Size bir soru. "Karpuzla, canavar arasındaki farkı biliyor musunuz?" Cevaplamaya çalışın. Cevabınız hayır ise size bir karpuzu, canavar diye satabilirler. Farkında mısınız?
Uzun zaman önce bir yolcu atını tepeden köye doğru sürdü. Aşağıda bir tarlaya doğru bakan bağıran ve kollarını sallayan bir grup köylü gördü. Köye yaklaştığında köylüler ona doğru koştu ve bağırdılar: "İmdat! İmdat! orada bir canavar var!"
Yolcu tarlaya baktı. Gördüğü tek şey bir karpuzdu. "Aptal olmayın" dedi. "O bir canavar değil bir karpuz." Köylüler bundan hoşlanmadı. "Bir canavar!" diye bağırdılar. "Hayır" dedi yolcu. Köylüler sinirleniyordu "O bir canavar!" diye haykırdılar."Herkes onun bir karpuz olduğunu bilir" dedi adam. Köylüler adamı attan yaka paça indirdiler ve ördeklerin yüzdüğü bir çamur birikintisine attılar. Adam üzerinde çamurlar damlayarak, üstü başı sırılsıklam atını bırakıp kaçtı.
Ertesi gün, aynı tepede başka bir yolcu indi. Köylüler tarlaya bakarak bağrışıyorlardı. Yolcu yaklaşınca ona doğru koşarak "İmdat! İmdat! Orada bir canavar var" diyerek tarlayı gösterdiler. Yolcu durdu ve tarlaya baktı. "Evet, işte orada" diye bağırdı. Kılıcını çekip atını mahmuzladı, tarlaya doğru saldırdı. Atıyla yanında birkaç kez sür'atle geçerek kılıcıyla karpuzu paramparça etti.
Geri döndüğünde köylüler çılgınca alkışlıyordu. O kadar mutluydular ki yolcuya köyde misafir olması için ısrar ediyorlardı. O da kabul etti. Bir süre köyde kaldı. Onların hayatını ve dünyanın bu bölgesinde nasıl yaşadıklarını öğrendi. Hikâyelerini büyük bir ilgi ve dikkatle dinledi. O da onlara bildiği şeyleri anlattı ve öğretti. Öğrettiği şeylerden biri de yavaş yavaş karpuzla canavar arasındaki farktı.
Gitme zamanı geldiğinde, köylüler yolcuyu köyün çıkışına kadar uğurladır, tarlanın yanından geçerken köylüler tarlayı gösterdiler ve güldüler "Bak bir karpuz var!""Evet, bir karpuz" dedi yolcu. "Bazen de bir canavar" dedi ve yoluna devam etti"