Egitimhane Üyelerinin 40 Kuralı

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 29 Nis 2016 17:51:28
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Yirmibirinci kural : Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi,hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek, kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hakk’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.

Son zamanlarda sıkça söylenilen bir söz :

- Farklılıklarımız zenginliğimizdir.

Her farklılık saygıyı hak eder mi?
Benimsediğim, doğru kabul ettiğim bir düşünce benim olur mu?
Benimsediğim, doğru kabul ettiğim bir düşünceyi başkalarına anlattığım (dayatmaya / kabul ettirmeye çalıştığım) zaman farklılıklara saygı göstermemiş mi olurum?

Muhtelif sebeplerle şiddete başvurmuş kişilere, (şiddet yöntemini kullanmadığım için ) benden farklı oldukları için saygı göstermeli miyim?

Ahlak sınırları kabul edebilme sınırlarımın dışında (uyuşturucu kullananlar, komün hayatı yaşayanlar vs.) olanlara  farklı oldukları için saygı göstermeli miyim?
vs.

Farklı olana saygının sınırlarını belirlemede hangi ölçü birimini kullanacağız?

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Nis 2016 10:36:32
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Yirmiikinci kural : Hakiki Allah aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur. Ama bekri aynı namazgaha girdimi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaparsak yapalım, NİYETİMİZDİR farkı yaratan, suret ile yaftalar değil.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
linkinden bir cümle:
Milli Görüş hareketinin “cami cemaati”ne seslenme olarak özetlenebilecek geleneksel yaklaşımını bir kenara bırakıp toplumun tüm kesimlerini MUHATAP alma stratejisini öne çıkaran yenilikçi RP’liler meyhanelerde, diskoteklerde, hatta genelevlerde bile parti ve seçim çalışmaları yaparak dikkatleri üzerlerine çekiyorlardı.

O günleri hatırlayanlar çok azdır :)

Egitimhane için "Öğretmenler odası" tanımlamasını kullanmakta ısrar edenlere bir hatırlatma yapmak iyi olur diye düşündüm.

Egitimhane "okul cemaatine" seslenen yapıdan çıkarılarak, toplumun tüm kesimlerini MUHATAP alan bir yapıya kavuşturulmalıdır.
Bu yapı değişikliği "Eğitim / Öğretim" sitesi olma özelliği muhafaza edilerek yapılmalıdır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Nis 2016 10:38:02
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Yirmiüçüncü kural : Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar, perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı , kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir, ya kıymet bilmeyiz. Aşırılıklardan uzak dur. Sufi ne ifrattadır ne tefritte. Sufi daima orta yerde…

Necip Fazıl Kısakürek'e atfedilen şu sözü beğenirim :

- Fazla ciddiye almayın şu hayatı, nasıl olsa içinden canlı çıkamayacaksınız.

İnsanların, can sıkmak için kasıtlı olarak söylenmiş sözleri bile ciddiye alıp, daha şiddetli (can sıkmak amaçlı) karşılıklar verdiklerini görünce hayret ediyorum.   

“Okulda Öğretilmeyen 50 Kural” isimli kitaptan alıntı :

Bir zamanlar, insanlar, "Taşlar ve sopalar kemiklerimi kırabilir, ama sözler asla canımı acıtmaz," diyerek yaşıyorlardı. Elbette basite indirgenmiş haliydi, ama bize, başkalarının söylediklerinin bizim kendimize verdiğimiz değeri etkilemeyeceğini anlatıyordu.

Ciddiye almamız gereken konular üzerine biraz düşünmemiz gerekir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Nis 2016 18:46:24
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Yirmidördüncü kural : Madem ki insan eşref-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi, attığı her adımda Allah’ın yeryüzünde ki halifesi olduğunu hatırlayarak, buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile, gene de başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.

Bu kuralı, bir önceki kuralla birlikte düşünmek gerekir.

Yanlış anlaşılan / (kasıtlı) kötü sözlere bile, daha kötü sözlerle karşılık verenler  "eşref-i mahlukat" olduklarını hiç akıllarına getirmiyorlar mı?
Muhatabınız seviye düşürüyor diye, aynı / daha aşağı seviyeye inmek zorunda mısınız?

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Nis 2016 18:49:27
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Yirmibeşinci kural : Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama. İkisi de şu an da burada mevcut. Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak; nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.

İnsanlar sıkıntı yaşamadıkları bir hayat hayal ediyorlar, yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle başkalarını suçluyorlar.
Dünya hayatının imtihan olduğunu unutuyorlar.

Turgut Kuzan ilkeleri 25. madde :
Dünya hayatı imtihanında yanlış cevaplar verenler,  imtihan sırasında ve sonrasında memnun / razı ol(a)mazlar. Cevaplarının doğruluğundan emin olan öğrenciler, imtihan sırasında ve sonrasında memnundurlar / razıdırlar.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 May 2016 10:50:41
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Yirmialtıncı kural :  Kainat yekvücud, tek varlıktır. Herşey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını yakma. Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti herkesin yüzünü güldürebilir.

Bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine Kelebek etkisi denilmektedir.

Tanımdan kelebek etkisinin ne olduğunu anlamayanlara, 2004 yılı ABD yapımı bir dram, bilim kurgu ve gerilim filmi olan "Kelebek etkisi" filmini izlemelerini tavsiye ederim :)

Bir hadisi şerifte şu şekilde buyrulmaktadır :
- Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz.
(Tirmizi, Kıyamet, 53, no: 2507; Beyhaki, Şuabu'l-İman, 5/315, no: 2778; Bkz: Keşfu'l-Hafa, 2/265)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 May 2016 10:52:11
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Yirmiyedinci kural : Şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır, şer çıkarsa sana gerisin geri şer yankılanır. Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin herşey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse dünya değişir.

FUSSİLET Suresi 34. ayet :
İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir.

Hakkımızda kötü konuşan biri hakkında, iyi şeyler söylemek çoğu kimsenin yapamayacağı bir uygulamadır.
Bununla birlikte hakkımızda kötü konuşan biri hakkında kötü şeyler söylememek veya o kişi hakkında konuşmamak kötülüğün yayılmasına / kuvvetlenmesine engel olacaktır.

Çevrimdışı serdaraydın

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 4.419
  • 11.302
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 4.419
  • 11.302
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 01 May 2016 19:07:07
Hayatın tek kuralı var;  "Dürüst olmazsan seni yerler."

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 02 May 2016 10:54:30
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Hayatın tek kuralı var;  "Dürüst olmazsan seni yerler."
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Dürüst olanlara kimse dokunamıyor mu? :)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 02 May 2016 10:56:41
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Yirmisekizinci kural : Geçmiş zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret. Gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi daima şu anın hakikatini yaşar.

Geçmişin değiştirilebileceğine dair, kabul edebileceğim / inanabileceğim bir bilgiye sahip değilim.
Bununla birlikte geleceğin değiştirilebilmesi mümkündür.
Bu konuda Kehf suresinde anlatılan olaylar (özellikle 66 - 82 ayetler arası) geleceğin değiştirilebildiği konusunda ip uçları vermektedir.

Geleceğin bilinebilmesi hususunda ise
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
linkinde şu bilgiyi paylaşmıştım :

Alıntı
İnsanlar bazen bir rüya görür ve rüyada gördükleri sonradan gerçek olur.
Aslında o rüyada gördükleri, gelecekte yaşadıkları sıkıntı veya sevincin beyin dalgalarıyla KONTROLSÜZ olarak geçmişe gitmesidir ve insanların beyin dalgalarını en güçlü şekilde üretebildiği ve ALABİLDİĞİ hal uyku halidir.
Doğal olarak gelecekte yaşadığınız bir sıkıntının sizi fazlaca etkilemesi sonucu yollanan beyin dalgaları, geçmişinizde sizi uykudayken yakalıyor ve o zaman geldiğinde de aynı şey oluveriyor.
Dolayısıyla siz de rüyanızın gerçek olduğunu düşünüyorsunuz.

Geleceğin bilinebilmesi hususunda başka açıklamalar olsa da bu kadarının yeterli olacağını düşünüyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 02 May 2016 10:58:38
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Yirmidokuzuncu kural : Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten,”ne yapalım, kaderimiz böyle”deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin,ne de hayat karşısında çaresizsin.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde yaptığım açıklamalardan biri de şu şekildedir :

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Hayırlı günler dilerim.

SEÇİMLERİMİZİN KADERE ETKİSİ

Hayatta yaptığımız seçimlerin kadere etkisini anlatmak için şu örneği kullanırım :
A noktasından B noktasına gitmeniz gerekiyor.
- Trenle gidebilirsiniz
- Otobüsle gidebilirsiniz
- Uçakla gidebilirsiniz
- Kendi otomobilinizle gidebilirsiniz
- Taksi/kiralık otomobil ile gidebilirsiniz
...
seçenekler çoğaltılabilir.
A noktasından B noktasına gitmek için hangisini seçeceğinize karar verirken şu DÜŞÜNCELERLE eleme yaparsınız.
- Trenle gitmek ekonomiktir. Trenle gitmeyi tercih etmeliyim.
- Otobüs, trene göre biraz pahalı ama B noktasına daha kısa sürede ulaşabilirim. Otobüsle gitmeyi tercih etmeliyim.
- Uçak pahalı ama hız benim için daha önemli uçakla gitmeyi tercih etmeliyim.
- B noktasında otomobilime ihtiyacım olacak en iyisi kendi otomobilimle gitmek.
- Kefenin cebi yok en iyisi taksi ile gitmek.
A noktasından B noktasına gitmek için tüm seçenekler KADERİNİZDE vardır.
Diğer bir deyişle hangisini seçerseniz seçin yolculuğunuz sürecince başınıza gelecekler, karşılaşacağınız seçenekler farklı farklı olarak kaderinizde mevcuttur.
Seçiminizi yaptığınız anda gerçekleşenler kader değil kazadır.
Çoğu insan seçimlerini bu tür düşünmenin ve bu düşünce şekillerinden uygun gördüklerine göre hareket etmelerinin bir mahzuru olmayacağını düşünür.
Halbuki bu düşünce şekillerinden HEPSİ HATALIDIR, seçimlerinize bu şekildeki düşüncelerle karar verdiğinizde her zaman zarar edersiniz.
Bir konuda karar verirken tek bir düşünceye sahip olmamız gerekiyor.
- Önümdeki seçeneklerden hangisini seçersem Rabbimin rızasını kazanabilirim?
Bu şekilde düşünüldüğünde seçenek sayısı azalır, fakat genellikle tek seçenek kalmaz.
Bu durumda doğru seçeneğe nasıl karar vereceğiz?
Bizim SORUMLULUĞUMUZ karar verirken "Rabbimin rızasını kazanabilirim?" sorusu ile hareket etmekle sınırlıdır.
Seçenekler Rabbimizin rızasına uygun olanı seçmekte isabet edip etmemek bizim sorumluluğumuzda değildir.
İsabet kaydetmemiş olsak bile her durumda fayda elde etmiş oluruz.

Bir çok kişinin dikkat etmediği bir husus vardır:
ENFAL suresi 29. ayette    
Ey iman edenler, Allah'tan korkup sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış furkan verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir.
buyrulmaktadır.
Tüm insanlarda karar verme anında aktif hale gelen ve vicdan olarak isimlendirilen bir duygu vardır.
Karar verme anında insanın vicdanı doğru olan seçeneği kendisine söyler.
İnsanlar Allah (c.c.) korkup, sakınmadıkları için vicdanın sesi çok kısa süreli duyulmaktadır (andan daha kısa) çoğu insan bu sesi fark etmemektedir.
Daha sonra örnekte verilen düşüncelere benzer düşünceler zihnimize hakim olmakta ve vicdanın söylediği hiç akla gelmemektedir.
Allah (c.c.) korkup, sakınan insanlar vicdanlarının sesini daha uzun süre hissedebilmekte ve daha isabetli kararlar verebilmektedirler.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 02 May 2016 18:44:19
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Otuzuncu kural : Hakiki sufi öyle biridir ki başkaları tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa, hatta iftiraya uğrasa bile, o ağzını açıp da kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez. Sufi kusur görmez kusur örter.

Gazete haberi :
- Hükumet yolsuzlukların üstünü örtüyor.

Hükumetin sufi olmaya çalıştığının delili :)

Kusuru örtersek nasıl düzelecek? Kişi hatasını nasıl düzeltecek?

Kusur konusunda yapılan hata kusurun söylenme şeklidir.

Kusur söylenirken izlenilecek yöntem, kusurun, kusurlu kişinin kim olduğunun anlaşılmayacak şekilde söylenmesidir.

Örnek :

Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in Yanlış Abdesti Düzeltmeleri
Mevlana (kuddise sırruhu), irşadında o kadar hassastır ki hiç kimsenin incinmesini, kırılmasını ve rencide olmasını istemez.
Bu nedenle Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi vesellem) sevgili torunları Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin (radiyallahu anhüm) hakkında nakledilen, yanlış abdest alan bir kimseye abdest almayı öğretişleri hem şekil hem de metot açısından onun hayran kaldığı bir davranıştır.
Hikaye ederler; Allah (celle celaluhu) ikisinden de razı olsun..
Hasan’la Hüseyin çocukken, birinin yanlış abdest aldığını gördüler; adamın abdesti şeriata sığmıyordu. Ona en güzel şekilde abdest almayı öğretmek istediler.
Adamın yanına gittiler. Biri, ‘ Bu, bana yanlış abdest alıyorsun diyor’ dedi, İkimiz de huzurunda abdest alalım; bak, bakalım; ikimizden hangimizin abdesti şeriata uygun.
İkisi de adamın yanında abdest aldılar.
Adam da; “çocuklar” dedi, “sizin abdestiniz şeriata tam uygun, doğru, güzel; bu yoksulun abdesti yanlışmış” diyerek kendi yanlışının farkına varır ve düzeltme imkanı bulur..

Mevlana / Fihi ma Fih, S,135
Prof.Dr. Abdulaziz Hatip / Aşıkların Namazı

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 02 May 2016 18:45:31
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Otuzbirinci kural : Hakk’a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık, kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp… Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. Ama kimimiz bunda ki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise, ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.

Çoğu insan yaşadığı sıkıntıların hikmeti hakkında DÜŞÜNMEZ.
Düşünmediği için, yaşadığı sıkıntılar için başkalarını SUÇLAR.
Suçlamak kolaydır, sıkıntıları aşmak için yapabileceklerini düşünmek, yapmak ise zordur.

Rabbim zora talip olanların, işlerini kolaylaştırsın.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 03 May 2016 10:27:00
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Otuzikinci kural : Aranızda ki perdeleri tek tek kaldır ki Allah’a saf bir aşkla bağlanabilesin. Kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma. Bilhassa putlardan uzak dur, dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma. İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama!

Put denildiğinde insanların aklına taştan, tahtadan yapılmış nesneler geliyor.
Putlaştırmak kelimesi "put" kelimesinin gerçek (günümüzdeki) anlamını anlamayı kolaylaştırır.
Putlaştırmak : Bir şeyi olağanüstü görerek gereğinden çok değer vermek, put durumuna getirmek.

Bu anlam dikkate alındığında, kişiler / kavramlar/ nesneler / olaylar put konumuna gelebilmektedir.

Put için şu tanımlamayı kullanmayı tercih ediyorum.
- Tartışılması / konuşulması engellenmeye çalışılan her şey (kırmızı çizgiler).

Yaratıcının varlığının / birliğinin bile tartışıldığı yerlerde kişilerin / kavramların / nesnelerin / olayların tartışılmasının engellenmesini (kırmızı çizgileri) anlamakta zorlanıyorum.

Not : Kişiler hakkında konuşmaktan / konuşulmasından hoşlanmama rağmen kişilerin put haline gelmemesi / getirilmemesi için konuşulması / tartışılması gerektiğine inanıyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 03 May 2016 10:28:00
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Otuzüçüncü kural : Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen hiç ol! Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışında ki biçim değil içinde ki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil hiçlik bilincidir.

- Ben ki, bu güne bugün KOSKOCA bilgisayar programcısıyım, benden nasıl hiç olmamı bekleyebilirsiniz :)

HİÇLİK MAKAMI

Nasrettin Hoca’ya sormuşlar:
“Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.”
Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca:
…“Sen kimsin?”
“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasrettin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam.
“Daha sonra?” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki, ondan sonra?”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş:
“Hiç.”
“Daha niye kabarıyorsun be adam. Ben şimdiden senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: “Hiçlik makamında!”

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK