Empati Nedir?

Çevrimdışı urfada

  • Uzman Üye
  • *****
  • 308
  • 31
  • 308
  • 31
# 27 Nis 2007 20:03:12
Empati karşısındaki kişinin yerine kendini koyabilmektir. Onun durumunda olsam ben neler hissederdim? sorusunun yanıtıdır empati. Onun gibi düşünebilmek yani.
Ben sınıfta genelde kavga eden tartışan ve üzülen öğrencilerime empati kurmalarını sağlıyorum. Böylece sorunlar kolay çözülüyor.

Çevrimdışı konakyanlı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 891
  • 354
  • 891
  • 354
# 27 Nis 2007 20:12:18
Değerli urfada hocam,

Ölsem aklıma gelmezdi. Hakikaten. Deneyeceğim bu yolu.

Rabıta hoş olur.( o tip düşünmeye rabıta deniyor)
Yani, rabıta yapıp, hissettiklerinde, empati boyutuna geçmiş oluyorlar.

Peki hocam böyle bir seanstan sonra, neler gözlemliyorsunuz?
Rica etsem ayrıntılarını.

Teşekkür ederim hocam.

Çevrimdışı urfada

  • Uzman Üye
  • *****
  • 308
  • 31
  • 308
  • 31
# 27 Nis 2007 20:33:59
genelde önce kabullenmiyorlar. buda kavgaya çok yakın olduklarından ve yaşama ortamlarından kaynaklanıyor.ama konuşma devam ettikçe ve birkaç terapi sonra kabulleniyorlar hocam. bence deneyin ama vazgeçmeyin. tüm sınıfın önünde yapın bunu diğerleri de örnek alsın. kolay gelsin:)

Çevrimdışı konakyanlı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 891
  • 354
  • 891
  • 354
# 27 Nis 2007 20:44:12
Teşekkür ederim urfada hocam, çok da güzel yapıyorsunuz.

Kesinlikle uygulayacağım.

Beni yerime koyduracağım kendilerini, beni ders çalıoşmayan bir öğrenci olarak, kendilerinide öğretmen olarak düşünmelerini sağlayacağım.

Neden açılmadı sanki daha önce bu  konu!!!!!

Değerli Hocalarım, sizlerin de bu tür tecrübelerininz varsa paylaşalım. Konumuz üzerine tartışalım.

Demin yazdığım gibi, ya hissedemeseydik ve hissedemeyişimizin eksikliğini hiç hisetmeseydik!!!!!!

Saygılarım sizlere değerli hocalarım.

Çevrimdışı ceek

  • Üye
  • *
  • 25
  • 1
  • 25
  • 1
# 27 Nis 2007 20:58:03
Saygılar : Bırakın sınıf içindeki ortamı daha okul yolunda iken nelerle karşılaşabileceğimizi tahmin edebiliyor isek ve gereklerini yani öğrenci ile göz göze geldiğimiz andan itibaren onu anladığımızı hissettirebilmek güne iyi başlamak ve öyle bitirmektir diye düşünüyorum.Sevgi ve saygılar sunuyorum değerli öğretmenlerim. ::)

Çevrimdışı konakyanlı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 891
  • 354
  • 891
  • 354
# 27 Nis 2007 21:06:25
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Saygılar : Bırakın sınıf içindeki ortamı daha okul yolunda iken nelerle karşılaşabileceğimizi tahmin edebiliyor isek ve gereklerini yani öğrenci ile göz göze geldiğimiz andan itibaren onu anladığımızı hissettirebilmek güne iyi başlamak ve öyle bitirmektir diye düşünüyorum.Sevgi ve saygılar sunuyorum değerli öğretmenlerim. ::)

Değerli Hocam Hoşgeldiniz,

Düşünce tarzınızla Eğitimhane Ailesine çok büyük katkılarda bulunacağınız aşikâr.

Değindiğiniz kısmı, empati kurabilmenin ayrı bir şekli, vede empati kurmaya şartlandıran bir yol.

Öğretmenin, öğrencinin halinden anlaması, öğrenciyi de öğretmenini anlamaya şartlandıracak ve sanki öğrenci öğretmenini anlarsa, vefa borcunu ödeyebileceğinin sanacaktır.

Bu da bir tez.Araştırılsa, belki de doğru çıkacak, verim vererek somut bir eylem olarak öğrenciye uygulanacaktır.

Teşekkür ederim hocam Tekrar hoş geldiniz.

Çevrimdışı Eğitimci35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.562
  • 91.087
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.562
  • 91.087
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Nis 2007 01:47:28
Konakyanlı öğretmenim, bunula ilgili bir anı da ben aktarayım, belki işinize yarar.
Şimdiki öğrencilerim o zaman 3. sınıftalar. (şu an 5) Her öğrencinin masa ve sandalyesi bireysel.  Zaman zaman onları ders dinlerken sandalyerindeki oturuşları nedeniyle uyarıyorum. Sadece ders dinlerken değil günlük hayatta da bir büyüğün yanında nasıl oturulur kalkılır,  özellikle kız öğrencilerime oturuşları konusunda uyarılarda bulunuyorum. Ama bazıları sanki kahvehanede oturur gibi ya da dersin dikkatini dağıtacak şekilde oturuyor, mesela yan dönüp ayaklarını arkadaşının sandalyesine koyup sohbete dalıyor. Bir, iki, üç.... uyarı baktım beni dikkate almıyorlar. Bir gün matematik dersinde sözlü uyarıların işe yaramadığını fark ettim ve üzerimde pantolon vardı, sandalyemi çektim geri, uzattım ayaklarımı masanın üzerine, şimdi ayaklarımın altını seyredin, benim canım da böyle oturmak istiyor, hatta yarın gelirken ev kıyafetim ile ve saçlarımı da taramadan geleceğim, dedim.  Hepsi birden ancak "a a aaa öğretmenim, ne yapıyorsunuz?" diyebildiler ve sınıf birden toparlandı ortalık sessizliğe büründü. O günden sonra da yeni gelen öğrencilerimiz dışında bu konuda onları uyarma gereği duymadım.
Çok ilginç bir şey daha aktarayım, iki kız öğrencim var. Her yönüyle mükemmel öğrenciler, dersleri, sosyal aktiviteleri, davranışları,  başarıları.... Söylenecek tek söz yok. Bazen  bir konu üzerinde konuşurken  birinden bir şey istemem gerekir, bakarım onlara, ikisi birden gülümsemeye başlarlar. ne oldu kızlar, derim, öğretmenim ne istediğinizi anladık der ve hemen yaparlar. Sonra da ilave ederler, öğretmenim şimdi sizinle empati kurduk değil mi, kendimizi sizin yerinize koyup ne isteyebileceğinizi anladık derler.
Öğretmenim aslında empati öyle çok fazla söze dökülerek anlatılabilecek bir  kavram değil bana göre. Galiba yaşanması gerekiyor.  :)

Çevrimdışı ayfer40

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 196
  • 84
  • 196
  • 84
# 28 Nis 2007 02:59:54
okuma yada anlatma sırasında sesler yükseldimi olayı durduruyorumsen arkadaşınıdinlemiyorsun sana sıra gelince oda seni dinlemeyecek diyor kaldığımız yerden devam ediyorusıra ona geldiğinde hep beraber konuşuyoruz daha sonra fikrini soruyoruz sonuç malum

Çevrimdışı hülya77

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.004
  • 1.854
  • 1.004
  • 1.854
# 29 Nis 2007 16:17:31
empati kurmak güzel de empatinin  sempati olmamasına  biraz dikkat etmek gerekir. Yani kendimizi başkasının yerine koyup onu anlayalım derken onun gibi davranmayalım.

Çevrimdışı sule75

  • Uzman Üye
  • *****
  • 442
  • 239
  • 442
  • 239
# 01 May 2007 21:14:31
bence empati karşımızdaki kişinin duygularını anlayabilmektir.kitabi kavramlara girmeden anlatmaya çalıştım.nsrettin hocanın bi fıkrası vardır hepimiz duymuşuzdur damdan düşünce bütün komşular başına toplanır.hepsi deişik deşik yorumlar yapar .en sonunda nasrettin hoca dayanamayıp bana damdan düşeni getirin der.işte bu fıkra gibi karşımızdakini daha önce yaşadıklarımız yardımıyla anlayabilmek.onun gibi düşünebilmek ve bunu hissettirebilmek önemli olan.eğer bunu hissettiremiyosan ne kadar konuşsan boş zaten.

Çevrimdışı dehliz

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 7.715
  • 29.501
  • Müdür Yardımcısı
  • 7.715
  • 29.501
  • Müdür Yardımcısı
# 01 May 2007 21:23:32
“Empati” tanımını iyi anlamak gerekir...
Başarılı iletişimin güçlü aracı “empati” yanlış anlamalara da açık bir kavramdır. Bu konuda üç genel yanlış anlama bulunmaktadır (Stein & Book, 2003):
* Empati “iyi bir insan olmak” anlamına gelmez. Sadece iyi insan olmak adına düşünce ve duygularımızı karşımızdakine doğru ve açık bir şekilde anlatamıyorsak, bu durum başka insanların duygularını kendi duygularımız gibi benimseyip herkesi hoşnut etmeye çalışmak anlamına gelir - ki bu durum bir kabusu andırır ve hareket özgürlüğümüzü kısıtlar.
* Empati çoğu kez “sempati” ile karıştırılmaktadır. Aslında bu iki kavram birbirinden çok farklıdır. Karşımızdaki kişiye sempati duyuyorsak, onun hissettiği duyguların aynılarını hissederiz ve karşımızdaki kişinin ne düşündüğü ve hissettiğiyle ilgili örneğin, “ sınavı kazanmana sevindim”, “kitabını kaybetmene üzüldüm” gibi “ben” ve “benim” vurgusunu hissettiren kendi yorumumuzu ortaya koyarız. Yani sempati duyduğumuz kişiyi anlamamız ve kendimizi onun yerine koymamız şart değildir. Bunlar iyi niyetli yaklaşımlar olmasına rağmen karşı tarafı etkilemekte yetersiz kalır. Oysa ki empati kurduğumuzda karşımızdaki kişiyle aynı duyguları ve görüşleri paylaşmamız gerekmez, sadece onun duygularını anlamaya çalışırız. Diğer bir deyişle empatik cümleler “sen” vurgusunu taşır. Bu durumda sözlü ifadelerimiz “sınavı kazandığına seviniyor olmalısın”, “kitabı kaybettiğine üzülmüşsündür” gibi karşımızdaki kişiyi anladığımızı hissettirecektir.
* Empatik yaklaşım, karşıdaki kişinin duygu ve düşüncelerini koşulsuz olarak kabul etmek anlamına gelmez. Bu anlamda “empati kurmak” karşındakini anlamak ve anladığın şeye saygı duymak sürecidir.
 “Anlayış sahibine yaşam kaynağıdır.” Hz. Süleyman

Empati, empatiyi kuran kişi için de önemlidir. Empatik olmanın kişiye kazandırdıkları bazı avantajları şöyle sıralayabiliriz: 
* Diğer insanlarla daha çok yardımlaşır ve bu yüzden de çevreleri tarafından daha çok özlenir ve sevilirler.
* Ne zaman ve ne kadar konuşmaları gerektiğini, ne zaman geri çekilip, ne zaman hamle yapabileceklerini iyi bilirler ve sonuç her iki tarafında yararına olur.
* Olayları ve insanları okur, sağlam veriler toplar, önemli detayları fark ederek hareketlerini uyarlar ve böylece maksimum etki yaratabilirler.
* Farklı insanlar karşısında ne tür strateji ve taktikler kullanabileceklerini bilirler ve bu yüzden özellikle iş ilişkilerinde başarılı olurlar.


Alıntıdır.Saygılar

Çevrimdışı ruhavi

  • Üye
  • *
  • 10
  • 0
  • 10
  • 0
# 03 May 2007 14:32:01
pek bilimsel deil ama empati başkasının yerine ağlayıp gülebilmek.onun hissettıklerini hissetmek.dahası O olmak. yanı bır başkası olabılmek...

Çevrimdışı kera

  • Uzman Üye
  • *****
  • 296
  • 1.363
  • 296
  • 1.363
# 17 Mar 2008 04:03:32
Bence empati olaya onun penceresinden bakabilmektir!!!Yani karşında kim ya da kimler varsa...
Duyarlı bir insan ancak empati kurabilir.Ve bu öyle hadi bir empati kurayım şekline olmaz. Yaşadıklarını ve başkalarının yaşadıklarını iyi özümseyen, iyi bir gözlemci olan ve en önemlisi gönlü açık kişiler gerçek anlamda empati kurabilirler.

Çevrimdışı parpali-eren

  • Uzman Üye
  • *****
  • 615
  • 3.243
  • 615
  • 3.243
# 17 Mar 2008 20:33:18
En basit anlamıyla bir insanın kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlamasıdır. Basit bir sözcük gibi görünen 'empati' aslında arkasında birçok kuramsal öğe barındıran bir kavram. Empatinin gerçekleşmesi için üç temel aşama gerçekleşmeli:
İlk olarak, empati kuracak kişinin karşısındaki insanın fenemolojik alanına girmeyi başarabilmesi gerekiyor. Bu yabancı sözcük ürkütmesin sizi; girmemiz gereken 'fenemolojik alan', bir insanın dünyaya bakış tarzından başka bir şey değil. En yalın anlatımıyla, dünyaya bir başkasının gözünden baktığınızda, kendinizi o kişinin yerine koyduğunuzda fenemolojik alanına da girmiş oluyorsunuz. Burada dikkat edilmesi gereken, o kişinin rolünde bir süre kaldıktan sonra kendi rolümüze geri dönebilmemiz. Yani o kişiye benzemek, onunla özdeşleşmek, ona sempati duymak ya da ona hak vermek durumunda değiliz; aslında özdeşim kurmaktan kaçınmamız bile gerekiyor.
Empati kurduğumuzda ise karşımızdaki kişiye hak vermemiz gerekmiyor. Önemli olan kendimizi onun yerine koyup onun düşünce, algılama ve duygu dünyasını keşfetmemiz...
Sonrasında ister hak verin, ister hak vermeyin onu anlamış olacaksınız.
Konunun uzmanları empatik tepki çeşitlerine dair üçlü bir sınıflandırma yapıyor: Onlar basamağı, ben basamağı ve sen basamağı.
Bir arkadaşınızın size bir derdini anlattığını düşünün ve bu örnek üzerinden empati sınıflandırmalarını açıklayalım.
Eğer arkadaşınızın sorunu üzerine düşünmek yerine, onu dinledikten sonra toplumun yargılarından yola çıkarak bir tepki veriyorsanız 'Onlar Basamağı'na dahil bir empati kurmuş oluyorsunuz. Bu basamakta tepki verenler genel geçer kurallardan söz eder ve kalıp ifadeler kullanır. "İğneyi başkasına, çuvaldızı kendine batır", "Dere geçilirken at değiştirilmez"... İki tarafın duygularına da yer yoktur bu tepkide.
Onlar basamağı, adı üzerinden 'onlar'ın yargılarından yola çıkar.
Aynı arkadaşınızın derdini dinledikten sonra "Sorma ya, ben de aynı sorunla boğuşuyorum" diyerek arkadaşınızı kendi sorunuyla baş başa bırakıp kendinizi anlatmaya başlıyorsanız 'Ben Basamağı'nda empati kuruyorsunuz demektir. Onlar basamağına göre sorunu olan kişiye yardımcı olsa da yeterli olmayacaktır kurulan empati.
Son olarak, 'Sen Basamağı'nı ele alırsak... Kendinizi aynı arkadaşınızın yerine koyduğunuzu düşünün. "Ben asla böyle bir şey yapmazdım" diyor olsanız bile, bir an için olsun o arkadaşınız gibi düşünmeye çalışın.
Kendi görüşleriniz ya da toplumun yargılarını bir kenara bırakıp onu anlamaya çalışın. Onun geçmişte yaşadığı deneyimleri de göz önüne alarak kendinizi onun yerine koyun.
İşte şimdi 'sen basamağı'nda empati kurdunuz ve onu anlamaya başladınız. Ona hak vermiyor, onu hatalı buluyor olabilirsiniz ama artık gönül rahatlığıyla onu 'anladığınızı' söyleyebilirsiniz. Onu anladığınızı arkadaşınıza da iletebilirseniz hem ona yardımcı olmuş olacaksınız, hem de dostluğunuz eğer bu fırtınayı atlatabilirse çok daha keyifli sulara yelken açacak.

Eşler arasındaki anlaşmazlıklar, çocukların anne babalarıyla ortak bir dil tutturamaması, iş arkadaşlarının yaşadığı gerginlikler... Hemen hepsinin çözümü 'sen basamağı'nda empati kurmaktan geçmiyor mu?

Bilgiyi iş ortamında en etkin şekilde kullanabilmek için iş dünyasında bulunmak ve teorik bilgiyi pratik tecrübeye dönüştürmek gerekmektedir. Teknolojinin ilerlemesi ve dünya pazarlarının genişlemesiyle birlikte iş dünyası hızlı bir değişim ve gelişim sürecine girdi Rekabet eskisinden daha acımasız bir hal aldı. Rekabeti yönlendirebilmek için
GENÇ BİLİM DERGİSİNDEN ALINTIDIR

Çevrimdışı parpali-eren

  • Uzman Üye
  • *****
  • 615
  • 3.243
  • 615
  • 3.243
# 17 Mar 2008 20:34:44
Duygusal Zeka ve Empati
 Personal Excellence EYLÜL 2005 sayısında yayımlanmıştır.

Dr. Seden TUYAN - Eray BECEREN

Bir köylü eşeğiyle katırını iyice yükleyerek şehre doğru yola çıkmış. Yol uzun, hayvanların yükü ise oldukça ağırmış. Katıra göre biraz daha yaşlıca olan eşek düz yolda, zorlanarak da olsa, vaziyeti idare edebilmiş. Ancak, dağa tırmanırken, bakmış ki dayanamayacak, katıra yükünün ağır geldiğini  ve birazını alıp ona yardımcı olmasını rica etmiş. Katır bu ricayı duymazlıktan gelmiş ve bir süre daha yola böylece devam etmişler. Sonra birden, zavallı eşek, o ağır yükün altında düşmüş ve ölmüş.
Yola devam etmek zorunda olan köylü, bunun üzerine; önce, ölen eşeğin üzerindeki yükü almış ve katırın yükünün üstüne eklemiş. Daha sonra, ölen eşeğin derisini yüzmüş ve onu da katırın sırtına atmış.
Katır yaptığından pişman, yükü eskisinin iki katından fazla, “Ettiğimi buldum. Eğer eşeğe ihtiyacı olduğunda biraz yardım etseydim, şimdi bu halde olmazdım” diyerek, iç çekmiş.
(Anonim, Çev. Seden Tuyan)

İletişimin olmazsa olmazı...
Hayatımıza şöyle bir baktığımızda bizim duygularımızı duyarlı bir şekilde dikkate alan ve bizim olumlu davranabilmemizi sağlayan insanların varlığı bizi mutlu eder, yokluğu ise üzer. Çünkü, başkalarının duygularını ve bakış açılarını kavrayabilen kişiler, etrafındaki insanların gereksinimlerini çok iyi anlar ve karşılarlar. Bu bakımdan, başarılı ve verimli ilişkiler kurabilen bir öğretmen, bir yönetici, eş ve ebeveyn  kısacası insan olarak hayatın her kademesinde kurduğumuz diyalogların verimli birer alış verişe dönüşmesini sağlayan, problemlerimizi çözülür kılan ve sihirli bir fark yaratan sır, hep bu anlayış dolu yaklaşım tarzı olmuştur. İşte, bu yaklaşım tarzı “empati” nin özünü oluşturur. Bu tarzdan uzaklaşan ilişkilerde korku, öfke, uyumsuzluk, tutku eksikliği, neşesizlik ve en önemlisi verimsizlik hakim olmaya başlar.

Empati nedir?
Empati kişinin bir diyalog sırasında karşısındakinin duygu ve düşüncelerini anlayabilmesini ve böylece duyarlı bir yaklaşım içinde olmasını sağlayan bir Duygusal Zeka becerisidir. Empati becerisini iyi kullanabilen kişiler bu anlamda, iyi bir dinleyici olmalarının yanı sıra, karşıdaki kişinin dile getirmediği duygularını da sezebilir, bakış açılarını kavrayabilirler. Bu bakımdan, empati kişinin farklı olan ya da başka kültürden gelen insanlarla iyi geçinebilmesini sağlar (Goleman, 2003; Stein & Book, 2003). Empati kurabilmemiz için gerekli olan üç öğe vardır (Rogers, 1970, Kasatura, 2003):
* Empati kuracak kişi kendisini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla bakmalıdır.
* Empati kurmuş sayılmamız için karşımızdaki kişinin duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlamamız gereklidir.
* Empati kuran kişinin zihninde oluşan empatik anlayışın karşıdaki kişiye doğru olarak iletilmemesi durumunda empati kurma sürecini tamamlamış sayılmayız.
Örneğin, bir arkadaşınızın patronuyla arası bozuk ve canı çok sıkkın, haksızlığa uğradığını düşünüyor ve hararetli bir şekilde derdini sizinle paylaşıyor. Siz, kendinizi onun yerine koyup neler hissettiğini anlayabilirsiniz. Onun duygularını içinizde hissedebilirsiniz. Ama, sıra bu durumu ona ifade etmeye geldiğinde, her şey yolundaymış gibi gülerek “halledersin, boş ver” diyebilirsiniz. İşte böyle davrandığınızda, yüzünüzdeki ifade, söylediğiniz söz ve içinizdeki duygular arasında bir çelişki ortaya çıkar. Dolayısıyla da doğru empati kurmuş, fakat bunu karşıdakine yeterince iletememiş olursunuz. İletme gerçekleşmediği takdirde empati tamamlanmış sayılmaz.

Duyguların dili
Duygularımızı hem sözlü olarak hem de sözlü olmayan yollarla dile getiririz. Ancak, çok nadir duygularımızı kelimelere döker, daha çok başka yollarla ipuçları veririz.  Başkasının ne hissettiğini sezebilmenin anahtarı ses tonu, jest ve mimikler, yüz ifadesi, değişik duruşları ve beden hareketleri gibi sözsüz ifadeleri okuyabilmektir (Goleman, 1995). Bebekler ve küçük çocuklar konuşabilene kadar  kendilerini bu yolla ifade ederler. Anne, ya da bebeğin bakımını üstlenen kişiler onun ihtiyaçlarını vücut dilini okuyarak anlar ve karşılarlar.
Duygusal Zeka araştırmacısı, psikolog Dr. Goleman’a göre akılcı zihin sözcüklerle ifade bulur, duyguların tarzı ise sözsüzdür. Kişinin sözleri; ses tonu, el-kol hareketleri veya diğer sözsüz yollardan ifade edilenlerle çelişiyorsa, duygusal gerçek, aslen ne söylediğinde değil, nasıl söylediğinde saklıdır. Yapılan araştırmalar, duygusal mesajların yüzde doksanının hatta daha fazlasının sözsüz olduğunu göstermektedir. Bu durumda, insanların bize  ilettikleri en önemli mesajları anlayabilmenin ve dünyayı başka bir kişinin bakış açısından görebilmenin yolunun, sözlü mesajların yanı sıra –hatta daha çok- sözsüz mesajları tanımak, anlamak ve yorumlamaktan geçtiğini söyleyebiliriz.
Diğer taraftan kişiye empatik tepki vermenin de başlıca iki yolu vardır. Yüz ifadesini, bedeni kullanarak onun anlaşıldığını göstermek ve sözlü olarak onu anladığınızı ifade etmek... Ancak en etkili yol bu ikisini birlikte kullanmaktır (Kasatura, 2003).

“Empati” tanımını iyi anlamak gerekir...
Başarılı iletişimin güçlü aracı “empati” yanlış anlamalara da açık bir kavramdır. Bu konuda üç genel yanlış anlama bulunmaktadır (Stein & Book, 2003):
* Empati “iyi bir insan olmak” anlamına gelmez. Sadece iyi insan olmak adına düşünce ve duygularımızı karşımızdakine doğru ve açık bir şekilde anlatamıyorsak, bu durum başka insanların duygularını kendi duygularımız gibi benimseyip herkesi hoşnut etmeye çalışmak anlamına gelir - ki bu durum bir kabusu andırır ve hareket özgürlüğümüzü kısıtlar.
* Empati çoğu kez “sempati” ile karıştırılmaktadır. Aslında bu iki kavram birbirinden çok farklıdır. Karşımızdaki kişiye sempati duyuyorsak, onun hissettiği duyguların aynılarını hissederiz ve karşımızdaki kişinin ne düşündüğü ve hissettiğiyle ilgili örneğin, “ sınavı kazanmana sevindim”, “kitabını kaybetmene üzüldüm” gibi “ben” ve “benim” vurgusunu hissettiren kendi yorumumuzu ortaya koyarız. Yani sempati duyduğumuz kişiyi anlamamız ve kendimizi onun yerine koymamız şart değildir. Bunlar iyi niyetli yaklaşımlar olmasına rağmen karşı tarafı etkilemekte yetersiz kalır. Oysa ki empati kurduğumuzda karşımızdaki kişiyle aynı duyguları ve görüşleri paylaşmamız gerekmez, sadece onun duygularını anlamaya çalışırız. Diğer bir deyişle empatik cümleler “sen” vurgusunu taşır. Bu durumda sözlü ifadelerimiz “sınavı kazandığına seviniyor olmalısın”, “kitabı kaybettiğine üzülmüşsündür” gibi karşımızdaki kişiyi anladığımızı hissettirecektir.
* Empatik yaklaşım, karşıdaki kişinin duygu ve düşüncelerini koşulsuz olarak kabul etmek anlamına gelmez. Bu anlamda “empati kurmak” karşındakini anlamak ve anladığın şeye saygı duymak sürecidir.
 “Anlayış sahibine yaşam kaynağıdır.” Hz. Süleyman

Empati, empatiyi kuran kişi için de önemlidir. Empatik olmanın kişiye kazandırdıkları bazı avantajları şöyle sıralayabiliriz: 
* Diğer insanlarla daha çok yardımlaşır ve bu yüzden de çevreleri tarafından daha çok özlenir ve sevilirler.
* Ne zaman ve ne kadar konuşmaları gerektiğini, ne zaman geri çekilip, ne zaman hamle yapabileceklerini iyi bilirler ve sonuç her iki tarafında yararına olur.
* Olayları ve insanları okur, sağlam veriler toplar, önemli detayları fark ederek hareketlerini uyarlar ve böylece maksimum etki yaratabilirler.
* Farklı insanlar karşısında ne tür strateji ve taktikler kullanabileceklerini bilirler ve bu yüzden özellikle iş ilişkilerinde başarılı olurlar.

Empati geliştirilebilir...
Empati ölçülebilen ve geliştirilebilen bir beceridir. İşte size empati becerinizi geliştirebilmeniz için birkaç öneri...
* İyi bir dinleyici olun ve sadece cevap vermek için değil, anlamak için dinleyin. Anladığınıza emin olmak için sorular sorun.
* Sadece kulaklarınızla değil bütün duyularınızla dinleyin. Beden dili ve ses tonlarından iletişim halinde olduğunuz insanların duygularını okumayı deneyin. Farkettiğiniz duyguya neyin sebep olabileceğini anlamaya çalışın.
* Karşınızdaki kişinin derisinin altına girmeyi ve dünyayı onun gözleriyle görmeyi deneyin. Başkalarının duygu ve düşüncelerine saygı duyun.
* İnsanların sözlü olarak ifade ettikleriyle, beden diliyle ortaya koydukları  duygular arasındaki uyuşmazlıkları fark etmeye çalışın.
* İletişim konusunda yaşadığınız olumsuz deneyimleri tekrar gözden geçirerek benzer durumlarla karşılaşmamak için bu deneyimlerden nasıl faydalanabileceğinizi düşünün.
* Kitap okurken veya film seyrederken karakterlerin neler hissettiklerini ve neden böyle hissedebileceklerini düşünün. Siz olsaydınız ne yapardınız?
Kolay gelsin...

 

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK