Eğitimin Özelleştirilmesi Sözkonusu Olsaydı???

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
26 May 2007 13:59:52
      "Hakkımızı kim koruyacak?
Abbas Güçlü'nün kaleminden bir bilgisayar öğretmeninin  feryatları anlatılıyor.180 saatte sertifika alarak bilgisayar formatörü olan sınıf öğretmenleri olduğundan sözediliyor haberde.
     Çok geçmedi üstünden. Hatta hala bizlerele beraber çalışmaya devam eden hemşirelik, ziraat, işletme, mühendislik vs. vs.  mezunu arkadaşlar var aramızda. Yanlış anlaşılmasın. Onlara gönderme yapmak değil amacım.Herkes ehli olduğu işi yapmayı isterdi elbet. Ama Türkiye gerçeğinde onların da kısmetlerine SINIF ÖĞRETMENLİĞİ düştü.
     Yine de düşünmeden edemedim. Herkesin sınıf öğretmenliği yapabildiği bir toplumda, sınıf öğretmeni neden bilgisayar formatörlüğü yapamasın?
Üstelik formatlayabiliyorsun da hataların olduğunda.  Oysa yetiştirdiğimiz çocukları formatlama şansımız da yok asla.
    Biliyorum. Elbette bu da yanlış bir düşünce. Diyorum ki kendi kendime....
Acaba eğitim özelleştirilmiş olsaydı ehli olmayan kişilerin ellerine  bırakırlar mıydı? Daha çok PARA KAYGISIYLA.....SİZLER NE DERSİNİZ ARKADAŞLAR???

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 27 May 2007 06:15:52
Okullarımızda öğretilen bilgisayar bilgisini dikkate alırsak, bilgisayar formatörü olmak için sınıf öğretmeni olmaya ihtiyaç olmadığı kanaatindeyim.
8. sınıfa giden yeğenim bilgisayar derslerinde öğretmenine asistanlık yapıyor.

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 29 May 2007 04:20:45
Bir arkadaşımız zıraat mezunu olup da 30 yıllık öğretmenlerden daha iyi öğretmenlik yapan meslektaşlarımız olduğunu yazmış.     Anlatmak istediğim de tam olarak buydu   konuyu açarken.
   Eğitim mezunları olarak anlatamadık belki kendimizi onlara. Hep ASLINDA ÖĞRETMEN OLMADIKLARI için farklı düşündüğümüzü sandılar konumlarıyla ilgili.Yok tabii böyle bir şey. İmkanı olsa herkes eğitimini aldığı işi yapmak ister. Ayrıca
Türkiye gerçeğinde çoğumuz deneme-yanılma yoluyla öğrenmeye terkedilmedik mi öğretmenliği dağ başlarında??? Öğrenene kadar da ne verebildik sevgimizden başka o masum çocuklara. Beki de sevgimizi bile sağlıklı gösteremedik kim bilir?
eğitim mezunu olmayan değerli meslektaşlarım. İnanın göreve başlarken şartlanmışlığın dışında sizlerden çok da farkım yoktu bu konuda. Biliyorum sizlerin de anlatmak istediği bu isyanlarınızda.
    Göreve başladığım ilk gündü. Giresun'un bir dağ köyüydü ilk görev yerim. Birleştirilmiş sınıf okutuyordum. 2. ve 3. sınıf. Kendimce seviye belirlemek için sorular sordum onlara. Matematikten başladım.4-5 basamaklı doğal sayılarla sorular  sormaya  eldeli-eldesiz toplama, onluk bozarak çıkarma, çarpma- bölme....Yapamadı tabii çocuklar. Öyle çok şaşırmıştım ki....BUNLARLA İŞİM ZOR. HİÇ BİR ŞEY BİLMİYORLAR. diye düşündüm kendi kendime.Aradan yıllar geçti. Olayı anımsadığımda hiçbirşey bilmeyenin kendim olduğunu öğrendim oysa. Şimdi :))))) böyle acı bir tebessümle gülüyorum işte kendime.
    Yanımdaki arkadaş askere gitti bir süre sonra. Müdür yetkiliydim artık. Bir gün okulumu teftişe çıktım o zamanki aklımla. OFFF YA dedim. Ne çok da atılacak şey var bu okulda. Hani o çarşaf gibi olan tebliğler dergileri var ya. Onlarla başladım temizlik yapmaya. Hepsini çıkardım bahçeye bir güzel yaktım. Sonra yıpranmış haritalar, evraklar, sıralar eski ne buldumsa yaktım. Okulumu bir güzel yıkadım sonra. OH BE dedim. ESKİLER GİDİNCE NE GÜZEL DE OLDU OKULUM. diye düşündüm sonra. DEMİRBAŞ denen şeyden habersiz...
     Şimdi o günler aklıma geliyor da; stajer öğretmenleri dağlarda kendi kaderlerine terkedip çocuklarımızı yap-boz tahtası yaptırcaklarına, neden merkezde bir okula veripte deneyimli öğretmenlerin arasında mesleği öğrendikten sonra göndermezler ki oralara.... Sonra yazık değil mi o masum köy çocuklarına.
    Düşünüyorum da dört dönem fransızca öğreteceklerine dört dönem mevzuat öğretselerdi, program öğretselerdi  daha iyi olmazmıydık göreve başlarken acaba???
    Devenin de dediği gibi NEREMİZ DOĞRU Kİ....
     AMA EN KÖTÜSÜ ÖĞRETMENİN YAPTIĞI HATALARIN ASLA TELAFİSİ OLMAMASI...
     İşte arkadaşlar. Bütün başımdan geçenleri düşününce EĞİTİM BELKİ DE ÖZELLEŞTİRİLMELİ diyorum. Çok para kazanma kaygısı yanlışları en aza indirmez mi sizce? Hele de rekabet ortamında eğitimin kalitesi daha çok artmaz mı?
     Aslında yürekten istemiyorum bunu.   EĞİTİM-ÖĞRETİM NASIL AMACINA ULAŞABİLİR? diye düşünürken aklıma gelen çözümlerden biriydi sadece.
      Sizlerin de fikrinizi almak isterim doğrusu bu konuda. Hepinize saygılar.
                                     benusa

Çevrimdışı Aslıhan63

  • Uzman Üye
  • *****
  • 533
  • 885
  • 533
  • 885
# 29 May 2007 15:00:52
Fizik mezunuyum ama sınıf öğretmenliği tapıyorum.Bir yıl lisede fizik dersi verdim.İnanın branş daha kolay.sınıf öğretmenliği daha zor.Branşımı yapmak isterdim.Tabiki herkes eğitim aldığı işi yapmalı ama sınıf öğretmenliği başka.bir günül işi özverili, sabırlı vb yönlere ihtiyaç var.gördüğüm kadarıyla sınıf öğretmenliği yapanlarda  başarılı olanlar mezun oldukları yerle değilde vicdanlı olan başarılı oluyor.

Çevrimdışı Aslıhan63

  • Uzman Üye
  • *****
  • 533
  • 885
  • 533
  • 885
# 29 May 2007 15:03:03
Unutmadan eğitimin özelleşmesini şimdilik doğru bulmuyorum.Gelecekte gerçektende yeteneğe çalışmaya değer verilecekse yapılsın.en azında gerçek çalışan iş bulacak ve başarılı olacaktır.

Çevrimdışı mykbluelife

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 123
  • 17
  • 123
  • 17
# 29 May 2007 15:23:02
arkadaşlar ben eğitimin özelleştirilmesine kesinlikle karşıyım. Aslında genel olarak özelleştirmeye de karşıyım ama o başka bir konu. Bence asıl önemli olan lise son sınıftaki öğrencilerden işe başlamak veya daha da geriden. Çünkü benim gibi bu bölümü sadece açıkta kalmamak için binlerce kişi var. Haliyle bizler de öğretmen olduğumuz zaman bu işin üstesinden gelemiyoruz. Ama ben şu anda bu sıkıntıyı üstümden attım ve işime sıkı sıkıya sarıldım. Bu geçiş döneminde öğrencilerim benden hiç faydalanamadı tabi. Demek istediğim işe taaa en baştan başlamalıyız.

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 31 May 2007 21:47:09
Eğitim kötüye gidiyor arkadaşlar.   Buna da DUR diyen yok. Hergün yeni bir uygulamayla karşı karşıyayız. Kimin ne yaptığı belli değil. Her gelen iktidar eğitimle başlıyor işe. "Daha ne kadar  kötüleştirebiliriz?" diye. Bu yıl kazandığımız deneyimler bir sonraki sene işimize yaramıyor. Her gün bir açıklama bakanımızdan sağolsun. Hem motivasyonumuzu bozuyorlar, hem çocuklarımızın gelecekleriyle oynuyorlar. Daha nereye kadar, ne zamana kadar devam edecek bu belirsizlik. Bize verilen seminerlerde İNANMALISINIZ denildi. Neye, kimlere????
7 yaşındaki öğrencimin sırtındaki çantada hayatbilgisi ders kitabı+çalışma kitabı, Türkçe ders kitabı+çalışma kitabı, Matematik ders kitabı+çalışma kitabı....Matematik,Türkçe, güzel yazı, resim defteri...Diğer araç gereçler...180 iş günü...Yazık günah değil mi çocuklarımıza. Bunlar sırtındaki yüklerdi yalnızca...Ya küçücük beyinlerine doldurulan yük???
Hiç ileriye gidemiyoruz malesef eğitimde. Geriye bari gidebilseydik keşke...Dün bugünden iyiydi. Bugün de yarından iyi olacağa benziyor, eğitim siyasetçilerin oyuncağı  olarak kaldıkça.
Yazık değil mi çocuklarımıza, yazık değil mi  Türkiye'nin geleceğine???

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
# 31 May 2007 23:29:29

Eğitim ister özelliştirilsin, ister devletin tekelinde kalsın; varolan sorunlar yamalarla kapatılmaya çalışıldıktan sonra; sivrisineklerin kökünü kurutmak için onları öldürmeye çalışmak yerine bataklığı kurutmadıktan sonra, eğitim adına yapılan değişikliklerin bir fayda sağlayacağına inanmıyorum.

Ne zaman ki, sorunlar gerçek anlamda masaya yatırılıp, analiz edilip, birilerinin değil çocukların çıkarları göz önüne alınır, işte o zaman mutlu yarınlar doğacağına inanırım.

Yoksa, yap-boz tahtasına dönen ve bu karmaşa içinde tutunmaya çalışan bugünün küçükleri, bize nasıl bir yarın hediye derler işte orası bilinmez !!!

Çevrimdışı habitat

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.007
  • 1.986
  • 2.007
  • 1.986
# 01 Haz 2007 00:14:22
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Eğitim ister özelliştirilsin, ister devletin tekelinde kalsın; varolan sorunlar yamalarla kapatılmaya çalışıldıktan sonra; sivrisineklerin kökünü kurutmak için onları öldürmeye çalışmak yerine bataklığı kurutmadıktan sonra, eğitim adına yapılan değişikliklerin bir fayda sağlayacağına inanmıyorum.

Ne zaman ki, sorunlar gerçek anlamda masaya yatırılıp, analiz edilip, birilerinin değil çocukların çıkarları göz önüne alınır, işte o zaman mutlu yarınlar doğacağına inanırım.

Yoksa, yap-boz tahtasına dönen ve bu karmaşa içinde tutunmaya çalışan bugünün küçükleri, bize nasıl bir yarın hediye derler işte orası bilinmez !!!


Emrullah Efendi'ye göre eğitimin amacı bir fertteki bedenî ve nefsanî güçleri olgunluk derecesine çıkartmaktır. Eğitim, fıtrat ve hürriyet üzerine kurulmalı; kişinin tabiî hürriyetini sağlamalıdır.

Eğitim, kişileri din hükümlerine ve vatan çıkarlarına uygun bir faziletle ve uygulamalı bilgilerle donatmak demektir.

Emrullah Efendi bir politikacı olduğu için, ortaya koydukları da genellikle eğitim politikasının amaçları olmuştur. Ona göre eğitimin gelişmesi öğretmenden öğrenciye, üniversiteden liseye, yukarıdan aşağıya doğrudur. Eğitim kademeleri arasında yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya kuvvetli bağlar vardır Ama
"İlim yukarıdan başlar. Fakat ben bu nazariyeyi söylediğim vakit mekâtib-i ibtidaiyeye ehemmiyet vermeyeceğim demedim. En ziyade oraya ehemmiyet vereceğim. Mekâtib-i ibtidaiye içindir ki ben yukarıdan başlıyorum. Evet, şecere-i marifet şecere-i Tûba gibidir, onun kökü yukarıdadır. Bugün tarih tedkik olunsun, bütün fünun meydana konsun; acaba ilm-i beşer nasıl terakki etmiştir?"

Emrullah Efendi, genellikle "Tûba Ağacı Nazariyesi" denilen bu görüşü ile tanınmıştır. O, bu konuda Sâtı Bey ve Ethem Nejat ile seviyeli bir tartışmaya girmişken Feridun Vecdi ve Ziya Gökalp de bu tartışmada kendisini desteklemişlerdir.

Emrullah Efendi, Bakanlığı sırasında İstanbul Dârülfünunu’nu mükemmelleştirmeye çalışmış; ancak ona özerklik verme yerine onu tamamen Bakanlığın kontrolüne alma teşebbüslerinde de bulunmuştur. Ancak bunun yanı sıra "yüksek öğretimin yatılı olamayacağı, yatılılık yerine öğrenci yurtlarının (dârü't-tüllab) yaptırılması gerektiği", "yükseköğretimin özel olamayacağı", üniversitedeki anarşik olaylara normal polisin değil de "üniversite polisinin" müdahale etmesi gibi esaslı prensipler koymuştur.

Eğitimin temeli öğretmendir; bir ülkedeki eğitimin amacı öğretmen yetiştirmede kendisini gösterir. Bu nedenle, yüksek öğretimde yatılılık politikasına karşı çıkan Emrullah Efendi, öğretmen yetiştirmede yatılılığı savunmuştur. Öğretmenlik bir meslektir, bir sınıftır. Bu sınıf özel bir şekilde yetiştirilerek toplumun ve bilhassa köylülerin aydınlatılması sağlanmalıdır. Öğretmen yetiştirmedeki bu ilkeler, Türk öğretmen yetiştirme politikasının daha sonra izlediği ana düsturlardan birisi olmuştur.

Emrullah Efendi, İlköğretimde parasız mecburî öğretim sistemini getiren bir düşünürümüzdür. Ona göre ilköğretimin temeli parasız-mecburi öğretimdir. Devlet, suç işleyen çocuğu nasıl zorla hapishaneye götürüyorsa, onları zorla okula da götürmelidir. İlkokullarda eğitimin amacı dinî, ahlakî ve askerî bir osmanlı eğitimidir. Bu arada zihnin ihtiyaçlarına göre faydalı bilgiler de verilmelidir.

Tûba Ağacı Nazariyesine rağmen Emrullah Efendi, "maarifin temeli maarif-i ibtidaiyedir", yüzyılımız "tedrisat-ı ibtidaiye asrı"dır, demektedir.

Emrullah Efendi, Osmanlı hükûmetinin Maarif Nâzırı olduğu için osmanlı birliğini sağlamayı amaçlıyordu. Onun yaptığı pek çok reformların esas amacı, bütün Osmanlı vatandaşlarını Osmanlı okullarına çekebilmekti. İdadilerin "mekteb-i sultani"ye çevrilmesinde, azınlık okullarını sıkı bir denetimle devlet okullarına yaklaştırma çabasında hep bu ideal yatmaktadır. O, bazı eğitim kurumlarının, ülkenin genel çıkarları aleyhinde çalışmasını kabullenemiyordu. (Alıntıdır)

Sudee hocam eğitim politikalarımız dediğiniz gibi yeniden masaya yatırılmalı. Emrullah Efendi'nin görüşlerine öncelik verilerek "Tûba Ağacı Nazariyesi" dikkate alınmalıdır. Biz öncelikle öğretmen yetiştirme sistemizi gözden geçirmeliyiz. "Üniversitelerimizde ne kadar bilimsel araştırma yapan insanlar yetiştiryoruz?" iyice düşünmeliyiz diye düşünüyorum.



Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 01 Haz 2007 00:29:58
Eğitim kötüye gidiyor arkadaşlar.   Buna da DUR diyen yok. Hergün yeni bir uygulamayla karşı karşıyayız. Kimin ne yaptığı belli değil. Her gelen iktidar eğitimle başlıyor işe. "Daha ne kadar  kötüleştirebiliriz?" diye. Bu yıl kazandığımız deneyimler bir sonraki sene işimize yaramıyor. Her gün bir açıklama bakanımızdan sağolsun. Hem motivasyonumuzu bozuyorlar, hem çocuklarımızın gelecekleriyle oynuyorlar. Daha nereye kadar, ne zamana kadar devam edecek bu belirsizlik. Bize verilen seminerlerde İNANMALISINIZ denildi. Neye, kimlere?
7 yaşındaki öğrencimin sırtındaki çantada hayatbilgisi ders kitabı+çalışma kitabı, Türkçe ders kitabı+çalışma kitabı, Matematik ders kitabı+çalışma kitabı....Matematik,Türkçe, güzel yazı, resim defteri...Diğer araç gereçler...180 iş günü...Yazık günah değil mi çocuklarımıza. Bunlar sırtındaki yüklerdi yalnızca...Ya küçücük beyinlerine doldurulan yük???
Hiç ileriye gidemiyoruz malesef eğitimde. Geriye bari gidebilseydik keşke...Dün bugünden iyiydi. Bugün de yarından iyi olacağa benziyor, eğitim siyasetçilerin oyuncağı  olarak kaldıkça.
Yazık değil mi çocuklarımıza, yazık değil mi  Türkiye'nin geleceğine???

Hocam işin açıkçası ben bu kadar karamsar görmüyorum olayı. Hele yeni müfredat bence çok güzel. Bu müfredata göre iki yıldır öğrenci yetiştiriyorum. Bundan önceki müfredata görede öğrenci yetiştirdim. Arada dağlar kadar fark var. Eğer bu müfredattaki aksaklıklar giderilirse ve öğretmenler de bunu tam anlamı ile benimseyerek uygularsa yepyeni , pırıl pırıl bir neslin geleceğini şimdiden görebiliyorum.

Şu an ikinci sınıf okutuyorum.
Öğrencilerimin çok geniş düşünebildiklerini , yorum yapabildiklerini görmek beni gerçekten mutlu ediyor.

Bununla ilgili size bir örnek vermek istiyorum.

Bir kaç gün önce hayat bilgisi dersindeyiz. Evlerin zaman içinde ne kadar değiştiği ile ilgili bir konuydu. Dersin başında eski yapılar ile yeni yapılar hakkında birkaç resim gösterdim. Ardında çocuklara  , neden artık kerpiç evler değil de modern evler yapılıyor? diye sorduğumda bana verdikleri cevap aynen şöyleydi.

Öğretmenim, eskiden mühendisler evlerin planlarını çizmiyorlardı. Şimdi mühendisler çiziyor. Şimdi imkanlar daha iyi o yüzden şimdi daha modern     (gökdelenlerden bahsediyorlar)  evler yapıyorlar.

Bu yorumu yapabilmeleri size umut vermiyor mu?

Çevrimdışı dehliz

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 7.715
  • 29.501
  • Müdür Yardımcısı
  • 7.715
  • 29.501
  • Müdür Yardımcısı
# 01 Haz 2007 00:31:52
Eğitim özelleştirilirse altından çıkamayacağımız sorunlar da ortaya çıkabilir.Eğitim bence her zaman devletin tekelin de olmalı ve devlet eğitime yön vermeli.

Çevrimdışı 233862

  • Aktif Üye
  • **
  • 57
  • 6
  • 57
  • 6
# 01 Haz 2007 01:02:11
Arkadaşlar ,yazılanları kimi zaman ilğiyle ,kimi zaman endişeyle okudum.Sosyal hukuk devleti denen olgu nedir?Eğitilmemiş toplum sizce ne ifade ediyor?Bölgesel,kültürel ve ekonomik farklılıklar ne orandadır?Eğitim süreci ve kalitesi,buna bağlı olarak liyakat sistemi işliyor mu?Eğitim yöneticisi,denetimcisi işinin ne kadar ehli olduğu konusunda ki soru ve sorunlar bizleri bu hale getiren hususlar olduğu kanaatinde olduğumu belirtiyor ve ilk etapta eğitimin özelleştirilmesinin ilköğretim sürecinde yaşanan olumsuzluklar sürecine yenisini ekleyeceğini düşünüyorum.

Çevrimdışı uçbeyi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 333
  • 95
  • 333
  • 95
# 01 Haz 2007 08:09:45
Eğitimin özelleştirilmesi demek halkın eğitim anlayışınında değişmesi demektir.eğitim bir hakdır ve parasız olmalıdır.

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 01 Haz 2007 08:55:52
chns Öğretmenim. Başka konularda da yazdım bunu. Ben yaklaşık 3000 öğrencisi olan sınıf mevcutları 40 ın üzerinde olan bir varoş okulunda  çalışıyorum. Hep anılarımı anlatıyorum sıkıyor belki de. Ama düşüncelerimi de bu yaşanmışlıklar oluşturuyor.
    Sık sık tiyatro grupları gelir bizim okula. 1 lira ile 3 lira arasında değişir gösterilerinin ücretleri. Bir öğrencim dikkatimi çekti. tiyatro ya da sinema olduğu gün okula gelmiyor. Annesine sordum nedenini. Önce HASTA dedi.
Biraz sıkıştırınca gerçeği söyledi. Çocuğunu tiyatroya göndermek için parası olmadığını,çocuğunun grurunun kırılmaması için de göndermediğini söyledi.
    Malesef istisna da değildi bizim okulumuzda. BU NE PERHİZ, BU NE LAHANA TURŞUSU demeyin hemen konu başlığına bakarak...Yeni sistem tamamen maddi olanaklara dayalı bir sistem tam olarak uygulandığında. Yapacağınız çalışmalarınızda kullanacağınız tüm araçlar PARA. Araştırma yaptıracaksınız. Evinde zaten bilgisayarı yok.
internet cafelere gidecekler PARA. Şehir kütüphanesine gidecekler, dolmuşa binecekler PARA. Yani çocuklar bilgiye her koşulda parayla ulaşabiliyor sonuçta. Nerdeyse özel öğretim gibi zaten. Örnekleri o kadar çok çoğaltabilirim ki inanaın.
 Bizi seminerlere aldılar. Hiç de işin ehli olmayan kişiler verdi seminerleri. YENİ PROGRAM anlatıldı. Çin' in bu konuda çok ileri gittiği söylendi ve Çin'deki okulların işleyişleriyle ilgili videolar gösterildi. İnanın anlatmam çok uzun süreceği için yazamıyorum. Bir eğitimci olarak hiç de model almamamız gerektiğini düşünüyorum sadece.
Sadece Çin değil elbet. HİÇ bir ülkeyi... Biz kendi insanımızın kişilik yapısına uygun, TÜRK kimliğine uygun eğitim modelimizi kendimiz oluşturmaktan yoksun bir milletmiyiz bu kadar. Bizim bilim adamlarımız, eğitimcilerimiz nerde, Çocuk pskolojisi uzmanlarımız nerde:???
 Geçen yıl 5. sınıfları okuttum. Matematikte ilk konu geometriydi ve haftalar sürdü konuyu tamamlayıp başka bir konuya geçmemiz.Çocuklar çok sıkıldı, geometriden mideleri bulandı.
 Bu yıl 1. sınıf okutuyorum. 1. dönem okuma-yazma işi bittiği için Türkçe Dersinde metinleri işlemeye başladım.UZUUUUN uzuuuuun yazılmış metinler. İlgilelere de duyuruyorum ayrıca. BENİM ÖĞRENCİLERİM SADECE  YEDİ YAŞINDA....
 Hangi örneği vereceğimi şaşırdım aslında. Konudan da uzaklaştım.
El yazısı (herkesin düşüncesi farklı olabilir tabii) başlı başına sorun. Önceki eğitim sisteminde neden yoktu hiç düşündünüz mü?
Çünkü henüz parmak kasları bile gelişmeyen çocuğun bileklerini çalıştırıyoruz bununla .
Yani merdivenin 1. basamağını iptal ettik.
Alt yapısı hazırlanmadan, araştırması yeterince yapılmadan, Türkiye'nin şartlarına uygun olup olmadığı araştırılmadan, uygulamanın CAN DAMARI öğretmenler yeterince eğitilmeden tepemizden yağmur gibi , hatta dolu gibi aktarıyorlar değişiklikleri..
İşte bu yüzden ÖZELLEŞTİRİLMELİ Mİ ACABA diye düşünmeye başladım. Çünkü politikacıların elinden kurtarmak lazım çocuklarımızı...AMA NASIL???

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 01 Haz 2007 09:19:28
Asıl yazmak istedeğim şeyi atladığımı fatrkettim yazdıklarımı okuyunca. Sorun o kadar çok ki...Neresinden tutmak lazım şaşırdık aslında.
chns Öğretmenim. Asıl söylemek istediğim şuydu:
43 öğrencim var bu yıl. Küçük bir sınıfım. Yani adım atacak yer yok sınıfta. Bunu da geçtim.
Uygulamaya dayalı bu yeni sistemde herşeyden önce mevcutların düşürülmesi gerekmez mi?? Yani amaç rayına oturana kadar benim çocuğumda dahil ziyan olup gidecekler belki de...Herşeyden önce veli olarak endişeliyim zaten. Bizim çocuklarımızı deneme tahtası yaptılar. Önce altyapısını oluşturmaları gerekmezmiydi sizce de?
Bu günahın vebalini kim çekecek bilmiyorum.Tek bildiğim bu günahı bize uygulatmaları. Tek bildiğim bunu da alkışlatmaları...
Eğitim elbette bir haktır uçbeyi öğretmenim. Bu hakkı da eğitimle onca oynayarak çocuklarımızın elinden almıyorlar mı sizce?Ben çocuğumun YAP-BOZ TAHTASI olmasından rahatsızım. Sizler değil misiniz yoksa?

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK