En Etkileyici Kitap Sözleri...

"Terbiyenin en üst amacı kalbi selim, talimin en üst amacı akli selim,edebin en üst amacı zevki selimdir.Bu üç selime sahip kişi zarif kişidir."

İhsan Fazlıoğlu..
Kendini Aramak..

Demek seni gözünün içine baka baka aldattı ha, dedi bana dönerek yeniden; bir şey söyleyeyim mi, sana da zaten aldanmak yakışırdı oğlum.
Bu sözleri duyunca duygulandım birden. Ne diyeceğimi bilemeden, usulca yutkundum. İçimden kalkıp babama sarılmak geçti aslında ama yapamadım bunu, baktım sadece. O da bana baktı gözlerini hiç kırpmadan. O an, birbirimize bakışlarımızla sarıldık sanki.
   Kuşlar Yasına Gider, Hasan Ali

Sen hayatımda azaldıkça sonbahar uzuyor..
İnsan bir kere âşık olmaya görsün.
Her şeyi sevdiğine yormaya başlıyor.
İzlediğim filmlerdeki kadınlar,
okuduğum şiirlerdeki kadınlar hep sen.
İstanbul'u da sana yoruyorum,
sonbaharı da...
Bu sonbahar hayatımın en uzun sonbaharı...
Fakat ne garip!
Sen hayatımdan azaldıkça,
sonbahar uzuyor.
Sonbaharı sana yormak,
belki de bu yüzden dünyanın en yorucu işi gibi geliyor.
Zor sahiden...
Zor.

Sonbaharda gitmekten söz ediyorum.

Ben yitik bir zamanı arıyorum.
Ben yitik bir zamanı arıyorum.
Ben yitik bir zamanı arıyorum.

Ben seni arıyorum...

Tarık Tufan/Hayal Meyal

“hava kötü” dediğimde sadece havadan söz etmediğimi anlamak bu kadar zor mu ?
ille de “ben bu hayattan bıktım” türünden sözler mi etmeliyim ?
“yanımda olmanı istiyorum” diyemediğim için “bu yağmur içimi ıslatıyor” dediğimi nasıl anlamaz ?
düpedüz “sarıl bana” dedikten sonra, sarılmanın ne anlamı var ?

- serenad

Madame Bovary-Gustave Flaubert 
“Ona göre aşk göklerin bir kasırgasıydı.Büyük gürültülerle,ışıklarla,kıvılcımlarla gelen bir şeydi.Yaşamının üzerine çöküp onu altüst ediverir,insanın iradesini kuru yaprak gibi koparır,yüreğini dolu bir uçuruma sürüklerdi.”

Ne zaman vaktin var? dedi.
" Her zaman... " Ona bu sözü söylemedim tabi.
Her zaman vakti olanlara saygı duyulmaz...

Oğuz Atay
Korkuyu Beklerken

...

Sabır güzel şeydir.
Beklerken güçlü olmayı öğretir.
Koruğu üzüme çevirebiliyorsa elbet hüznü de mutluluğa dönüştürebilir.
" Sabır " gelecek güzel günler için alınan bir bilet...
Sadece yol biraz uzun...
Ama Allah büyük elbet yolda bitecek...

Cihad KÖK

Ne yaparsanız yapın , ne yaşarsanız yaşayın ; çocukluk  hayalleriniz değişmediyse  hala masum sayılırsınız . Hayallerimi  hatırlayınca  , masumiyetime inandım..

UNUTMA DERSLERİ - NERMİN YILDIRIM

İstekleriyle gerçeği örtüşen insanın öyküsü bitmiştir...

İnsanın Acısını İnsan Alır
       Şükrü Erbaş

Sevdiğim herşeyden uzaklaşmayı öğrendim.
........

biz birbirimizi bir yanılgı sonucu bulduk, Laura. Hatırla. Beni bir başkası sanmıştın... Ve haklıydın da...

Biletiniz Buraya Kadar, Romain Gary
.....

"yengeç, suda yaşar; ama, yüzme bilmez - suyun içinde, yürür..."

(oruç aruoba / benlik )

Bebekler huzuru ana rahminde tanır. Oradan daha emin bir belde olduğuna inanmadıkları için  yeryüzüne geldiklerinde ağlarlar korkuyla.oysa ruhumuz kafesinde vahşi kartallar gibidir.  Kapak açılınca bir an bile durmaz gurbette.
 Bozkırın sırrı /AHMET TURGUT

KALEM EŞİĞİ

Ey kalem, ne çok yazdın. Bazen acı bir kahvenin köpüğünü tutturmak kadar zor oldu iki harfi hecelemen, aynı cümle içinde bile bir harfin diğerini tutmadı. Bazen için öyle yandı ki tutmak istediklerini bile kendine saklayamadın.

   Yaşadın zannettik, yazdın. Ölüyor zannettik, yaşadın. Bir karar tutturamadın.

   Rüzgâr gibi esen, şelâle gibi dökülen, zehir gibi kana karışan, su gibi akan, fırtına gibi savuran, hançer gibi oyan kelimelerin vardı senin.

   Bütün hissettiklerin, bütün eylemlerin ses ve söz biçiminde belirmek mecburiyetindeydi. Bakışın, dokunuşun, sıcaklığın ve soğukluğun, tavrın, halin, lisanın. Her şeyin bir sesti senin. O kadar ki sonunda bir sesten ibaret kaldın.

   Yine de yazdın. Sözcüklerle sınandın. Ağır sınandın. Çünkü sözcükler yetersiz, eylemler yeterliydi. Sözcükler haindi de eylemler sadık idi.

   Hatırladıklarını derleyip toparlamaya mı kalkıştın ki bu kadar çok harf döküldü kömür karası ucundan? Sadece yazmak için yazmadın. Ad koymaydı yaptığın iş kendince. Oysa ne kadar yazarsan yaz, bütün yazdıklarının toplamı bile bir kış ikindisinde camdan süzülen yağmur damlasını anlatmaya yetmedi. Ölü bir can gibi kâğıt üzerinde yaşayıp gittin.

   Elinin altındaydı bütün kâğıtlar. Yazının en çok ateşle dost fakat kâğıdın en çok ateşle düşmanlığını bilerek yazdın. İsimlerin üzerinden geçerek yazdın. İdam fermanı yazan kâtibin elinden çıkan yazıydın.

   Toprak üzerinde gül gibi hasretle, nergis gibi intizarla bekleyen iyi bilir el ayak çekilince bu kâğıt kitabeye kalemin neler indirdiğini. Seni buralara kadar gönderen kimdi? Ey kalem, kimdi seninle bir hikâyesi olan?

   Ne çok şeyin varmış yazacak. Sorsalar, senden hiç beklemezdim. “Kalem işte, kendi halindedir” deyip geçerdim.

   İnsan saf acıdan ibaret kalınca zaman duygusunu kaybediyor. Ey kalem, an geldi sen de zaman duygunu kaybettin. Bir kalemin yazmayı neden bıraktığını anlayabilecek eşiğe geldin. Vara vara bir kara taşa vardın.

   Şöyle bir durdun. Büyük bir şey olacak gibi. Bunu en çok da ağaçların gövdesinden okudun. Çoktandır yeni bir kelime yok hayatında. Yok’a cevap, yok olsun!

   Ey kalem çok yazdın. Karala şimdi hepsinin üzerini. Eşikten ötesi var. Haydi.

   Yolun sonu çoktan gelmiş, geçilmez zannedilen eşik geçilmiş, neymiş gerçek, öğrenilmiş.

   Bütün davalar bitmiş, bütün hesaplar tamama ermiş.

   Hasmınla omuz omuza, can düşmanınla kucaklaşmış.

   Mecnun Leylâ’ya, pervane ateşe kavuşmuş. Pervane isen ateşe çarpmış, masalsan sonun anlatılmış, sırrın taşırılmış.

   Nedir işin özü, nedir olmak ve olmamak eşiği; aslı astarı anlaşılmış. Yüzünde bir tebessüm, bulutlar ışığını taşırmış.

   Boynuzsuz koyun boynuzlu olandan hakkını almış.

   Seninse bu yanın öbür yanına katılmış, bütün fazlalıklar atılmış, cümle eksikler tamamlanmış, sonunda yekpare kılınmış.

   Eşikler geçmek içindir, ey kalem, haydi. Senden geriye mor bir yaşmak yığını kalmış.

Nazan Bekiroğlu

Ey Ademoğlu! ‘Kişi sevdiği ile beraberdir’ hadisi seni aldatmasın. Şüphe yok ki sen iyilerin amellerin yapmadıkça, asla onlarla beraber olamazsın. Yahudi ve Hristiyanlar da peygamberlerini (hem de tanrılaştıracak kadar) seviyorlardı, ama onlarla beraber olamayacaklar.”
Hasan El-Basri'nin Kader Risalesi ve Şerhi, Mustafa İslamoğlu
...........
Bir kere, ‘kadın fitnesi’ deyiminin, bu fitneyi her zaman kadının çıkaracağı anlamına da gelmediğini hep akılda tutmak gerekiyor. Kadını anlamamak, yanlış anlamak, yeteneğinden azıyla veya potansiyelinden fazlasıyla yükümlü ve sorumlu kılmak gibi çok çeşitli ‘erkek yanlışları’ da ‘kadın fitnesi’nin sebeplerini oluşturabiliyor.”
Allah'sız Müslümanlık, Ömer Lütfi Met
..........
Zorba ölür ve hükmü sona erer. Şehit ölür ve işte hükmü o zaman başlar."
Kendinizi Sevmeyi Unutmayın, Soren
.........
Kutsal Metinler'de seni bağlayan muğlak pasajlar değil anladığın pasajlardır. Bunlara bir an önce uyman gerekir. Kutsal Metinler'in tümünde tek bir pasajı anladıysan bile önce onu gerçekleştirmelisin. Tanrı sana o pasajı soracaktır. Önce oturup muğlak pasajlara kafa yorma. Tanrı'nın sözü, ona uygun hareket edesin diye verilmiştir, yorumlamada uzmanlık kazanasın diye değil."
Kendinizi Sevmeyi Unutmayın, Soren Kierkegaard
.........

Yobazlığın en sinsi şekli belki de şudur: Batı'nın bilim ve teknik yönden diğer bütün hayat tarzlarından üstün olduğuna kesin mutlak inanç..."
Yobazlıklar, Roger Garaudy
.......
ve işte
Bir kez beni yaftaladınız mı bana karşı duracaksınız demektir."
   Kendinizi Sevmeyi Unutmayın, Soren