En Son Okuduğunuz, Tavsiye Ettiğiniz Kitaplar Ve Tanıtımları

Çevrimdışı sibumi

  • Aktif Üye
  • **
  • 49
  • 5
  • 49
  • 5
# 24 Ağu 2008 22:57:32
george orwell -1984 - (can yayınları)

1948 yılında  yazılan romanın türü:bilimkurgu, ileri düzey sosyalizm uygulamasını anlatıyor.
okuyanlar ülkemizdeki benzerliklere şaşırıp kalacaktır diyorum.ikinci kez okuduğum nadir kitaplardan

Çevrimdışı commandante

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 491
  • 354
  • 491
  • 354
# 25 Ağu 2008 11:02:30
ahmet ümit - KAVİM ( türkiyenin en iyilik politik polisiye yazarı; mutlaka okumalısınız)

Çevrimdışı sitemkar45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.871
  • 936
  • 1.871
  • 936
# 25 Ağu 2008 23:49:27
Şu an Kemal Sayar'ın Kendine İyi Bak isimli kitabını okuyorum.İnsanın kendine iyi bakması gerektiği kadar değerli olduğunu veciz şekilde anlatan bir eser.

Aynı zamanda tatil döneminde okuduğum meraklısına hitap eden Rabia Nazik Kaya-Sıkı tut ruhunu,Doğu ve batı arasında İslam-Aliya İzzetbegoviç,Hayır diyebilmeli İnsan-Alev Alatlı,iki cumhuriyetin Kavgası-Atilla Yayla,II.Cumhuriyetin yol hikayesi-Mehmet Altan,Kahraman tazeoğlu-susacak var  kitapları ilginizi çekerse okumanızı öneririm..

Çevrimdışı oznrl

  • Uzman Üye
  • *****
  • 291
  • 555
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 291
  • 555
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 26 Ağu 2008 00:57:43
lord kinross -osmanlı imparatorluğunun yükselişi ve çöküşü
ders kitabı olmayan farklı bir kaynaktan okumak istedim. fena değil..

Çevrimdışı aybala0735

  • Aktif Üye
  • **
  • 69
  • 6
  • 69
  • 6
# 26 Ağu 2008 12:42:34
Öğretmenin 55 Altın Kuralı - Ron CLARK
  ABD'de 2001 yılında Disney yılın öğretmeni ödülünü alan bir öğretmenin başarısız öğrencilerin olduğu bir okulda öğretmenliğe başlamasıyla karşılaştığı zorluklar ve bunları aşmak için hazırladığı 55 maddelik kurallar listesi.Anılar ve olumlu olumsuz yönleriyle anlatmış. Tabi bana uymayanlar da vardı. Buna nazaran tavsiye ederim.

Çevrimdışı atatuncer

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 24
  • 467
  • 24
  • 467
# 26 Ağu 2008 13:44:13
Reşat Nuri Güntekin'in "Yeşil Gece" ve Nehir Roggendorf Eyüboğlu'nun "Kod Adı:Öğretmen-Jivan" adlı kitaplarını okursanız ülkemizin bugün (özellikle doğusunun) eğitimden neden bu kadar yoksun olduğunu ve hangi engellerin hem geçmişte hem de bugün devam etmekte olduğunu görürüz. Ben oralarda görev yapan meslektaşlarıma kolaylıklar diliyorum. Biliyorum ki o kitaplarda anlatılanları bugün onlar orada hala yaşamaktalar.

Çevrimdışı parpali-eren

  • Uzman Üye
  • *****
  • 615
  • 3.243
  • 615
  • 3.243
# 26 Ağu 2008 13:54:29
DİRİLİŞ  (ÇANAKKALE 1915) TurguT ÖZAKMAN OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM ARKADAŞLAR .BAZI BÖLÜMLERİ GÖZ YAŞALARIYLA OKUDUM.685 SAYFA İKİ GÜNDE SOLUK ALMADAN ZEVKLE OKUDUM.BU ÜLKENİN BİZLERE NASIL EMANET EDİLDİĞİNİ ANLAMAK. HER TAŞINA SAHİP ÇIKMAK DİLEĞİYLE
"son haçlı seferinden beri ilk defadır ki batı ,doğuya yönelmiş bulunuyor.Hıristıyanlık alemi,Fatih sultan Mehmet 'in 29 mayıs 1453 uğursuz tarihinde Bizans imparatorluğuna indirmiş olduğu şiddetli darbenin öcünü almak için toptan harekete geçmiş bulunuyor."E.Ashmead Barlette

Çevrimdışı kera

  • Uzman Üye
  • *****
  • 296
  • 1.363
  • 296
  • 1.363
# 26 Ağu 2008 15:01:20
Cevabınız için çok teşekkürler sevgili şafak öğretmenim. Hayatımda yapmak isteyipte hep bir engel sebbebiyle gerçekleştiremediğim ve ertelediğim çok şey oldu. Ve hala da ertelemek zorundayım bazı şeyleri. Ama bu iki kitap kendimi ve zamanımı zorlayarak zevkle ortaya koyduğum birürün hayatımda. Ve aslında biraz da galiba gurur kaynağım. Sevgilerimle.

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 27 Ağu 2008 01:03:58
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Cevabınız için çok teşekkürler sevgili şafak öğretmenim. Hayatımda yapmak isteyipte hep bir engel sebbebiyle gerçekleştiremediğim ve ertelediğim çok şey oldu. Ve hala da ertelemek zorundayım bazı şeyleri. Ama bu iki kitap kendimi ve zamanımı zorlayarak zevkle ortaya koyduğum birürün hayatımda. Ve aslında biraz da galiba gurur kaynağım. Sevgilerimle.

  Doğrusu  çeviri kitaplarınızı  (Babil  ve  Şaman) büyük  bir  zevk  alarak  okudum.
  (Çeviri  anlamında sizin  diliniz  sanırım  Almanca  dili  olsa  gerek)  Okumaktan  zevk  alan okuyucularınızı  yeni  çeviri  çalışmalarınızla  zevk  katacağınıza  inanıyorum.
  Lütfen  çeviri  çalışmalarınıza  devam  edin..
  Keza  sizin  çevirilerinizi  okuyan  okuyucular  eminim ki  çok  büyük  zevk  alıyordur.
   Saygı  ve  sevgilerimle..

Çevrimdışı duygubahar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 387
  • 142
  • 387
  • 142
# 27 Ağu 2008 18:39:52
en son okuduğum Müminlerin Annesi Hz. Fatıma(ra)-Salih Suruç

ve

şu an okuduğum: "oku" Ama Neyi, Taskın TUNA tavsiye
edebileceğim güzel kitaplar...

Çevrimdışı beren72

  • Bilge Üye
  • *****
  • 8.769
  • 13.623
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 8.769
  • 13.623
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 27 Ağu 2008 19:23:35
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
biraz uzun amaokunmaya değer


Üniversiteli delikanlı, kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı. Okul salonundaydı maç. Tribünsüz, minik bir salon. Seyircilerle oyuncular arasında sahanın çizgisi vardı sadece... O kadar yakındılar. Delikanlı bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa görüyordu takımda. Ondan hoşlandığını hissetti. Az sonra birşeyi daha hissetti. uzun zamandan beri maçı değil o güzel kızı izlediğini. Kız servis atarken hemen önünden geçti. Gözgöze geldiler, kız da delikanlıya gülümsedi. Delikanlı çok popülerdi o yıllarda. Kız onu tanımış olmalıydı. Kimbilir belki kızda ondan hoşlanmıştı. Belki de delikanlı öyle olmasını istediği için, ona öyle gelmişti. Set değişip takım karşıya gidince, delikanlı da yerini değiştirdi. Üçüncü sette tekrar yerine döndü. Kız da bu gidip gelişleri farketmişti. Bir defa daha gülümsedi. Manidar... "Anladım" der gibi bir gülümseyişti bu. Delikanlı o hafta boyu hep bu dünyalar güzeli kızı düşündü. Pazar günü sabahın köründe kalktı, erkenden oynanacak maçı... ne maçı canım, o dünyalar şirini kızı görmek için...

Delikanlı artık genç kızın hiç bir maçını kaçırmıyordu. Dahası Ankara Kolejinin her dağılış saatinde okul civarında oluyordu, onu birkez daha görmek için. Karşılaştıklarında, hafif çok hafif bir gülümseme, çok minik bir baş eğmesi ile selamlaşır olmuşlardı. Bir defasında, yaptığına sonra kendisi de günlerce güldü. O gün gene tesadüfmüş gibi, okul dağılımı kızın karşısına çıkmış, gülümseyerek selamlaşmış, sonra arka sokaklara dalıp yıldırım gibi koşarak, bir blok ötede gene karşısına çıkmıştı. Kız bu defa, iyice gülmüştü. Karşısında sözümona ağır ağır yürüyen ama nefes nefese kalmış delıkanlıyı görünce anlamıştı herşeyi. Delikanlı, voleybol takımının kaptanını iyi tanıyordu. Arkadaştılar. Sonunda bütün cesaretini topladı ve ona kıza olan hislerinden sözetti. O kızdan fena halde hoşlanıyordu. Galiba kız da ona karşı boş değildi. Bir yerde, bir şekilde tanışmaları gerekiyordu. "Tabi" dedi kaptan. "Bu hafta sonu güzel bir konser var, biz kızlarla o konsere gitmeye karar vermiştik zaten, sen de gel. Hem konseri birlikte izleriz hem de tanışırsınız."

Delikanlı konser gününe kadar geceleri hiç uyuyamadı. Konsere gidecekleri gün geldiğinde, o ne heyecandı öyle!... Konser salonunun kapısında tanıştılar. El sıkıştılar, o güzel ele dokunduğu anı hiç unutamadı delikanlı. Takımın kaptanı, salona girdiklerinde, ustaca bir manevra daha yaptı. Delikanlı ile dünyalar şirini kız yan yana düştüler. İnanamıyordu delikanlı, onunla nihayet yanyana oturuyordu. O nun sıcaklığını hissetiğine, onun nefesini duyduğuna inanamıyordu. Biraz önce tanışırken tuttuğu el, bir karış ötesinde öylece duruyordu. Delikanlı, sahnede dünyanın en romantik şarkısı söylenirken o eli tutmak için öylesine büyük bir arzu duyuyordu ki. Ama yapamadı. Herşey böyle iyi giderken, yanlış bir hareketle onu ürkütebileceğinden, incitebileceğinden öylesine korkuyordu ki... Sonunda dayanamadı, sanki kolu uyuşmuş gibi, kolunu kızın koltuğunun arkasına koydu. Kızın omuzuna değil, kotuğun üzerine. Sonra kız bir ara arkaya yaslandı. Birkaç saç teli, delikanlının elinin üzerine değdi. Kalbi yerinden fırlayacak gibi atıyordu genç adamın. Konserden çıkarken kız, "Sizi her maçımızda görmeye alaştık. Yarın Adana'da maçımız var, gözlerimiz sizi arayacak" Hayır aramayacaktı. Delikanlı o anda kararını vermişti çünkü. Cebinde onu otobüsle Adana'ya götürüp getirecek, hatta öğle yemeğinde bir de Adana Kebap yiyecek kadar para vardı.

Gece yarısı kalkan otobüse bindi. Sabah erkenden Adana'daydı. Maç saatine kadar başıboş dolaştı. Salona erkenden girdi, en ön sıraya tam servis köşesine en yakın yere oturdu. Takımlar sahaya çıkarken, salondaki en heyecanlı seyirci kendisiydi. İlk sette kız onu farketmedi. İkinci sette öbür tarafa gittiler. Döndüklerinde, üçüncü sette kız farketti delikanlıyı. Yüzünde çok ama çok şaşkın bir ifade, biraz mutluluk, biraz da gurur vardı sanki. Ankara'nın hele kolejin en popüler delikanlılarından biri onun için taa oralara kadar gelmişti. Maç bitti. Kız soyunma odasına, delikanlı garaja gtti. Tek kelime konuşmadan. Konuşmaya gelmemiştiki zaten. Kız "Keşke orada olsan" demişti o da olmuştu işte. Hepsi bu. Ona o kadar çok şey söylemek istiyordu ki aslında. Birgün Üniversite kantininde gazete okurken, iç sayfalarda bir şiire rastladı. Daha doğrusu bir şiirden alınmış dörtlüğe. Söylemek istediği herşey bu dört satırda vardı sanki. Bembeyaz bir karta yazdı o dört satırı. Öğleden sonrayı iple çekti. Kolejin önüne gitti. Kızın karşısına geçti. "Bu sana" diyerek kartı eline tutuşturdu ve kayboldu. Kız, elindeki karta yazılı olan Necip Fazıl'ın dörtlüğünü okumaya başladığında delikanlı çoktan uzaklaşmıştı.

"NE HASTA BEKLER SABAHI
NE TAZE ÖLÜYÜ MEZAR,
NE DE ŞEYTAN BİR GÜNAHI,
BENİM SENİ BEKLEDİ�İM KADAR..."

Delikanlı ertesi gün öğleden sonra, tarif edilmez bir heyecanla kolejin önündeydi . Kız karşıdan geliyordu. Bu defa yanında arkadaşları yoktu, yalnızdı. Yaklaştığında işaret etti delikanlıya. Gözlerine inanamadı genç adam. Onu yanına mı çağrıyordu yoksa?! Evet, çağırıyordu işte. Kalbinin duracağını sandı yaklaşırken. "Sana birşeyler söylemek istiyorum" dedi genç kız. O da heyecanlıydı, titriyordu, delikanlı bunu farkettiğinde biraz rahatladı. "Bak iyi dinle. Dünkü satırlar için çok teşekkürler. Herhalde hissetin, ben de senden hoşlanıyorum. Ama senden evvel tanıdığım biri daha var. Ondan da hoşlanıyorum ve henüz, hanginizden daha çok hoşlandığıma karar veremedim. Ve şu an onu terketmem için bir sebep yok." Delikanlı "O zaman karar verdiğinde ve de eğer tercih ettiğin ben olursam, hayatında başka kimse olmazsa, ara beni" dedi ve kızın yanından hızla uzaklaştı.

Bir daha voleybol maçlarına gitmedi, bir daha okul yolunda önüne çıkmadı, bir daha onu hiç görmedi. Günlerce, haftalarca, aylarca bekledi. Tıpkı kıza verdiği o dörtlükteki gibi bekledi. Heyecanla bekledi. Hırsla, arzuyla bekledi. Umutla, mutusuzlukla bekledi. Bazen öfkeyle bekledi. Ama hep bekledi. Başka hiç kimseye bakmadan, başka hiç kimseyi bulmadan bekledi... Bir gün bir şiir antolojisinde şiirin tamamını buldu. İki dörtlüktü şiir. İlki kıza verdiği, ikincisi ise yeni bulduğu idi. O dörtlüğü de bir kağıda özenle yazdı, cebine koydu. Bekleyiş sürüyor, sürüyordu. Okullar kapandı, açıldı, aylar, aylar geçti... Birgün delikanlı, kızı aniden karşısında buldu. "Günlerdir seni arıyorum" dedi kız."İşte sana cevabım, işte sana haber... Artık hayatımda hiç kimse yok!..." "Yaa!" dedi delikanlı. Kalbi heyecandan ölesiye çarparken, aylardır ölesiye beklediği an gelip çatmışken, ağazından sadece bu ses çıkabilmişti. Elini cebine attı, şiirin ikinci dörtlüğünü yazdığı, eskimiş kağıdı kıza uzattı. "Sana bir şiirin ilk dörtlüğünü vermiştim ya birgün, bu da sonu, son dörtlüğü" dedi ve yürüdü gitti delikanlı. Arkasına bile bakmadan yürüdü. Kız ikinci dörtlüğü tuhaf bir hüzünle okumaya başladı.

"GEÇTİ ARTIK İSTEMEM GELMENİ
YOKLU�UNDA BULDUM SENİ
BIRAK VEHMİMDE GÖLGENİ
GELMEN ARTIK NEYE YARAR!..."

Aradan yıllar, çok ama çok uzun yıllar geçti. Delikanlı bugün hala düşünüyor. O uzun, o çok uzun bekleyiş mi öldürmüştü aşkını? Ya da beklerken, ölesiye beklerken hayalinde öylesine bir sevgili yaratmıştı ki, artık yaşayan hiç kimse bu hayali dolduramazmıydı?. O sevgilinin kendisi bile yetmezmi olmuştu kendisine... Hayalindekini canlı tutmak için mi, canlısını silmişti hayatından?! Delikanlı bu soruların yanıtını bugün hala bilmiyor? Bilmediğini de en iyi ben biliyorum. Yani, YAŞAYAN BİLİYOR!.



Çok güzeldi çok etkilendim açıkçası....Bu olay sizin birebir yaşadığınız bir olay sanırım...Yada ben öyle hissettim...Çok hoş...AYRILIKLAR DA SEVDAYA DAİR...AYRILANLAR HALA SEVGİLİ....

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 02 Eyl 2008 23:13:47
  Evet  merhaba  okursever  arkadaşlar;
Bugün  nihayet  Dante'nin  Feridun  Timur çevirisi  ile  okuduğum  İlahi  Komedya  isimli  eserini  bitirdim.

  Doğrusu  okunmaya  değer  bir  kitap, Oscar  Wilde'nin  dediği  gibi  edebi  anlamda  çok  tatlı  bir  eser.
  En  çok  benim  hoşuma  giden  Dante'nin  kitabı  bitiriş  cümlesi  oldu.Burada  Dante  cennetin tüm  katlarını  çıktıktan  sonra  Arşıalanın da  üstünde  Allahın  katına  ulaşır, ve  aşağıdaki  cümleyi  söyler.
 
  Son  cümle  alıntısı:  'Burada  yüksek  temaşaya  devam  için  gücüm  tükendi; fakat  bir  tekerlek  nasıl  düzenli  bir  hareketle  dönerse  , güneşi  ve  öteki  yıldızları  devindiren  Aşk da  arzumla  irademi  artık  öylece  döndürüyordu.'

  Dante  ilginçtir  Cehennemi  Erkek  ve  bilge  olan  Vergillius'un  rehberliğinde  geziyor.Cenneti  ise  sevgili  eşi  Beatrice'in  rehberliğinde  geziyor.

  Ölümden  sonra  tekrar  dirilmeye  inanma   konusunda  açıkladığı  ıspatsal  örnekte  çok  ilginç  ve üzerinde  düşünülmesi  gereken  bir  konudur  diye  düşünüyorum.
Bu  konuda  çeviri  kitaptan  aldığım  alıntı:

'İlk  ana  ve  babamız  yaratılırken  insan  vücudunun  ne  şekilde  hasıl  olduğunu  düşünürsen,  öldükten  sonra  tekrar  dirileceğiniz  sonucunu  buna  bakarakta  pekala  çıkarabilirsin.'

  Sonuç  olarak  kitap  bir  din  adamından  çok  bir  filozof eseri  niteliğinde  çünkü  bu  kitapta  psikoloji var, mitoloji  var  fen  bilimleri  var. Bilinen  tarih  var  edebi  anlamda  söyleyiş  güzellikleri  var.
 Daha  bir  çok  şey  var....

  Ha  bir de,
  Bizim  kültürümüzde  değilse  bile  aydın  kesim  diyebileceğimiz   grup  cemaat  vs.  de  Saidi  Nursi  çok  önemli  bir  yer  tutar.
 
  Dante'nin  yazdığı  bu  kitapta  az da  olsa  gençlik  yıllarımda okuduğum Saidi  Nursi nin  Gençlik  Risalesinde  geçen  benzer  anlatış  özellikleri de  var.
 
  Okurken  zevk  alabileceğiniz  belki  Mit'e,  Dine  Tarihe  dair vb. konularda  bilgi  edinebileceğiniz bir  kitap.

  Saygı  ve  sevgilerimle..


   
 

Çevrimdışı melf

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.424
  • 3.512
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 3.424
  • 3.512
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 02 Eyl 2008 23:25:53
Zülfü Livaneli-Leyla'nın Evi çok güzel bir kitap tavsiye ederim arkadaşlar.

Çevrimdışı dwaynewade

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 75
  • 129
  • 75
  • 129
# 02 Eyl 2008 23:46:16
kiraze--
olasılıksız--

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 03 Eyl 2008 12:57:53
Sami Paşazade Sezai -Sergüzeşt-

Lakin size Nihat Genç'in Hattı Müdafaasını öneririm.


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK