Tarladan çıkıp / kovulup madene inenlerin öyküsü..
..
Yemyeşil ot denizine çıkardı. Bu denizin ortasında renk renk kor gibi koyu, yakıcı gelincikler, su üstünde yüzer gibi (…) / Her şey gürbüzdü, (…) otlar (…) ağaçlar (…) yapraklar(…) / Buğulu erikler, güneşin altında kıpkızıl alevden bir yuvarlak gibi yanan narlar, (…)iri taneli üzümler (…) tertemiz kiremitli evler, temiz elbiseli çocuklar (…)”
Sadri ERTEM
Son söz Nâzım Hikmet’in olsun,
: “Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer / ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak / kabahat senin, /
- demeğe de dilim varmıyor ama
- / kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!”