En Son Okuduğunuz, Tavsiye Ettiğiniz Kitaplar Ve Tanıtımları

Çevrimdışı calikusu66

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 446
  • 932
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 446
  • 932
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 12 Ağu 2008 21:44:19
En Son  İskender Pala'nın Babil'de Ölüm, İstanbul'da Aşk Kitabını Okudum. Şiddetle Tavsiye Ederim.

Çevrimdışı laz-mustafa

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 247
  • 45
  • 247
  • 45
# 14 Ağu 2008 22:45:12
biraz uzun amaokunmaya değer


Üniversiteli delikanlı, kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı. Okul salonundaydı maç. Tribünsüz, minik bir salon. Seyircilerle oyuncular arasında sahanın çizgisi vardı sadece... O kadar yakındılar. Delikanlı bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa görüyordu takımda. Ondan hoşlandığını hissetti. Az sonra birşeyi daha hissetti. uzun zamandan beri maçı değil o güzel kızı izlediğini. Kız servis atarken hemen önünden geçti. Gözgöze geldiler, kız da delikanlıya gülümsedi. Delikanlı çok popülerdi o yıllarda. Kız onu tanımış olmalıydı. Kimbilir belki kızda ondan hoşlanmıştı. Belki de delikanlı öyle olmasını istediği için, ona öyle gelmişti. Set değişip takım karşıya gidince, delikanlı da yerini değiştirdi. Üçüncü sette tekrar yerine döndü. Kız da bu gidip gelişleri farketmişti. Bir defa daha gülümsedi. Manidar... "Anladım" der gibi bir gülümseyişti bu. Delikanlı o hafta boyu hep bu dünyalar güzeli kızı düşündü. Pazar günü sabahın köründe kalktı, erkenden oynanacak maçı... ne maçı canım, o dünyalar şirini kızı görmek için...

Delikanlı artık genç kızın hiç bir maçını kaçırmıyordu. Dahası Ankara Kolejinin her dağılış saatinde okul civarında oluyordu, onu birkez daha görmek için. Karşılaştıklarında, hafif çok hafif bir gülümseme, çok minik bir baş eğmesi ile selamlaşır olmuşlardı. Bir defasında, yaptığına sonra kendisi de günlerce güldü. O gün gene tesadüfmüş gibi, okul dağılımı kızın karşısına çıkmış, gülümseyerek selamlaşmış, sonra arka sokaklara dalıp yıldırım gibi koşarak, bir blok ötede gene karşısına çıkmıştı. Kız bu defa, iyice gülmüştü. Karşısında sözümona ağır ağır yürüyen ama nefes nefese kalmış delıkanlıyı görünce anlamıştı herşeyi. Delikanlı, voleybol takımının kaptanını iyi tanıyordu. Arkadaştılar. Sonunda bütün cesaretini topladı ve ona kıza olan hislerinden sözetti. O kızdan fena halde hoşlanıyordu. Galiba kız da ona karşı boş değildi. Bir yerde, bir şekilde tanışmaları gerekiyordu. "Tabi" dedi kaptan. "Bu hafta sonu güzel bir konser var, biz kızlarla o konsere gitmeye karar vermiştik zaten, sen de gel. Hem konseri birlikte izleriz hem de tanışırsınız."

Delikanlı konser gününe kadar geceleri hiç uyuyamadı. Konsere gidecekleri gün geldiğinde, o ne heyecandı öyle!... Konser salonunun kapısında tanıştılar. El sıkıştılar, o güzel ele dokunduğu anı hiç unutamadı delikanlı. Takımın kaptanı, salona girdiklerinde, ustaca bir manevra daha yaptı. Delikanlı ile dünyalar şirini kız yan yana düştüler. İnanamıyordu delikanlı, onunla nihayet yanyana oturuyordu. O nun sıcaklığını hissetiğine, onun nefesini duyduğuna inanamıyordu. Biraz önce tanışırken tuttuğu el, bir karış ötesinde öylece duruyordu. Delikanlı, sahnede dünyanın en romantik şarkısı söylenirken o eli tutmak için öylesine büyük bir arzu duyuyordu ki. Ama yapamadı. Herşey böyle iyi giderken, yanlış bir hareketle onu ürkütebileceğinden, incitebileceğinden öylesine korkuyordu ki... Sonunda dayanamadı, sanki kolu uyuşmuş gibi, kolunu kızın koltuğunun arkasına koydu. Kızın omuzuna değil, kotuğun üzerine. Sonra kız bir ara arkaya yaslandı. Birkaç saç teli, delikanlının elinin üzerine değdi. Kalbi yerinden fırlayacak gibi atıyordu genç adamın. Konserden çıkarken kız, "Sizi her maçımızda görmeye alaştık. Yarın Adana'da maçımız var, gözlerimiz sizi arayacak" Hayır aramayacaktı. Delikanlı o anda kararını vermişti çünkü. Cebinde onu otobüsle Adana'ya götürüp getirecek, hatta öğle yemeğinde bir de Adana Kebap yiyecek kadar para vardı.

Gece yarısı kalkan otobüse bindi. Sabah erkenden Adana'daydı. Maç saatine kadar başıboş dolaştı. Salona erkenden girdi, en ön sıraya tam servis köşesine en yakın yere oturdu. Takımlar sahaya çıkarken, salondaki en heyecanlı seyirci kendisiydi. İlk sette kız onu farketmedi. İkinci sette öbür tarafa gittiler. Döndüklerinde, üçüncü sette kız farketti delikanlıyı. Yüzünde çok ama çok şaşkın bir ifade, biraz mutluluk, biraz da gurur vardı sanki. Ankara'nın hele kolejin en popüler delikanlılarından biri onun için taa oralara kadar gelmişti. Maç bitti. Kız soyunma odasına, delikanlı garaja gtti. Tek kelime konuşmadan. Konuşmaya gelmemiştiki zaten. Kız "Keşke orada olsan" demişti o da olmuştu işte. Hepsi bu. Ona o kadar çok şey söylemek istiyordu ki aslında. Birgün Üniversite kantininde gazete okurken, iç sayfalarda bir şiire rastladı. Daha doğrusu bir şiirden alınmış dörtlüğe. Söylemek istediği herşey bu dört satırda vardı sanki. Bembeyaz bir karta yazdı o dört satırı. Öğleden sonrayı iple çekti. Kolejin önüne gitti. Kızın karşısına geçti. "Bu sana" diyerek kartı eline tutuşturdu ve kayboldu. Kız, elindeki karta yazılı olan Necip Fazıl'ın dörtlüğünü okumaya başladığında delikanlı çoktan uzaklaşmıştı.

"NE HASTA BEKLER SABAHI
NE TAZE ÖLÜYÜ MEZAR,
NE DE ŞEYTAN BİR GÜNAHI,
BENİM SENİ BEKLEDİ�İM KADAR..."

Delikanlı ertesi gün öğleden sonra, tarif edilmez bir heyecanla kolejin önündeydi . Kız karşıdan geliyordu. Bu defa yanında arkadaşları yoktu, yalnızdı. Yaklaştığında işaret etti delikanlıya. Gözlerine inanamadı genç adam. Onu yanına mı çağrıyordu yoksa?! Evet, çağırıyordu işte. Kalbinin duracağını sandı yaklaşırken. "Sana birşeyler söylemek istiyorum" dedi genç kız. O da heyecanlıydı, titriyordu, delikanlı bunu farkettiğinde biraz rahatladı. "Bak iyi dinle. Dünkü satırlar için çok teşekkürler. Herhalde hissetin, ben de senden hoşlanıyorum. Ama senden evvel tanıdığım biri daha var. Ondan da hoşlanıyorum ve henüz, hanginizden daha çok hoşlandığıma karar veremedim. Ve şu an onu terketmem için bir sebep yok." Delikanlı "O zaman karar verdiğinde ve de eğer tercih ettiğin ben olursam, hayatında başka kimse olmazsa, ara beni" dedi ve kızın yanından hızla uzaklaştı.

Bir daha voleybol maçlarına gitmedi, bir daha okul yolunda önüne çıkmadı, bir daha onu hiç görmedi. Günlerce, haftalarca, aylarca bekledi. Tıpkı kıza verdiği o dörtlükteki gibi bekledi. Heyecanla bekledi. Hırsla, arzuyla bekledi. Umutla, mutusuzlukla bekledi. Bazen öfkeyle bekledi. Ama hep bekledi. Başka hiç kimseye bakmadan, başka hiç kimseyi bulmadan bekledi... Bir gün bir şiir antolojisinde şiirin tamamını buldu. İki dörtlüktü şiir. İlki kıza verdiği, ikincisi ise yeni bulduğu idi. O dörtlüğü de bir kağıda özenle yazdı, cebine koydu. Bekleyiş sürüyor, sürüyordu. Okullar kapandı, açıldı, aylar, aylar geçti... Birgün delikanlı, kızı aniden karşısında buldu. "Günlerdir seni arıyorum" dedi kız."İşte sana cevabım, işte sana haber... Artık hayatımda hiç kimse yok!..." "Yaa!" dedi delikanlı. Kalbi heyecandan ölesiye çarparken, aylardır ölesiye beklediği an gelip çatmışken, ağazından sadece bu ses çıkabilmişti. Elini cebine attı, şiirin ikinci dörtlüğünü yazdığı, eskimiş kağıdı kıza uzattı. "Sana bir şiirin ilk dörtlüğünü vermiştim ya birgün, bu da sonu, son dörtlüğü" dedi ve yürüdü gitti delikanlı. Arkasına bile bakmadan yürüdü. Kız ikinci dörtlüğü tuhaf bir hüzünle okumaya başladı.

"GEÇTİ ARTIK İSTEMEM GELMENİ
YOKLU�UNDA BULDUM SENİ
BIRAK VEHMİMDE GÖLGENİ
GELMEN ARTIK NEYE YARAR!..."

Aradan yıllar, çok ama çok uzun yıllar geçti. Delikanlı bugün hala düşünüyor. O uzun, o çok uzun bekleyiş mi öldürmüştü aşkını? Ya da beklerken, ölesiye beklerken hayalinde öylesine bir sevgili yaratmıştı ki, artık yaşayan hiç kimse bu hayali dolduramazmıydı?. O sevgilinin kendisi bile yetmezmi olmuştu kendisine... Hayalindekini canlı tutmak için mi, canlısını silmişti hayatından?! Delikanlı bu soruların yanıtını bugün hala bilmiyor? Bilmediğini de en iyi ben biliyorum. Yani, YAŞAYAN BİLİYOR!.

Çevrimdışı BİRGÜL

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 470
  • 172
  • 470
  • 172
# 14 Ağu 2008 23:08:07
Çok duygulandım.Çok güzel,çok duygusal bir paylaşım teşekkürler öğretmenim.

Çevrimdışı akkaya33

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.105
  • 12.722
  • 2.105
  • 12.722
# 16 Ağu 2008 11:45:49
Ayşe Kulin  Sevdalinka
Zülfü Livaneli  Sedalım hayat
Amin Moulof Doğunun limanları

Çevrimdışı ertugrul43

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.318
  • 2.536
  • 1.318
  • 2.536
# 16 Ağu 2008 12:06:25
ihanet çemberi  Bülent Orakoğlu

Çevrimdışı öğretmenim2008

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 220
  • 107
  • 220
  • 107
# 16 Ağu 2008 16:07:17
"yedi kapılı kırk oda" Murathan Mungan

Çevrimdışı rumeysa7

  • Uzman Üye
  • *****
  • 764
  • 914
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 764
  • 914
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 16 Ağu 2008 16:44:20
okul evde başlar-fatih kalkınç

Çevrimdışı RakiSeda

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 316
  • 121
  • Okul Müdürü
  • 316
  • 121
  • Okul Müdürü
# 16 Ağu 2008 23:14:05
veronica ölmek istiyor- paulo chelo
yaşamımızın ne kadar değerli olduğu ve her dk nın aslında yaşamla ölüm arasında ince bir çizgi olduğunu çok güzel anlatan bir kitap

Çevrimdışı gelincik58

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 94
  • 33
  • 94
  • 33
# 17 Ağu 2008 10:25:31
Türk Ordusunun PKK Operasyonları -                Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ
(1984-2007)

Çevrimdışı çakıroğlu35

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 68
  • 79
  • 68
  • 79
# 17 Ağu 2008 12:07:29
En son Buket Uzuner' in " Gelibolu" kitabını okudum muhteşem bir kitap herkese tavsiye ederim. Mutlaka okuyun.

Çevrimdışı ozelnet

  • Yeni Üye
  • 6
  • 0
  • 6
  • 0
# 17 Ağu 2008 14:45:03
Arkadaşlar ben Soner YALÇIN DİYORUM.Reis,Siz Kimi Kandırıyorsunuz? adlı kitapları okudum

Çevrimdışı kera

  • Uzman Üye
  • *****
  • 296
  • 1.363
  • 296
  • 1.363
# 24 Ağu 2008 20:13:09
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
 
   3 HAFTA  ÖNCE  'ŞAMAN'I  BİTİRDİM.

     


ŞAMAN'ı nasıl buldunuz Şafak öğretmenim? Benim iki çeviri romanım var, bunlardan biri de Şaman, diğeri ise Hans KNEİFEL'in BABİL isimli kitabı. Çevirisini yaparken çok keyif almıştım. Devam etmek nasip olmadı çeviri işine. Bir okuyucu olarak eleştirebilir misiniz , çünkü benim acemice çevirip yazdığım kitap bir başkasında nasıl bir izlenim bıraktı merak ediyorum.

Çevrimdışı eml48

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 6.753
  • 25.452
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 6.753
  • 25.452
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 24 Ağu 2008 20:48:32
bin muhteşem güneş-khaled hosseını
afganistanda geçiyor.iki genç bayanın dramını anlatıyor.

Çevrimdışı mcenkiz

  • Uzman Üye
  • *****
  • 498
  • 680
  • Müdür Yetkili
  • 498
  • 680
  • Müdür Yetkili
# 24 Ağu 2008 21:52:51
En son Müttefekun Aleyh(üzerinde ittifak edilmiş) Hadisler-(İslamın iki büyük bilgesi İmam Buhari ve İmam Müslim'in üzerinde ittifak ettiği 1800 hadis) kitabını okudum. Yüce Dinimizi ve Sevgili Peygamberimizi birinci elden öğrenmek isteyen arkadaşlara tavsiye ederim.

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 24 Ağu 2008 22:35:01
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

     


ŞAMAN'ı nasıl buldunuz Şafak öğretmenim? Benim iki çeviri romanım var, bunlardan biri de Şaman, diğeri ise Hans KNEİFEL'in BABİL isimli kitabı. Çevirisini yaparken çok keyif almıştım. Devam etmek nasip olmadı çeviri işine. Bir okuyucu olarak eleştirebilir misiniz , çünkü benim acemice çevirip yazdığım kitap bir başkasında nasıl bir izlenim bıraktı merak ediyorum.

    Okuduğum  kitapların  çevirisini  'Arzu Güloğlu Alarslan'  yapmış.
  Öyle  tahmin  ediyorum ki  siz  Arzu  Hanım  olabilirsiniz.
 Şimdi  çeviri  anlamında  bir  yorumda  bulunabilmek  için  bu  kitapları  orijinal dilinde  okumak  gerektiği  kanısındayım.
 Ama  bu  kitapların  vermek  istedikleri  mesaj veya  okuyucu  üzerinde  bırakmak  istedikleri  etki  konusunda  birşeyler  söyleyebilirim.
 Malum  bu  kitaplar  mitoloji  serisinden.Babil  romanındaki  kahraman Daduşu'dan  etkilenmedim  desem  yalan  olur.Üstelik  Babil  romanındaki  çeviri  dili  sanki  biraz daha şiirsel  anlatımlarla desteklenseydi  okuyucu  üzerinde  daha  olumlu  etki bırakırdı  herhalde...
  Şaman  biraz daha Babil  romanına  göre  konu  olarak  olsun  okuyucu  üzerindeki  etki  anlamında  olsun  daha ağır ve  olumsuz  bir  etki  bıraktığı  kanaatindeyim.
  İkinci  romanda  roman  kahramanı  Bokan  yaşadığı  coğrafyanın  dogmalarından  kaynaklanan  inanışların  elinde  yoğruluyor.
Ne  kadar  Bokan' a  bir aşk  bulunmuşsa da  bu  romantizm  yeterince  desteklenmemiş.Ben  bu  roman da  en  çok  büyücü  yaşlı  kadından  etkilendim.
  Her zaman  şiirsel  anlatımlı  düzyazılardan (roman hikaye vb.)  daha  büyük zevk  almışımdır.
   Sonuç  olarak  haddim  olmayarak  sizin  gibi  değerli  bir çevirmeni yorumlamak beni  aşan  bir  konudur  aslında...
 Sizi  bu  çalışmalarınızdan  ötürü  başarılı  buluyorum.
 Ve  gönülden  kutluyorum.
 Saygı   ve  sevgilerimle...  

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK