Günâhların affedildiği gece!..
Berât gecesi, Şa’bân ayının onbeşinci gecesidir. Yâni ondördüncü günü ile onbeşinci günü arasındaki bu gecedir. Rahmet kapılarının açılıp, duaların kabul olacağı gecelerden biridir. Resulullah efendimiz bu gece çok ibadet eder ve (Allahümmerzuknâ kalben takıyyen mineşşirki beriyyen lâ kâfiren ve şakiyyen) duasını çok okurdu.
Allahü teâlâ, ezelde, hiçbir şey yaratmadan önce, her şeyi takdîr etti, diledi. Bunlardan, bir yıl içinde olacak her şeyi, bu gece meleklere bildirir... Kur’ân-ı kerîm, levhilmahfûza bu gece indi. Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
(Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, biz onu [Kur’anı] mübarek bir gecede indirdik. Elbette biz insanları uyarmaktayız.) [Duhan 2, 3]
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“KİM NE İSTERSE VEREYİM!..”
(Şa’bân-ı şerîfin onbeşinci gecesi olunca, o geceyi ihyâ ediniz ve gününde oruç tutunuz! Muhakkak ki, Allahü teâlâ, “Magfiret olunmak isteyen yok mudur, magfiret edeyim? Rızık isteyen yok mudur, rızık vereyim. Kim ne isterse vereyim!” buyurur. Bu hâl sabaha kadar devam eder.)
(Şa’bân ayının onbeşinci gecesi, rahmet-i ilâhi dünyayı kaplar, herkes affolur. Ancak haksız yere Müslümanlara düşmanlık besleyen ve Allahü teâlâya ortak koşan magfiret olunmaz.)
(Cebrail aleyhisselam gelip, “Kalk, namaz kıl ve dua et! Bu gece Şaban ayının 15. gecesidir” dedi. Bu geceyi ihya edenleri Allahü teâlâ affeder. Yalnız, müşrik, büyücü, falcı, cimri, kinci, müşahin, içkici, faizci ve zaniyi affetmez.) [Müşahin, bid’at ehli demektir.]
Hasan-ı Basri hazretleri, Şabanın 15. günü, sanki mezardan çıkmış gibi, yüzü çok solgun görülürdü. Bu üzüntünün sebebini sorduklarında buyurdu ki:
“İlm-i yakîn ile biliyorum ki, günahım vardır. Günahım affedilmezse, sevaplarım da kabul edilmezse, hâlim nice olur diye korkumdan benzim sararıyor.”
Âişe vâlidemiz, Peygamber efendimizin Berât gecesinde, sabaha kadar ibâdet ettiğini görünce sordu:
- Yâ Resûlallah, Allahü teâlânın en sevgili kulusun! Buna rağmen niçin bu kadar kendini yoruyorsun?
Peygamber efendimiz şöyle cevap verdi:
- Ey Âişe, ben şükredici kul olmayayım mı? Ey Âişe, sen bu gecede, ne olduğunu bilir misin?
Âişe vâlidemiz tekrar sordu:
- Bu gecenin diğer gecelerden üstünlüğü nedir yâ Resûlallah?
Peygamber efendimiz şöyle cevap verdi:
- Bu sene içinde doğacak her çocuk, bu gece deftere geçirilir. Bu sene içinde öleceklerin isimleri bu gece özel deftere yazılır. Bu gece herkesin rızkı tertip edilir. Bu gece herkesin ameli ve işleri Allahü teâlâya arz olunur. Bir kimse, evinden ayrılıp yolculuğa çıkar. Hâlbuki, onun adı yaşıyanlar defterinden, ölüler defterine geçirilmiştir.
Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyurdu ki:
“Berât Gecesinde, o sene yaşayacakların berâtı verilir. Bir sene içinde yaşamayacaklarınki verilmez...”
Gâfil olmamalı, bu geceyi mutlaka ihyâ etmelidir. Kazâ namazı kılmalı, Kur’ân-ı kerîm okumalı ve;
“Yâ Rabbî, bize dünya ve âhıret saâdeti ihsân eyle, bize hidâyet verdikten sonra, kalblerimizi kaydırma” diye duâ etmelidir... Sadaka vermeli, Müslümanları sevindirmelidir. Bunların sevabını ölülere de göndermelidir...
***
Berât Geceniz mübarek olsun efendim...
Defter!..
İmâm-ı Rabbânî hazretleri vefât etmeden altı ay önce, Şa’bân ayının onbeşinci gecesi olan “Berât kandili” gecesini, kendi husûsî odasında ihyâ eyledi. O gece yarısı, kıymetli hanımının bulunduğu odaya geldi. Hanımı dedi ki:
- Bu gece ecellerin ve amellerin takdir edildiği gecedir. Kimbilir Allahü teâlâ kimin defterine ölecek ve kimin defterine de yaşayacak, diye kaydetti. Acaba bu gece kimlerin berâtı verilmemiştir?
İmâm-ı Rabbânî hazretleri bu sözü duyunca buyurdu ki:
- Niçin tereddüt ve şüphe ile söylüyorsun? Ya isminin, dünyada yaşayacaklar sahifesinden silindiğini görenin hâli nice olur?
Bunu söyleyince, esrâr yatağı olan kalbinden bir âh çekti. Böylece İmâm-ı Rabbânî hazretleri, o sene vefât edeceğine kerâmetiyle işâret buyurmuşlardı...