmesi için önlerinde ciddi bir sorun bulunuyor. Bu da MESLEK sorunu. İşte hatada tam bu noktada başlıyor. Mesleki anlamda tatmin olmayan bir bireyin sağlıklı bir ruh haline sahip olmasını, dolayısıyla vatana , millete , ailesine , kendisine faydalı olmasını beklemek herhalde çok da gerçekçi olmaz.

  Biz nekadar iyi bir eğitim verirsek verelim, nekadar karakterli , kişilikli , dürüst insanlar yetiştirirsek yetiştirelim , eğer onları mesleki anlamda da iyi yönlendiremezsek , bir süre sonra bunalımlar içinde , hayatından bezmiş bir toplumla karşılaşırız ki şu anki toplumumuzun hali bu değil mi?

  Peki bu sorunun çözümü nedir ?

   Aslında çözüm çokda zor değil. Sadece biraz alışkanlıklarımızı değiştirsek belki yeterli olacak.

   Öncelikle ÖSS bir alışkanlık. Bundan kurtulmak lazım . Belki herkese bu çok ütopik gelebilir ama bence bu çok gerçekçi. Nasıl ? derseniz.

   İlköğretimde temel eğitimi alan öğrenci lisede artık bir mesleğe yönlendirilmeli. Düz liselere girmek için öğrencilerden çeşitli başarılar istenmeli ve düz liselere giden öğrenciler toplam öğrencilerin yüzde 25- 30 cıvarı olmalı.
    Neden mi?  Çünkü üniversiteye giren öğrenci sayısı Öss ye giren öğrenci sayısının yaklaşık yüzde 10'u . Her sene geri kalan yüzde 90 öğrenciye kusura bakmayın , şansınıza küsün , başınızın çaresine bakın deniyor. Deniyor denmesine de bu öğrenciler bu güne kadar başının çaresine nasıl bakacaklarına dair en ufak bir eğitim (mesleki eğitim ) almadılar ki.

  Sonrada uzmanlar bu gencecik insanların karşısına geçip girişimcilikten bahsedip, ahkam kesip duruyorlar. Ama girişimcilik için de en ufak bir alt yapıları yok ki. Bu saatten sonra bir yere çırak olarak da gidemezler , çünkü kocaman adam  olmuşlardır. Bir iş kurmak için genelde büyük sermayeler gerek ve bu da bir çok kişide yoktur vs....

  İşte bu yüzde 90 lık kısım liseyi bitirince afallayıp kalacağına ve hiç bir özelliği olmadan , sıradan bir insan olarak hayata atılacağına , bunun taaa ilköğretim bitince önü alınmalı.

  Diyeceksiniz ki zaten meslek liseleri var ve rağbet görmüyor. Haklısınız , çünkü meslek liseleri de büyük bir vizyonsuzluk üzerine kurulmuş ve meslek lisesini bitiren kişi ben bu mesleği öğrendim diyemiyor malesef.

  Burda da yapılaması gereken meslek liselerinde meslek öğretmek yerine , mesleği yerinde öğretmek. Yani çocuk hangi mesleği öğrenecekse , gidip o mesleği icra eden ustanın yanında mesleğin inceliklerini öğrenmeli. Haftada 10 - 15 saat de mesaisini ayarlayarak meslek liselerinde türkçe,matemetik, sosyal bilimler vs. gibi dersler almalı. Böylece liseyi bitirince hem mesleği gerçek anlamda öğtenmiş olur , hem de eğitimini de aksatmamış olur.

  Yanlız bunu yaparken çocuğun hayatı boyunca tek mesleğe mahkum edilmesi mantığıyla da hareket edilmemesi gerek. Bu öğrenci için elindeki bir güç olmalı. Liseyi bitirince , Öss ye girip başka bir bölüm okumak istediğinde de hayır , biz seni marangoz olarak yetiştirdik, sen başka bir bölüm okuyamazsın denmemeli. Eğitimde fırsat eşitliği olmalı . Bu  psikolajik olarak öğrencileri rahatlatır . Dolayısıyla mesleğini beğenmeyen bir öğrenci istediği zaman ve gayret sarfederse başka bir alanda kendini yetiştirdiği taktide önünün açık olduğunu bildiğinde hayata daha pozitif bakar ve yaşamından daha çok zevk alır.

