Kin gözü karartir, gönlü köreltir...
Nefret, insanin kendi yüregini yemesidir...
Kimse ömür boyu kin ve nefret yükünü tasiyamiyor...
Çok sasirtan barismalar ve anlamsiz gelen anlayislar silsilesi bunun en basit örnegi.
Insan umutlariyla yasar, kiniyle degil...
Çok agir bir yük yüreginde kini barindirmak...
Ve çok zor böyle bir kimligi hayatla baristirmak...
Bir süre sonra, düsmanin yaptigi dogru bir hareket bile tarafimizdan yanlis olarak damgalanabiliyor.
Düsmanlik, en uç nokta...
Karsitlik diyelim biz buna, biraz daha yumusatarak...
Ve dedigimiz anda bile ne kadar affetmeye hazir oldugumuzu görelim...
Karsi oldugumuz yapilarda olusan ender de olsa dogrulari, yüregi kara baglamisken göremiyor insan.
Buna ister ‘Sezar’in hakkini Sezar’a vermek’ deyin, isterseniz kaçacak yer aramak...
Sonunda hep ayni yere çikiyor...
Yasamak, gelismek ve tekamül etmek için fazla duygu yükünden arinmali insan.
Sevincin fazlasindan degil, sevginin ve anlayisin fazlasindan degil...
Kin, nefret, sabit fikir ve umutsuzlugun fazlasindan kurtulmak...
‘Hayir dile isine, hayir gelsin basina’ sözü burada ne kadar anlam kazaniyor...
Ve çok eski yillarda, ilk gençligin hazimsiz hirçinliginda beni bir uçurumun kenarindan döndüren su söze ne dersiniz:
‘Bundan sonraki hayatini iki sekilde geçirebilirsin:
Bir: Kendini mutlu etmeye çalisarak..
Iki: Baskalarini mutsuz etmeye çalisarak...’
Hayatin amaci belliyse, tercih edilecek sık da bellidir.
Ama bu iki sıkkın yan yana koyulmasi ne kadar sadelestiriyor degil mi gidilecek yolun seçimini?
Insanin kendini mutlu etmesi için, önce gereksiz yüklerinden kurtulmasi gerekiyor.
Bunlar sadece duygular degil...
Ruhumuza yük yükleyen kisiler...
Bizi umutsuzluga iten çevre...
Eli yanmasin diye bizi masa yapmaya çalisan olusumlar...
Bunlarin hepsi hayatin yükü...
Ve bunlarla ugrasirken zaman zaman kendine bile kinleniyor insan...
En kötüsü de bu galiba...
Ve o durumdayken, karsi taraftakinin yaptigi iyi bir sey bile bastan yanlis damgasini yiyor.
O yanlissa, karsiti dogru diye düsünüyor
insan.
Ve dogruyu yapanin kimligi, bizi birden bire yanlistan taraf olma, yanlisa sahip çikma ve onu savunma noktasina getiriyor.
Çok mu karişık oldu?...
Olsun...
Hayat da karişık zaten...