babamı çok özledim...yokluğunu çok arıyorum.mekanı cennet olsun.
insan babası ölünce büyüyor çünkü.
insan babası ölünce büyüyor çünkü. yalnız başına kalıyorsunuz o zaman artık.
çocukken her şeyi bilen, herkesten güçlü olan babamız biz büyüdükçe küçülüyor.
zamanını tamamlamış ve geçmişte kalmış bir yaşlı olarak kendi köşesinden bize bakıyor. uzakta olsa da, bize dokunamasa da.
usandıracak kadar ayrıntılı sorularla hayatı öğrendiğimiz, her şeyi bilen babamızın sorularıysa biz büyüdükçe artık bize sıkıcı gelmeye başlıyor. müdahale etmese, soru sormasa ne iyi olur dediğimiz zamanlar çok oluyor artık. biz ondan daha iyi biliyoruz ya her şeyi. zaman artık onun zamanı değil ya. teknoloji gelişti ya. her şey değişti ya.
oysa ne zaman ki babanızı kaybediyorsunuz, işte o zaman gerçekten büyüyorsunuz. çünkü çınarın gölgesi yok artık üzerinizde. sizi fark etmediğiniz halde yağmurdan, güneşten koruyormuş meğer o gölge.
siz de aile kuruyorsunuz, baba oluyorsunuz, sizinde gölge yaptığınız ve koruduğunuz birileri oluyor ama o gölgeyi çok arıyorsunuz.
babanız öldüğünde büyüyorsunuz.
artık soru soracağınız, öğreneceğiniz, azarını duyacağınız, takdirini alacağınız, akşam eve dönerken yolunu gözleyeceğiniz, korkacağınız bir babanız yoksa büyüyorsunuz.
yarınınızdan sorumlu tuttuğunuz, her istediğinizi almak zorunda olan o kişi yoksa artık.
hep sessiz ağlayan, suskun seven, en zor dönemde bile yıkılmaz görünen, sırtınızı dayadığınız çınar ağacınız yoksa artık.
büyüyorsunuz o zaman işte.
savaşın ortasında komutansız kalmaktır, babasız kalmak.
kaç yaşınızda olursanız olun babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur.
Köhne, tuzlu bir yaşamdan yazıyorum,
Merhaba diye başlamak istiyorum...
Gecenin berrak dökülüşü aklıma geliyor,
Usulca yanağıma kondurduğun busen
...ve yastığımın altına sıkıştırdığın gofret
Sonra, sonra annemden gizli bıraktığın harçlıklar...
Paylaşmanın buharı kızarmış bir tavukta,
Yeni fırından çıkmış birkaç pidede esiyor
...ve �Hadi oğlum kalk� diyen sesin
Kulaklarımda çınlıyor baba...
Yüreğimde yankılanıyor,
�Sizsiz boğazımdan geçmez� deyişin...
Elin midende, göğsün direksiyonda,
Bir gece yarısı mide kanaman
...ve bir sabaha karşı kaza haberin
Kulaklarımda çınlıyor
...ve ben daha beş yaşındayım baba
Yürek, kaşındaki derin izlerde boğuluyor...
Uzaklardan, ağların çekildiği derin mavilerden yazıyorum,
Pul pul hatıralar takılıyor gözlerime
Enginlerde kayboluyorum baba...
Şavkı vururken ayın, gecenin esrarına bir beyazlık düşüyor
Sen geliyorsun yüreğimin baş ucuna
...ve hiç gitmiyorsun baba...
Tuhaf, çok isterdin de, bir şiir yazamazdım sana,
Elim varmazdı kağıda, kaleme
Boğazıma bir şeyler sarılırdı,
Karabasanlar çökerdi yüreğime
Durur kalırdım taş gibi, kaskatı
Sonra, sonra içimden geçirirdim,
Bir gün, elbet bir gün yazarım diye...
Demek, gecenin dehlizlerinden ağlar çekilirken,
Ben deli divane sana susarken ,
Düşerken yıldızlar pul pul ellerime,
İçimde derin sancıları çekerken
...ve sen, hudutsuz özleminle, gönlüme çökerken
Bu gece sana yazacakmışım baba...
Bir bisiklet için kurduğum hayallerde
Hep sen suçluydun çocuk yüreğimde...
Nerden bilebilirdim, yokluk mertliği bozar baba,
Yoksa hangi baba istemez?.. bir çocuğa
Gökkuşağına çengel atıp, bir sal yapıp kaydırmayı...
Yıllar geçiyor baba, yaşlılık saçlarına düşüyor,
Derin izler yüzüne, dökülen dişlerine
Kalbine vuruyor ve dizlerine yıllar...
Ömrün en orta yerindeyim baba,
Yıllar önce sen gibi, bir bisikletin yükü sırtımda,
Nerden bilebilirdim?.. yokluk adamlığı bozar baba...
�Yara en çok kanarken yakışırmış adama� diyorlar,
İçim almıyor tükenişleri, gidişleri
Burada olsaydın şimdi, anlatırdım
�Bir kıza sevdalandım� derdim,
Ellerim yine çok üşüyor baba,
Martılar neden böyle siyah baba?..
Canım sıkılıyor, zırhlı birliklere teslim ettiğin gün,
�Yak bir sigara�, deyişin kulaklarımda ağrıyor,
Sen nasıl bir adamdın baba?..
Yüreğin ne kadar engin,
Baba yüreğim kanıyor,
Duman duman hasret tütüyor her yanım baba...
Şimdi düşsem şu dalgalara boğulur muyum?..
Yine tutar çıkartır mısın baba?..
Yoksa duymaz mısın sessiz çığlıklarımı tuzlu sularda?..
Martılar siyah baba, martılar siyah
Çığlıkları gecenin ahengini boğuyor baba
Baba, baba korkuyorum, tuzlu bir yaşamın arasında,
Martılar siyah baba, martılar siyah�
Murat İnce