Çevrimdışı nazende77

  • Uzman Üye
  • *****
  • 258
  • 416
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 258
  • 416
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 06 Ağu 2007 15:30:26
Sayın chns hocam. Söylediklerinize sonuna kadar katılıyorum. Meslek liselerinde bir revizyon gerekiyor. Ülkemizin gereklerine göre öğrenci yetiştirmek gerekiyor. Bunun içinde birden fazla mesleği icra edebilmeli bir insan.  Sanırım geçmişte bu konuda daha başarılıydık. öğrencileri teoriyle dolduruyoruz. Ama hayata atıldıklarında bunu pratiğe nasıl dökeceklerini bilmiyorlar. Biz hala çocuklarımıza hayatta nasıl ayakta kalabileceklerini öğretme konusunda yetersiziz. Tabii bu yetersizliği bireysel anlamda değil sistemi kastederek söylüyorum. Öğrencilerimizi değil ilköğretimin sonunda daha ilköğretimde sosyal faaliyetlerle toplumsal birer varlık olarak yetiştirmeliyiz. hayat üniversitesi diye bir kavram var bizde. Neden? Çünkü okullarımız ütopik yaklaşımlarla öğrenci yetiştiriyor. Ama insanlar birçok şeyi yaşayarak öğrenir. Ben sanat tarihi mezunuyum. Eğitimle ilgili doğru dürüst hiç bir şey bilmiyordum mesleğe girdiğimde. Ama şimdi gerçekten çok iyi bir öğretmen olduğumu düşünüyorum. Çocuklara öğrenmeyi öğretmeyi başardığımızda işssiz sayımız da hızla düşecektir. Ben şahsım adıma velilerim yazın çocuklarını çırak olarak vereceklerini söylediklerinde onları teşvik ediyorum. Unutmayalım çocuklarımıza toplum içinde, daha ilköğretimdeyken aktif insanlar haline gelme alışkanlığını kazandırırsak bu onların geleceğine yapılmış bir yatırım olacaktır.

Bir de şu kıyafet polemiğine takılan arkadaşlar... Buradaki öğretmen arkadaşlar bu işe gönül vermiş meslektaşlarımız. Ben kıyafet konusundan bahsederken buradaki arkadaşların bu durumunu göze almıştım. Yani biz zaten en iyiyi yapabilmek için buradayız. Ama karşımızda medyanın yarattığı pop kültür gibi bir düşman var. Bununla savaşmak için her şeyimize dikkat etmeliyiz. Televizyonda şaşalı hayat yaşayan insanları gören öğrencilere bilginin yüceliğini sözle anlatamazsınız. Onlar görmek isterler. İş dünyasına bir bakın. Giyim kuşamlarına ne kadar dikkat ediyor insanlar. Peki bizim mesleğimiz onlarınkilerden daha mı değersiz. Biz kendimize dikkat etmezsek, öğrencilere bir bütün olarak örnek olmayı başaramazsak öğretmenliğin yüce bir meslek olarak kabulünü de sağlayamayız. Bakın ben bu yaşta gitar kursuna gidiyorum. Öğrencilerinizi şaşırtmalısınız. Monotonluğu kimse sevmez. Hele çocuklar hiç sevmez. Pop kültürün yarattığı silahları kullanmayı öğrenmek zorundayız. bu çürümüşlüğü pop kültüre karşı bir silaha dönüştürmeliyiz. Mesela öğrencilerinize hayattan zevk almayı, bilginin hayatlarını nasıl güzelleştirdiğini gösterin. Bunun içinde ne olur öğrendiklerini elinizden geldiğince onlara uygulatın.

Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 06 Ağu 2007 16:59:25
Nazende77 Hocam o kadar güzel özetlemişsiniz ki , sadece teşekkür etmek düşüyor bana.

Çevrimdışı emilii

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.578
  • 1.599
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.578
  • 1.599
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 09 Ağu 2007 00:01:14
meslek liseleri konusunda haklısınız hocam .
öğrencilerimizi yatkın oldukları , başarılı olabilecekleri mesleklere yönlendirip bu yönde eğitim almalarını sağlamalıyız. bende bir meslek lisesi mezunuyum ve lisede mesleğime yönelik çok az eğitim aldım. belki daha iyi bir eğitim alsaydım sınıf öğretmeni olmayı değil okuduğum mesleğe yönelik bir iş seçerdim. Çocuklarımızı ünüversiteye okumaya , sınavlara okadar çok yönlendiriyoruzki lise bitince iyi bir üniversiteye yerleşemeyen öğrenciler bom boş kalıyorlar. ne ellerinden bir iş geliyor nede bir iş öğrenebilecek durumları kalıyor.
Bu gün geldiğimiz noktaya bakınca geleceği düşünüyorum bazen; bu gidişle tarlada buğday yetiştirecek, söküğümüzü dikecek kimse kalmayak. çünkü gençlerimiz ya okuyup teknoljik iş kollarına yönelecek ya da 18li 20li yaşlara kadar yalnızca sınava çalıştıkları için başka hiç bir iş yapamayacak duruma gelecek. bence bu çok vahim bi durum...

Okullarımızın ciddi değişimlere ihtiyacı var; çünkü milli eğitimin temel amaçlarından uzaklaşmaya başladılar. eğitim fakültesinde ilk öğrendiğimiz ilke okulun öğrenciyi hayata hazırladığıydı ama atandıktan sonra gördümki okul öğrenciyi hayata hazırlamıyor sınavlara hazırlıyor.

Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 09 Ağu 2007 01:26:22
  Hocam okadar haklısınız ki , size tamamen katılıyorum.

  Ben mesela her öğrenci velime gönül rahatlığı ile öğrencinizi okutun diyemiyorum , biliyor musunuz?

Belki size çok ilginç gelecek , belkide bazı arkadaşlar çok da kızıcak ama gerçektende böyle.

Nedenine gelince;

İlköğretimi bitiren öğrencilerden bazıları öğretim açısından pek de umut vermiyor. Bu öğrenciler düz liseye devam edince , söylediğiniz türden bir akıbetin onları beklediği öyle kesin ki. Birkaç yıl daha okuyacaklar , bu okumaları belki bilgi anlamında onlara birşeyler katacak , belki daha kültürlü olacaklar , ama geleceğin işsizleri ve bundan dolayı da bunalımlar içinde hayatlarına bir yön vermeye çalışan birer birey olacaklar. Ellerinden pek birşey gelmeyecek, çünkü onları eğittiğini sandığımız okul onları sadece sınava hazırlamış ve o büyük gün gelince de ÖSYM kusura bakma diyip kapıları suratına kapamış bir kere...

Geleceğini bu kadar açık gördüğüm halde nasıl veliye aman çocuğunu liseye gönder diye telkinde bulunabilirim , söyler misiniz?

Çevrimdışı emilii

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.578
  • 1.599
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.578
  • 1.599
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 09 Ağu 2007 12:05:54
hocam haklısınız bende velilere çocuğunuzu okutun diyemiyorum. hatta öğrencilerimi okumaya yönlendirmemeye özen gösteriyorum. onları severek yapabilecekleri işlere yönlendirmeye çalışıyorum.
çalıştığım köy tarımla uğraşıyor. tarımın önemini anlatmaya çalışıyorum, çiftçilerin yaptıkları işin bizim için önemli olduğundan bahsediyorum. tek çalışma yolunun okumak olmadığını anlatmaya çalışıyorumNe kadar başarılı olabiliyorum bilemem ama birazcık olsun başarılı olursam bu bile bana yeter...

Çevrimdışı nazende77

  • Uzman Üye
  • *****
  • 258
  • 416
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 258
  • 416
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 09 Ağu 2007 12:29:14
Arkadaşlar okul eğitim yuvasıdır. Bütün öğrencileriniz sınavları kazanamaz. Niçin hepsini sınavlara hazırlamakla uğraşıp geleceklerini karartasınız ki? O çocuk marangoz olunca belki daha mutlu olacak. ilköğretimde çocukların bu kadar sınav stresine girmelerine gerek yok ki. Onları hayata hazırlamak için uğraşın. bu yaşta başlayan sınav stresi, işin sonunda işsizlik problemli bir nesil yaratmaktan başka ne işe yarar ki.

Çevrimdışı nghnkprl

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 178
  • 54
  • 178
  • 54
# 09 Ağu 2007 14:48:19
kesinlikle katılıyorum nazende77 öğretmenim. öğretmenler olarak bizlerin ilk görevi öğrencilerimizi iyi bir insan, iyi bir yurttaş olarak yetiştirmektir. onlara dürüstlüğü, sevgiyi, saygıyı, vefayı, hoşgörüyü, güzel ahlakı öğretmektir...
Sınavlar elbette önemli ancak bunu biz olmadan da nispeten başarabilirler.
onun için eğitimde vizyon eksiliğinin neden olduğu olumsuzluklar sınavlardaki başarı yüzdelerinde değil yetiştirilen öğrencilerin karakter kalitesinde aranmalıdır diye düşünüyorum.
Elbette ki eğitim sistemimizde birçok eksik var ama topu başkalarına atıp işin içinden sıyrılmak kolaycılık olur diye düşünüyorum.
bizler de öğrencilerimizin geçtiği yollardan geçtik. kendi karşılaştığımız zorlukların onları en az yaralamasını sağlamaya çalışmalıyız.
SINAVLAR BELKİ ÇOK ŞEY İFADE EDİYOR ; AMA HERŞEY  DEMEK DEĞİLLER!!! 
 

Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 10 Ağu 2007 21:05:13
  Elbetteki hocam , sınavlar çok şey ifade ediyor ama her şey değildir.
  Özellikler öğrencilerimiz yetiştirirken onları sınava değil de , hayata hazırladığımızın bilincinde olursak ve velilerine de bunu anlatabilirsek belki bizler kendi öğrencilerimiz için en azından birşeyler yapmış olabiliriz.

  Velilerimize öğrecisinin gerçek potansiyelini bildirsek , bu potansiyel doğrultusunda sınavlara hazırlanmanın yanında hayata hazırlanması için ekstra önlemler alınırsa belki öğrenci için bu daha gerçekçi olacaktır.

  Ama ilköğtetimde ille kaliteli bir eğitim. Temel bir eğitim, ahlaki bir eğitim işin olmazsa olmazı. Kaliteli temel eğitimi almamış bir öğrenci mesleki anlamda sorun yaşamasa da toplum böyle bir bireyi barındırmanın sorunlarını herzaman yaşayacaktır.

Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 12 Ağu 2007 11:53:37
  işin diğer bir boyutu da aile;

Ailelerin eğitim bilincinden yoksun olduğu konusunda genelde bütün öğretmenler şikayetçidir. Genelde ailelerin bir çoğu da eğitimin pek bilincinde değil veya nasıl bir eğitim stratejisi izleyeceklerini pek bilmezler.

Çocuklarına evde nasıl davranmaları gerektiğini çoğu aile bilmez mesala. Kimisi seveyim derken aşırı derecede şımarmasına neden olur, kimisi disipline edeyim derken çocuğunun çekingen , içe kapanık yada agresif olmasına sebep olur.

Yani aileler bilimsel olanı değil , deneme yanılma yöntemleri ile yada büyüklerinden , çevrelerinden gördükleri ile çocuklarını yetiştirmeye çalışırlar.

Aradan yıllar geçip de çocuklar  büyüyünce ve istenilen sonuç alınamayınca da 'bizim evladımızda vefasız, hayırsız , işeyaramaz çıktı ' yada ' biz nerde hata yaptık ' şeklinde söylemler gelişir.

Bazı aileler kendi yaşadıkları sıkıntıları çocuklarının yaşamamasını istedikleri için onların eğitim- öğretim işine hayli önem verirler. Onlara ellerinden gelen bütün yardımlarını , özverilerini esirgemezler. Yemez , içmez ,giymez  artan paralarla çocuklarının eğitimi için harcamalarını yaparlar. Yeterki çocukları okusun.


Ama bir sorun vardır. Çocukların okuması için maddi imkanların seferber edilmesi yetmez, hiçbir zaman. Çoğu zaman , maddi imkanlar dışındaki manevi imkanların seferberliği daha önemlidir , ama bunu yapacak potansiyel genelde ailelerin çoğunda yoktur. Yani çocuklarını nasıl motive edeceklerini bilmezler, çocukları ile diyaloglarının nasıl olması gerektiğini bilmezler, çocuklarının bakış açısını nasıl genişletebileceklerini ,özgüvenlerini nasıl geliştirebileceklerini vs . bilmezler.

İşte bu kadar bilinmeyenlerin yanında , para harcamanın çokda bir faydası olmuyor çoğu zaman .

Peki ne yapmak lazım?

Ailenin bilinçlendirilmesi gerek.

Bu elbette okadar kolay değil. Ama bu konuda çareler aranmalı ve uygulanmalı. Sağlam bir eğitimin temeli , sağlam bir aileden geçiyor. Sağlam bir aile eğitimi olmadıktan sonra , sağlam , kaliteli bir eğitim olmasını beklemek mümkün değildir.

Belki üniversitelerde ,liselerde çocuk yetiştiriciliği ile ilgili , aile içi diyalog ile ilgili dersler konabilir. Bunlar muhtemelen çok faydalı olacaktır.

İlköğretim madem çocuğu hayata hazırlıyor , çocuğu aileye de hazırlamalı ve ilerde kuracağı ailenin ilk temelleri ilköğretimde atılmalı bence. Yani 6. sınıftan başlayarak aile içi diyaloglar , ilişkilerin kalitesi , çocuklara karşı nasıl davranılması gerektiği ile ilgili dersler  ve tabiiki çocukların da aile içinde nasıl bir rol almaları gerektiği ile ilgili dersler okutulmalı ve böylece çocuklar ilerde anne , baba olduklarında bu konularda hazır birer anne- baba olmalılar.

Askere giden gençler , nasıl ideal bir baba olabilirin yöntemleri ile ilgili dersler alabilirler herhalde kışlada , askeri eğitimin dışında. Askerden döndüklerinde de çok daha hayata ve aileye hazırlıklı olular. Böylece aile içi şiddetin bilinç altı ortadan kaldırılmış olur , çocular daha bilinçli bir aile ortamında , daha sağlam ve daha sağlıklı bir pskoloji ile hayata hazırlanmış olurlar.

Belki yapılacak daha orjinal şeyler vardır bu konuda , ama benim aklıma şimdilik bunlar geliyor.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK